Sabah alarmı çalar, gözünüzü yarı uykulu açarsınız. Kahve mi yapmalı, yoksa beş dakika daha mı uyumalı derken, günün en zorlu sorusu karşınıza dikilir: “Bugün ne giysem?” Gardırobun kapakları ardına kadar açılır, gözler hızla tişörtler, pantolonlar, elbiseler arasında gezinir ama çözüm bir türlü gelmez. Eğer bu sizseniz, merak etmeyin! Üçte Bir Kuralı hayatınızı kurtaracak! Evet evet, moda dünyasının gizli kahramanı, stil sihirbazlarının en sevdiği küçük sır bu! Birkaç akıllı dokunuşla boyunuzu daha uzun, silüetinizi daha zarif, tarzınızı ise “sanki stil danışmanı tutmuşsunuz” gibi gösteren harika bir hile. Üstelik öyle karmaşık formüller, uğraştırıcı hesaplamalar yok. Sadece doğru yerden doğru kesmeler, biraz oran bilgisi ve tabii bir tutam cesaret! Hazır olun, çünkü birazdan dolabınıza yepyeni bir gözle bakacak ve kombin yaparken kendinizi adeta bir moda sihirbazı gibi hissedeceksiniz. İşte Üçte Bir Kuralı!
Üçte Bir Kuralı nedir?
Şöyle düşünün: Sabah gardırobunuzu açtınız, “Ne giysem?” derdine düştünüz. İşte tam o anda hayat kurtarıcı bir sır fısıldıyoruz: Üçte Bir Kuralı! Bu basit ama etkili stil tüyosu, kıyafetlerinizi nasıl kombinleyeceğinizi düşünürken adeta sihirli bir dokunuş gibi işliyor. Hem dengeli görünmenizi sağlıyor hem de boyunuzu olduğundan daha uzun gösteriyor.
Peki tam olarak nedir bu Üçte Bir Kuralı?
Kısaca: Vücudu 1:1 değil, 1:2 oranında bölmek!
Moda dünyasının dahilerinden Lauren Merle ve Kennedy diyor ki: Eğer vücudunuzu kıyafetlerle tam ortadan ikiye bölüyorsanız (yani %50 üst, %50 alt görünüyorsa), ortaya pek de estetik durmayan, biraz kutu gibi bir görüntü çıkıyor. Ama işin içine üçte bir kuralını kattığınızda işler değişiyor! Vücudunuzu üçte bir ve üçte iki olarak bölüyorsunuz. Yani ya üst kısmınız vücudun üçte birini kaplıyor, ya da alt kısmınız. Böylece çok daha dengeli, doğal ve şık bir silüet yakalamış oluyorsunuz.
Üst üçte birlik bölüm genellikle göğüs kafesinin hemen altında sona eriyor, alt üçte birlik çizgi ise dizin hemen üstünde olmalıymış. Tabii herkesin vücut yapısı farklı, ama genel mantık bu. Oranlar doğru olduğunda gözleriniz vücutta yukarıdan aşağıya doğru rahatça akıyor. Akıyor derken, sanki profesyonel bir stilist elinizden tutmuş gibi bir hava yaratıyorsunuz.
1. Parçalardan çok oranlara odaklanın
Bazen hepimiz “Bu gömlek çok güzelmiş!” deyip hemen kaptığımız oluyor. Ama Lauren Kennedy diyor ki:
“Durun bir saniye! Kıyafetin vücudunda nasıl durduğuna bir bak!”
Mesela kıyafetin sizi tam ortadan ikiye bölüyorsa, hemen birkaç ufak değişiklik yapabilirsiniz:
Gömleğinizi pantolon içine sokarak üst kısmı kısaltabilirsiniz.
Pantolon paçalarını biraz kıvırarak alt kısmı dengeleyebilirsiniz.
Sıkıştırmalar da harika bir oyun alanı! Sadece gömleğin önünü pantolona sokarsanız, hem salaş kalır hem oranlar düzelir. Ya da gömleğin bir yanını içeri sokup diğer yanını dışarıda bırakabilirsiniz. Bu da çok trend!
Etek ya da elbise giyiyorsanız da bu kural çalışıyor. Mesela, dizin hemen üstünde biten bir elbise çoğu kişiye çok yakışır. Çünkü bu uzunluk doğal olarak üçte bir oranını sağlıyor. Kısacası, ister pantolon-gömlek ister etek-elbise olsun, nerede kırıldığını bilirseniz, görünümünüz her zaman daha estetik ve zarif olur.
2. Katmanlar en büyük dostunuz
Evet evet, katmanlar deyip geçmeyin. Ceketler, blazerlar… Bunlar sadece “üşümeyeyim” diye giydiğimiz şeyler değil. Aslında stil oyununuzun gizli kahramanları! Ünlü stil danışmanı Kennedy diyor ki:
Kısa ceketler üst kısmı kısaltır ve vücudu üstten dengeleyerek üçte bir oranını destekler. Uzun, açık giyilen ceketler veya hırkalar ise vücudunuzu doğal bir şekilde ikiye bölerek alt kısmı daha uzun gösterir. Yani, küçük bir ceket hamlesiyle boyunuzu olduğundan daha uzun gösterebilir, vücudunuzu daha orantılı bir şekilde sergileyebilirsiniz.
Amanda Massi ise diyor ki: “Uzun paltolar ve hırkalar, özellikle dar kıyafetlerle birlikte harika durur.”
Bunun nedeni mi? Çünkü uzun bir katman eklediğinizde vücudun üst iki bölümü vurgulanıyor ve gözler doğal olarak yukarı çekiliyor.
İnanmazsınız ama bir kemer bile oyunu tamamen değiştirebilir! Kennedy’nin önerisi şöyle:
Bir elbise, bir kazak ya da uzun bir tuniğin üzerine, belinize veya biraz daha altına bir kemer takın. Neden mi? Çünkü bu yeni bir kırılma noktası yaratıyor. Vücudunuzu üçte bir oranına göre bölerken aynı zamanda belinizi belirginleştiriyor. Uzun bir elbise mi giydiniz? Hop, bir kemer taktınız mı olay bitmiştir! Hemen daha dengeli ve daha ince görünüyorsunuz.
4. Simetriyi ayakkabı ve aksesuarlarla kırın
Peki ya kıyafetiniz tam üçte bir kuralına uymuyorsa? Hiç sorun değil! Kennedy diyor ki: “Ayakkabı ve aksesuarlarla bu görsel dengeyi sihirli bir şekilde değiştirebilirsiniz.”
Mesela:
Topuklu ayakkabılar veya sivri burunlu modeller alt kısmı gizlice uzatır. Sonuç? Daha uzun bir silüet! Ayrıca uzun kolyeler veya şık bir eşarp da gözleri aşağıya doğru yönlendirir.
Çantanızın nasıl taşındığı bile önemli! Omuzda mı? Çapraz mı? Elde mi? Bu küçük detaylar, vücudun hangi bölgesinin vurgulanacağını etkiliyor. Küçük bir çanta hamlesiyle bile dengeli bir görünüm yakalayabilirsiniz.
Uzmanların bir diğer altın önerisi: Yüksek bel pantolonlar. Yüksek bel pantolonlar, şortlar veya etekler neredeyse otomatik olarak 1:2 oranını yaratıyor. Nasıl mı? Kısa bir üst ya da içine sokulmuş bir gömlekle kombinleyin. Üst üçte bir kısalır, alt üçte iki ise uzar.
Ve işte karşınızda: Daha uzun bacaklar, daha dengeli bir vücut oranı! Üstelik bu kombin, her vücut tipine inanılmaz yakışıyor.