Abidin Dino’yu tanımlamak oldukça zor. Çok yönlü bir sanatçı; ressam, yazar, karikatürist ve yönetmen. Bu sıfatlarının arasına belki ‘âşık’ı da eklemek gerek. Çünkü o, sanatı kadar eşine âşık bir adam. Birlikte mutlu geçen koca bir ömür ve bu ömre sığdırılmış yüzlerce eser, dostluk ve anı var.
‘Eller’ var, ilk akla gelen eserlerinden; kimi narin kimi bol nasırlı onlarca el. Nâzım var dostlardan. “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin?” diye soran bir dost Nâzım. Sonra Abidin’in bu soruya verdiği cevap var. Anıların birbirini kovaladığı yıllar var. Kısacası karşımızda bir insan var; çizdikleriyle, yazdıklarıyla, söyledikleriyle koskoca bir dünya var. Gelin hep beraber bu dünyaya giriş yapalım, Abidin Dino ile mutluluğun resmini yapmaya çalışalım.
1. Yurtdışında geçen bir hayat
Abidin Dino’nun hayatının büyük kısmı yurtdışında geçti. Yurtdışında yaşam bir tercih değil zorunluluktu. 1913 yılında İstanbul’da doğdu, Dino. Henüz altı aylıkken İsviçre‘nin Cenevre kentine yerleşti ailesi. Bu kentin pastel renkleri Dino’nun çocuk hafızasında yer etti.
O günleri şöyle tarif etti yıllar sonra: “İsviçre’nin kışı başka, yazı başka güzel. Kışın bembeyaz, gıcır gıcır bir kar dünyayı kaplamış; yazın her tarafta alabildiğine yemyeşil otlar, rengârenk çiçekler fışkırır, Leman Gölü ise yaz kış mavi ile yeşil arası.” Bir yıl sonra I. Dünya Savaşı patlak verdi. Altı yıl İsviçre’de yaşayan aile, buradan Paris’e geçti. Cumhuriyet’in ilanından iki yıl sonra Abidin Dino ve ailesi ülkeye döndü.
2. Okullu olmak ya da olmamak
Okul hayatının ilk ve son adresi Robert Koleji oldu. Ancak buradaki eğitim hayatı kısa sürdü. Kendi deyişiyle resimden gayrı hiçbir şeye ilgisi olmadığını çabuk anladı. Özellikle minyatüre ve hat sanatına duyduğu ilgi, onu kütüphanelere sürükledi. Kütüphanelerde binlerce minyatürü inceledi. Resim konusunda en büyük desteği şair abisi Arif Dino’dan gördü.
3. Babıali’de genç bir yetenek
Çizimleri ile Babıali’de dikkatleri üzerine çektiğinde henüz 20’li yaşlarının başındaydı. ‘Halkın Dostu’ gazetesi için yaptığı röportaj büyük ilgi gördü. Atatürk’le çizgilerle yapılan bu röportaj, Atatürk‘ün de gözünden kaçmadı. Tam onu çiziyordu ki, Ata onun çizdiğini gördü.
Ata, Dino’yu yanına çağırdı ve resme baktı, beğendi. “Yalnız önümde kadehle olmaz, o kadehi sil” dedi. Dino kadehi silmek için ondan resme imza atmasını istedi. Bu isteği gülümseyerek karşıladı Atatürk ve resme imzasını attı. Dino da resimdeki rakı kadehini sildi. Daha sonra Atatürk, Abidin Dino’ya bir içki ısmarladı.
Aylar geçtiğinde Atatürk ile ikinci kez Park Otel’de karşılaştı Dino. Yanında Bedri Rahmi vardı. Atatürk, yanlarından geçerken, onu “Merhaba ressam” diye selamladı ve genç ressama içki yolladı.
4. Nâzım da çizimlerine kayıtsız kalamadı
1930’lu yılların henüz başıydı. Bir yandan çizimlerine devam ediyor bir yandan da Artist Dergisi’ne yazılar yazıyordu. Bu dönemde Nâzım Hikmet’in kitaplarına kapak resimleri çizdi. Resimleri çok beğenilmişti ve Abidin Dino ‘ressam’ olarak anılmaya başlandı. Nâzım ile tanışmalarına vesile olan çizimleri, bir ömür sürecek dostluğun da aracı olmuştu.
O günleri şöyle anlatır Dino: “Nâzım’ı tanıdığımda ben çiçeği burnunda bir karikatürist olarak çalışıyorum bir gazetede. Nâzım ise aynı gazetede düzeltmen olarak çalışıyordu. İkimiz de hayatımızı kazanmak için bu işleri yapıyorduk. Nâzım, Moskova’da fütürist ve konstrüktivist ressamların yapıtlarını görmüştü. Benim çizdiklerimi ilginç bulduğunu söylüyordu.”
5. D Grubu bir ressam: Dino
İlk dönem yaptığı resimleri, “çok yorum içeren, biçimde abartılı, soyutla somut arası” olarak tanımlıyordu Dino. Kimileri, sürrealist diyordu resimleri için. İlk resimleri, 1933 yılında arkadaşlarıyla kurduğu “D Grubu” adlı sanat grubunun sergisinde yer aldı. D Grubu’nun amacı düşünce yanı ağır basan resimler yapmaktı.
6. SSCB yolu göründü
Cumhuriyet’in 10. yılı nedeniyle “Türkiye’nin Kalbi Ankara” adlı belgeseli çekmek amacıyla Sergey Yutkeviç İstanbul’a gelmişti. Yutkeviç ve Dino’nun yolları, D Grubu ile birlikte açtığı sergide kesişti. Yutkeviç, sergide gördüğü Dino’nun resimlerini ilginç buldu ve sinemaya yönelmesi gerektiğini savundu. Yutkeviç’in ülkesine dönmesinden kısa bir süre sonra Lenfilm Film Stüdyoları’ndan bir davet alan Dino, Atatürk’ün önerisini dinledi ve bir süre sonra kendini Odessa’ya gidecek bir Sovyet gemisinin güvertesinde buldu.
7. Sanata politika karıştı
Odessa’da geçirdiği yıllar Dino’yu sanatsal açıdan beslemekle kalmadı, politik açıdan fikirlerinin de olgunlaşmasını da sağladı. Orada geçirdiği üç yıl boyunca Dino, Ayzenştayn, Jean Lods, Isaak Babel, Pudovkin, Meyerhold gibi sanatçılarla tanışma ve çalışma fırsatı buldu. Ancak 1937 yılında Sovyetler Birliği, II. Dünya Savaşı nedeniyle ülkedeki tüm yabancı öğrencileri ülkeden gönderince, Dino da buradan ayrılmak zorunda kaldı.
8. Paris’te sanat başkadır
Dino, Sovyetler Birliği’nden ayrıldıktan sonra birkaç aylığına Paris’e gitti. Dönemin sanatçıları, yazarları ve bilim insanları ile tanıştı, arkadaş oldu. Bunlar arasında Picasso, Tzara, Cocteau, Gertrude Stein gibi isimler vardı. Kendini sosyalist ve antifaşist olarak tanımlayan Dino, bu dönemde İspanya İç Savaşı’na gitmek için gönüllüler listesine adını yazdırdı. Ancak savaş bitince İspanya’ya gidemedi.
9. Eve dönüş ve sürgün
1938 yılının sonunda İstanbul’a döndü. Selim Turan, Avni Arbaş ve birkaç ressam arkadaşı ile birlikte Liman Grubu’nu kurdu. İmecenin egemen olduğu bu grubun resimlerinde; balıkçılar, limanda çalışan insanlar yer aldı. Politik olarak zaten mimliydi. Yaptığı resimler birilerini rahatsız etti ve Çorum’a sürgün edildi.
10. “Abidin Dino olmasa, Yaşar Kemal olmazdı”
Köy temalı resimler yapmaya başladı. Hatta Çorum bölgesindeki köylüleri anlatan “Kel” adlı bir piyes bile yazdı. Ancak piyesin basılmasıyla toplatılması bir oldu. Yeni sürgün kapıdaydı, bu sefer adres Adana’ydı. Burada Çukurova insanını gözlemledi, onları resmetti. Çukurova olanca gerçekliği ile Dino’nun önündeydi: “Sanki resmettikçe görüyordum içinde yaşadığım Anadolu insanının gerçeğini. Bu resimlerde köylü ilk kez folklorik köylü değildi. Gördüğüm yoksul, hasta, sıtmalı köylüleri çiziyordum.”
O yıllarda köy köy dolaşarak ağıt toplayan Yaşar Kemal ile tanıştı. O dönem için Yaşar Kemal yıllar sonra, “Abidin Dino olmasa, Yaşar Kemal olmazdı” diyecek, sürgünün bazen işe yaradığını söyleyecekti.
11. İlk ve tek aşkı ile evleniyor
Abidin Dino ile dilbilimci, çevirmen ve yazar Güzin Dikel 1943 yılında evlendi ve Dino’nun ölümüne kadar ayrılmadılar. Güzin Dino onun için ‘her şey’ demekti. 50 yıllık evlilikleri boyunca çok mutlu olmuşlardı. Bunu biz değil, 2013 yılında, ölümünden kısa süre önce verdiği bir röportajda “Çok mutlu olduk biz, çok mutlu yaşadık” diyen Güzin Dino söylüyor.
12. Ülkesinden uzakta 20 yıl
Siyasi görüşleri ve yazdıkları nedeniyle yaşadığı baskılar Dino’yu zor bir seçime itti. Ülkesinden ayrılmaya karar vermişti. Çok yakın bir gelecekte dönmek üzere, ülkesinden 1951 yılında ayrıldı. Ancak ülkesine ancak 20 yıl sonra dönebildi.
13. Kendi Paris’teydi ama kalbi Türkiye’de
Paris’e gitmeden önce 9 ay Roma‘da kaldı Dino. Daha sonra Paris’in yolunu tuttu ve burada eski dostları Tristan Tzara ve Picasso ile görüştü. Picasso’nun önerisiyle aynı atölyede seramik ve resim yapmaya başladı. Paris’te sanatını icra ediyor, arkadaşları ile sanatsal tartışmalar yapıyordu ama aklı ve yüreği Türkiye’deydi. “Burada, Fransa’da yaşadığımı söyleyemem. Burada, Türkiye’yi yaşıyoruz” diyordu bir söyleşisinde.
14. Vatan hasreti çekenler Paris’te bir arada
Paris’te yaşadığı sürece pek çok sergi açtı, büyük övgüler aldı. Eşi ile beraber oturdukları ev, Paris’e yolu düşen dostların uğrak yeri olmuştu. Bunlardan biri de Nâzım Hikmet’ti. Nâzım, Paris’e geldiğinde dostları Abidin ve Güzin Dino’yla buluşup hasret giderirdi. Her ikisi de ülkesinden uzaktaydı. Birbirlerini iyi anlıyorlardı. Bu ziyaretler de Nâzım’a zaman zaman eşi Vera Tulyakova da eşlik ediyordu. 1960’lı yıllarda Nâzım, Vera’ya ithafen yazdığı gelmiş geçmiş en güzel şiirlerden biri olan ‘Saman Sarısı’nda Abidin’e de sesleniyor ve mutluluğun resmini yapıp yapamayacağını soruyordu.
15. “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?”
“Seher vakti habersizce girdi gara ekspres” dizesiyle başlıyordu efsane şiir, Saman Sarısı. Şiir boyunca Varşova’ya uğruyordu Nâzım. Bristol Oteli’nde derin uykulara dalıyordu. Sonra Havana’ya gidiyordu, Asya ve Avrupa otellerinin lobilerinde yudum yudum içiyordu şehirlerinin hasretini. Prag‘a düşüyordu yolu ve oradan başka bir yere, oradan da başka bir yere…
Saman sarısı saçlar ve mavi kirpikler karşılıyordu onu her seferinde. Sonra Abidin Dino’ya sesleniyordu: “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye soruyor, “İşin kolayına kaçmadan ama” diye de ekliyordu. Abidin Dino da Nâzım’ın bu sorusunu yine bir şiirle cevapladı ve dedi ki: “…Bağrımıza bassaydık seni, yapardım mutluluğun resmini…”
16. “Güzin’le yaşamak mutluluğun eşiğinde yaşamak demek”
Nâzım’ın şiirinden sonra, Abidin Dino ile yapılan her röportajda mutluluğun resmini yapıp yapamadığını sormak neredeyse bir gelenek oldu. Dino verdiği röportajlardan birinde bu soruya şu cevabı verdi: “Mutluluğun değil ama sevincin resmini zaman zaman yaptım. Mutluluk süreklilik gerektiren bir şey. Resim tarihinde pek de yapabilen olmadı. Korkunun, çirkinliğin, sefaletin, mutsuzluğun yapıldı da, mutluluğun hayır. Büyük sevinçler yaşadım. Evet, tekrar tekrar yaşadım. Bir ömür boyu Güzin’le yaşamak mutluluğun eşiğinde yaşamak demek. Güzin olmasaydı, çoktan yok olmuştum.”
17. Ülkeye kesin dönüş
Dino’nun kısa süreli olmasını dilediği ayrılık yirmi yıl sürdü. Dino, Türkiye’deki ilk kişisel sergisini 1969 yılında açtı. Ülkeye gelmek için bir 10 yıl daha geçmesi gerekti. 1979 yılında Fransız Plastik Sanatlar Birliği’nin onursal başkanlığına seçildi. Aynı yıl dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün davetlisi olarak İstanbul’a geldi.
1989’da da Fransız Kültür Bakanlığı’nın Sanat ve Edebiyat Altın Şövalye Nişanı ile ödüllendirildi. 1990 yılında kansere yakalanan Abidin Dino, 7 Aralık 1993 tarihinde Paris’te yaşamını yitirdi. Ölümünden sonra Dino’nun cenazesi İstanbul’a getirilerek Aşiyan’daki aile mezarlığında toprağa verildi. Aynı yıl Dino’nun anısına el motiflerinden oluşan heykeli Maçka Parkı’na yerleştirildi. Dino’nun ayrıca Kadıköy Özgürlük Parkı’nda da heykeli vardır.