Dünyanın önde gelen film yönetmenleri arasında adı sayılan Kim Ki-duk, henüz sinemacılığa dair bir akademik ve teknik bir eğitim almadığı 36 yaşında film yapımcılığına başladı. Berlin, Venedik, Locarno ve Cannes gibi dünyaca ünlü film festivallerinin açılış filmlerine imza atan ve yine bu festivallerde ödüller alan Kim Ki-duk, sinemacılık yaşamı içerisinde 26 uzun metrajlı filme imza attı.
Bu yazımızı da incelemek isteyebilirsiniz: Ağlamaktan İçinizi Dışınıza Çıkartacak 11 Kore Dram Filmi
Kim Ki-duk yaşamı ve düşünceleri
Ödüllü Güney Koreli film yönetmeni Kim Ki-duk, alegori açısından zengin olan filmlerinde şiddeti ve insani vahşetleri cesurca tasvir ederek dünya çapında ün kazandı. Kore Savaşı’nın etkilerini yaşayan fakir bir ailede büyüyen ve 14 yaşında okulu bırakan Kim Ki-duk, yıllarca ağır işlerde çalıştı ve bu durum kendi ifadesiyle onu “derin bir aşağılık kompleksi” olarak tanımladığı şeyle baş başa bıraktı.
“30 yaşıma gelmeden bir tane bile film izlemedim. İlk izlediğim filmleri hatırlıyorum: Anthony Hopkins’in oynadığı Kuzuların Sessizliği ve Leos Carax’ın Les Amants du Pont-Neuf. Bu iki film beni çok etkiledi. O zamandan beri film izlemeye başladım ve zamanla Emir Kusturica, Shohei Imamura gibi film endüstrisi hakkında fikir edinmeme yardımcı olan pek çok sinemacıyı tanıdım.”
Acıyla, aşkla, zulüm ve şefkat ile dolu olan Kim Ki-duk filmlerinde kimi zaman balığa ya da kuşa benzeyen karakterler, kimi zaman ise film boyu tek cümle dahi kurmuyorlar (ünlü filmi 3-Iron’da olduğu gibi). Ancak tuhaf bir şekilde dikkatinizi film ekranından asla koparamıyorsunuz; kimin neye karar vereceklerini, ne olacağını asla tahmin edemiyorsunuz. Bir Kim Ki-duk filminde karakterler birbirlerine ne kadar aşıklarsa, ne kadar güçlü duygulara sahiplerse, ilişkileri o kadar acı doludur.
Kim Ki-duk’un filmlerinde, kimi zaman karakterler görünmez, mistik iplerle bağlanırlar ve bazen ciddi şekilde cezalandırırlar. Bazen de bir yolculuğun içerisinde kendilerini ararlar. Tüm soyutluğu ile “hayata ve hayatın en temel gerçeklerine dair” filmler Kim Ki-duk sinemasının olmazsa olmazlarındandır.
Koronavirüs nedeniyle yaşamını yaklaşık 2 yıl öncesinde, 2020 yılı Aralık ayında yitiren Kim Ki-duk, bir röportajında kendisine neyi hayal ettiği sorulduğunda şu yanıtı vermişti:
“Henüz kimsenin yapmadığı bir film yapmak istiyorum: daha önce hiç yapılmamış ve bir daha kimsenin çekemeyeceği bir şey.”
Kim Ki-duk sineması hakkında
1996’da ilk uzun metrajlı filmi olan Crocodile’i yöneten Kim, bu filmiyle daha sonraki çalışmalarının önemli bir kısmının imza temasını belirledi: Trajik koşullardan hırpalanmış olan kadınlarla kurdukları rahatsız edici bağlar aracılığıyla hayatın anlamını keşfetmeye çalışan anti-sosyal erkeklerin hikayeleri.
Hem erkeklere hem de kadınlara yönelik korkunç şiddet ve kadınlara tecavüz içeren filmleri izleyicileri ikiye böldü, bazıları onu kadın düşmanlığıyla suçlarken, diğerleri sinematografisini ve diğer filmlerde nadiren görülen bir gerçekçilikte insanın ilkel doğasının ve içgüdülerinin gözü kara bir tasvirini yaptığı için yönetmenin sinemasını selamladı.
Kim’in çoğunlukla düşük bütçeli filmleri nadiren ticari başarı elde etti. Altın Aslan, Gümüş Aslan ve Gümüş Ayı ödüllerini yanı sıra, Cannes’da da Belirli Bir Bakış dalında ödül kazanan Kim Ki-duk, Güney Kore sinemasına önemli eserler kazandırdı.
Hakkındaki skandallar
Birlikte çalıştığı iki kadın oyuncu tarafından hakkında taciz ve tecavüz suçlamaları yöneltilen yönetmen, bu suçlamaların tamamını reddetti. “Oyunculuk dersleri” kapsamında bir kadın oyuncuya tokat attığı ve mahkeme tarafından para cezasına çarptırılan Kim, gerçek hayatının filmlerine benzemediği konusunda ısrar ederek sinema dünyasını ve seyircilerini “filmlerine bakarak kişiliği hakkında sonuçlar çıkarmamaya” çağırdı. Bu iddialar sinema dünyasından pek çok ismi ve seyirciyi kendisinden uzaklaştırdı.
Filmlerinde hayvanlara eziyet edilen sahnelerle de gündeme gelen yönetmen, bir kurbağanın dövülerek derisinin yüzüldüğü ve bir balığın parçalandığı sahnelerin rahatsız edici olduğunu kabul ediyor. “Evet, filmlerimin çekimlerinde bunlar yapıldı.” diyor ve cümlesini şu sözlerle sürdürüyor. “Ama benim gördüğüm kadarıyla bugün yediğimiz yemek de orda gördüklerinizden farklı bir şekilde üretilmedi. Sizler Amerika’da dana eti, domuz eti yersiniz ve bu hayvanları öldürürsünüz ancak bu hayvanları yiyen insanlar onların kesilmesiyle pek de ilgilenmezler. Hayvanlar halihazırda bu tüketim döngüsünün bir parçası iken ekranda bunlar daha acımasız görünüyor olabilir ama ben temelde bir fark göremiyorum.”
Yazının kalan kısmında Kim Ki-duk’un 15 filminin kısa tanıtımları bizlerle olacak. Keyifli okumalar…
1. One on One / Ildaeil – Bire Bir (2014) – IMDB: 5.7
11. Venedik Günleri çerçevesinde 71. Venedik Film Festivali’nin açılış filmi olan suç, dram ve gerilim filmi One on One, bu festivalde En İyi Film dalında Fedora ödülü kazanmıştır.
Bir lise öğrencisi öldürüldükten sonra yedi zanlı bir yasa dışı örgütün üyeleri tarafından yakalanır.
2. Moebius (2013) – IMDB: 6.4
71. Venedik Film Festivali’nin bir diğer açılış filmi olan korku ve drama filmi Moebius, Güney Kore’de bir süreliğine yasaklanmış sert bir yapımdır. Film, hiçbir diyalog veya monolog içermemektedir.
Bir kadın, eşinin yasak ilişkisi yüzünden kıskançlıktan öfkelenir. Bu sırada çocukları çeperde oturup onların şiddetli çatışmalarını gözlemler. Bir akşam, aldatılan kadın, eşinden intikam almak için yatak odalarına bir mutfak bıçağıyla girer. Baba, saldırısını püskürterek onu yatak odasından dışarı atar. Anne, daha sonra oğlunun odasına gider.
3. Dream / Moebiuseu – Rüya (2008) – IMDB: 6.5
Yönetmenin 15. filmi olan Dream, dram ve gizem türünde bir yapıttır ve 500.000 doları aşan hasılat elde etmiştir.
Bir araba kazasının ardından, bir adam rüyalarının bir yabancının uyurgezerliğine bağlı olduğunu keşfeder.
4. Bad Guy / Nabbeun Namja – Kötü Adam (2001) – IMDB: 6.6
Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Altın Ayı adaylığına layık gösterilen Bad Guy, fuhuşu, cinsel köleliği ve gangsterliği samimi bir şekilde tasvir ettiği için eleştiriler aldı. 1 milyon dolar hasılat elde eden film, romantik drama türündedir.
Duygusuz bir serseri, kendisini reddeden genç bir kadının hayatını mahvetmeye çalışır. Ona bir tuzak kurarak kendisini fuhuş yapmaya iter ve düzenli olarak onu takip eder, ancak kısa bir sürenin ardından bu kadına karşı olan olumsuz duyguları değişmeye başlar.
5. Arirang (2011) – IMDB: 6.8
Belgesel türündeki bu film, yönetmen Kim Ki-Duk’un film kariyerine bakışını konu almaktadır. Filmin adı, aynı adlı bir Kore halk şarkısından gelmektedir. Kim Ki-duk’un bir önceki filmi olan Dream’de başrol oyuncusunun çekimler esnasında asılarak az daha yaşamını yitireceği bir durumla karşı karşıya kalması gibi olayları ve işbirliği yaptığı meslektaşlarıyla yaşadığı kişisel krizler gibi durumları anlatan film, Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış dalında ödül kazanmıştır.
6. Breath – Nefes / Soom (2007) – IMDB: 6.9
Kim Ki-duk’un Altın Palmiye adaylığına layık görülmüş bir diğer dram filmi olan Breath, 600.000 doları aşan hasılat elde etmiştir.
Filmin konusu, hapishane hücresini süsleyen bir kadına yavaş yavaş aşık olan; hüküm giymiş bir mahkumun merkezinde yer aldığı bir aşk hikayesidir.
7. The Isle / Seom – Ada (2000) – IMDB: 6.9
The Isle, Altın Aslan adaylığına layık görüldüğü Venedik Film Festivali’nde gösterime girdiğinde bazı izleyicilerin kusmasına veya bayılmasına neden olan korkunç sahnelerle ün kazanmış bir drama ve gerilim filmidir.
Doğayla iç içe bir yerde bir balıkçı beldesinde çalışan, ancak yaşamı kimi sorunlarla dolu olan dilsiz genç bir kadın, bir cinayet işleyen ve kanundan kaçan bir adama aşık olur.
8. Samaritan Girl / Samaria – Fedakâr Kız (2004) – IMDB: 7.1
Kim Ki-duk’un bir diğer dram filmi olan Samaritan Girl, Berlin Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülü olan Gümüş Ayı kazandırmıştır. Film, 300.000 doları aşan hasılat elde etmiştir.
Jae-Young, amatör bir fahişedir ve patronu, aynı zamanda en iyi arkadaşı olan Yeo-Jin’dir .Jae-Young, müşterilerinden birine aşık olduğunda onu kıskanan Yeo-Jin’e karşı duygularını bastırmak zorunda kalacaktır.
9. The Bow / Hwal – Yay (2005) – IMDB: 7.1
Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilen The Bow, çok az diyalog içeren sembollerle dolu bir filmdir. 2 milyon doları aşan hasılat yapan film, romantik drama türündedir.
60 yaşında bir adam, denizde bir balıkçı teknesinde, bebekliğinden beri bir kız çocuğu büyütmektedir. 17. yaş gününde onunla evlenmeyi kararlaştırmıştır ve o şimdi 16 yaşındadır. Sakin ve tenha bir hayat yaşıyorlar, tekneyi günlük balıkçılara kiralıyorlar ve garip kehanet ayinleri yapıyorlar. Ancak genç bir öğrencinin gemiye gelmesiyle hayatları değişecektir.
10. Time / Shi Gan – Zaman (2006) – IMDB: 7.1
İlk gösterimini Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali’nde yapan Time, 1 milyon dolarlık bütçesine karşın gişede sadece 185.000 dolar hasılat yapmıştır.
Bir kadın, ilişkisini kurtarmak için kapsamlı bir estetik ameliyat geçirir. Ancak bu estetik ameliyat, daha güzel görünmek için değil, kimlik değiştirmek amacı taşımaktadır.
11. Pietà – Acı (2012) – IMDB: 7.1
İlk gösterimini, Altın Aslan ödülü kazandığı Venedik Uluslararası Film Festivali’nde yapan Pietà, 3,5 milyon doları aşan hasılat elde eden güçlü bir suç, dram ve gerilim filmidir.
Bir tefeci, uzun süredir kayıp olan annesi olduğunu iddia eden gizemli bir kadının gelişiyle şiddet dolu yaşam tarzını yeniden gözden geçirmek zorunda kalır.
12. Address Unknown / Suchwiin Bulmyeong – Bilinmeyen Adres (2001) – IMDB: 7.2
Venedik Film Festivali’nin 2001 yılı açılış filmi olan Address Unknown, yönetmenin hayatından ve tanık olduklarından yola çıkan gerçek bir hayat hikayelerine dayanıyor.
Kore’de, bireylerin zayıf umutları, aşklar ve tüm güzel duygular; sömürgecilik, iç savaş ve işgalin sürekliliği içinde paramparça olmaktadır. Japon sömürgeciliğinden kurtulduktan sonra Kore, Soğuk Savaş’ın ilk savaş bölgesi olmuştu ve bugün de savaşın mirasını bölünmüşlüğüyle biliniyor.
13. The Net / Geumul – Ağ (2016) – IMDB: 7.3
Film, ilk gösterimini 2016 yılında Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yaptı. 350.000 doları aşkın hasılat yapan film, drama türündedir.
Kuzey Koreli bir balıkçı kazara teknesinin motorunu bozar ve Güney Kore’ye doğru sürüklenir. Güney’de acımasız soruşturmalara katlandıktan sonra, Kuzey Kore’ye geri gönderilecektir.
14. 3-Iron / Bin-jip – Boş Ev (2004) – IMDB: 7.9
Venedik Film Festivali’nden ve San Sebastián Film Festivali’nde FIPRESCI ödülü alan, suç ve romantik drama türlerindeki 3-Iron; yaklaşık 3,5 milyon dolar hasılat elde etmiştir.
Gezgin bir serseri olan bir genç, birkaç gün tatil yapan sakinlerin hayatlarına eşlik etmek üzere boş evlere girer. Hayatının kesiştiği bir insan da, tacize uğramış bir ev hanımı olan Sun-hwa’dır.
15. Spring, Summer, Fall, Winter… and Spring / Bom Yeoreum Gaeul Gyeoul Geurigo Bom – İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış… ve İlkbahar (2003) – IMDB: 8.0
10 milyon dolara yakın hasılat yapan Kim Ki-duk’un baş yapıtı olan “Spring, Summer, Fall, Winter… and Spring”, Locarno Uluslararası Film Festivali’nden 4 büyük film ödülü ile ayrılan ve 4 mevsimi simgeleyen 4 bölümden oluşan bir filmdir.
Bir çocuk, bir Budist rahip tarafından, yılların mevsimler gibi geçtiği, ormandaki bir gölün üzerinde yüzen Budist manastırında büyütülür. Filmde, bu çocuğun çocukluktan ihtiyarlığa dek yaşamı inceleniyor.