Yeni bir iş arayışına girdiğinizde bunu duyurmaktan daha doğal bir şey olamaz, değil mi? Sonuçta iş bulmak için insanlara bunu bildirmeniz gerekiyor! İşte bu noktada LinkedIn’in #OpenToWork rozeti devreye giriyor. Profilinizde bu rozeti aktif hale getirdiğinizde, hangi pozisyonlara yönelik iş arayışında olduğunuzu göstermiş oluyorsunuz. Ama bu gerçekten işe yarıyor mu? Yoksa kariyerinize zarar mı veriyor? Kariyer uzmanları ve işe alım profesyonelleri bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Bir kesim bu rozetin iş bulma şansınızı artırdığını savunurken, diğer kesim bunun sizi dezavantajlı duruma düşürdüğünü söylüyor. Peki kim haklı? Independent Türkçe için “LinkedIn’de Open To Work rozeti kullanmalı mısınız?” başlıklı makaleyi yazan Canan Duman bu konuda ne diyor bakalım👇
Birçoğumuza göre Open to Work rozeti bizi daha kolay fark edilir hale getiriyor
Öncelikle, LinkedIn’in kendi verilerine bakalım. Platformun istatistiklerine göre:
33 milyondan fazla LinkedIn kullanıcısı “çalışmaya açık” rozetini kullanıyor. Bu rozeti kullanan kişilerin, bir işe alım uzmanından mesaj alma olasılığı 2 kat daha fazla. Ayrıca, genel LinkedIn topluluğuna kıyasla bu kişilerin mesaj alma olasılığı %20 daha yüksek.
Yani, eğer bir iş arıyorsanız, bu rozet sizi işe alım uzmanlarının radarına sokabilir. Potansiyel işverenlerden gelen mesaj sayınızı artırabilir. Özellikle kariyerinin başındaki kişiler veya iş değişikliğine hızlıca ihtiyaç duyanlar için oldukça avantajlı gibi görünüyor. Fakat madalyonun bir de diğer yüzü var…
Google ve Amazon’un eski insan kaynakları uzmanları bu rozete karşı. Peki ama neden?
Google’ın eski işe alım uzmanı ve maaş verisi şirketi FairComp’un CEO’su Nolan Church, “#OpenToWork” rozetinin en büyük tehlike işareti olduğunu söylüyor.
Church’un mantığı şu:
“İşe alımda en iyi insanlar genellikle iş aramaz. İşverenler bu insanları zaten istiyor, o yüzden iş aradıklarını ilan etmezler.”
Amazon’un eski işe alımcısı ve kariyer koçu Lindsay Mustain de bu fikre katılıyor. Ona göre:
“İşe alımda her şey bir güç dinamiğiyle ilgilidir. İşverenler sizi ister, siz onları değil.”
Başka bir deyişle, eğer “Ben iş arıyorum” diyerek bunu açıkça ilan ederseniz, işe alım uzmanlarının gözünde değeriniz düşebilir. Çünkü bu rozeti kullanan kişilerin “acil iş arıyor” gibi algılanma ihtimali var.
Özetle, bazı kariyer uzmanları diyor ki:
İyi adaylar iş aradıklarını duyurmaz, işverenler onları zaten bulur.
Bu rozet, güç dengesini işverenin lehine kaydırır.
Bazı işe alımcılar bu rozeti “çaresizlik” göstergesi olarak görebilir.
Bu noktada LinkedIn’in sunduğu verilerle, işe alım uzmanlarının görüşleri biraz çelişiyor gibi.
Türkiye’de iş arayıyorsanız Open to Work rozeti kullanmalı mısınız? İş bulma sürecinde dijital platformlar artık kilit rol oynuyor. Özellikle pandemi sonrası işsiz kalanlar ve yeni fırsat arayanlar için LinkedIn daha da önemli hale geldi. İş ilanlarının büyük bir kısmı artık LinkedIn üzerinden yayınlanıyor ve işe alım uzmanları buradan doğrudan adaylarla iletişime geçiyor. Peki, Türkiye’de iş arayanlar için bu rozet işe yarar mı?
Avantajları: İşe alım uzmanlarının sizi fark etmesini kolaylaştırabilir, özellikle acil bir iş arıyorsanız süreci hızlandırabilir.
Dezavantajları: Güç dengesi iş verene lehine değişebilir. Bazı işverenler, “işi gerçekten isteyen biri bu rozeti takmaz, kendine güvenen insan iş bulur” gibi önyargılar taşıyabilir.
Bu tamamen sektörünüze ve çalışmak istediğiniz şirkete bağlı. Eğer startup’larda, teknoloji firmalarında veya hızlı işe alım yapılan alanlarda çalışıyorsanız, #OpenToWork rozeti sizi öne çıkarabilir. Ancak, daha geleneksel sektörlerde bu rozetin sizi dezavantajlı gösterebileceğini de göz önünde bulundurmalısınız.
Open to Work rozetini daha etkili kullanmak için bilmeniz gereken tüyolar 👇
Eğer bu rozeti kullanmaya karar verdiyseniz, iş arama sürecinizi daha stratejik hale getirebilirsiniz. İşte en etkili kullanma yöntemleri:
Rozeti sadece işe alım uzmanlarına görünür yapın
LinkedIn, bu rozeti herkes yerine sadece işe alım uzmanlarına göstermenize olanak tanıyor. Böylece hem iş arama şansınızı artırabilir hem de “çaresiz” gibi görünmekten kaçınabilirsiniz.
Profilinizi güçlü hale getirin
İşverenlerin dikkatini çekmek için LinkedIn profilinizi güncelleyin. Özet kısmınızı ilgi çekici hale getirin, projelerinizi ve başarılarınızı detaylandırın.
Bağlantılarınızı artırın ve etkileşimde bulunun
İş arıyorsanız, sektördeki kişilerle bağlantı kurun ve aktif olun. LinkedIn’de paylaşımlar yaparak görünürlüğünüzü artırabilirsiniz.
Öneri yazıları alın
Eski yöneticilerinizden veya iş arkadaşlarınızdan LinkedIn önerileri almak, profilinizi daha güçlü gösterebilir.
Diyelim ki küçük bir işletme sahibisiniz ve harika bir çalışan arıyorsunuz. Ama bütçeniz, LinkedIn’in işe alım versiyonu gibi pahalı hizmetlere yetmiyor. İşte tam bu noktada LinkedIn’in “çalışmaya açık” rozeti ve banner kullanımı devreye giriyor.
C-Suite Coach’un yöneticisi Angelina Darrisaw’a göre bu rozet, küçük işletmeler için adeta bir can simidi. Çünkü pahalı işe alım araçlarına bütçe ayırmadan, kimin iş aradığını kolayca görebilmenizi sağlıyor.
Özetle:
Küçük şirketler için ücretsiz bir yetenek havuzu oluşturur.
İşe alım sürecini hızlandırır.
Direkt olarak iş arayanlarla bağlantı kurmayı sağlar.
Ancak unutmamanız gereken bir şey var: Herkes iş ilanlarına başvurabilir ama asıl önemli olan, mülakat sürecinde gerçekten yetenekli adayları belirleyebilmektir!
İş bulma sürecinde LinkedIn profili bir CV’den çok daha fazlası
Kariyer koçu Phoebe Gavin’in dediği gibi:
“Eğer profiliniz çöp gibiyse, rozet takmanın hiçbir faydası yoktur.”
Yani işverenler sizi bulsa bile, profiliniz yeterince detaylı ve ilgi çekici değilse, hiç kimse size dönüş yapmaz.
Peki, nasıl mükemmel bir LinkedIn profili oluşturabilirsiniz? İşte bazı püf noktalar:
Güçlü bir başlık kullanın: “İş arıyorum” yazmak yerine uzmanlık alanınızı vurgulayan bir başlık seçin.
Özgeçmişinizi doldurun: Önceki ve mevcut işlerinizi detaylıca açıklayın, başarılarınızı listeleyin.
Anahtar kelimeler kullanın: İşverenler sizi belirli anahtar kelimelerle arayacak. Mesela “dijital pazarlama uzmanı” iseniz, bu kelimeleri profilinizde bolca geçirin.
Etkin olun: LinkedIn’de gönderiler paylaşın, sektörle ilgili konuşmalara katılın, etkileşim yaratın.
Bunları yapmazsanız, ne kadar iyi bir çalışan olursanız olun, kimse fark etmez. LinkedIn’de aktif ve görünür olmak iş arayanlar için en önemli stratejilerden biri!
Gelelim büyük soruya: LinkedIn gerçekten iş bulmak için hâlâ güçlü bir platform mu?
Open to Work rozeti kullanmalı mısınız yazımızın sonuna geldik. Ancak merak edilen bir diğer soruya da yanıt verelim. Eskiden LinkedIn iş dünyasının olmazsa olmazıydı. Ama pandemi sonrası birçok kullanıcı, platformun kalitesinin düştüğünü söylüyor. Peki neden?
Sürekli kaldırılıp tekrar yayımlanan iş ilanları
Başvurulara dönüş yapılmaması
Şirketlerin iş ilanlarını sadece takipçi kazanmak için kullanması
Evet, yanlış duymadınız! Birçok marka, LinkedIn’i aslında “işe alım” için değil, marketing için kullanıyor.
Bunun en büyük kanıtı, iş ilanlarına başvururken şirket sayfasını otomatik olarak takip etmek zorunda kalmanız! Çoğu insan fark etmese de bu, markaların takipçi kazanma taktiklerinden biri.
Tabii ki LinkedIn hâlâ işe yarıyor ama artık daha stratejik olmanız gerekiyor:
Sadece “iş ilanı” odaklı değil, network geliştirme amaçlı kullanın.
Şirketlerin gerçekten işe alım yapıp yapmadığını araştırın.
İşe alım uzmanlarıyla doğrudan iletişime geçmeyi deneyin.