Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Daniel Kahneman, insan davranışları ve karar alma süreçleri üzerine yaptığı araştırmalarla modern psikolojinin ve ekonominin sınırlarını genişletmiş bir isim. 1960’ların sonlarında başladığı ve Nobel Ödülü’ne layık görülen araştırmalarında, insanların belirsizlik altında nasıl karar verdiklerini inceleyerek, ekonomik karar alma süreçlerinde bilişsel psikoloji ile ekonomik teorileri birleştirdi. Bu çalışmaların bir araya gelmesi Prospect Theory’nin (Beklenti Teorisi) ortaya çıkmasını sağladı ve ekonomi bilimine yeni bir bakış açısı kazandırdı.
Kahneman’ın Hızlı ve Yavaş Düşünme (Thinking, Fast and Slow) adlı eseri, zihinsel süreçlerimizin iki temel düşünme biçimini, yani hızlı ve sezgisel düşünme (Sistem 1) ile daha analitik ve dikkatli düşünmeyi (Sistem 2) ele alır. Karar alma mekanizmalarımızı anlamamıza yardımcı olan bu kitap, yayınlandığı dönemde dünya genelinde çok satanlar listesine girerek oldukça geniş bir kitleye ulaştı. Kahneman ayrıca İyi Düşünmenin Sırları (The Art of Thinking Clearly) ve Sadece Tahmin Etmek Yetmez (Noise: A Flaw in Human Judgment) gibi eserleriyle de, insanların karar verme süreçlerindeki bilişsel ön yargıları anlamamıza yardımcı oluyor.
Girişimciler, Kahneman’ın düşünce tarzını benimseyerek, karar alma süreçlerinde daha sistematik ve analitik bir yaklaşım geliştirebilirler. Onun derslerinden faydalanarak, sezgisel düşünmenin tuzaklarına düşmeden, belirsizliklerle dolu iş dünyasında daha bilinçli ve sağlam temellere dayanan kararlar alınabilir. Böylece, iş stratejilerini geliştirmede ve pazar dinamiklerine uyum sağlama konusunda daha etkili olunabilir. Daniel Kahneman’ın çalışmaları, bakış açısı ve eserlerinden çıkarttığım 7 önemli dersi girişimciler açısından değerlendirecek olursak;
1. Sezgilere ve aşırı öz güvene karşı dikkatli olun, verilere güvenin
Daniel Kahneman, girişimcilerin karar verme süreçlerinde sezgilere ve aşırı güvene karşı dikkatli olmaları gerektiğini vurgular. Özellikle kendi projelerine tutkuyla bağlı olan girişimciler, yetenek ve bilgilerini abartma eğiliminde olabilirler. Kahneman’ın ünlü “Sistem 1” ve “Sistem 2” teorisi bu noktada devreye girer. Sistem 1 hızlı, sezgisel ve duygusal kararları temsil ederken, Sistem 2 daha yavaş, bilinçli ve analitik düşünme sürecini kapsar. İş dünyasında sezgiler (Sistem 1) bazen hızlı ve pratik çözümler sunsa da, önemli kararlar alırken Sistem 2’yi, yani daha dikkatli ve veriye dayalı düşünmeyi tercih etmek daha sağlıklı sonuçlar getirir.
2. Algoritmalardan ve süreçlerden yararlanın
Kahneman, algoritmaların ve yapılandırılmış karar verme süreçlerinin gücüne inanıyordu. Ona göre, algoritmalar genellikle insanlardan daha iyi kararlar verebilir çünkü karar verme sürecinde insan yargısını bozan ön yargılar ve duygular gibi faktörlerden etkilenmezler. Tüm bu nedenlerle veri odaklı sistemlerin kararları yönlendirmesi gerektiğini savunuyordu.
3. Bilişsel ön yargıları tahmin edin ve yönetin
Kahneman’ın bilişsel ön yargılar üzerine yaptığı araştırmalar, yerleşmiş zihinsel kısa yolların kötü kararlar alınmasına yol açabileceğini gözler önüne seriyor. Hızlı kararlar almak ve belirsizlikle karşı karşıya kalmak zorunda olan girişimciler, sabit fikirlilik (ilk bilgilere aşırı önem verme), kayıptan kaçınma (kayıplardan, kazançlardan daha fazla korkma) ve batık maliyet yanılgısı (önceki yatırımlar nedeniyle başarısız bir stratejiye devam etme) gibi ön yargılara özellikle yatkındır.
4. Planlama yanılsamasına düşmeyin
Kahneman göre; planlama yanılgısı (gelecekteki eylemlerin zaman, maliyet ve risklerini hafife alma eğilimimiz) girişimciler için önemli sonuçlar doğurur. Pek çok start-up, kurucuların zaman çizelgelerini ve bütçelerini fazla iyimser bir şekilde planlamaları nedeniyle başarısız olur. Kahneman bu konuda şöyle bir tavsiye veriyor: “Her zaman işlerin daha uzun süreceğini ve daha pahalıya mal olacağını varsayın. Planlamada muhafazakâr olun ve aksiliklere karşı hazırlıklı olun.” Girişimciler, planlarına esneklik katmalı, yedek bütçeler ayırmalı ve hedefler belirlerken ya da yeni girişimlere başlarken daha gerçekçi bir bakış açısı benimsemelidir.
5. Uzun vadeli düşünmeye odaklanın
Daniel Kahneman, girişimcilere kısa vadeli kazançların cazibesine kapılmamaları ve uzun vadeli sürdürülebilirliğe odaklanmaları gerektiğini tavsiye ediyor. Kısa vadeli düşünmek, aceleci davranışlara yol açabilir, örneğin uzun vadeli büyüme yerine anlık kârları ön plana almak veya müşteri ilişkilerini ihmal etmek gibi.
6. İzlenimlere değil, kanıtlara dayalı işe alım yapın
Kahneman çalışmalarında; geleneksel işe alım yöntemlerini, özellikle mülakatlara ve ilk izlenimlere aşırı güvenmeyi eleştiriyor. Mülakatların güvenilmez olduğunu, çünkü ön yargılar ve ilgisiz faktörlerden fazlasıyla etkilendiğini savunuyor. İşe alım kararlarının sadece içgüdüye değil, objektif kriterlere ve performans verilerine dayandırılması gerektiğini belirtiyor. Yapılandırılmış mülakatlar, referans kontrolleri ve performans verileri kullanarak adayları değerlendirmeyi öneriyor. Böylece işe alım kararları öznel izlenimlerden çok yetkinliğe dayalı olur.
7. Başarısızlıklardan ders alın ve yenilik yapın
Girişimcilik doğası gereği risklidir ve başarısızlık sürecin doğal bir parçasıdır. Kahneman, girişimcilere başarısızlığı bir gerileme olarak değil, bir öğrenme fırsatı olarak görmelerini tavsiye ederdi. Kahneman bu noktada şu tavsiyeyi veriyor: “Başarısızlığı bir geri bildirim kaynağı olarak kabul edin. Nelerin yanlış gittiğini analiz edin, katkıda bulunan önyargıları veya hataları belirleyin ve bu bilgiyi yenilik yapmak ve gelişmek için kullanın.” Girişimciler, sürekli öğrenme ve uyum sağlama zihniyetini benimseyerek daha dirençli olabilir ve ileride daha akıllı kararlar alabilirler.
Sonuç
Daniel Kahneman araştırmaları, girişimciler için büyük bir bilgelik hazinesidir. Aşırı güveni dizginlemekten veriye dayalı kararlar almaya, ön yargıları yönetmekten uzun vadeli hedeflere odaklanmaya kadar, onun öğretileri girişimcileri daha akıllı, daha bilinçli ve daha etkili kararlar almasına yardımcı olabilir. Kahneman’ın düşünce tarzı, girişimcilerin hem kısa vadeli hem de uzun vadeli stratejilerinde daha sağlam bir temel oluşturarak, belirsizliklerle dolu iş dünyasında daha iyi yönlendirilmiş kararlar almalarına olanak tanır.
Ayrıca, Kahneman’ın sunduğu kavramlar, girişimcilerin kendi düşünme süreçlerini sorgulamaları ve bu süreçlerde daha fazla farkındalık geliştirmeleri için bir rehber işlevi görüyor. İşletmelerin başarıya ulaşmasında, bu stratejik düşünme biçimlerinin benimsenmesi, rekabet avantajı elde etmelerine ve piyasa dinamiklerine daha iyi uyum sağlamalarına yardımcı olacaktır. Sonuç olarak, Kahneman’ın bilgeliği, girişimcilerin kariyerlerinde ve işletmelerinde sürdürülebilir başarıya ulaşmalarını sağlayacak değerli bir kaynak sunmaktadır.
İlginizi çekebilir: