İlişkiler, zaman zaman fırtınalı denizlerde yelken açmak gibidir. Bazen güneş tüm sıcaklığıyla parıldar, bazense aniden gök gürler, şimşek çakar. Bu iniş çıkışlar doğaldır ama asıl önemli olan, o fırtınalı anlarda nasıl davrandığımızdır. İşte tam da bu noktada devreye “duygusal zekâ” girer. Karşınızdaki kişinin duygularını anlayabilmek, kendi hislerinizi yönetebilmek ve ikisi arasında dengeli bir köprü kurabilmek… İşte bu, bir ilişkiyi sadece ayakta tutmakla kalmaz; derinleştirir, büyütür ve güçlendirir. Duygusal zekâya sahip insanlar, ilişkilerde ne yapmaları gerektiğini iyi bildikleri kadar, neyi asla yapmamaları gerektiğini de çok iyi bilirler. Onların ilişkileri bağırış çağırıştan, gurur savaşlarından ve incitici sözlerden uzak; anlayış, saygı ve samimiyetle örülüdür. Peki, duygusal olarak olgun bireyler bir ilişkide neleri asla yapmaz? Gelin, birlikte bu fark yaratan davranışları keşfedelim! İşte duygusal zekası yüksek insanların ilişkilerde asla yapmadığı şeyler…
1. Suçlu aramazlar, çözüm ararlar
Bir şeyler ters gittiğinde çoğu insan refleksle hemen “Bu kimin suçu?” diye düşünür. Ama duygusal zekâya sahip insanlar bu oyuna girmez. Onlar için mesele suçlu bulmak değil, birlikte çözüm üretmektir. “Senin yüzünden” yerine “Bu durumu nasıl aşarız?” sorusuna odaklanırlar. Çünkü bir ilişkide takımlar vardır, rakipler değil.
2. Partnerlerinin hislerini küçümsemezler
“Abartıyorsun” ya da “Bunda üzülecek ne var ki?” gibi cümleler mi? Asla! Duygusal zekâ sahibi insanlar, partnerlerinin duygularına saygı duyar. O kişi bir şey hissediyorsa, o his gerçektir ve dikkate alınmalıdır. Onlar, yargılamadan dinler, göz teması kurar ve karşısındakine gerçekten duyulduğunu hissettirir.
3. Kin tutmazlar, geçmişi serbest bırakırlar
Geçmişte yaşananları sürekli masaya yatırmak mı? Onlar için bu, sadece duygusal bavula tuğla doldurmaktan farksız. Yaşanan sorunu konuşurlar, derslerini çıkarırlar ve sonra bırakırlar. Sürekli dikiz aynasına bakarak ilerleyemeyeceklerini bilirler. Odak noktaları gelecektir, geçmiş değil.
O meşhur “İyiyim” cevabı ama hiç de iyi değil… Tanıdık mı? Duygusal zekâsı yüksek biri bunu yapmaz. İçine atmak yerine, hissettiklerini doğrudan ama nazikçe ifade eder. Sosyal medyada gizli imalarla mesaj vermek yerine, açık iletişim kurar. Çünkü havayı temizlemenin yolu dürüstlüktür.
5. Zor konuşmalardan kaçmazlar
Bazı konular can sıksa da konuşulması gerekir. Duygusal zekâya sahip insanlar bu tür konuşmalardan kaçmaz; tam tersine cesurca üzerine gider. Halının altına süpürmek yok onlarda. “Bu konu zor, ama konuşmazsak çözülmez” diyerek, ilişkiyi güçlendirecek adımı atarlar.
6. Zihin okumak zorunda olduğunuzu düşünmezler
“Ne olduğunu anlamalıydın!” tavrından uzak dururlar. Açık iletişim onlar için temel bir kuraldır. Bir sorun varsa, açık açık dile getirirler. Partnerlerinden düşüncelerini tahmin etmelerini beklemez, ne hissettiklerini açıkça ifade ederler. Böylece ilişkide yanlış anlaşılmaların önüne geçerler.
7. Egolarına teslim olmazlar
Her zaman haklı olma çabası mı? Hayır, onlar için bu öncelik değil. Gerektiğinde “Haklı olabilirim ama bu şekilde yaklaşmak yerine farklı düşünebilir miyiz?” demekten çekinmezler. Uzlaşmak, onlar için bir zaaf değil, bir güç göstergesidir. Çünkü ilişkiyi kazanmak, tartışmayı kazanmaktan önemlidir.
8. Kendilerini ihmal etmezler
İlişkide kendini feda etmek romantik görünebilir ama uzun vadede yıkıcıdır. Duygusal zekâ sahibi biri bunu bilir. Kendine iyi bakar, ruhsal ve fiziksel olarak kendini dinç tutar. Çünkü dolu bir bardaktan başkasına da su verilir. İyi bir partner olmanın ilk adımı, kendini ihmal etmemekten geçer.
Duygusal zekası yüksek insanların ilişkilerde asla yapmadığı şeyler yazımızın sonuna geldik. Mükemmel partner? Mükemmel ilişki? Onlar böyle bir masala inanmaz. Hataların, aksiliklerin insan doğasının bir parçası olduğunu bilirler. Partnerlerini olduğu gibi kabul eder, büyümesine izin verirler. Çünkü mesele mükemmel olmak değil, birlikte gelişmek ve olgunlaşmaktır.