Dikkat, diyet tuzakları yaklaşıyor! Eskiden “Ne kadar az yersen, o kadar zayıflarsın!” diye düşünüp lahana çorbasına talim edenler, detoks sularını litrelerce içenler, karbonhidratları şeytan ilan edenler… Artık rahat bir nefes alın! Çünkü diyet dünyasında yıllardır süregelen bazı absürt trendler, diyetisyenler tarafından resmen emekliye ayrılıyor. Bu listeyi okuduktan sonra belki de kendinize bir dilim ekmek koyup “Oh be, özlemişim seni!” diyeceksiniz. Sağlıklı beslenmeyi mahveden ve tarihe karışması gereken diyetler var. İşte artık geçmişte kalması gereken diyet trendleri…
1. Kalori sayımı
Kalori açığı oluşturmak kilo vermenin temel kurallarından biri, doğru. Ama bu işi takıntıya dönüştürmek sağlığa ciddi zarar verebilir! Bazı insanlar, gün içinde her lokmasını milim milim hesaplayarak bir besin takibi yapmaya başlıyor. Sonuç? Sürekli açlık hissi, suçluluk duygusu ve sağlıksız bir yeme düzeni! Özellikle sosyal medyada “Günde sadece 1000 kaloriyle besleniyorum!” diye övünenleri gördüğünüzde, alarm zillerini çalmalısınız!
Diyetisyen Jamie Nadeau’ya göre, bu kadar düşük kalorili beslenmek metabolizmayı mahvedebilir ve sizi aşırı yeme krizlerine sürükleyebilir. Yani, siz sıkı bir diyetle uğraşırken vücudunuz “yetersiz besleniyorum!” alarmı veriyor ve eninde sonunda kendinizi bir paket cipsi mideye indirirken buluyorsunuz. Bu kısır döngüye düşmemek için esnek ve sürdürülebilir bir plan oluşturmalısınız.
2. Maksimum 1.200 kalorilik diyetler
“Günde 1.200 kalori alırsan hızlıca kilo verirsin!” diyenlere sakın kanmayın! Çünkü bu bir yetişkinin değil, bir yürümeye başlayan çocuğun kalori ihtiyacına denk!
Diyetisyen Anastasia Gialouris, bu kadar düşük kalorili beslenmenin vücudu açlık moduna soktuğunu ve metabolizmayı yavaşlattığını söylüyor. Yani, siz kilo vermek için çabalarken, vücudunuz panik yapıp yağ depolamaya başlıyor! Üstelik bu diyetler, kilo verdikten sonra aynı hızla geri almanızı da neredeyse garantiliyor.
Amerikalılar için 2020-2025 Beslenme Rehberi’ne göre, yetişkin kadınların günlük en az 1.600-2.000 kaloriye, erkeklerin ise 2.000-2.400 kaloriye ihtiyacı var. Yani, sağlıklı kilo vermek istiyorsanız, uzun vadede sürdürülebilir bir beslenme planı oluşturmalısınız.
3. Diüretik ve müshil kullanımı
Kilo vermek adına diüretiklere (idrar söktürücüler) veya müshillere başvuranların sayısı hiç de az değil. Çünkü bu maddeler, vücuttaki suyu hızla atarak tartıda hafif görünmenizi sağlıyor. Ama unutmayın: Bu gerçek bir kilo kaybı değil, sadece su kaybı!
Peki bu tür ürünlerin zararları neler?
Aşırı su kaybı → Şiddetli susuzluk
Elektrolit dengesizliği → Kas krampları ve halsizlik
Vitamin eksiklikleri → Bağışıklık sisteminin çökmesi
Organ hasarı → Böbrek yetmezliği riski!
Diyetisyen Wendy Lord, tıbbi bir sebep yoksa bu maddelerden kesinlikle uzak durulması gerektiğini söylüyor. Çünkü bırakın uzun vadeli kilo vermeyi, bu ürünler sizi hastanelik edebilir!
Mono diyetler (yani tek bir yiyeceği temel alan diyetler), yıllardır popülerliğini koruyor. Lahana çorbası diyeti, greyfurt diyeti, patates diyeti… Peki neden bu kadar tehlikeli?
Tek tip beslenme, vücudun ihtiyacı olan diğer vitamin ve minerallerden mahrum kalmasına neden olur. Örneğin, sürekli greyfurt yemek belki birkaç gün için hafif hissetmene neden olabilir ama zamanla kas kaybı, sindirim sorunları ve enerji düşüklüğü yaşarsınız.
Üstelik, bu tür diyetler psikolojik olarak da zararlıdır. Çünkü normal bir beslenme düzenine geri döndüğünüzde, beynin açlık hissini tolere edemediği için aşırı yemeye başlarsınız. Yani, verdiğiniz kiloları hızla geri almak garanti! Geçmişte kalması gereken diyet trendleri yazımıza devam ediyoruz.
5. “Kilo verme” takviyeleri
Diyet takviyeleri piyasası milyar dolarlık bir endüstri ve her gün “Metabolizmanı hızlandır!” “Yağları yak!” “İştahını kes!” diyen reklamlarla karşılaşıyoruz. Ama işin aslı şu: Bu takviyelerin çoğunun ne güvenliği ne de etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.
Diyetisyen Wendy Lord, bu tür ürünlerin FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından denetlenmediğini söylüyor. Yani, içinde ne olduğunu tam olarak bilemediğiniz bir ürünü vücudunuza sokuyorsunuz!
2018’de yapılan bir araştırmada, kilo kaybı için satılan 776 takviyenin büyük bir kısmında onaylanmamış farmasötik bileşenler bulunduğu ortaya çıktı. Bazıları yasaklı maddeler, sentetik ilaçlar ve kalp krizine yol açabilecek kimyasallar içeriyordu. Sonuç? Sağlıklı bir vücut istiyorsanız, “mucizevi” haplardan uzak durun ve beslenme + hareket dengesini sağlamaya çalışın!
6. Geleneksel gıdalardan kaçınmak
Google’da “sağlıklı yiyecekler” arattığınızda genellikle salatalar, kinoalı kaseler ve batı menşeili beslenme önerileriyle dolu tabaklar görürsünüz. Peki, geleneksel ve kültürel yemekler bu tanımın neresinde?
Örneğin, Asya mutfağındaki fermente gıdalar (miso, kimchi), Latin Amerika’daki fasulye bazlı yemekler veya ülkemizin bulgurlu tarifleri ya da kebaplar… Bunlar da oldukça besleyici! Ancak, Batı’nın dar kalıpları yüzünden kültürel yemeklerin sağlıksız olduğu yanılgısına düşüyoruz.
Gerçek şu ki: Eğer geleneksel yemekler sağlıksız olsaydı, yüzlerce yıl boyunca nesilden nesile aktarılmazdı! Kültürel yemekler yalnızca besleyici değil, aynı zamanda geçmişimize, atalarımıza ve kimliğimize olan bağımızı da temsil eder. O yüzden sağlıklı beslenme uğruna kendinizi kültürel tatlardan mahrum bırakmayın!
Birçok diyet, bazı gıda gruplarını tamamen kesmeyi öneriyor. Özellikle karbonhidratları şeytanlaştıran keto diyeti gibi popüler beslenme trendleri yüzünden ekmek, makarna ve pirinçten kaçınanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Peki, bu gerçekten sağlıklı mı?
Aslında vücudumuzun düzgün çalışması için tüm besin gruplarına ihtiyacı var. Karbonhidratlar, yağlar ve proteinler bir arada dengeli şekilde tüketildiğinde sağlıklı bir beslenme modeli oluşturur. Üstelik bir besin grubunu tamamen yasaklamak, psikolojik olarak o yiyeceği daha da cazip hale getirebilir.
Bir süre kendinizi karbonhidrattan mahrum bırakıp sonra bir oturuşta bir paket makarna yediğiniz oldu mu? İşte bu, aşırı yeme-kısıtlama döngüsüne girmenin bir sonucu. Gıdalarla sağlıklı bir ilişki kurmak için, kendinize yasaklar koymak yerine porsiyon kontrolüne odaklanın.
8. İşlenmiş gıdaları tamamen kötülemek
“İşlenmiş gıda” kelimesini duyunca aklınıza ne geliyor? Cipsler, şekerli içecekler ve hazır atıştırmalıklar, değil mi? Ama aslında işlenmiş gıda demek, doğrudan sağlıksız demek değil!
Mesela, pastörize süt, konserve fasulye, dondurulmuş sebzeler ve yoğurt da işlenmiş gıdalar arasında. Ama bunlar sağlıksız mı? Hayır! İşlenmiş gıdalar, besin değerini kaybetmediği sürece sağlıklı bir diyetin parçası olabilir.
Buradaki kritik nokta “ultra işlenmiş” gıdalar. Yani, aşırı katkı maddesi içeren, raf ömrü uzatılmış ve besleyiciliği düşük yiyecekler. Özetle: İşlenmiş her gıda kötü değildir, ancak besin değeri yüksek olanları seçmek önemli!
9. Detoks diyetlere güvenmek
Artık geçmişte kalması gereken diyet trendleri listemizin sonuna geldik. “Detoks diyetleri vücudu temizler!” İnanılmaz ama bu tamamen bir pazarlama stratejisi. Vücudunuz zaten toksinlerden kurtulma konusunda harika bir sisteme sahip! Böbrekleriniz, karaciğeriniz, bağırsaklarınız ve cildiniz, her gün toksinleri temizlemek için durmadan çalışıyor.
Öyleyse neden detoks diyetleri bu kadar popüler? Çünkü kısa sürede kilo kaybettiriyor. Ama işin püf noktası şu: Bu kiloların çoğu su kaybı ve kaslardan gidiyor. Yani, detoks bittiğinde verdiğiniz kiloları hızla geri alıyorsunuz.
Üstelik bazı detoks diyetleri o kadar düşük kalorili ki, uzun vadede sağlığınıza zarar verebilir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), piyasadaki bazı detoks ürünlerinin yanlış sağlık iddiaları sunduğunu ve tehlikeli maddeler içerebildiğini bile açıkladı.