Çoğu insan hayatının bir noktasında anksiyete, depresyon ya da stres gibi duygusal sıkıntılar yaşamıştır. Birçoğu için bu duygular kısa sürelidir ve yaşam kalitesini çok fazla düşürmez. Ancak bazıları için olumsuz duygular derin bir umutsuzluğa yol açar. Uzun süreli umutsuzluk ise kişileri hayatın anlamını sorgulamaya sürüklüyor. Bu durum varoluşsal depresyon olarak tanımlanıyor.
Hayatın en büyük sorularına çoğu zaman cevap bulamayız. Yine de merak etmek ve sormak insan doğasında olduğundan sorular sormaya devam ederiz. Hayatınızda anlam ve amaç aramak oldukça normal bir durumdur. Varoluşsal depresyonda temel sorun; sorulara tatmin edici cevaplar bulamamaktır. Bazı insanlar için cevap eksikliği, hayal kırıklığına ve mutsuzluğa neden olur. Fakat mutsuz hissetmek her zaman varoluşsal bir krizden geçtiğiniz anlamına gelmez. Bu duygular, yaşamda anlam bulma ihtiyacıyla birlikte bir krize dönüşür. Peki varoluşsal depresyon nedir, varoluşsal krizin nedenleri nedir? Detaylara birlikte bakalım.
Varoluşsal depresyonun nedenleri nelerdir?
Günlük hayatta yaşadığımız stres ve kaygı her zaman varoluşsal depresyona yol açmaz. Bu tür bir kriz; çoğu zaman travma ve ölüm gibi önemli bir olaydan sonra ortaya çıkar. Varoluşsal depresyonun en sık karşılaşılan nedenleri şu şekildedir:
- Suçluluk duygusu
- Sevilen bir kişinin ölmesi ya da ölümden dönmesi (ölümle yüzleşmek)
- Sosyal hayatta yalnız olmak
- Kendinden memnuniyetsizlik
Zaman zaman şu tarz soruları mutlaka sormuşsunuzdur:
- İnsanlar neden acı çekiyor?
- Ölümden sonra ne olur?
- Hayatın anlamı nedir?
- Ya asla aşkı bulamazsam o zaman ne olur?
- Neden gelir adaletsizliği çok derin?
Acı, sıkıntı ve adaletsizlik içinde anlam bulmaya çalışmak herkesi korkutur. Bu çok normal bir histir. Uzmanlar bu duyguları “varoluşsal korku” olarak tanımlıyor. Varoluşsal korku yaşadığımız süreçte, belirsizlik ile yüzleşir ve benlik kavramınızı yeniden düzenleriz. Ancak bu süreç her zaman yeni benlik kavramı oluşturmakla sonuçlanmaz. Varoluşsal korku sizi derin bir umutsuzluğa sürükler. Hatta bu durum günlük hayatınızı etkileyecek kadar şiddetli olur. Cevaplar olmadan umutsuz ve motivasyonsuz hissetmeye başlayabilirsiniz. Tanıdık geliyor mu? Evet, varoluşsal depresyonla boğuşuyor olabilirsiniz.
Belirti ve bulgular
İnsanların; travma, kayıp, inanç krizi veya hayatı değiştiren başka bir olay yaşadıktan sonra dünyadaki yerini ve varlığını sorgulaması oldukça yaygın bir durumdur. Varoluşsal sorgulama genellikle dört ana konuya odaklanır:
- Ölüm olgusu ve sonrasında yaşananlar
- Evrenin büyüklüğü
- İnsan ilişkileri
- Yaşadığınız hayatın anlamı
Bu konu başlıklarına yönelik sorular varoluşsal kriz belirtileri arasında bulunuyor. Sorular cevapsız kaldığında “anlamını bulamadığınız” bir hayatı yaşama fikri sizi bunaltabilir. Bu kriz anı her ne kadar umutsuzluk duygusunu tetiklese de varoluşsal kriz genellikle pozitif sonuçlanır. Varoluşsal depresyonun belirtileri şu şekildedir:
- Hayatın anlamını saplantı derecesinde düşünme
- Varoluşsal soruları cevaplayamamanın getirdiği umutsuzluk
- Toplumun kaderi ya da genel olarak dünya hakkında umutsuzluk
- Ölüm korkusu
- Çaresizlik hissi
- Dünyanın adaletsiz bir yer olduğunu düşünmek
- Hayattan daha fazlasını istemek
- Kişisel ilişkilerinizde kopukluk
- Güzel olan şeylerin önünde sonunda biteceği düşüncesi
- Hobilere duyulan ilginin azalması
- Yaptığınız hiçbir şeyin fark yaratmayacağı inancı
- Motivasyon kaybı
Derin bir anlam arayışına hapsolmuş hissetmek, kriz noktasından çıkamamak Psikolog Kazimierz Dabrowski’ye göre benliğin parçalanmasına yol açıyor. Böyle bir durumda geçmişte yaptığınız hatalara odaklanabilir ve hayatınızda fark yaratamadığınız için kendinizi suçlayabilirsiniz. Sonuç olarak kendinizi büyük bir depresyon döngüsünün içinde bulabilirsiniz.
Varoluşsal depresyon sadece “üstün zekalı” insanları mı etkiliyor?
Bazı araştırmacılar ve psikologlar; varoluşsal depresyonun üstün zekalı ve yetenekli insanlarda daha sık görüldüğünü öne sürüyor. Sanatçıların, bilim insanlarının, entelektüellerin ve hassas insanların daha fazla varoluşsal depresyona girdiği düşünülüyor. Ancak daha fazla ifadesi mutlaka bu kategorideki insanlara indirgenmemeli. Herkes depresyon yaşayabilir. Bu anlamda hayatın derin anlamını düşünmek için üstün zekalı olmanıza gerek yoktur.
Varoluşsal depresyonla başa çıkma yolları
Varoluşsal depresyon çoğu zaman kişileri umutsuzluğa sürüklese de hayata dair sorular sormanız belirsizliklerle yaşamayı öğrenmenize yardımcı olur. Bu krizi hafifletmek ve belirsizliği kabul etmek istiyorsanız şu stratejileri uygulayabilirsiniz:
Kendi anlamınızı yaratın
Hiç kuşkusuz hayatta olan her şeyi kontrol edemezsiniz. Sizin kontrolünüz dışında sayısız olay olur. Fakat bir amaç edinmek istiyorsanız hayatınızda büyük ya da küçük bazı değişiklikler yapmalısınız:
- Sevdiklerinizi kaybetmekten korkuyorsanız, onları ne kadar önemsediğinizi her fırsatta dile getirin ve birlikte geçirdiğiniz zamanın tadını sonuna kadar çıkarın.
- Dünyaya katkınız olmadığını düşünüyorsanız sahip olduğunuz şeyleri paylaşmaya başlayın: Zaman, enerji, nezaket, şefkat… Bir komşunuza yardımcı olmak, sivil toplum kuruluşunda gönüllü olmak ya da bir arkadaşınızın sıkıntısını dinlemek gibi küçük görünen eylemler çok büyük etkiye sahiptir.
- Hayatınızda anlam bulmakta zorlanıyorsanız kişisel değerinizi (yaratıcılık, dürüstlük, empati, merak…) keşfetmek için kendinize zaman ayırın.
Duygularınızı sevdiklerinizle paylaşın
Sevdiğiniz insanlarla duygusal sıkıntılarınız hakkında konuşmak, o sıkıntının kaynağı ne olursa olsun çoğu zaman fayda sağlar. Sevdiğiniz kişiler için ne kadar önemli olduğunuzu görmek, kendi hayatınızın anlamını bulmanıza yardımcı olabilir. İyi ama benim konuşacak kimsem yok mu diyorsunuz. O zaman bir terapiste başvurarak hemen konuşmaya başlayın.
Belirsizlik duygusunu pozitife dönüştürün
Dabrowski’nin pozitif parçalanma teorisine göre, anksiyete ve depresyon duyguları dahil neredeyse tüm duygusal sıkıntı türleri, kişisel gelişimin önemli bir parçasıdır. Varoluşsal depresyon sizde “yanlış” bir şey olduğu anlamına gelmez. Daha ziyade ideal benliğinizi bulmanıza yardımcı olur. Zaten hastalıkların tamamı iyileşmeniz için bir uyarı değil midir? Tıpkı diğer hastalıklar gibi varoluşsal depresyon da yeni bir iç görü, öz farkındalık ve kendinizi kabul etmek gibi olumlu kazanımlarla sonuçlanır. Bu nedenle duygularınızı kabul edin ve belirsizliği pozitife dönüştürün.
Şimdiki zamanda kalın
Farkındalığınızı şimdiki zamana odakladığınızda hayatınızdaki neşeyi, değeri ve anlamı tanımak daha kolay hale gelir. En azından şu anla iletişimde kalmanız dikkatinizi olumsuz düşüncelerden uzaklaştırır. Belki geçmişinizde üzüntünüz, acılarınız ve hatalarınız var. Ama gelecekte belirsizlikten başka bir şey yok. Bu düşünceler sizi derin bir sıkıntıya sürükleyebilir. Fakat geleceğin henüz şekillenmediğini unutmayın. Meditasyon, egzersiz, günlük tutmak, sosyal medya hesaplarından uzak durmak gibi stratejiler “an”da kalmanın harika yolları arasındadır.
Profesyonel tedavi
Depresyon, kendi çabalarınızla bir şekilde hafifleyebilir. Ancak bazı durumlarda mutlaka profesyonel bir desteğe ihtiyaç duyulur. Varoluşsal endişeler uzun vadede; intihar düşüncesi, izolasyon ve yalnızlık duygusunu tetikleyebilir. Eğer bu düşünceler birkaç haftadan fazla sürüyorsa bir sonraki adımınız profesyonel destek almak olmalıdır. İntihar düşünceleriniz olmasa dahi bir terapist şiddetli anksiyete ve depresyon konusunda size yardımcı olur. Aynı zamanda profesyonel destek size güvenli ve yargılayıcı olmayan bir alan sunar. Özellikle düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmeyi amaçlayan bilişsel davranışçı terapi yöntemi, bu kriz dönemini atlatmanıza yardımcı olabilir.
Kaynak: 1