Pek çoğumuz daha uzun ve sağlıklı bir hayatın tek bir yoldan geçtiğini düşünür: düzenli beslenme ve spor. Ancak son zamanlarda oldukça popüler olan bir kavram bize öyle söylemiyor. İngilizce’de “wellbeing” olarak ifade edilen ve Türkçe’ye “esenlik, bütünsel sağlık, iyi olma hali” olarak çevrilen bu kavram, pozitif psikoloji akımının bir ürünü. Daha iyi yaşamın sırlarını çözmemizi sağlayan bu kavramı gelin birlikte keşfedelim?
1. Sağlıklı yaşamın sırrının doğru beslenme ve düzenli egzersizden geçtiğini hepiniz duymuşsunuzdur. Ama sizleri bu algıyı baştan yazacak bir kavram ile tanıştırmak istiyoruz: wellbeing
2.Çoğunlukla wellness ile karıştırılan wellbeing kelimesi Türkçe’de “iyi oluş, bütünsel sağlık” gibi anlamlara karşılık geliyor
Wellness sadece fiziksel olarak sağlıklı olmayı ifade ederken wellbeing ise bütünsel sağlığa işaret ediyor.
3. “Peki wellness nedir” dediğinizi duyar gibiyiz 🙂 Bu kavramı anlamadan önce vücudumuzu daha yakından tanıyalım. Örneğin vücudumuzun tek bir “beden”den oluşmadığını biliyor muydunuz
Vücudumuzda üç beden var: fiziksel, ruhsal ve zihinsel. Bu üç beden birbirinden bağımsız değil ve birbirini sürekli etkiliyor. Tam anlamıyla sağlıklı olmanın yolu da bu üç bedeni doyurabilmekten ve onun ihtiyaçlarını karşılayabilmekten geçiyor. Eğer birini bile ihmal ederseniz tam anlamıyla sağlıklı sayılmıyorsunuz. Hatta bunun bazı tanımlamaları bile var. Örneğin kendinizi çok sağlıklı hissetmenize rağmen bütünsel olarak iyi olmadığınız durumlarda “yarı-sakat” teşhisi alabiliyorsunuz.
Mesela eğer sürekli sindirim sisteminizi yoran ağır gıdalar tüketiyorsanız ya da bütün gün yoğun bir şekilde çalışıp zihninizi rahatlatacak meditasyon, nefes egzersizi gibi faaliyetlerde bulunmuyorsanız bundan diğer bedenleriniz de etkileniyor. Dolayısıyla bütünsel anlamda sağlıklı olabilmek için fiziksel, zihinsel ve ruhsal bedenlerinizin iyi olmasına dikkat etmeniz gerekiyor.
4. Bahsettiğimiz bu üç bedenin “iyi ve esenlik halinde olması” ise wellbeing olarak tanımlanıyor
Örneğin sadece fiziksel bedenimizin sağlıklı olması psikolojik olarak iyi olduğumuzu göstermiyor. Çünkü fiziksel olarak sağlıklı olan kişiler aynı zamanda ruhsal çökkünlükler yaşayabiliyor. Dolayısıyla bu durumda tüm bedenlerimizde uyum ve denge sağlanmamış olduğu için wellbeing yani iyi oluş hali tam olarak sağlanamıyor.
5. Wellbeing kavramı hem Ayurveda’da hem de pozitif psikoloji akımında önemli yer tutuyor. Pozitif psikoloji ekolünün kurucularından Martin Seligman, iyi oluş halini meydana getiren unsurları şöyle sıralıyor;
– İlişkiler
– İyi duygular
– Başarılar
– Yaşama bağlılık
– Yaşamın anlamı
6. Seligman’a göre iyilik halinin birçok alt boyutu var:
– Fiziksel
– Psikolojik
– Entelektüel
– Sosyal
– Finansal
– Kariyer
– Spiritüel
– Çevresel
7. Wellbeing, ruh ve beden sağlığı ile ilgili pek çok alanda pratik olarak da kullanılıyor. Daha çok konvansiyonel tedaviler kapsamında değerlendirilen wellbeing uygulamaları, şifanın bireyin içinde olduğuna inanıyor
Buna göre, her insanın içinde kendisini yenileyici, kendi kendini iyileştirici bir mekanizma var.
8. Bu yüzden wellbeing uygulamaları, hastalığa değil bireyin güçlü yanlarına ve yapabileceklerine odaklanıyor. Temel çıkış noktası insanın kendi kendisini iyileştirmesi olduğu için bu uygulamalarda bireyin aktif olduğunu söylemek mümkün
Yani bir ilacın sizi iyileştirmesini beklemek yerine içinizdeki iyileştirici gücü ortaya çıkararak kendi kendinizin ilacı oluyorsunuz. Böylece sürece aktif bir şekilde katılmış oluyorsunuz.
9. Peki nasıl wellbeing haline ulaşırız? Bunu yapmanın pek çok yolu var;
İster yoga yapın, ister her gün 5 dakika nefes egzersizi yapın, ister sağlıklı beslenin, ister sabahları 1 bardak limonlu su için… Bu küçük adımlarla bile büyük dönüşümler yakalayabileceğinizi fark edeceksiniz. Böylece wellbeing süreci sizin için başlamış olacak.
10. Bu uygulamaların sadece bireysel boyutta uygulanmadığını da ekleyelim. İş yerlerinde de çalışanların performansını artırmak ve değişen şartlara adapte olmasını sağlamak için wellbeing uygulamaları yapılıyor
Bu amaçla ofis yogası, ofiste masaj gibi tekniklerin yanı sıra iş ortamı da wellbeing’e göre tasarlanabiliyor. Çünkü bütünsel iyilik haline ulaşmak için çevremizi de ona göre düzenlememiz elzem.
Örneğin gün ışığının olduğu, çalışma masanızda ya da bilgisayarınızda sizi mutlu edecek detayların (fotoğraf, çiçek, manzara görüntüsü vb) olduğu, görüşmelerinizi dışarıda yapabileceğiniz bir alanın olduğu işyerleri wellbeing için oldukça ideal!✨