Bağlanma korkusu, bazen bir tür duvar gibi etrafımızı sarar ve onu aşmak, adeta bir engel gibi görünür. Özellikle de duygusal anlamda savunmasız olmak, içimizi açmak oldukça ürkütücü olabilir. Bu yazımızda, bu korkuya sahip olanların ortak özelliklerini keşfedeceğiz ve belki de hepimizin az biraz tanıdık bulacağı bazı davranış biçimlerine değineceğiz. Hazırsanız, bu korkuların derinliklerine inelim ve bağlanmanın ne kadar zorlu bir yolculuk olabileceğini görelim! İşte partnerinizde bağlanma korkusu olduğunu gösteren işaretler…
1. Savunmasız olmaktan korkuyorlar
Evet, ilişkilerde bir adım daha yakın olmak, daha samimi bir bağ kurmak bazen çok zor olabilir. Özellikle duygusal olarak savunmasız olmak, bazı insanlar için adeta bir kabus! Öyle ki, kalbinizi açıp daha yumuşak, kırılgan tarafınızı göstermek, onlara “incinebilir miyim?” sorusunu sorduruyor. Çoğu zaman, birine güvenip savunmalarını indirmeye cesaret edemeyen bu kişiler, kendilerini korumak için duvarlar örer. O yüzden, belki de sizi duygusal olarak ne kadar uzak tutmaya çalıştıklarını anlamak hiç de zor değil! Çünkü incinme korkusu, adeta hayatlarının en büyük kabusu.
2. Reddedilmek en büyük kabusları
Herkesin kabullendiği bir şey vardır: reddedilmek pek hoş bir duygu değildir. Ama bazı insanlar için bu durum, kimliklerini sorgulamalarına neden olacak kadar derindir. Bu kişiler reddedilmekten o kadar korkarlar ki, bazen bunun farkına bile varmazlar! Hatta çoğu zaman, başkalarına bunu itiraf etmektense, o korkuyu içlerinde bir sır gibi saklarlar. Eğer onlara yanlış bir şey söyleseniz veya onların ilgisini kaybettiğinizi hissederseniz, hemen bu korku devreye girer ve her şey kişisel olarak alınır. Kısacası, her sözünüzü, her hareketinizi analiz ederler çünkü reddedilmek, onların en büyük korkusudur!
Bir etkinlik planlarken, bir tatil rotası çizilirken ya da gelecekle ilgili bir şey hakkında konuşulurken kararsızlıkları hemen devreye girer. “Bu akşam ne yapalım?” sorusuna bile kesin bir cevap veremeyebilirler! Bu, minik bir soru gibi görünse de aslında derinlerde başka bir şeyleri yansıtır: bağlılık korkusu. Çünkü ciddi bir şey planlamak, birine söz vermek, hesap verebilir olmak onların en büyük kabuslarından biridir. Geleceğe dair somut adımlar atmak, onların korkularını tetikler ve bu yüzden her türlü netlikten kaçınmaya çalışırlar. Hatta bazen bir telefon görüşmesini bile erteleme eğiliminde olabilirler. Sanki bağlılık ve sorumluluk gerektiren her şey, üzerine bir örtü çekilmesi gereken bir tehlike gibi!
4. İlişkileri bir üst noktaya taşıyamazlar
Eğer bir ilişkinin başı heyecan verici ve hızlı ise, başlarda her şey mükemmel görünebilir. Ama bu tip kişiler için ilişki bir noktadan sonra hep tıkanır. 3 haftadan 18 aya kadar süren ilişkiler bir şekilde başlamış olsa da, bir şeyler yolunda gitse de, bir noktadan sonra işler sıkıcılaşır ya da zorlaşır. İki yıl gibi bir süre, onların ilişkiyi bir üst seviyeye taşıyıp taşımayacaklarına karar verdikleri bir kırılma noktasıdır. Bir ilişki ciddileşmeye başladığında, “Bunu daha fazla götüremem!” diyebilirler ve kaçmaya başlarlar. Çünkü, derinlemesine bir bağ kurmak, onlara bir tür “yakalanma” hissi verir. O yüzden, ne kadar ilginç olsa da, bazen en yakın ilişkiler bile bu şekilde sona erer.
5. Her zaman yanlış kişiyi seçerler
Aşk, bazen tuhaf bir şaka gibi olabilir. Özellikle de uzun vadeli ilişkilere girmekte zorlanan bazı kişiler, kendilerini bir türlü doğru kişiye yönlendiremezler. Genelde bağımlılıklar, alkolizm ya da çözülmemiş ruhsal sağlık sorunları yaşayan partnerlere çekilirler. Hatta bazen evli insanlara ya da duygusal olarak ulaşılamaz kişilere yönelirler. Neden mi? Çünkü derinlerde, taahhüt vermekten kaçınma arzusu vardır. İstemeden de olsa, bağlanma korkusu onları sadece “yaşanabilir” olmayan ilişkilerle sınırlandırır. Bu da aslında bir tür güvence gibi; çünkü böylece ilişkiyi kalıcı hale getirme korkusu ortadan kalkar.
6. Evlenmenin düşüncesinden bile korkarlar
Bazen karşımıza öyle bir kişi çıkar ki, evlenmeye dair hiçbir ilgisi yoktur. Bu kişi, boşanmanın acısından o kadar korkar ki, bir daha evlenme fikrine hiç yanaşmaz. Ancak işin aslı, evlilik korkusunun altında yatan başka bir şey olabilir: Bağlılık korkusu. Evlilik, birçok insan için “her şeyin son noktası” gibi görülür. Yani, bir kişi evlenmemişse, bu, ilişkilerine dair bir taahhüt veremediği anlamına gelebilir. Hadi gelin, onlara cesaret verelim, belki evlenme fikrini bir gün benimseyebilirler!
Romantik ilişkilerde korkuları olanların, arkadaşlıklarındaki bağları da zayıftır. Reddedilme korkusu, yalnızca aşk hayatıyla sınırlı kalmaz; bir arkadaşlık kurarken de aynı tereddütleri taşırlar. Gerçekten derin ve uzun vadeli arkadaşlıklar kurmak, bir tür açıklık, güven ve savunmasızlık gerektirir. Ancak bu kişiler, genellikle bu duygusal yatırımda eksik kalırlar. Ya da belki de hiç “derin” bir arkadaşlık kurmamayı tercih ederler. Çünkü kalpten bir bağlılık, onlara oldukça zorlayıcı gelebilir.
8. İlişkilerini tanımlamaktan kaçınırlar
Partnerinizde bağlanma korkusu olduğunu gösteren işaretler listemizin sonuna geldik. Ve işin en ilginç kısmı! İlişkilerini etiketlemekte ciddi bir sıkıntı yaşarlar. Evet, doğru duydunuz! Onlar için “erkek arkadaş”, “kız arkadaş” gibi terimler, hayatın en korkutucu şeyleri olabilir. Bu etiketlerle ilgili sohbetlerden bile kaçınırlar. Bu kişiler için, ilişkiyi tanımlamak çok ciddi bir sorumluluk gibi gelir ve bu da onları daha da korkutur. O yüzden genelde “flört ediyoruz” ya da “takılıyoruz” gibi daha hafif ve tanımlanması zor kelimelerle ilişkilerini sürdürmeye eğilimlidirler.