Antik Yunan’da kehanet, yalnızca mitolojik hikâyelerle sınırlı değil, günlük hayatın içinde bir uygulamaydı. Yunan mitolojisinde tanrı Prometheus’un insanlığa kehanet gücünü bahşettiğine inanılırken, ünlü kahin Kalkhas, Truva Savaşı’nda Yunan ordusuna yön veren kişiydi. Kehanetler sadece mitlerle sınırlı değildi; ünlü düşünürler Sokrates ve Pisagor bile kehanetlerle ilgilenmiş, Platon ise kehanetlere inanan isimler arasına katılmıştı. Savaşlara giderken kahinlerden alınan tavsiyeler, Antik Yunan kültüründe oldukça önemliydi. Örneğin, Büyük İskender seferlerinde kahinlerin rehberliğine başvurmuş ve Xenophon, ünlü On Binler’in geri çekilişinde kahin Arexion’dan birçok kez tavsiye istemişti. Tanrıların bilgeliğine ulaşabilme şansı olarak görülen bu tür kehanetler, savaş meydanında stratejik kararlar alınmasına yardımcı oluyordu. Ünlü kahinler Delphi’deki Pythia gibi özel tapınaklarda yer alsa da, tüm kahinler doğrudan tanrılardan mesaj almazdı. Bazıları doğadaki olayları işaret olarak yorumlayarak ya da farklı yöntemler kullanarak kehanetlerde bulunurdu. İşte Antik Yunan’da kehanet yöntemleri…
1. Hidromansi – Su
Hidromansi, suyla yapılan kehanet yöntemiydi ve Antik Yunan’da çok popülerdi. Bir çakıl taşını suya atıp, dalgaların hareketine, suyun rengindeki değişikliklere bakarak kehanet yapılırdı. Pausanias adlı antik bir yazar, Epidaurus’taki bir çeşmede, inananların bir somun ekmeği suya atarak evet/hayır tarzında kehanet yapmalarını anlatır. Ekmek suya batarsa olumlu bir işaret, yüzerse olumsuz olarak kabul edilirdi.
2. Capnomansi – Duman
Capnomansi, dumanın hareketini izleyerek kehanet yapma sanatıdır. Antik Yunan’da bir hayvan kurban edilir, ateşe atılır ve dumanın hareketi gözlemlenirdi. Yükselen ince bir duman iyi bir alamet sayılırken, dalgalanan ve yoğun bir duman yaklaşan felaketlerin habercisi kabul edilirdi.
3. Kledonomansi – Duyulan sözler
Kledonomansi, tesadüfen duyulan sözlerden kehanet çıkarma yöntemiydi. Bir kişi kulaklarını kapatır, sorusunu zihninde sorar ve tapınaktan çıkıp sokakta duyduğu ilk sözü, sorusunun cevabı olarak kabul ederdi. Homeros’un Odysseia adlı eserinde de bu yöntemle kehanet yapılmasına dair bir örnek geçer.
İlginizi çekebilir:
Demokrasiden Çalar Saate: Antik Yunan Medeniyetinde Ortaya Çıkan 10 İcat ve Yenilik
4. Doğum lekeleri
Antik Yunan’da Melampus adlı bir kahin, doğum lekelerinin insan kaderini belirlediğine inanıyordu. Alında bir işaret büyük bir lider olunacağına, burun kenarındaki bir işaret ise seyahatlerle dolu bir hayata işaret ederdi. Dilde bir iz, zengin ve güzel bir eş getirecekken, dudaktaki bir iz, aşırı yemek yeme eğilimi olarak yorumlanırdı.
5. Amniomansi – Doğum zarı
Bebeğin doğum sırasında başında bir zar ile doğması durumunda bu zar incelenir ve çocuğun geleceğine dair kehanette bulunulurdu. Mor veya kırmızı renkteki bir zar, çocuğun başarılı bir hayat süreceğine işaret ederken, donuk renkte bir zar ise kötü bir geleceğin habercisi sayılırdı.
6. Extispicy – Hayvan bağırsakları
Antik çağların mistik ve gizemli kehanet yöntemlerinden biri olan haruspicy veya extispicy, hayvanların iç organlarından geleceği okuma pratiği olarak bilinir. Bu yöntemde, koyunlar, tavuklar, keçiler ve diğer hayvanlar ritüel olarak kurban edilir, ardından bağırsak ve organları uzman kahinler tarafından incelenirdi. Antik dünyada yüzyıllarca uygulanan bu yöntem, tanrıların mesajlarını anlamanın bir yolu olarak görülürdü.
Büyük İskender, savaşları ve seferleri sırasında haruspicy yöntemine sıkça başvurmuştu. Özellikle MÖ 332 yılında Sur kuşatması sırasında İskender’in kahini Aristander, kurban edilen bir hayvanın bağırsaklarını inceleyerek İskender’e önemli bir kehanette bulundu. Aristander, bağırsakların ona Sur’un ertesi gün ele geçirileceğini işaret ettiğini söyledi. İskender’in konuşmasından 24 saat sonra, gerçekten de Sur fethedildi. Bu olay, haruspicynin kehanet gücüne olan inancı daha da güçlendirdi.
Haruspicy işlemi oldukça detaylıydı. Hayvanın bağırsakları ve diğer iç organları ritüel sırasında çıkarıldıktan sonra, genellikle taş ya da mermer bir yüzeyin üzerine dikkatle yerleştirilirdi. Kahin, bu parçaların büyüklüğüne, rengine, dokusuna ve şekline göre yorumlar yaparak geleceğe dair ipuçları arardı.
İlginizi çekebilir:
Antik Yunan Döneminde Günlük Yaşamın Vazgeçilmezi Olan 7 Sıradan Eşya
7. Nekromansi – Ölülerle iletişim
Antik Yunan’da kehanet yöntemleri yazımızın sonuna geldik. Nekromansi, bugün kulağa biraz ürkütücü gelebilir. Genellikle Orta Çağ büyücülerinin karanlık amaçlarla ölüleri diriltme pratiğini çağrıştıran bu terim, aslında oldukça eski köklere sahiptir. Kelime anlamı olarak “ölüler aracılığıyla kehanet” anlamına gelen nekromansi, Çin’den Yunanistan’a kadar birçok antik uygarlıkta farklı biçimlerde uygulanmıştır.
Antik Yunan’da bu tür ölülerle iletişim ayinlerine “nekyia” adı verilirdi. Yunanlar, ruhların geleceği görebileceğine inanır ve bilgeliğe erişmek için ölülerin ruhlarıyla iletişime geçmeye çalışırlardı. Bu ritüeller, “Necromanteion” olarak adlandırılan ve “Ölülerin Kahinleri” anlamına gelen özel tapınaklarda yapılırdı. Bu kutsal yapılar, tanrı Hades ile bağlantı noktaları olarak kabul edilir ve adını taşıyan yeraltı dünyasına açılan birer kapı olarak görülürdü.
Kaynak: 1