Gülmekten bayılmak, sohbetlerimizde kullanılan bir deyim. Ama sadece deyim olmadığını gösteren nöropsikiyatrik bir sendromun da gerçekleştiği durumlardan biridir.
Bilim çevrelerinde uyku felci (sleep paralise) durumunun bir sebebi olarak gösterilen narkolepsinin sendromlarından olan katapleksi, ani bir heyecan veya gülme gibi reflekslerin oluşmasıyla birlikte kişinin el ayak veya vücudunun tamamını kontrol edememesini ifade etmektedir. Rem uykusunun karakteristik bir özelliği olan uyku felcinin uyanık zamanlarda gerçekleşmesi durumudur. Ani fiziksel bir efor harcanması sonucu da kendini gösterebilmektedir. Fakat bilinç bu esnada açıktır.
Narkolepsinin sendromlarındandır
Narkolepsi ise beyinde “Hypocretin” isimli bir maddenin eksikliğinden kaynaklanır. Bununla birlikte kişide konsantrasyon eksikliği ve bellek sorunlarına yol açabilmektedir.
Günümüzde görülme sıklığı 3-4/2000’dir. Yani 2 binde yaklaşık 3-4 civarında bir görülme sıklığına sahiptir.
Belirtileri anlaşılmadığından teşhis gecikir
Narkolepsi, ilaçla tedavisi mümkün olan bir hastalıktır ancak belirtileri üzerinde durulmaz. Dolayısıyla teşhis koymak zor hale gelir.
En fazla görülen semptomları yani belirtileri; ani uyku atakları, katapleksi gibi ani heyecan atakları, uyku felci ve uykuya dalarken ya da uyanıklığın ilk dakikalarında görülen halüsinasyonlardır.
Felç oluşur ama bilinç açık kalır
Katapleksi hastası olan kişi bilincini kaybetmez. Dış dünyanın farkındadır. Fakat gülerken aniden düşer, yarı baygın hale gelir. Bu duruma bilimde kas parezisi adı verilir ve bu durum aynı zamanda hipnotik uyku için kullanılan terimdir.
Asık suratlı, meymenetsiz duruşlar ve ifadeler toplumumuzda da eleştirilir ancak katapleksi hastasının kahkahalarla arasının iyi olmaması sağlığı açısından önem taşır.
Atak 30 dakika sürebilir
Epizot adı verilen ve atak anlamını taşıyan yarı baygınlık durumu sırasında, hastanın çenesi aşağıya doğru sarkar, başı fark edilecek şekilde öne doğru kayar ve kollar iki yana doğru salınır.
Çok yorgun olduğunu hisseden hasta, fiziksel bir güçsüzlükle karşı karşıya kaldığını görür. Açık olan bilince rağmen vücut yere düşer ve hareketsizlik engellenemez. Yani hasta baygın olduğunu anlayacak kadar uyanıktır aslında.
Hasta günde birden fazla kez gülerken bayılabilir. Bu baygınlıkların süresi yaklaşık olarak 1-2 dakika kadar kısa sürebilir. Ancak 30 dakikalık baygınlıkların görüldüğü hasta sayısı az değil.
Yaralanmalara karşı önlem alınmalıdır
Hasta, atak sırasında vücudunu kontrol edemediğinden olduğu yerde bayılır. Bu sırada hastanın düştüğü yer ve oradaki eşyalar önemlidir. Kafa travmalarına yol açan çarpmalar meydana gelebilir. Hastanın herhangi bir nesneye çarpması ya da nesnenin üstüne düşmesi vücudunun çeşitli yerlerinde zedelenmelere, yarıklara yol açabilir. Teşhis konulan hasta tek başına bırakılmamalıdır. Ataklar aniden geldiği için hastanın kişisel özgürlük alanını aşmak zorunluluk taşıyabilmektedir Aksi takdirde bu yaralanmaların önüne geçilmesi mümkün olmaz.
Ancak en önemli önlem, doktor teşhisi sonrasındaki reçetenin harfiyen uygulanmasıdır.
Çok sık görülmeyen bir hastalık olduğundan ve toplum olarak sağlığa bakış açımızın “basit” düzeyde kalmasından dolayı ismine yabancı olduğumuz bu hastalığın, muzdarip bireylerin sosyal yaşantılarında da tehditler oluşturmaktadır.
İlaç tedavisinin mümkün olması, hastalığın fiziksel ve sosyal olumsuzluklarından hastanın zaman içinde kurtulmasını sağlayabilmektedir. Bu nedenle her hastalıkta olması gerektiği gibi bu hastalığın tedavi sürecinde de gerekli önlemler alınmalı ve uygulamalar es geçilmemelidir.