Tarih boyunca kıtlık, kuraklık veya savaş gibi nedenlerle pek çok insan uzun süreli açlıkla veya yetersiz beslenmeyle karşı karşıya kaldı. Ancak insanlık için oldukça dramatik olan bu dönemlerin sona erdiği, insanların normal beslenme imkânına kavuştuğu zamanlarda bile bazı insanların hayatta kalması mümkün olmadı. Çünkü “yeniden beslenme (refeeding) sendromu” adı verilen rahatsızlık, uzun süre gıda yoksunluğu çeken insanlar için son derece ölümcüldü! Gelin, uzun süreli açlık veya yetersiz beslenme sonrası normal yeme alışkanlığına dönüldüğünde ölümcül hale gelebilen yeniden beslenme sendromu isimli hastalığı yakından tanıyalım…
Yeniden beslenme sendromu (Refeeding) nedir?
Yeninden beslenme sendromu kabaca, uzun süreli açlık veya yetersiz beslenme sonrası normal beslenme alışkanlıklarına dönen kişilerde görülen ölümcül bir rahatsızlık. Bu ölümcül hastalığın ortaya çıkmasına sebep olan temel şey ise vücudun değişen keskin beslenme alışkanlıklarına verdiği tepkiler.
Uzun süreli yetersiz beslenme sonrasında, normal beslenme düzenine dönmek vücudun hormon yapısında pek çok değişikliğe neden oluyor
Çünkü gıda yoksunluğu vücudun besinleri sindirme biçimini değiştiriyor. Örneğin insülin hormonu, karbonhidratların parçalanarak glikoz elde edilmesinden sorumlu bir hormon. Bu nedenle karbonhidrat tüketimi azaldığı zaman vücuttaki insülin hormonunun salgılanması da azalıyor.
Uzun süreli karbonhidrat eksikliği durumunda vücut, enerji üretebilmek depolanmış yağları ve proteinleri sindirmeye başlıyor. Bu durumda vücudun sindirme biçiminin yanı sıra vücuttaki metabolizma ve hormon dengesi de değişiyor.
Yeniden beslenme başladığında vücudun verdiği tepkiler bir kez daha ve ani bir şekilde değişikliğe uğruyor!
Bu esnada hücreler, vücuda giren glikozu enerjiye dönüştürebilmek için fosfat gibi çeşitli elektrolitlere ihtiyaç duyuyor. Fakat uzun süreli yetersiz beslenme sebebiyle ihtiyaç duyduğu elektrolitleri temin edemiyor. Bu gibi durumlarda kandaki fosfat düzeyinin düştüğünü ifade eden “hipofosfatemi” gibi çeşitli elektrolit bozuklukları meydana geliyor ve bu bozukluklar genellikle ölümcül derece tehlikeli oluyor…
Hipofosfatemi dışında yeniden beslenme sendromuna işaret eden başka bulgular da var
Örneğin vücuttaki sodyum ve genel olarak sıvı düzeyindeki anormal değişimler. Aynı şekilde yağ, glikoz ve protein metabolizmasındaki değişiklikler de sendromun önemli bulgularından. Ayrıca tiamin, magnezyum ve potasyum eksikliği de yeniden beslenme sendromu ile birlikte ortaya çıkan rahatsızlıklar arasında.
Yeniden beslenme sendromunun bütün insanları etkileyebileceği ifade ediliyor
Bununla birlikte sendromun ortaya çıkma ihtimali uzun süreli açlık, yetersiz beslenme veya yoğun diyet sebebiyle artabilir. Ayrıca uzun süreli iştahsızlık, alkol kullanım bozukluğu ve kanser gibi bazı hastalıklar da sendromu tetikleyebilen unsurlar arasında gösteriliyor.
Yeninde beslenme sendromunun belirtileri nelerdir?
Tükenmişlik, zayıflık, bilinç bulanıklığı, kalp ritminde bozukluk, kalp yetmezliği, nefes alma güçlüğü ve yüksek kan basıncı, yeniden beslenme sendromunun yaygın belirtileri arasında sıralanabilir. Ayrıca yapılan çalışmalara göre bu belirtiler, yeniden beslenmenin başladığı süreci takip eden 4 gün içerisinde ortaya çıkıyor.
Kimler risk grubunda?
Uluslararası düzeyde kabul gören ve bir kişinin yeniden beslenme sendromuna yakalanmış olabileceğini gösteren birden fazla risk faktörü var. Buna göre vücut kitle indeksi 16’nın altında olanlar, son 3 ila 6 ayda vücut ağırlığının yüzde 15’inde fazlasını kaybedenler risk grubunda yer alıyor.
Ayrıca son 10 veya daha fazla ardışık gün boyunca çok az beslenenler veya hiç beslenmeyenler ile kan testi sonuçlarına göre fosfat, magnezyum ve potasyum değerleri anormal düzeyde düşük olan kişilerin de kısa süre içerisinde tıbbı destek almaları tavsiye ediliyor.
Sendromun tedavi edilebilmesi için mutlaka profesyonel yardım almak gerekiyor
Çünkü sendrom sebebiyle ani ve ölümcül semptomlar ortaya çıkıyor. Yeniden beslenme sendromun tedavisi ise tipik olarak hasta vücudundaki yetersiz elektrolit düzeyinin normale döndürülmesini ve sendromun etkilerini yavaşlatmayı hedefleyen yöntemleri içeriyor.
Kaynak: 1