Libya, son dönemde içinde olduğu karışıklıklar ve son kertede merkezi hükümetin Ankara’dan yardım istemesi üzerine Libya’ya asker gönderilmesi konusu gündemimizi bir hayli işgal ediyor. Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde geçen uzun zaman boyunca Anadolu ile yakın temaslar kurmuş olan Libya’nın ilk başbakanı sayılan isim bir Türk. Türkiye’de kaymakam ve valilik görevlerinde bulunan Sadullah Koloğlu, emekliliğinin ardından Libya’nın talebi üzerine ülkenin başbakanı oldu.
Osmanlı’nın Trablusgarp dediği Libya’nın, bağımsızlığını kazandıktan sonraki ilk başbakanı olan Koloğlu nam-ı diğer Arap Kaymakam’ın öyküsünü okuyorsunuz…
Yeniçeriler Libya’yı değiştiriyor
Bir süre için Osmanlı’nın da resmi onamasıyla meşrulaşan rejim İstanbul tarafından 17. yüzyılda bir kez daha tarihe gömülmek isteniyor ancak zafer bir kez daha “Dayılar”ın oluyor.
Yeniçeri Torunu Sadullah Bey
Zaten “Koloğlu” soyisminin kökeni de dedenin yeniçeri olmasına dayanmaktadır. Malum, yeniçeriler “kuloğlu”dur. Zaman içindeki değişim ile değişen yalnızca “u-o” dönüşümüdür.
Sadullah Bey de Derne’de 1886’da dünyaya gelir.
İyi okullarda başarılı bir öğrencilik yaşamı
16 yaşında ilk görevine başlayan geleceğin valisi
Buradaki görevinin ardından yeni atama emrine baktığında haritayı açar ve bakar; yeni görev yeri olan Buldan (Denizli)’ı işaretler.
Sonrasında (21 Ocak 1913) Pınarhisar’a tayin edilir ki bu ilçe, onun hayatının dönüm noktalarından biridir. O günlerde bunu düşünmüş müdür bilinmez ama büyük bir heyecan ve geleceğe yönelik bürokratik hedeflerle dalar, yöre halkını nasıl geliştirebileceğini düşünür durur…
Pınarhisar Kaymakamı Sadullah Bey
Bu zihniyeti ve çalışmaları nedeniyle “İttihatçı” olarak anılır. Bu noktada herhangi bir tarihi doküman ya da benzeri kanıt yok ancak dönemin güçlenen oluşumu İttihat ve Terakki de genel hatlarıyla bu tip çözümlere odaklanmaktaydı.
Halkın “angarya” serzenişleri
İdealist bürokrat ise bu şikayetlere kulak asmak bir yana çalışmalarını daha şevkle sürdürür.
“Angarya” itirazlarının sahibi olan Pınarhisar halkı, bir süre sonra Kaymakam Sadullah’a inanır, gönül verir. “Arap Kaymakam” lakabını burada alan Genç Sadullah, Çalıkuşu misali görevini büyük bir aşkla yürütmeye kararlı olduğunu gösterir. Ancak yine de şikayetlerin ardı arkası kesilmeyince İstanbul tarafından bugünkü Kırklareli’nin Vize ilçesine atanır.
Sadullah artık Pınarhisar’ın doğusunda kalan Vize’nin mülki amiridir ama işini yarım bırakmayı bir an olsun düşünmez. Pınarhisar’daki okulun yapımını yakından takip eder. Okul inşaatı, bazı zorluklar nedeniyle ancak 1920’de bitirilebilir ve kurum Sadullah Bey’e saygı gereği “Koloğlu İlkokulu” adını alır.
Sadullah Bey, Vize’ye atanma (bir anlamda sürülme) tarihi 1917’ye kadar Pınarhisar’da yaklaşık 4 yıl görev yapar ve bu süre içinde Rüştiye Mektebi, Akşam Kız Sanat Okulu, Ziraat Fidanlığı gibi yapıları ilçeye kazandırır.
Saray Kaymakamlığı ve buradaki ihanet
Genç Kaymakam; atına bindiği gibi elinde silahı, yanında yaverleriyle eşkıyanın peşinde, kelle koltukta, dört nala köşe bucak dolaşır.
Şimdi “Vurun Kahpeye”deki ihaneti aratmayacak bir sahne geliyor… İlçedeki imamlardan biri topladığı zevatla Yunan işgalini çiçekle böcekle karşılarlar. Yani, günümüzde yaşanan kırmızı halı sermeler, bayrak adı verilen paçavraları gönderlere çekmeler o dönem de vardı.
Sadullah Bey, bu durumda sinmek yerine Kaymakamlık binasında karakol komutanı, ilçenin hakimi ve birkaç memurla birlikte yeterli olmayan cephanelerine rağmen tam anlamıyla son kurşunlarına dek mücadele verirler. Son kurşunla cephaneyi bitirirler ve Yunan kuvvetlerince idam edilecekleri günü bekleyecekleri hapishaneye götürülürler. Yolda o malum sözde imam ile zevat ise bu kahramanlara taşla sopayla saldırır ve Kaymakam Sadullah da yanındaki cesur insanlar da bu güruhun yumruklarına muhatap olurlar.
Bulgar çeteci Sadullah Bey’in hapisten kaçmasını sağlar
Libya’nın gelecekteki ilk başbakanı Milli Mücadele Kahramanı
İstiklal Mahkemesi’nde yargılanır ve beraat kararı ile masum olduğuna karar verilir.
Karadeniz’in Arap Kaymakamı
Sadullah Bey’in benimsediği taktik halka zarar verenleri teşhir etmek üzerine kurulu bir anlayıştır. Nitekim, bölgede azıtan Rum çetecileri yakaladığı gibi don atlet sokaklarda gezdirir. Hatta bir defasında bu çetecilerden Laz Hüseyin olarak anılan eşkıyanın evin birine silah zoruyla girdiğini öğrenir öğrenmez yanına aldığı birkaç askerle kapıya dayanır ve kapı açılır açılmaz eşkıyanın üstüne atlar. Sonrası malum; Laz Hüseyin, don atlet sokaklarda teşhir edilir.
Erkeklerin oturup kadınların çalışmasına içerleyen Sadullah Bey, emrini verir ve erkekleri çalıştırmaya başlar. Kadınların ilginç bir şekilde “erkeklerimizin onuru kırılıyor” diyerek direnç göstermesi Kaymakam’ı üzse de o, bu adımları atmaktan geri durmaz. İdealisttir, korkusuzdur. Dediğini yapar. Silahlanmasıyla ünlü Karadeniz halkına silah bıraktırır, getirdiği huzur ve güven ortamında kan davaları bitme noktasına gelir. Halkıyla el ele kol kola imece örneğini sunan Sadullah Bey, taş ocağında ayağını kırar ama çalışmalarını yine de sürdürür. Rüşveti engeller, iltiması ortadan kaldırır. Arap Kaymakam, kendini bir şekilde burada da sevdirir….
Bir sonraki sürgün yeri Konya Kadınhan olur
Burada da aynı idealist tavırları sergileyen Sadullah Koloğlu, takıyyeden nefret ettiğini burada bir kez daha gösterir. Din kisvesi altında sarık sakal karışmış bir yobazın meali okumaksızın Kuran-ı kerim’den ayetler okuması Kaymakam’ın kafasının tasını attırır. Kalabalık bir yerde yakaladığı bu yobaza okuduğu ayetlerin meallerini de okumasını emreder. Sözde din adamı olan zat, okuduğu Arapça sözlerin Türkçe karşılığını veremeyince Kaymakam’dan tokadı yer. Herkesin içinde…
Sonrasında İznik, Karacabey, Çatalca derken ülkenin her yerinde layıkıyla görev yapılabileceğinin canlı örneği olur Sadullah Koloğlu.
Önce Hakkari ardından Bingöl Valisi olur
Emeklilikte gelen yoksulluk ve Libya yolculuğu
Çare arayışları içinde Libya yolları gözükür. Burada babasından kalan mirasın peşinde düşer ki çocuklarını okutabilsin. Malum, orası Arap Kaymakam’ın doğduğu topraklardır.
Libya bedbaht bir haldedir
Tam bu dönemde Libya biletini alan Koloğlu’nun, ziyareti sırasında dönemin Bingazi Emiri olan ve babasının arkadaşı Sunusi ile görüşmesi gerekir. Görüşmede Koloğlu’na Emir’in yardımcılığı önerilir ancak o bu teklifi reddeder.
Emekli Vali, Türkiye’ye döndükten sonra Emir Sunusi ısrarını sürdürür ve Ankara ile temasa geçer. Ankara iki toplum arasındaki tarihi ve kültürel geçmişe dayanarak 1950 yılında özel bir emir çıkararak Emir’in talebini yerine getirir; Sadullah Koloğlu, Libya’da resmi görevlerde bulunabilir.
Hemen ardından yeniden Libya’ya dönen Koloğlu önce Sağlık Bakanı olarak görevlendirilir. Bakan’ın bu görevi sırasında İngilizler ile sert tartışmaları dünya gündeminde kendine yer bulur. Tartışmaların belkemiğini ise İngiltere’den gelmesi gereken ilaçların kasıtlı olarak geciktirilmesidir. İngilizler, Sadullah Koloğlu’nu ciddi bir tehlike olarak görmeye başlar.
Libya, ilk Başbakan’ına kavuşur
Başbakanlık görevi süresince de İngilizler rahatsız olurlar çünkü Koloğlu alışılmışın dışında bir liderdir; ülkenin milli çıkarlarına uygun olmadığını düşündüğü tüm girişimlere tek başına engel olur.
Koloğlu, yaşamı boyunca zorlukları yenmesini bilir ancak yaşının da ilerlemesine bağlı olarak hastalıklar baş gösterir.
Sağlık durumunun kontrolü ve gerekli tedavilerin yapılması için geçici olarak Türkiye’ye dönmeye karar verir. Yola çıkmadan bir gece önce yatağına uzanır ancak o uykudan bir daha uyanmaz.
Sadullah Koloğlu’nun vefatı, sadece anavatanda değil Libya’da da derin bir hüznün sebebi olur. Libya halkı, onu uzun süre anmaya devam eder, Arap Kaymakam, Türk Başbakan olarak bilinen Sadullah Koloğlu’na saygı gösteren ve adının yaşatılmasını isteyen Libya, Bingazi’deki hastaneye onun adını verir.