Kilo vermek yıllardır “az ye, daha çok hareket et” gibi basit bir formüle indirgenmiş durumda. Kulağa mantıklı geliyor, değil mi? Ancak bu denklem her zaman bu kadar kolay işlemiyor. Eğer gerçekten sadece kalorilerle ilgili olsaydı, muhtemelen her yıl kilo vermek için uğraşmıyor olurduk. Peki, kilo vermek neden bu kadar zor? İşte bu noktada devreye hormonlarımız giriyor. Vücudumuz evrimsel olarak hayatta kalmaya, açlık ve kıtlık durumlarına karşı yağ depolamaya programlanmış. Bu, hızlı kilo vermeye kalkıştığınızda bile bedeninizin çok farklı tepkiler vermesine yol açıyor. Diyetiniz ister keto, ister paleo ya da aralıklı oruç olsun, hızlı kilo kaybı durumunda vücudunuz alarm durumuna geçiyor ve “kiloları geri al” mesajını gönderen hormonlar devreye giriyor. İşte bu yüzden, diyetle kaybettiğiniz kilolar çoğu zaman kısa süre içinde geri geliyor. Ama merak etmeyin. Kilo verme sürecinde hormonların nasıl çalıştığını anlamak, onlara karşı stratejiler geliştirerek kiloları kalıcı olarak vermenize yardımcı olabilir. İşte kilo vermenin hormonlar üzerindeki etkisi…
1. Ghrelin hormonu nedeniyle yemek hakkında düşünmeyi bırakamıyorsunuz
Yemek yemeyi düşünmeyi bırakamıyor musunuz? Bu durumun başrol oyuncusu midenizde üretilen ghrelin hormonu. Ghrelin’in amacı, vücudunuzun enerji seviyesini korumak. Yemek yemeyeli uzun zaman olduysa, midenizden beyne açlık sinyalleri göndererek sizi yemek yemeye teşvik eder. Fakat burada sorun, ghrelin seviyesinin yalnızca karnınız açken değil, kilo verdiğinizde de artmasıdır. Yani, kilo verdikçe ghrelin yükselir ve sizi tekrar tekrar yemeye iter. Kilo vermenin hormonlar üzerindeki etkisi yalnızca bununla da sınırlı değil.
2. Leptin hormonunun düşmesi nedeniyle bir kere yemeye başladığınızda, durmanız zorlaşıyor
Kilo vermenin hormonlar üzerindeki etkisi yalnızca ghrelin hormonuyla sınırlı değil. Ghrelin sizi aç bırakıyorsa, leptin hormonunuz tam tersi bir etkiyle tokluk hissini sağlar. Leptin yağ hücrelerinde üretilir ve yeterli yağ depolandığında bolca üretilerek tokluk hissinizi destekler. Ancak kilo verdikçe yağ hücreleriniz küçülür ve leptin seviyesi düşer, bu da sizi çatalı ne zaman bırakacağınızı bilemeyecek hale getirebilir. Yağ azaldıkça leptin azalır, doymuş hissetmek de bir o kadar zorlaşır.
İlginizi çekebilir:
Yaza Fit Girmek İsteyenler Buraya! İstediğiniz Kiloya Ne Kadar Sürede Düşebilirsiniz?
3. Kolesistokinin hormonu tok kalma sürenizi kısaltıyor
Protein ve lif içeren yiyecekler nasıl tok hissetmenize yardımcı oluyorsa, ince bağırsağınızda üretilen kolesistokinin hormonu da aynısını yapar. Kolesistokinin, mide boşalmasını yavaşlatarak sizi daha uzun süre tok tutar. Ancak kilo verme sürecinde kolesistokinin seviyesi de düşer. Bir araştırmaya göre, diyet süresi uzadıkça kolesistokinin seviyesi de azalıyor ve bu da tok kalma sürenizi kısaltıyor.
4. Leptin seviyelerinin düşmesi metabolizmanızı yavaşlatıyor
Hormonlar sadece iştahı değil, aynı zamanda kalori yakım hızımızı da belirliyor. Örneğin leptin hormonu, hem iştahı kontrol ederek az yememizi sağlıyor hem de tiroid bezimizi aktif tutarak metabolizmayı hızlandırıyor. Ancak kilo verdikçe leptin seviyeleri düşüyor, bu da metabolizmanın yavaşlamasına sebep oluyor. Böylece eski kilonuzu korumak için daha az kalori almanız gerekiyor.
5. Yüksek kortizol seviyeleri göbek bölgesinde yağlanmaya neden olabilir
Diyette yaşanan en büyük paradokslardan biri, stresin vücutta özellikle karın bölgesinde yağlanmayı artırabilmesi. Diyet yapmak stres yaratır; stres ise kortizol hormonu salgısını artırır. Yüksek kortizol seviyeleri, vücudun karın bölgesinde yağ biriktirmesine ve kas yıkımına yol açar. Kas kütlesinin azalması ise metabolizma hızını daha da yavaşlatır. Böylece vücudun daha az kalori yakması, kilo kontrolünü zorlaştırır.
Peki kilo vermenin hormonlara faydaları nedir?
Kilo vermek tabii ki hormonlar üzerinde olumlu etkilere de sahip. Örneğin:
- Östrojen seviyesi: Kilo kaybı östrojen seviyesini düşürerek meme kanseri riskini azaltabilir.
- Testosteron seviyesi: Testosteron seviyelerinin yükselmesi kas kütlesini ve kemik yoğunluğunu artırarak sağlıklı bir vücut yapısının korunmasına yardımcı olur. Ek olarak, cinsel isteği artırarak erkeklerde sperm sayısını da olumlu etkileyebilir.
- İnsülin duyarlılığı: Kilo verdikçe insülin duyarlılığı artar, bu da tip 2 diyabet riskini düşürür ve diyabetle yaşayanlar için kan şekerinin daha iyi kontrol edilmesini sağlar.
Hormonlara zarar vermeden kilo vermek mümkün mü?
Tabii ki! İyi dengelenmiş, işlenmiş gıdalardan uzak bir diyetle kalıcı kilo vermek mümkün. Akdeniz diyeti veya DASH diyeti gibi planlar, işlenmemiş yiyecekleri merkeze alır ve sağlıklı yağlar, lifli gıdalarla beslenmeyi teşvik eder. Bu tür diyetler, uzun vadede sürdürülebilir oldukları için diyet sonrası açlık krizlerini azaltır ve tatlılar bile ölçülü şekilde tüketilebilir. Kilo verme sürecinde hızlı bir sonuç beklemek yerine yavaş ve sağlıklı bir yol tercih etmek önemlidir. Bu sayede hormonlarınız, vücudunuzu yeni kilonuza adapte eder, böylece hormonlarınızı zorlamadan sağlıklı bir denge yakalayabilirsiniz.
Kısıtlayıcı diyetler hızlı kilo vermeyi vadetse de araştırmalar bu tür diyetlerin uzun vadede işe yaramadığını gösteriyor. Özellikle aralıklı oruç veya keto gibi popüler diyetlerde, hormonların dengesini bozmak ve metabolizmayı yavaşlatmak gibi riskler söz konusu. Önemli olan kendinizi mahrum bırakmayacağınız, dengeli ve sürdürülebilir bir beslenme planı seçmek. Akdeniz ve DASH diyetleri bu konuda en sağlıklı alternatifler arasında yer alır; bu sayede hem sağlıklı hem de daha keyifli bir yaşam tarzına geçiş yapabilirsiniz. Kilo vermenin hormonlara etkisi yazımızın sonuna geldik.
Kaynak: 1