Hiç düşündünüz mü en mutlu olduğumuz yaş hangisi? Mutluluk… Ah o peşinden koştuğumuz, bazen bir kahve kokusunda, bazen bir dost gülüşünde bulduğumuz tatlı his. Hepimiz bir şekilde onun izini sürüyoruz. Kimimiz sabah uyandığında Güneşi görünce mutlu hissediyor, kimimiz hafta sonu planlarıyla, kimimiz de “bugün nasılsın?” mesajıyla. Ama kabul edelim, hayatta en çok aradığımız şeylerin başında mutluluk geliyor. Çünkü o güzel anlar yok mu… İşte tam da onlar, günlük koşuşturmacada bize “devam et” diyen görünmez bir güç gibi.
Ama gelin dürüst olalım: Her zaman elimizin altında olmuyor bu his. Bazen sanki mutluluk bizden uzak bir yerdeymiş gibi geliyor. Hatta bazı insanlar, en parlak, en neşeli günlerini geride bıraktığını düşünüp içten içe “Acaba tekrar öyle gülebilecek miyim?” diye sorguluyor. Bu biraz karamsar bir tablo gibi görünse de, işin güzel tarafı şu: Bilim insanları boş durmamış ve konuyla ilgili oldukça ilginç sonuçlara ulaşmışlar. Yeni yapılan araştırmalar, yaş aldıkça mutluluğun azalmadığını, aksine giderek arttığını söylüyor. Evet yanlış duymadınız! Yaş ilerledikçe, hayata bakışımız değişiyor ve bu da mutluluğu daha derinden hissetmemize neden oluyor. Peki, en mutlu olduğumuz yaş hangisi?
En mutlu olduğumuz yaş hangisi?
Bu sorunun cevabını bulmak isteyen araştırmacılar boş durmamış. Almanya ve İsviçre’den koca bir ekip kolları sıvamış ve tam 460.000 kişiyi mercek altına almışlar. Hani böyle “küçük bir anket yaptık” değil, adeta mutluluğun haritasını çıkarmışlar!
Araştırmayı yürütenlerden biri olan Susanne Bücker diyor ki:
“Biz, insanların yaşam memnuniyetini, pozitif duygularını ve negatif duygularını zaman içinde nasıl deneyimlediğine odaklandık.”
Ve tahmin edin ne buldular?
Mutluluğun zirvesi: 70 yaş!
Evet, yanlış okumadınız. Araştırma sonuçlarına göre insanlar en çok 70 yaşında mutlu hissediyor. Şöyle düşünebilirsiniz: “Ben daha 30’um, yolun yarısındayım.” E, sevinebilirsiniz aslında! Demek ki en güzel günler henüz yaşanmadı!
Peki nasıl oluyor bu iş?
9-16 yaş arası mutluluk biraz düşüşte. (Ergenlik diyoruz biz ona, hormonlar sağ olsun.) Sonrasında mutluluk yavaş yavaş artıyor. Ve hop! 70 yaşında pik yapıyor. 96 yaşına kadar da (araştırmaya katılan en yaşlı gruba kadar) yeniden düşüş başlıyor.
Ama asıl ilginç olan şu:
70 yaşına geldiğinizde artık çoğu insan kariyer yarışından çıkmış, geçim derdini biraz daha arkasında bırakmış ve “Hayat kısa, kahveyi sıcak iç” moduna geçmiş oluyor. Daha çok “Ben ne istiyorum?” sorusunu sormaya başlıyorlar. Ve en önemlisi: “Ben zaten bir şeyleri başardım.” demenin iç huzurunu yaşıyorlar.
Ama mutluluk bir anda gelmiyor… Tabii bu, “70 yaşına kadar bekleyin, o zaman mutlu olursunuz” demek değil
Hayat, bir nevi duygusal dalga gibi… inişler çıkışlar normal. Her yaşın ayrı bir anlamı, derdi, keyfi var. Gençken coşku çok, enerjiniz yüksek ama kaygılar da yoğun. Yaş aldıkça sakinlik artıyor. Strese karşı bağışıklık kazanıyorsunuz resmen!
Ve belki de bu yüzden 70 yaşındaki bir birey, sabah kahvesini içerken “Bugün hava ne güzel,” diyerek gerçek bir memnuniyet yaşayabiliyor. Çünkü artık hayatın ne kadar hızlı geçtiğini, küçük şeylerin ne kadar kıymetli olduğunu daha derinden hissediyor.
Mutluluk ömür boyu süren bir yolculuk. Hal böyle olunca bu konuda farklı görüşler de var!
Mesela Londra Ekonomi Okulu diyor ki: “En mutlu yaş 23!” Sebebi de gayet mantıklı. Gençlik, enerji tavan, gelecek parlak görünüyor. Umut var, hayaller büyük, özgüven yerinde. Her şey mümkünmüş gibi geliyor. Hani sabah 9’da işe gitmeden önce 7’de spora gideceğim, sonra Fransızca öğreneceğim dediğimiz yaşlar…
Ama Harvard Üniversitesi başka bir şey söylüyor: “Bir dakika! Asıl mutluluğun zirvesi 35 yaş!” Çünkü bu yaşlarda hayat yavaş yavaş şekillenmiş oluyor. Kariyer rayına oturmuş, ilişkiler netleşmiş, kendinize dair farkındalığınız artmış. Artık neyi sevip neyi sevmediğinizi, kiminle vakit geçirmek istediğinizi daha iyi biliyorsunuz. Yani “denge” dediğimiz şey ilk kez hayatımıza oturuyor.
İşte bu noktada işin özü şuraya geliyor: Mutluluk herkeste farklı bir kostümle karşımıza çıkıyor. Kimimiz için bir yaz sabahı balkonda içilen kahve, kimimiz için çocuğunun gülümsemesi. Kimileri yalnızlıkta huzuru bulurken, bazıları kalabalık bir sofrada mutlu oluyor.
Yani mutlu olduğumuz yaş da, mutluluğun tarifi de kişiden kişiye değişiyor. Ve evet, Georges Perec’in o çok sevilen sözü burada devreye giriyor: “Mutluluk sıradanda gizlidir.” Yani pazardan dönerken aldığınız taze çileğin kokusunda, otobüste yanınıza oturan teyzenin size gülümsediği o anda… Büyük şeylerde değil, küçük ama gerçek anlarda gizli.
Peki ya zor zamanlar?
“Mutlu olduğumuz yaş var mı?” kadar merak edilen bir soru da şu: “En zor yaş kaç?” İşte bu sorunun cevabı da net değil. Bazı psikologlara göre ergenlik yılları (13-18 yaş arası) tam bir duygusal lunapark! Hormonlar çılgın, duygular karışık, bir gün yıldızlara uçarken ertesi gün battaniyenin altına saklanmak istiyorsunuz.
Ama Princeton Üniversitesi diyor ki: “Hayır, asıl 45-48 yaşları arası en stresli dönem.” Neden mi? Orta yaş krizi, kariyer baskısı, maddi sorumluluklar… Yani hayatın “ciddi” tarafları kendini tam anlamıyla gösteriyor. İnsanın kendine “Ben ne yapıyorum?” diye sorduğu yaşlar.
Ama şunu unutmamak lazım: Hayat tek düzlemde akmıyor. Ne sürekli dibe batıyoruz ne de hep zirvede kalıyoruz. İnişler de var çıkışlar da. Ve her bir yaşın, her bir dönemin kendi güzelliği var.