Sabah evden çıkmadan önce çantanızdaki üçlü silahı kuşandığınızı düşünün: telefon, anahtarlar ve SPF 30 korumalı krem. Güneşten korunma rutinimiz artık diş fırçalamak kadar otomatik. Ama bir dakika! Bu kremler UVB ışınlarını engelliyorsa ve vücut bu aşamada D vitamini üretemezse ne olacak? Kemikler incelip bağışıklık greve mi gidecek? Panik butonuna basmadan önce derin bir nefes alın. Çünkü dermatologlar, ışınlar ve miligramlar arasındaki bu karmaşayı bizim için çoktan çözmüş durumda. Her gün Güneş kremi sürmek D vitamini eksikliğine yol açar mı, birlikte inceleyelim.
D vitamini neden bu kadar önemli?
D vitamini, vücudumuzun en temel ihtiyaçlarından biri. Kemiklerimizi güçlendiriyor, bağışıklık sistemimizi ayakta tutuyor ve hatta ruh halimizi bile etkiliyor. Peki bu mucizevi vitamini nasıl alıyoruz? Tabii ki Güneşten!
Cildimiz, Güneşin UVB ışınlarıyla temas ettiğinde, adeta bir sihirbaz gibi D vitamini üretmeye başlıyor. Ancak işin kötü tarafı, bu UVB ışınları aynı zamanda güneş yanıklarına ve uzun vadede cilt kanserine yol açabiliyor. İşte tam da bu yüzden dermatologlar, “Güneş kremi kullanın!” diye neredeyse çığlık atıyor.
Peki Güneş kremi D vitamini üretimini engelliyor mu?
Bu soru, bilim dünyasında uzun süredir tartışılıyor. Ancak iyi haber şu: Güneş kremi kullanınca D vitamini seviyesi düşmüyor! Nasıl mı? Dermatolog Dr. Kellie Reed’e göre, Güneş kremi UVB ışınlarının büyük bir kısmını bloke etse bile, yine de az miktarda UVB cildinize ulaşıyor. Ve bu küçük miktar bile D vitamini sentezlemek için yeterli olabiliyor.
Üstelik, çoğumuz Güneş kremini “ideal” şekilde uygulamıyoruz. Yani, “Bir kere sürdüm, bütün gün korur” diyenlerdenseniz, aslında cildiniz hâlâ Güneşe maruz kalıyor. Dr. Robert Den’in dediği gibi, “İnsanlar Güneş kremini genelde ince bir tabaka halinde sürüyor, bu yüzden D vitamini üretimini tamamen engellemesi pek mümkün değil.” Ayrıca, gün içinde farkında olmadan Güneşe maruz kalıyoruz. Arabaya binerken, markete giderken, hatta pencere kenarında otururken bile UV ışınları bize ulaşıyor. Dermatolog Dr. Lauren Penzi, “Bu kısa süreli maruziyetler bile D vitamini sentezine katkı sağlıyor” diyor.
Güneşten ne kadar D vitamini depolayabileceğiniz, yaşınız, ten renginiz, günün hangi saatinde sokağa çıktığınız ve hatta hava durumuna kadar pek çok değişkene bağlı. Adeta kozmik bir bulmaca!
Cildiniz koyuysa, melanin denen doğal korumanız UVB ışınlarını filtreleyerek cildinizde daha az D vitamini üretilmesine yol açar. Üstelik seneler ilerledikçe vücut Güneşi gördüğü zaman D vitamini almamızı sağlayan kimyasal partiyi yavaşlatmaya başlıyor.
Araştırmalar vücudun en verimli D vitamini seansını öğle vakti yaptığını söylüyor. UVB ışınları ise saat 10.00 ile 16.00 arasında artıyor. Eğer siz de bu altın zaman diliminde dışarıdaysanız, cildiniz “vitamin deposu” moduna girmeye başlıyor. Bu sebeple öğle molasınızda Güneşten yararlanmazsanız, günün geri kalanında vücudunuz D vitamini stoklarını azaltmaya başlayabilir. Bunun yanı sıra bulutlar ise smog ve diğer atmosferik dramalar UVB’nin yolunu kesebilir. Yani bulutlu bir günde piknik yapmak keyifli olsa da D vitamini hanenize çok da puan yazmaz.
Bazı uzmanlar, “Krem sürmeden, kısa süreli Güneşe maruz kalmanın D vitamini almak için yeterli olduğunu” söylüyor
Örneğin, açık tenliler için haftada 2-3 kez, 10-15 dakika Güneşe çıkmak yeterli olabilir. Ancak bu süreyi abartmamak şart! Çünkü korunmasız Güneşe maruz kalındığı zaman erken yaşlanma riski ve cilt hasarı artıyor. Koyu tenliler için bu süreç biraz daha uzun olabilir. Ancak unutmayın, Güneş yanığı olmadan D vitamini almanın yolları var! D vitamini önemli, evet. Ama cilt kanseri çok daha ciddi bir risk. Dermatologların ortak görüşü şu: “Güneş kremini atlamayın, D vitaminini başka yollardan alın.”
Güneşin altın öpücüğüyle taçlanan D vitamini, uskumrudan somona, kremsi tereyağından mis kokulu süt ve yoğurda, hatta kahvaltının yıldızı yumurta sarısına kadar pek çok lezzetin içinde var.
Yine de tabaklarımızla yetinmek çoğu zaman yeterli değildir, çünkü bu keyifli dönüşümün son adımında Güneş ışığına ihtiyaç vardır. Kısacası, D vitamini içeren besinleri yedikten sonra kısa bir yürüyüşe çıkmak sağlıklı kemikler, güçlü bir bağışıklık ve yüzümüzde koca bir gülümseme için vazgeçilmezdir.
Yani, plajda saatlerce güneşlenip “D vitamini alıyorum!” diye kendinizi kandırmayın. Güneş kremi sürün, şapkanızı takın, gölgede dinlenin ve D vitaminini besinlerden almaya özen gösterin. Kendini koruyarak kısa süreli Güneş ışığı almayı da unutmayın!