Dumanı üstünde bir Cumhurbaşkanı beyanatı: “Buraya gelirken kısa bir brifing aldım. Gündemde 4G ihalesi var. Ama dünya 5G’yi konuşuyor. 4G’yle hiç zaman kaybetmeyelim. O zaman 3G’de 2 yıl daha sabredersek, 5G’ye geçeriz. Aksi takdirde 4G’ye geçersek Türkiye çöplük haline döner.”
Biz de önce Zaytung sandık, ama değilmiş. Annemiz, anneannemiz dese şaşırmayacağımız bu teknoloji ile ilgili demeci bir ülkenin Cumhurbaşkanı söyleyince insan haliyle gerçekten hayret ediyor tabii.
Ama biz alışığız. “Neden gelişemiyoruz, neden bizden bir teknolojik icat çıkmıyor” diye hiç dövünmeye gerek yok. Yakın Türk siyaseti boyunca ülkemizi yöneten adamların ağızlarından teknolojiyi tamamen yanlış anladığını belirten o kadar çok söz duyduk ki… İşte ilk etapta aklımıza gelenler…
1. Cumhurbaşkanı Erdoğan: “4G’yle hiç zaman kaybetmeyelim. 2 yıl daha sabredersek, 5G’ye geçeriz.”
“3 lira farkla büyük patates, büyük kola ister misiniz?” edasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Telekom’un 175. yıl dönümü etkinliğinde sarf ettiği söz. 1 beden büyük alıp seneye de giymek istediğimiz bir kazak edasıyla 4G teknolojisinden bahseden Cumhurbaşkanımız bu sözü söylediğinde senenin 2015 olduğunu hatırlayarak üzülüyor ve 2G’ye geri gitmemiz gerektiğini söylememesinden memnun olmaktan başka bir şey yapamıyoruz.
2. Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım: “Bu bulut sistemi dedikleri bir şey var şimdi, abur cubur dolduruyorsun, herkes ihtiyacını oradan alıyor ama hiç karışmıyor.”
Bir zamanların Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın akıllara zarar açıklamasının tamamı: ” Bu bulut sistemi dedikleri bir şey var şimdi, son zamanlarda herkes oraya bir şey atıyor, gelen oradan işine yarayanı alıyor, kullanıyor. Ben böyle anlıyorum, belki farklı bir şeydir. Şey yok artık, böyle sistematik bir şey yok, abur cubur dolduruyorsun, herkes ihtiyacını oradan alıyor ama hiç karışmıyor, istediğini buluyorsun. Bu bilişim kafayı fazla yorarsan sıyırırsın. Kullanacaksın, nimetlerini kullanıp, yararlanıp, işini göreceksin, kafayı taktın mı, o zaman işin kötü, çok fazla hikmetine, fazla şey yapmamak lazım.”
İnternet altyapımızdan sorumlu eski bakanımızın “bulut” nedir konusundan hiç anlamamasından ortaya çıkan ibretlik demeç. Babalarımız da aynen böyle anlatırdı, tebrikler. Bir de Obama’nın aynı konuda demeci var. Karşılaştırma yapmanız açısından o da tam olarak burada.
3. Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: “28 Şubat, 27 Nisan olmasaydı bugün Türkiye uzay gemisi yapardı.”
Yav he he diye bir sözümüzü bize yeniden hatırlatan bu demeç 17 Aralık operasyonu sonrası bakan koltuğundan ayrılmak zorunda kalan Zafer Çağlayan’a ait. Tam metni ise şu: “Spekülatörü, lobisi, bankacılıkla koalisyon kurulmuş durumda. Ama güçleri yetmeyecek. 28 Şubat, 27 Nisan olmasaydı bugün Türkiye uzay gemisi yapardı.”
Yapardık, kesin yapardık. Çünkü bilim bunu gerektirir.
4. Tayyip Erdoğan: “Biz bu milleti Facebook’a, Youtube’a yedirmeyiz.”
17 Aralık sonrası internette dolaşan ses kayıtlarına sinirlenen o zamanların Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dan sonraki sansürleri işaret eden bir açıklama gelmişti: “Bu milleti Youtube’a Facebook’a yediremeyiz. Atılması gereken adım neyse biz bu adımı en kesin hatlarla atacağız. Kapatılmaları da dahil.”
Sözünü de tuttu, kapatıp duruyor, durduramıyoruz. Çünkü sosyal medya demek böyle bir şey demek. Aynen, devam…
5. Tayyip Erdoğan: “Twitter ne ki? Twitter bir şirket. Aynı zamanda Twitter vergi kaçakçısıdır, bunların da üzerine gideceğiz.”
Twitter’ın ne olduğunu, sosyal medyanın ne anlama geldiğini anlamamakta ısrar eden Erdoğan’ın bir zamanlar “Twitter Türkiye’de ofis açacak ulen” diye serzenişleri vardı, hatırlarsınız. Sonra Twitter heyeti geldi, görüşmeler oldu, adamlar ofis açmayacağız ama sizin istemediğiniz tweet’leri de engelleriz dediler, hükümetimiz ısrarından vazgeçti.
Şu da açıklamanın devamı: “Twitter, Youtube, Facebook uluslararası şirkettir. Bunlar kâr amacıyla kurulmuş, para kazanan şirketlerdir. Aynı zamanda Twitter vergi kaçakçısıdır, bunların da üzerine gideceğiz. Bu şirketler de her uluslararası şirket gibi gelecek, benim ülkemin Anayasasına, yasalarına, vergi kurallarına uyacak.”
6. Tayyip Erdoğan: “Ben YouTube’a giriyorum, siz de girin.”
Sene 2008. İktidar aynı ve YouTube gene yasaklı. Ama Erdoğan’ın açıklaması bu sefer biraz daha farklı. Bir gazetecinin “YouTube’ye girilmiyor” sözlerine, “Ben giriyorum, siz de girin” karşılığını veren Erdoğan’ın engin DNS, VPN bilgisinden her tarafımız internet sansürüyle doluyken herkes faydalanmalı.
7. Tayyip Erdoğan: “Şu anda Twitter denilen bir bela var, yalanın daniskası burada. Sosyal medya denilen şey aslında şu anda toplumların baş belasıdır.”
Hemen Gezi Parkı olaylarının ardından gelen bir RTE açıklaması. Tüm dünya düşünce özgürlüğü, sosyal medya diye yırtınıp dururken sosyal medyayı toplumların baş belası olarak tanımlamak sadece bize yakışırdı zaten. Sansür is coming nidalarını ilk duyduğumuz demeçlerden biri olmasıyla da bunu ayrıca bağrımıza basıyoruz.
8. Tayyip Erdoğan: “Mahkeme kararı çıktı. Twitter mwitter hepsinin kökünü kazıyacağız. Uluslararası camia şöyle der böyle der hiç ilgilendirmiyor. Türkiye Devleti’nin gücünü görecekler.”
Ardından mwitter.com gibi bir sitenin açılmasını sağlayan efsane bir beyan daha. Twitter sansürüne 5 kala duyduğumuz bu cümlenin tam metni şu: “Mahkeme kararı çıktı. Twitter mwitter hepsinin kökünü kazıyacağız. Uluslararası camia şöyle der böyle der hiç ilgilendirmiyor. Türkiye Devleti’nin gücünü görecekler. Bunun özgürlükle alakası yok. Özgürlük birinin mahremine girmek değil. Buna fırsat vermeyeceğiz. Süratle bu adımı atıyoruz. Ülkemin güvenliği söz konusu.”
Tüm dünya gücümüzü gördü gerçekten. Tebrik ediyoruz.