Hani eski zamanlardan kalma evlerin, adeta zamanda asılı kalmış gibi duran salonları olur. Mobilyaları, halısı, avizesi ve tabii olmazsa olmaz duvara asılı enteresan tabloları…
İşte bu nerede satıldığı, kimin niye aldığı belirsiz tablolar en az bizim kadar David Irvine adlı arkadaşa da sıkıcı gelmiş olacak ki, kendisi bu resimlere biraz müdahale edip onları yeniden yorumlamayı seçmiş.
Biz de pek beğendiklerimizi derleyelim dedik, huzurlarınızda sıkıcı tabloları güzelleştirme sanatı örnekleri.
Ürküttü değil mi ufaktan?
Parti sonrası bizim bahçe
Ufak tatlı ve canavarlı bir balıkçı kasabası
Yoksa o ambarlar terk edilmemiş mi
“Hayırlı akşamlar kardeş”
Ek gelir hepimize lazım
Şu kulübenin yanında sevimli mavi bir kedicik varmış
“Gelmeyin burayı havaya uçururum”
İyi ki doğdun Ciiizııııs
“Çatıya duvara vura vura öldürdüm”
“Merhabaaaaaa”
Cadılık ciddi bir müessesedir, şakaya gelmez
“Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri”
Su ve elektriğin heyecan verici buluşması
“N’oluyo lan?!”
Beklenilen ve olan…
Pastoral resme bambaşka bir bakış
Resident Evil
“Örümcek hislerim beni hiç yanıltmadı”
“Günaydın canıııım”
Pek pek pek pek
Kanun kaçağı
Bu akşam büyük buluşma
“Yıllar önce kaybettiğim ördek kardeşlerimi arıyorum”
UFO vs. kano!
Felekten bir gün
Kukla gösterisinde doğuştan yetenekli bir kardeş
Evden kaçan ama kaçtığı evini özleyen yalnız canavar
Ölüp ölüp dirilmek
K.O.!
Gidelim buralardan
Anneanne gibi anneanne
Gördün mü bir balkabağının kralını?
Fazlası ve bu eserleri yapan dostumuzun diğer işleri için buradan buyurun: The Gnarled Branch.