Son yılların en kritik seçimine yalnızca birkaç gün kaldı. Türkiye, 13. cumhurbaşkanını ve parlamentonun yeni dönemdeki yapısını belirlemek için 14 Mayıs’ta sandığa gidecek. Elbette 14 Mayıs Pazar günü gerçekleştirilecek seçime dair pek çok soru var. Hangi adayın seçimden zaferle ayrılacağı, yanıtı en çok merak edilen soru olsa da, seçim günü yaklaştıkça vatandaşların zihinlerini kurcalayan sorular da çeşitleniyor. Bu bakımdan, “sandık güvenliği nasıl sağlanacak” sorusu son dönemde sıklıkla karşımıza çıkıyor. Toplumun bazı kesimlerinde, 14 Mayıs günü sandık ve seçim güvenliği konusunda bazı zafiyetlerin ortaya çıkabileceğine veya seçimde bazı usulsüzlüklerin yaşanabileceğine dair bir düşünce var. Peki, son yılların en kritik seçiminde, seçmenin iradesinin yansıması olan “sandık” nasıl korunacak, sandık güvenliği nasıl sağlanacak? Detaylara birlikte bakalım.
14 Mayıs seçimi, pek çok insan tarafından Türkiye’nin son dönemdeki en kritik seçimi olarak niteleniyor
Bu nedenle Türkiye’nin seçim gündemi, her zamankinden daha sıcak! Geçtiğimiz haftalarda adayların söylem ve vaatleri, seçim gündeminin öncelikli konuları arasındaydı. Ancak “son düzlüğe” girdiğimiz şu günlerde, seçim ve sandık güvenliği gibi konular gündemin en üst sıralarında yer alıyor.
Peki, kritik seçimde sandık güvenliği nasıl sağlanacak? Bu önemli sorunun yanıtını aramadan önce, Türkiye’de neden sandık ve seçim güvenliğinden endişe ediliyor” sorusunu sormak gerekiyor.
2014 yerel seçimleri, Türkiye’de seçim ve sandık güvenliğine dair kaygıların ciddi şekilde artmasına neden olmuştu
Hatırlayacağınız gibi 2014 yerel seçimlerinde, oy sayımı sürerken yurdun farklı bölgelerinde elektrik kesintileri yaşanmıştı. Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise elektrik kesintilerinin “trafoya giren bir kedi” sebebiyle yaşandığını söylemiş ve Türk siyasi tarihindeki unutulmaz açıklamalardan birine imza atmıştı.
Ancak bu kesintiler tam da Ankara’da muhalefetin adayı olarak yarışan Mansur Yavaş’ın mevcut belediye başkanı olarak seçime giren AKP’li Melih Gökçek ile arasındaki oy farkının kapanmaya başladığı bir anda meydana gelmişti. Muhalefet daha sonra bu durum hakkında resmi itirazlarda bulundu ancak itirazlar Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi. Fakat bu “kedidir, kedi vakası” farklı şekillerde gelecek yıllardaki seçimlerde ortaya çıkacaktı…
2017 yılındaki referandumda, Yüksek Seçim Kurulu mühürsüz oyların da geçerli sayılacağını açıkladı
Oysa YSK tarafından alınan bu son dakika kararı hukuka uygun değildi. Türkiye için büyük önem taşıyan referandumda yaşanan bu gelişme, pek çokları için referandumun meşruiyetinin ortadan kalktığı anlamına geliyordu.
Elbette muhalefetin konu hakkındaki itirazları reddedildi! Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin oylandığı referandumdan “evet” sonucu çıktı. Recep Tayyip Erdoğan ise hükümetin itirazlarına yönelik olarak “Atı alan Üsküdar’ı geçti” şeklinde bir açıklama yaptı…
2018 ve 2019 seçimlerinde “veri akışına” dair bazı şüpheli durumlar, Türkiye’de sandık ve seçim güvenliği konularını yeniden gündeme getirdi
2018 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhuriyet Halk Partisinin adayı Muharrem İnce, Anadolu Ajansının öncelikli olarak Erdoğan’ın yüksek oy aldığı bölgeleri açıkladığını söyledi. 2019 yerel seçimleri de, Anadolu Ajansının bir kez daha ciddi şekilde eleştirilmesine neden oldu.
2019’da tüm Türkiye’nin yakından takip ettiği İstanbul seçimlerinde, Anadolu Ajansı birdenbire “veri akışını” durdurdu. Hemen ardından, AKP’nin adayı Binali Yıldırım, seçimi kazandığını iddia etti… İşte tüm bunlar, Türkiye’de seçim ve sandık güvenliğine yönelik haklı bir endişenin doğmasına neden oldu. Peki, 14 Mayıs’ta sandığa nasıl sahip çıkılacak, sandık güvenliği nasıl sağlanacak?
Sivil inisiyatifler, sandık güvenliğinin sağlanabilmesi için büyük önem taşıyor
Seçim ve sandık güvenliğinin tam anlamıyla sağlanabilmesi için oy kullanılan merkezlerde ne olup bittiğini yakından takip etmek, usulsüz veya şüpheli bir durum ile karşılaşıldığında anında müdahale etmek hem oldukça önemli hem de bir vatandaşlık görevi. Bu nedenle özellikle gönüllü vatandaşların bir araya gelerek oluşturduğu yapılar, sandık güvenliğinin sağlanmasında önemli bir rol oynuyor.
Cumhuriyet Halk Partisi, 2019 seçimlerinde “İstanbul Gönüllüleri” ile hayata geçirdiği projeyi bu defa “Türkiye Gönüllüleri” ile uygulamak istiyor
Türkiye Gönüllüleri platformunda yer alan kişilerin Türkiye genelindeki 191.884 sandıkta sandık güvenliğinin sağlanması için faaliyet göstereceği ifade ediliyor. 14 Mayıs’ta Millet İttifakı’nın gönüllü seçim platformu olarak görev alacak yapı, 81 ildeki seçim tutanaklarının doğru ve hızlı ve şekilde dijital ortama aktarılması için çalışacak.
“Oy ve Ötesi” 14 Mayıs’ta tüm Türkiye’deki sandıkların yüzde 70’inde gönüllü bulundurmayı hedefliyor
Platformun başındaki isim Ertim Orkun, sandık güvenliğinin sağlanmasında vatandaşların da sorumluluğu bulunduğunu ve bu konudaki en önemli hususun oy kullanma merkezlerinde yer almak olduğunu ifade ediyor. Öte yandan seçim tutanaklarının doğru bir şekilde alınması halinde sandıktan çıkan sonucun hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini dile getiriyor.
Söz konusu sandık güvenliği olduğunda, siyasi partilerin de önemli bir sorumluluğu var
Seçim güvenliği konusunda önemli çalışmalara imza atan Seçil Türkkan, “sandığa sahip çıkmanın” seçmen kadar siyasi partilerin de sorumluluğunda olduğuna dikkat çekiyor. Bu hususta, sandık güvenliğinin ihlal edildiğinden şüphe duyulduğu durumlarda siyasi partilerin gerçekçi açıklamalarla kamuoyunu aydınlatması gerektiğini belirtiyor.
Kaynak: 1