Ruh sağlığı beden sağlığı kadar önem taşıyor. Günümüzde dünya genelinde 450 milyon kişinin ruhsal hastalıklardan etkilendiği belirtiliyor. Bireylerin hayatı boyunca bir ruhsal bozuklukla karşılaşma olasılığının ise yüzde 30 olduğu ileri sürülüyor. Bu da her dört kişiden birinin, hayatı boyunca bir ruhsal hastalık yaşamasının söz konusu olabileceğini gösteriyor. Olumsuz yönde değişen yaşam koşulları ruh sağlığını etkileyerek çeşitli psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Peki bu hastalıklar nelerdir? Ruh sağlığını korumak için etkili yöntemler bulunuyor mu? Bu içeriğimizde merak edilen tüm soruları cevapladık.
Meditasyon da ruh sağlığına iyi gelen yöntemlerden biri olarak biliniyor. Zihninizi ve bedeninizi rahatlatmanıza yardımcı olacak meditasyon uygulamarına buradan ulaşabilirsiniz.
Ruh Sağlığı Nedir?
Genel olarak sağlık kavramı; kişilerin sadece fiziksel değil sosyal ve ruhsal yönden de tam bir iyilik hali durumunda olmasını açıklamak için kullanılıyor. Ruh sağlığı ise psikolojik iyi hali ve zihinsel bozukluğun olmadığı durumu açıklıyor. Aslında ruh sağlığının tanımını yapmak daha güç. Ruh sağlığının en önemli göstergelerinden biri, bireylerin özellikle kendisi ve diğer insanlarla uyum ve denge içinde olması. Başka bir ifadeyle ruh sağlığı, bir bireyin kendi yeteneklerini fark ettiği, yaşamın normal stresleriyle baş edebildiği, üretken bir şekilde çalışabildiği ve toplumuna katkıda bulunabildiği bir refah ve iyi hal durumu. Ruh sağlığı bir dizi sosyoekonomik, biyolojik ve çevresel faktörden etkilenir. Zihinsel sağlık, insanların düşünme, duygu oluşturma, birbirleriyle etkileşim kurma, geçimini sağlama ve hayattan zevk alma gibi kolektif ve bireysel yeteneklerimizin temelini oluşturur. Bu temelde, akıl sağlığının geliştirilmesi, korunması ve restorasyonu, tüm dünyadaki bireyler, topluluklar ve toplumlar için hayati bir endişe olarak kabul edilebilir. Bu nedenle ruh sağlığını korumak ve geliştirmek için çeşitli tedaviler ve stratejiler bulunuyor. Gelin hep birlikte bu konuya daha yakından bakalım.
Ruh sağlığı hastalıkları utanılacak bir durum değildir
Halk sağlığının en öncelikli sorunları arasında psikolojik rahatsızlıklar bulunuyor. Ruhsal hastalıklara yönelik “damgalama” eğilimi, hastaların ve yakınlarının yaşam kalitesini bozabiliyor. Hatta bu durum kişilerin tedavisinin önündeki en büyük engellerden birini teşkil ediyor. Sadece Türkiye’de değil dünyanın neredeyse tamamında ruh sağlığı hastalıkları olumsuz değerlendiriliyor. Bu olumsuzluklar arasında; hastalıkların çoğunlukla gerçek bir problem olmadığı, psikolojik hastalığa sahip bireylerin tehlikeli olduğu, kendi hataları yüzünden hasta olduğu gibi birtakım basmakalıp düşünceler bulunuyor. Bu damgalama çoğunlukla çevresel olduğu gibi kişiler bazen kendi kendini de damgalayabiliyor. Kendi kendini damgalama, utanç duygusundan kaynaklı gerçekleşiyor. Fakat ruh sağlığı hastalıkları tıpkı diğer fizyolojik hastalıklar gibidir. Bu nedenle suçlu hissetmenize ve utanmanıza neden olacak bir durum değildir.
Türkiye’de en yaygın görülen ruh sağlığı hastalıkları
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birçok kişi ruh sağlığı hastalıklarından muzdarip. En yaygın görülen ruh sağlığı hastalıkları ise şu şekilde;
Depresyon
Çağımızın en büyük ruh sağlığı bozukluklarından olan depresyon, Türkiye’de her yaştan insanda yaygın olarak görülüyor. Depresyon kişilerin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen son derece ciddi bir hastalık. Genel olarak üzüntü duyulan olaylara ya da kişileri mutlu edecek etkinliklere karşı hissiyatsız kalma durumu olarak tanımlanıyor. Bu durum ise hayattan keyif almamaya ve sürekli üzüntü halinde olmaya yol açıyor. Depresyon belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterse de genel olarak;
Her insan hayatı boyunca; ekonomik sıkıntılar, sevdiklerinden ayrılma, yakınlarının ölümü, şehir, iş ve okul stresi gibi nedenlerle belirli dönemlerde mutsuz hissedebilir. Bu durum gayet normal karşılanır. Fakat bireyler problemlerle başa çıkmakta zorlandığı durumlarda ruh sağlığı olumsuz yönde etkilenmeye başlıyor. Bu ise kronik mutsuzluğa sebep olabiliyor. Kişilerde yukarıda işaret edilen belirtilerin uzun dönemli devam etmesi halinde mutlaka bir uzmandan yardım alması öneriliyor.
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Halk arasında OKB olarak da bilinen Obsesif Kompulsif Bozukluk, yineleyici düşüncelerin takıntı boyutuna ulaşarak günlük hayatı etkileyecek düzeye gelmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Takıntılı düşünceler gün boyu devam ediyor ve zihninizi kontrol edemiyorsanız, bu durum OKB rahatsızlığının varlığına işaret ediyor olabilir. OKB çok farklı belirtilerle kendini gösterir. En yaygın görülenleri ise;
OKB tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu hastalığın tedavisiz, kendi kendine geçme olasılığı yok denecek kadar azdır. Takıntı boyutuna ulaşan düşünce ve davranışların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği durumlarda vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır.
Sosyal Fobi
Sosyal anksiyete bozukluğu olarak da bilinen sosyal fobi, Türkiye’de depresyondan sonra görülen en yaygın ruh sağlığı hastalığıdır. Bu hastalıktan muzdarip olan kişiler, insanlarla etkileşim içinde olduğu kamusal alanlarda gülünç, tuhaf ya da utanç verici karşılanmaktan korku duyar. Yapılan araştırmalar sosyal fobinin oluşmasında genetik faktörlerin etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Fakat bu rahatsızlığın ortaya çıkmasının tek bir nedeni yoktur. Sosyal fobisi bulunan insanlar;
Bu gibi durumlarda duygusal ve fizyolojik olarak bazı belirtiler ortaya çıkar;
Sosyal fobi belirtisi gösteren kişiler durumlarının başkaları tarafından fark edilmesi konusunda da sık sık kaygı yaşarlar. Bireyler, insanlardan fazlasıyla çekinmenin mantıksız olduğunun bilincindedir. Fakat kaygılı hissetmeye devam ederler. Bu kişilerin arkadaşlık ya da romantik ilişkiler kurmakta oldukça zorlandığı hatta iş görüşmelerine dahi gitmekten kaçındığı gözlemlenir. Sosyal anksiyete bozukluğu, gelişen tedavilerle birlikte iyileştirilebilen bir rahatsızlıktır. Her fiziksel hastalıkta olduğu gibi ruh sağlığı hastalıklarında da tedavinin gecikmesi, ilerleyen dönemlerde bireylerin hayat kalitesini önemli ölçüde düşürebilir. Bu nedenle rahatsızlığın şiddetine göre, uygun tedavi yöntemlerinin belirlenmesi ve uygulanmasında geç kalınmamalıdır.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Bireylerin ruhsal ve bedensel sağlığını olumsuz yönde etkileyen her türlü olaya travma denir. Travma sonrası stres bozukluğu ise bireyleri dehşete düşüren bir olayın ardından genellikle beklenmedik şekilde gelişen ruh sağlığı durumunu ifade eder. Deprem, sel, savaş, terör saldırıları, tecavüz, trafik kazası, yakınların beklenmedik ölümü, fiziksel ve psikolojik şiddet gibi travmatik olaylar bireylerde ruhsal travmaya neden olabilir. Travma sonrası stres bozukluğu olan kişiler depresyon, anksiyete, alkol bağımlılığı, yeme bozukluğu, uyku sorunu gibi semptomlar gösterir. Çeşitli travmaların etkili olduğu stres ve diğer sorunlardan etkilenen kişiler, mutlaka bir uzmana görünmeli ve yaşam tarzında değişiklikler yapmalıdır.
Panik Bozukluğu
Panik bozukluğu ya da panik atak; görünürde gerçek bir tehlike olmamasına rağmen kişinin göğüste ağrı ve baş dönmesi gibi şiddetli fiziksel belirtilerle yaşadığı korku atağıdır. Panik atak boğulma hissi, nefes darlığı, vücudun belirli bölümlerinde uyuşma, göğüs ağrısı, titreme, aşırı korku hissi ve baygın hissetme gibi çok ciddi belirtilerle kendini gösterir. Bireyler panik atak geçirdiği sırada kalp krizi geçirdiğini ya da ölebileceğini düşünebilir. Panik bozukluğun en belirleyici özelliği nerede ve ne zaman ortaya çıkacağının bilinmemesidir. Aniden ortaya çıkan ataklar 10 dakika içinde en yüksek seviyeye ulaşır, ortalama 15-20 dakika içinde ise kendiliğinden yok olur. Her ruh sağlığı hastalığında olduğu gibi panik bozukluğun da tedavisi bulunuyor. Panik atak hastalarının tedavi planına sadık kalması, düzenli egzersiz yapması, alkol ve sigaradan uzak durması öneriliyor.
Bipolar Bozukluk
İki uçlu duygudurum bozukluğu olarak da bilinen bipolar bozukluk, kişilerin sosyal hayatında ve duygudurumlarında bozulmalara neden olan ruh sağlığı hastalığıdır. İki uçlu duygudurum bozukluğunun; taşkınlık (mani) ve çökkünlük (depresif bozukluk) olarak 2 ayrı evresi bulunur.
Bipolar bozukluğun manik evrensinde;
Depresif dönemde ise;
Bireylerin ruh hali ve davranışlarında ani ve çarpıcı değişimlere neden olan bipolar bozukluk mutlaka tedavi edilmesi gereken ciddi bir psikolojik rahatsızlıktır. Bipolar bozukluğun tanısı, alt tipi ve şiddeti herkeste farklıdır. Bu nedenle tanı ve tedavi mutlaka uzman bir doktor tarafından yapılmalıdır.
Yetişkinlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) sadece çocukluk döneminde görülen bir hastalık değildir. Çocukluk döneminde başlayan DEHB, yașam boyu sürebiliyor. Dürtülerin kontrol edilemediği bu hastalık; ikili ilişkilere yansıyan, okul ve iş dünyasını olumsuz etkileyen önemli bir nöropsikiyatrik rahatsızlık olarak tanımlanıyor. DEHB gelişimsel bir bozukluk olduğundan yetişkinlerde bu hastalığın teşhis edilmesi daha zordur. DEHB genel olarak kendini şu belirtilerle gösteriyor;
DEHB’nun en temel belirtisi dikkat eksikliğidir. Bu nedenle yetişkinlerde görülen DEHB iş hayatında önemli sorunlara yol açabiliyor. Önlenebilir maddi ve iş kayıplarına engel olabilmek için rahatsızlık fark edildiği an bir uzmana danışılmalıdır. Kişilerin dürtüsel davranışlarını kontrol etmeye ve odaklanma süresini uzatmaya yönelik tedaviler bulunmaktadır. Bu tedavilerin olumlu yanıt oranı ise yüz güldürücü seviyededir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Kişilerde yoğun hissedilen kaygı, stres ve korku halini tanımlayan bir hastalık olan anksiyete bozukluğu, Türkiye’de görülen en yaygın psikolojik rahatsızlıklardan biridir. Modern hayatın koşturmacası içinde bireylerin kendini ara sıra endişeli hissetmesi çok normal kabul edilir. Fakat bu endişeler sık ve yoğun olarak yaşanmaya başladığı zaman kişilerin hayat kalitesinde kayda değer bir düşme yaşanır. Anksiyete bozukluğu kendi içinde; panik atak, sosyal fobi, OKB, travma sonrası stres, agorafobi, sosyal fobi gibi birçok türe ayrılır. Bu hastalığın beyin kimyasında görülen birtakım dengesizlikler sonucu ortaya çıktığı düşünülüyor. En yaygın belirtileri arasında;
Özellikle çocukluk döneminde yaşanan travmalar ya da psikolojik baskı kişilerin beyindeki korku işleme mekanizmasında hassasiyete yol açıyor. Bu da ilerleyen yaşlarda stres unsurlarına karşı aşırı duyarlı olmayla sonuçlanıyor. Anksiyete bozukluğu fiziksel hastalıklar sebebiyle de oluşabiliyor. Hastalığın teşhisi ve nedeninin doğru olarak saptanabilmesi için çeşitli testler ve incelemeler yapılıyor. Son yapılan çalışmalar toplumun %18’inin anksiyete hastalığının etkisi altında olduğu gösteriyor. Son derece yorucu olan bu hastalığın tedavisi mümkün. Eğer yoğun bir şekilde kaygı, stres ve korku hissediyorsanız, vakit kaybetmeden bir uzmana danışmanızda fayda var.
Ruh sağlığını korumanın basit ama etkili yöntemleri nelerdir?
İçeriğimiz sadece bilgilendirme amaçlı yazılmıştır. Ruh sağlığı hastalıklarının tanı ve tedavisi için mutlaka doktora başvurulması gerekir. Unutulmamalı ki ruh sağlığı hastalıklarında bireylerin kendi başına çare aramaları son derece yanlıştır. Böyle durumlarda kendiniz için yapabileceğiniz en iyi şey; aile bireylerinizle ya da yakın çevrenizle sorunların paylaşılması ve uzmanlardan yardım alınmasıdır.