Yaz mevsimi geldi mi, hepimizin içi kıpır kıpır olur. Deniz, güneş, dondurma, tatil planları… Hele o kumsalda çıplak ayakla yürümek, akşam serinliğinde yapılan mangallar, doğada geçirilen günler… Yaz, adeta “yaşamak” demektir! Ama bir dakika… Tüm bu güzelliklerin arkasında gizlice sinsice bekleyen bazı sağlık tehlikeleri de yok değil! Güneşin gülümsediği bu mevsimde vücudumuz bazen “Artık yeter!” diye alarm verebilir. Üstelik bu tehlikeler öyle sadece “biraz güneşte kaldım da yandım” seviyesinde kalmıyor. Sıcak çarpmasından böcek ısırıklarına, bozulmuş yiyeceklerden susuzluğa… Eğer dikkat edilmezse yaz aylarında karşılaşılan sağlık tehlikeleri büyük bir krize dönüşebiliyor. Ama endişeye gerek yok! Çünkü uzmanlar diyor ki, alacağımız küçük önlemlerle yazı hem doyasıya yaşamak hem de sağlığımızı korumak mümkün. Hadi gelin, yazın tadını kaçıran ama aslında kolayca önlenebilecek o 9 sağlık tehlikesine birlikte göz atalım. İşte yaz aylarında karşılaşılan sağlık tehlikeleri…
1. Sıcak çarpması ve aşırı ısı yorgunluğu
Yaz geldi, güneş parlıyor, ama işler biraz fazla ısınınca vücudumuz alarm verebilir! Sadece biraz terlemekten bahsetmiyoruz; sıcak çarpması ve ısı bitkinliği ciddi bir mesele. Öyle ki, zamanında önlem alınmazsa hayati risk bile taşıyabiliyor. Vücudumuz fazla sıcağa uzun süre maruz kalırsa kendini soğutamaz hale geliyor. Sonuç? Baş ağrısı, baş dönmesi, hızlı nabız, bilinç bulanıklığı, hatta bayılma! Özellikle yaşlılar, çocuklar, hamileler ve kronik rahatsızlığı olanlar bu konuda ekstra dikkatli olmalı.
Mahallede yalnız yaşayan yaşlı birini tanıyorsanız arayıp nasıl olduklarını sorun.
Ve en önemlisi: Kendinizi kötü hissettiğiniz anda “geçer şimdi” demeyin. Sıcağı ciddiye alın!
2. Dehidrasyon
Güneşin altında saatlerce kalıp da içtiğiniz tek şey limonata ya da buzlu kahveyse, vücudunuz “yardım edin!” diye bağırıyor olabilir.
Susuzluk belirtileri neler mi?
Ağız kuruluğu ve baş ağrısı,
Kas krampları,
Koyu renkli idrar (az ve yoğun),
Halsizlik, sersemlik hissi,
Hatta bayılma ve bilinç kaybına kadar giden durumlar!
Ne yapmalı?
Her saat başı 2 su bardağı kadar (yaklaşık 500 ml) su içmeye çalışın.
Çok sıcaksa bu miktarı artırın; spor yapıyorsanız saatte 3-4 bardak bile gerekebilir!
Her 15-20 dakikada bir yudumlamak en iyisi, birden içmek değil.
Kalp ya da böbrek sorununuz varsa, mutlaka doktorunuza danışın.
Unutmayın: Su, yazın en ucuz ve en güçlü koruyucusu!
3. Güneş yanığı
Güneş harika! D vitamini, pozitif enerji, bronz ten… Ama dozunu kaçırınca cildiniz “Ben bu kadarına hazır değildim!” diyebilir. Güneş yanığı, sadece acı vermez. Uzun vadede cilt kanseri ve erken yaşlanma riskini artırır. O incecik kırışıklıklar ve lekeler genelde bu güzel günlerin “hatırası” olur.
Nasıl önlenir?
Gölge dostunuzdur! Özellikle öğle vakti.
Her gün, her mevsim güneş kremi sürün. Bulutlar sizi kandırmasın, UV ışınları hâlâ orada!
SPF 30 ve üzeri, geniş spektrumlu, suya dayanıklı bir krem tercih edin.
2 saatte bir yenileyin. Terliyorsanız veya yüzdüyseniz daha sık.
Kulak arkası, saç derisi, boyun ve ayak üstleri gibi “unutulan yerleri” unutmayın!
Güneş gözlüğü ve geniş kenarlı bir şapka ile hem stil sahibi hem korunaklı olun.
Deniz, havuz, göl… Yazın en sevilen aktiviteleri arasında yer alsa da, dikkat edilmediğinde tehlike kapıda olabilir. Özellikle çocuklar için! Boğulma, küçük çocuklarda en sık görülen ölüm nedenlerinden biri. Bu yüzden “su kenarındayken telefonla oynamak” gibi şeyler asla olmamalı.
Nasıl önlem alabiliriz?
Daima can kurtaran olan yerlerde yüzün.
Tek başına yüzmek yok! Bir arkadaş şart.
Küçük çocukları suyun yakınında gözünüzün önünden ayırmayın.
Bir yetişkin “su bekçisi” rolünü üstlenebilir – gözünü sudan ayırmayan bir kişi olsun.
Kolluk ya da şişme can simitlerine değil, onaylı can yeleklerine güvenin.
Çocuğunuzu göremiyorsanız, önce suyu kontrol edin. Her saniye hayat kurtarabilir.
Havuzunuz varsa, kilitli kapılar ve su bariyerleri mutlaka bulunsun.
Suya girerken kulak enfeksiyonu riskiniz varsa kulak tıkacı kullanın. Ve yüzdükten sonra kulaklarınızı kurulamayı unutmayın.
5. Böcek ısırıkları
Yazın doğaya açılmak, ormanda yürüyüş yapmak ya da kamp kurmak harika değil mi? Ama minik davetsiz misafirler var: sivrisinekler ve keneler! Bunlar sadece sizi kaşındırmakla kalmaz, aynı zamanda ciddi hastalıklar bulaştırabilirler. Sivrisinekler Batı Nil virüsünden dang hummasına kadar pek çok hastalığın taşıyıcısı. Keneler ise tam 16 farklı hastalığı yayabiliyor, Lyme hastalığı başta olmak üzere!
Peki nasıl korunuruz?
Minicik bir yürüyüş bile olsa böcek kovucunuzu sürmeden çıkmayın.
Mümkünse uzun kollu giysiler, pantolonlar tercih edin. Hatta çorapları pantolonun içine sokmak da iyi fikir!
Kumaş seçiminiz hafif, bol ve açık renkli olursa hem serin kalırsınız hem de böcekler uzak durur.
Ekstra koruma isterseniz, giysilerinizi %0,5 permetrin içeren özel ürünlerle yıkayabilirsiniz.
Kamp yapıyorsanız, çadırınızı ve hamağınızı da önceden böcek kovucuyla işlemden geçirin.
Patikalarda ortadan yürüyün ve uzun otlu, çalılık yerlerden uzak durun.
Dışarıdan döner dönmez kendinizi, ailenizi ve evcil dostlarınızı kontrol etmeyi unutmayın. Hatta eve gelir gelmez duş almak ve kıyafetleri sıcak suda yıkamak bile bonus olur!
6. Alerjiler
Alerji denince akla İlkbahar gelse de yaz aylarında da dikkat edilmesi gerek! Özellikle sıcaklıkla beraber polen üretimi artıyor, haliyle burnumuz, gözümüz isyan ediyor. Ama tek sorun polen değil. bazı bölgelerde sıkça görülen zehirli sarmaşık gibi bitkilerle temas etmek, kaşıntı, kabarcık ve kızarıklıkla sonuçlanabilir. Üstelik bitkiye dokunmanız bile gerekmez; o sinsi yağ, kıyafetten kamp malzemesine, hatta evcil hayvan tüyüne kadar her yerden bulaşabilir!
Ne yapmalısınız?
Dışarıdan gelince yüzünüzü ve ellerinizi nemli bir bezle silin ya da hemen duş alın.
Dış giysilerinizi evin dışında çıkarın ve hemen yıkayın.
Zehirli bitkilere karşı korunmanın en iyi yolu ise ne yazık ki uzun kollu ve uzun paçalı kıyafetler giymek.
Evde sık sık süpürgeyle temizlik yapmak da polenlerin eve yerleşmesini engeller.
Yaz = piknik ve mangal. Ama dikkat: O leziz etler ya da yoğurtlu mezeler saatlerce dışarıda beklemişse, sağlığınızla oynayabilir! Bozulmuş yiyecekler mide bulantısı, kusma ve ishal gibi tatsız sürprizlere yol açabilir.
Ne yapmalı?
Yiyecekler yaklaşık 4-60 °C arasında 2 saatten fazla beklememeli. Sıcak hava 32 °C üzerindeyse bu süre 1 saate iner!
Soğuk yiyecekleri soğuk, sıcak yiyecekleri sıcak tutun. Gerekiyorsa termal çantalar kullanın.
Yiyecek ve içecekleri ayrı soğutucularda saklayın. Böylece sık açılan içecek kutusu, yiyeceği ısıtmaz.
Etleri iyi pişirin! Et termometresi kullanmak hayat kurtarır.
Kümes hayvanlarını ayrı tutun, çapraz bulaşmayı önleyin.
Her pişirim öncesi ve sonrası elleri, ızgarayı ve malzemeleri güzelce temizleyin.
8. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar
Yaz aşkları, tatil flörtleri kulağa hoş geliyor ama unutmayın, sağlığınız her şeyden önemli! Araştırmalara göre STI (Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyon) testleri en çok ilkbahar ve yaz aylarında artıyor. En sık karşılaşılanlar klamidya, bel soğukluğu ve frengi.
Güvende kalmak için:
Her zaman koruyucu kullanın. Günümüzde pek çok seçenek var.
Yeni bir partnerle yakınlaşmadan önce test yaptırın. Belirti olmaması, enfeksiyon yok demek değil.
9. Çıplak ayak yaralanmaları
Yaz aylarında karşılaşılan sağlık tehlikeleri yazımızın sonuna geldik. Çıplak ayakla çimenlerde gezinmek ya da sahilde dolaşmak tam bir yaz klasiği. Ama dikkat! Cam parçası, deniz kabuğu, çivi gibi şeylere basmak ciddi yaralanmalara yol açabilir. Ayrıca sıcak zeminde yürümek yanıklara, nemli yüzeylerde yürümekse mantar enfeksiyonlarına neden olabilir.
Ne yapmalı?
Ayaklarınızı koruyun! Her ayakkabı her durum için uygun değildir. Plajda terlik, doğada kapalı ayakkabı.
Çim biçme gibi işler yaparken mutlaka koruyucu ayakkabı giyin.
Nemli ortamlardan sonra ayaklarınızı kuru tutun ve hava aldırın.