Ana sayfa » Yaşam » Tüylerinizin Diken Diken Olduğu Anların Bilimsel Bir Adı Var! Duyguların En Sıcak Hali Kama Muta Nedir?
Tüylerinizin Diken Diken Olduğu Anların Bilimsel Bir Adı Var! Duyguların En Sıcak Hali Kama Muta Nedir?
Hiç durduk yere bir video izleyip boğazınızın düğümlendiği, gözlerinizin istemsizce dolduğu, hatta tüylerinizin diken diken olduğu oldu mu? Kalbinizin tarif edemediğiniz bir sıcaklıkla genişlediği bu his, tek kelimeyle özetlenebilir: Kama Muta.
Hayatın bize sunduğu en güzel anlardan biri, ansızın kalbimizin sıcak bir duyguyla dolup taştığı, gözlerimizin nemlendiği ve içimizde tarifsiz bir bağlılık hissinin uyandığı o anlardır. Belki bir bebeğin ilk gülüşünü görmek, belki uzun yıllar sonra bir dostla kucaklaşmak, belki de sokakta yardıma muhtaç bir canlıya şefkatle yaklaşan bir yabancının davranışı… İşte bu “içimizi ısıtan” duygunun bilim dünyasındaki adı kama muta.
Kama muta nedir?
Kama muta, Sanskritçeden gelen iki kelimenin birleşimi: “kama” yani sevgi ve “muta” yani hareket etmek. Yani tam anlamıyla, “sevgiyle hareket etmek.” Sadece kulağa hoş gelmekle kalmıyor, aynı zamanda yüreğe dokunan bir anlam taşıyor.
Bu terim, UCLA’dan psikolojik antropoloji profesörü Alan Fiske ve Oslo Üniversitesi’ndeki Kama Muta Laboratuvarı’ndaki araştırmacılar tarafından bilimsel olarak tanımlandı. Fiske’ye göre bu duyguyu başka şekilde de adlandırabilirlerdi: “Duygu Z” ya da “Duygu 76” gibi… Ama dürüst olalım, bu hiç de kulağa sıcak gelmezdi. Oysa kama muta, hem kulağa hem kalbe hitap ediyor. Ve zaten bu duygu da tam olarak bunu yapıyor.
Kama muta nasıl bir duygu? Bu duyguyu ne zaman hissederiz?
Bir anne şempanzenin, travmatik bir doğumdan sonra bebeğini ilk kez kucağına aldığını izlemek… Belki de bu sahne, kama muta’nın en saf halidir. Kalbimizde bir çatlama olur, boğazımızda düğüm, gözümüzde yaş… Ama neden? Empati mi bu? Sevinç mi? Acı mı? Cevabı ise hem büyüleyici hem de biraz karmaşık: Bu, kama muta’dır.
Bu duygu, aniden yoğunlaşan bir sevgi veya bağlılık hissi ile ortaya çıkar. Takımınız şampiyon olduğunda, yolda karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaşlı birine bir çocuğun yardım ettiğini gördüğünüzde, hatta kendinize uzun bir yıpranmışlığın ardından bir kahve ısmarlayıp “İyi ki varsın” dediğinizde… Bu duygunun küçük kıvılcımları her yerde saklanıyor.
Bu duyguyu yaşadığımızı anlamanın yolları aslında bedenimizin verdiği tepkilerde gizli. Araştırmalara göre kama muta şu bedensel belirtilerle geliyor:
Gözlerde yaş
Tüylerin diken diken olması
Göğsün sol tarafında sıcaklık hissi
Boğazda düğüm
Hafif bir ürperti ve aynı anda hissedilen yumuşaklık
Ve en önemlisi, içimizde filizlenen bir şey daha: birine sarılma, koruma ya da sevgi gösterme arzusu. Yani bu his, yalnızca duygusal değil; davranışlarımızı da etkileyen bir tür “bağlantı dürtüsü”.
Bu duygu sadece günümüzün Instagram hikayelerinde yankılanan bir trend değildir. Kökeni, memeli canlıların evrimine kadar genişliyor diyebiliriz. Profesör Fiske’ye göre, bu duygunun temeli, memeli annelerin yavrularına duyduğu içgüdüsel sevgide yatıyor. Yenidoğanlar, savunmasız ve tamamen bakıma muhtaç. Onları beslemek ve korumak için evrim, annelere diğer tüm güdülerin önüne geçen yoğun bir sevgi hissi vermiştir.
İnsanlar olarak bizler de bu duyguyu sadece bebeklere değil, topluluklara, tanrılara, doğaya, hatta kurgusal karakterlere karşı bile hissedebiliyoruz. Bir düğünde gözyaşı döken baba, cenazede “Ne kadar çok sevmişler” diye düşünen bir dost, ya da bir Disney filminde ağlayan yetişkin… Hepsi bu evrimsel mirasın bir parçası.
Kama muta ile aşk aynı şey mi?
Burada küçük bir ayrım yapmakta fayda var. Aşk dediğimiz şey, genellikle zaman içinde gelişen, sürekli bir duygudur. Kama muta ise, aşkın aniden farkına varıldığında ortaya çıkan kısa ama yoğun bir duygu. Örneğin, torunlarınızı her gün sevebilirsiniz ama size bir resim çizip “Seni çok seviyorum” dediklerinde kalbiniz patlayacak gibi olur ya… İşte o an, kama muta devreye girer.
Bu duygu aynı zamanda tamamen romantizmle ilgili değil. Dostluk, merhamet, hatta dini hislerle de tetiklenebilir. Bir kedi videosu izleyip gözleri dolan insanları küçümsemeyin. Onlar belki de bilmeden kama muta’nın en saf halini yaşıyorlar!
Duygularımızı her zaman tanımlayacak kelimeler bulamayız. Fiske’nin araştırmaları da gösteriyor ki, insanlar çoğu zaman hissettiklerine uygun bir ad veremiyor
Bu yüzden kama muta, yalnızca bir duygu değil, aynı zamanda bir farkındalık kapısı. İnsanlar seneler boyu bu hissi yaşadı ama adını koyamadı. Şimdi ise, ona bir isim verdiğimizde, onu daha kolay tanıyabiliyoruz. Bu, duygusal zekamızı artırıyor ve yaşadığımız bağları daha güçlü hale getiriyor.
Kama muta sadece bireysel bir duygu değil. Bu his, toplumsal bağları güçlendiriyor. Jon Zabala’nın dediği gibi, “Bizi diğer insanları kucaklamaya ve onlara değer vermeye motive ediyor.” Bu nedenle düğünlerde, doğumlarda ve cenazelerde en yoğun şekilde hissedilir. Kolektif anların kalbinde kama muta vardır. Ama bu duygu sadece iyi hislerle sınırlı değil. Bazen güçlü politik mesajlar, protestolar ya da sosyal hareketler de kama muta’yı tetikleyebilir. Bir grubun birlik içinde hareket etmesi, ortak bir amaç için gözyaşlarıyla bir araya gelmesi… Hepsi kama muta’nın daha toplumsal yüzüdür.
En önemlisi belki de şu: Kama muta yalnızca başkalarına duyduğumuz şefkatle ortaya çıkmaz
Kendimize döndüğümüzde, hatalarımızı affettiğimizde, yorgun ruhumuza sarıldığımızda da hissedilebilir. Uzun zamandır kendini suçlayan birinin, bir gün aynaya bakıp “Yeterince iyisin” dediği o anda kama muta’nın yumuşak fırtınası gelir. İşte buna “düşünceli kama muta” denir. İçten, derin ve iyileştirici.
Artık biliyoruz ki bu his, sadece size özgü değil. Tüm insanlığın paylaştığı, evrensel ve kadim bir duygu. Onu tanımak, adını koymak ve hakkında konuşmak hem bizi hem başkalarını duygusal olarak zenginleştiriyor. O yüzden, bir dahaki sefere gözünüzde yaş, içinizde tarifsiz bir sıcaklıkla dolu bir an yaşadığınızda, “Bu neydi şimdi?” diye sormayın. Gülümseyin ve kendinize söyleyin: Bu kama muta. Kalbim sevgiyle harekete geçti.