Kan emen vampirlerin hikayeleri 17. yüzyıldan beri ortalıkta dolaşıyor. Vampir mitleri çağlar boyunca anlatıldı ve artık modern popüler kültürün kalıcı bir parçası oldu. Ancak neden kan içen yaratıklara bu kadar takıntılıyız? İnsanların vampirleri sevmesinin nedenleri arasında seks ve ürkütücü hislerin çekici gelmesi gösteriliyor. Çoğu kişiye göre, vampirler hiçbir şeyden korkmazlar, akıllı, bağımsız ve son derece güçlü olarak tasvir edilirler, bu da onları pek çok insan için bir fantezi haline getirir. Çoğu insan için vampir filmleri, kitapları ve oyunları zararsız ve eğlencedir. Sonuçta gerçekte vampir diye bir şey yoktur. Ancak birkaç kişi vampirizmi çok ciddiye alıyor. Gerçek vampir olduklarını zannederek gerçekten korkunç şeyler yapıyorlar. Bu insanlar için vampirizm sadece popüler kültür değil, aynı zamanda ölümcül bir yaşam biçimidir. İşte vampir olduğunu düşünen insanlar.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Kuduzdan Porfiria’ya: Vampir Efsanelerinin Çıkmasına Neden Olan Hastalıklar”
1. Daniel ve Manuela Ruda, şeytanın kendilerine arkadaşlarını hedef almalarını söylediğini iddia ettiler
Batı Almanya’dan Daniel ve Manuela Ruda, şeytanın onlara arkadaşlarının hayatına son vermelerini söylediğine inanıyordu. Kendini satanist ve vampir ilan eden genç çift, şeytanın sayısını simgelemek için altıncı ayın altıncı gününde evlendi. Manuela bazen bir tabutta uyurdu. Ayrıca dişlerini çektirdi ve yerlerine hayvan dişleri yerleştirdi. İlk kez kan içme girişimleri, İngiltere ve İskoçya’da katıldıkları, genellikle mezarlıklarda veya eski yıkık binalarda düzenlenen toplantılarda gerçekleşti.
Vampir olduğunu düşünen insanlar arasında bulunan çift, şeytanın onlara 33 yaşındaki arkadaşları Frank Haagen’i öldürmeleri gerektiğini söylediğini iddia ediyor. Haagen’i seçtiler çünkü Manuela’ya göre o çok komikti ve şeytan için mükemmel bir saray soytarısı olurdu. Haagen’i davet edip bir partiye gideceklerini söylediler. Daniel bir çekiçle Haagen’in kafasına vurdu, ardından onu 66 kez bıçakladı. O öldükten sonra karnına bir pentagram işareti oydular. Daha sonra onun kanını içtiler ve Manuela’nın tabutunda seks yapıp şeytana dua ettiler.
Manuela, Haagen’i öldürdükten sonra gerçek bir vampir olmadığı için hayal kırıklığına uğradı. Yetkililer birkaç gün sonra dairelerine geldiklerinde Haagen’in çürüyen cesedini tabutun yanında buldular. Hüküm verildiği sırada Daniel 26, Manuela ise 23 yaşındaydı. Duruşmada satanist el işaretleri yapıp tanıkları tehdit ettiler. Çift, sadece şeytanın aracıları olduklarını söyleyerek tüm suçlamaları reddetti. Manuela, “Şeytan bize emretti. Uymamız gerekiyordu. Kötü bir şey değildi. Öyle olması gerekiyordu. Kurbanın iyice acı çektiğinden emin olmak istedik.” dedi.
Ancak jüri aynı fikirde değildi. 2002’de ikisi de akıl hastanelerine gönderildi: Daniel 15 yıl, Manuela ise 13 yıl ceza aldı.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Geleneksel Figürden Popüler Kültür Ürününe Dönüşen Romanya’nın En Ünlü Vampir Efsanesi: Moroi”
2. Roderrick Ferrell, bir vampir tarikatının lideriydi
Kasım 1996’da Rod Ferrell, arkadaşı Heather Wendorf’un ebeveynleri Richard ve Naomi Wendorf’u öldürdüğünde 16 yaşındaydı. Bu korkunç eylemini, genç bir vampir kültünün elebaşı olarak gerçekleştirdi. Ferrell liseli bir gotik gibi görünüyordu. Uzun ve siyah saçları vardı ve tamamen siyah giysiler ve bir trençkot giyiyordu. Ferrell, arkadaşı Heather Wendorf ile Florida’da liseye giderken arkadaş olmuştu.
Ertesi yıl, Ferrell Kentucky’ye taşındı ama Heather ile temasını sürdürdü. Kentucky’de Ferrell, vampir tarikatı için üye toplamaya başladı. Bir süre sonra Ferrell ve arkadaşı Howard Scott Anderson, bir hayvan barınağına girdikten sonra hayvanlara eziyet etmekle suçlandı. 40’tan fazla köpeğe eziyet edip dövmüşlerdi.
Ferrell ve diğer gençler birbirlerinin kanını içtikleri “Vampire Hotel” adlı bir yerde takılırlardı. Kendisinin, Vesago adında 500 yaşında bir vampir olduğunu iddia ediyordu. Wendorf çiftini hedef almadan hemen önce Ferrell ve arkadaşları Kentucky’den Florida’ya gitti. Ardından Wendorf çiftini öldürdüler. 1998’de Ferrell, ölüm cezasına çarptırıldı. Cezası daha sonra şartlı tahliye olasılığı olmaksızın müebbet olarak değiştirildi. Investigation Discovery ile yaptığı röportajda Ferrel, “Kendi çılgınlığımın girdabındaydım.” dedi. O zamandan beri Ferrell’a şizotipal kişilik bozukluğu teşhisi kondu. 2002 yapımı Vampire Clan filmi Ferrell’in kötü şöhretini konu almaktadır.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Vampir Dendiğinde Akla İlk Gelen 10 Film”
3. Richard Trenton Chase, insan öldürmeye başlamadan önce kendine tavşan kanı enjekte etti
“Sacramento’nun Vampiri” olarak adlandırılan Richard Trenton Chase, 1977’de altı kişiyi öldürdü. Chase, hayatı boyunca akıl hastalığından etkilenmişti. Psikiyatristler, Chase’in sürekli alkol ve uyuşturucu aldığı için hipokondriya olduğunu düşündüler. Hayvanları öldürmenin ve kanlarını içmenin kalbinin daralmasını durduracağına inanıyordu. Annesinin kedisi de dahil olmak üzere birçok evcil hayvanı öldürdü ve kuşların kafalarını ısırdı.
1976’da vücuduna tavşan kanı enjekte etmeye çalıştıktan sonra hastaneye kaldırıldı. Bu onun akıl hastanesine yerleştirilmesine neden oldu. Ona paranoyak şizofren teşhisi kondu. Kısa bir süre sonra annesinin bakımına bırakıldı. Ancak davranışları zamanla kötüye gitmeye başladı. Chase, mahalledeki evcil hayvanlardan daha büyük bir oyun arıyordu. Sonra evlere girmeye başladı. Fakat vampir inanışına göre kilitli bir eve girmezdi.
23 Ocak 1978’de Chase, hamile olan Teresa Wallin’i hedef aldı. Onu öldürdükten sonra, vücuduna saldırdı ve parçaladı. Etinin parçalarını yedi ve kanını içmek için bir yoğurt kabı kullandı. Dört gün sonra başkalarına saldırdı. Bir günde dört kişiyi öldürdü. İkisi yetişkin, ikisi çocuktu.
Polis, onun buzdolabında beyin de dahil olmak üzere insan vücudu parçaları buldu. Vampir olduğunu düşünen insanlar arasında yer alan Chase ölüm cezasına çarptırıldı, ancak idam edilmeden önce kendi hayatına son verdi. 1987 yapımı Rampage filmi Chase’in hikayesini anlatmaktadır.
4. Tracey Wigginton, ‘Lezbiyen Vampir Katil’ olarak biliniyordu
Vampir olduğunu düşünen insanlar arasında bulunan Avustralyalı Tracey Wigginton, “Lezbiyen Vampir Katil” olarak bilinir. Wigginton jüriye hayatta kalmak için yemekle değil, domuz ve ineklerin kanıyla beslendiğini söyledi. Sevgilisi Lisa Ptaschinski de Wigginton’ı doyurmak için kendi bileklerini kestiğini söyledi. 20 Ekim 1989 gecesi Wigginton, kana susamışlığını gidermek için işleri bir adım daha ileri götürüp bir insanı öldürmeye karar verdi.
Wigginton ve sevgilisi, diğer iki kadınla birlikte araba kullanıyorlardı. O sırada 47 yaşındaki Edward Baldock’u sarhoş olarak eve yürürken gördüler. Kadınlar, Baldock’u arabaya bindirdiler ve onu Brisbane Nehri yakınlarındaki bir parka götürdüler. Ona cinsel açıdan güzel bir deneyim yaşatacaklarını söylediler, ancak bunun yerine Wigginton onu 27 kez bıçakladı.
Wigginton, Baldock’un kanını içtikten sonra, cesedi sabah bulunması için parka bıraktı. Fakat Wigginton’ın ATM kartı kurbanın ayakkabısında kalmıştı. Bu nedenle onun bulunması çok zor olmadı. Yargılanmalarının ardından Wigginton ve Ptaschinski’ye ömür boyu hapis cezası verildi. 11 Ocak 2012’de Wigginton şartlı tahliye edildi. Mağdurun ailesiyle veya olaya karışan diğer kadınlarla iletişim kuramıyor ama çoğu yönden özgür.
5. James P. Riva, tekerlekli sandalyedeki büyükannesini öldürdü
James P. Riva iki nedenden dolayı “Vampir Katil” olarak bilinir. O hem öldürdüğü kişinin hem de kendisinin vampir olduğunu iddia ediyordu. Riva vampirlere takıntılı bir gençti. Kan içmeye ihtiyacı olduğunu iddia ediyor ve sıklıkla ketçap ve yağdan yapılmış kana benzer bir içecek tüketiyordu.
Riva’nın akıl hastalığı geçmişi vardı ve çeşitli kurumlarda tedavi görmüştü. Neredeyse tüm hayatı boyunca ona ne yapması gerektiğini söyleyen seslerle uğraşmıştı. 10 Nisan 1980’de, sesler ona, tekerlekli sandalye ile hayatını idare ettiren 74 yaşındaki büyükannesi Carmen Lopez’i öldürmesi gerektiğini söyledi.
Riva, bir vampiri öldürmenin tek yolunun bu olduğunu düşündüğü için mermileri altınla boyadı. Daha sonra büyükannesinin evine gitti ve onu kalbinden bıçakladı. Ayrıca kanıtları yok etmek için evi ateşe vermeden önce onu silahla vurdu. Riva daha sonra hapishanedeyken annesine, onun 700 yaşında bir vampir olduğunu ve büyükannesinin kanını içmeye çalıştığını ama büyükannesinin çok yaşlandığı için kuruduğunu söyledi. Vampir olduğunu düşünen insanlar arasında bulunan Riva, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve şartlı tahliyesi birçok kez reddedildi.
6. Kanlı Kontes Elizabeth Bathory’nin 600’den fazla kızı öldürdüğü söyleniyor
Kanlı Kontes olarak da bilinen Elizabeth Bathory, gerçek hayattaki en ünlü kadın vampirlerden biri. Öyle ki Bram Stoker’ın Drakula’sına, Kazıklı Vlad’dan bile daha fazla ilham vermiş olabilir. 1585 ile 1609 arasında, Bathory sadistçe 650 genç kadına zarar verdi. Kendisi, bir kadın tarafından işlenen en fazla cinayet rekorunu elinde tutuyor!
Bathory, evli ve dört çocuğu olan bir Macar kontesiydi. Ayrıca sadist bir yanı vardı. Onun için çalışmaya gelen genç köylü kızlara eziyet edip daha sonra öldürüyordu. Kanıtlanmamış olmasına rağmen, genç kalmak için kan içtiği ve kan banyosu yaptığı söylenmektedir. Mahkeme kayıtlarından, Bathory’nin kurbanları üzerinde iğneler kullandığı, onları yaktığı ve etlerini ısırdığı biliniyor.
Vampir olduğunu düşünen insanlar arasında bulunan Bathory, soylu ailelerin kızlarını hedef almaya başlayana kadar yargılanmadı. 1611’deki duruşmasında 300’den fazla tanık yaptığı zulümlerden bahsetti. Suçlu bulundu, ancak idam edilmek yerine kalesine hapsedildi. Bir hastalıktan ölmeden önce dört yıl orada yaşadı.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Genç Görünmek İçin Bakireleri Öldürüp Kanlarıyla Yıkanan Acımasız Katil Elizabeth Bathory”
7. Mathew Hardman, yaşlı komşusunu öldürüp kalbini göğsünden çıkardı ve kanını içti
Kuzey Galler’den Mathew Hardman, arkadaşları tarafından normal ve sessiz bir çocuk olarak tanımlanıyordu. 17 yaşındaki Hardman sanat okulunda okuyordu ve yarı zamanlı çalışıyordu. Hardman’ın, 90 yaşındaki komşusu Mabel Leyshon’u öldüreceği hiç kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi. Ama 2001 Kasım’ında tam olarak böyle oldu. Hardman, yaşlı komşusu televizyon seyrederken onun evine girdi ve zavallı kadını 22 yerinden bıçakladı.
Yaşlı komşusu öldükten sonra Hardman onun kalbini oydu ve gazeteye sardı. Kanını bir mutfak tenceresine boşalttı ve içti. Ayrıca ayaklarının dibine mumlar ve bir haç koydu. Olaydan önce, Hardman vampirlere takıntılı hale gelmişti. Kan içmenin onu ölümsüz yapacağına inanıyordu. Hatta bir Alman değişim öğrencisini vampir olmakla suçladı. Onu ısırması için yalvardı, böylece kendisi de onlardan biri olacaktı. Hardman tutuklandı ve daha sonra Leyshon’un ölümü sırasında esrar içtiğini itiraf etti. 2002 yılında Hardman ömür boyu hapse mahkum edildi.
8. Allan Menzies, arkadaşını öldürüp kanını içti ve kafatasının bir parçasını yedi
Vampir olduğunu düşünen insanlar arasında bulunan Allan Menzies, 2003 yılında Edinburgh, İskoçya yakınlarında, en iyi arkadaşının hayatına son verdi, kanından biraz içti ve kafatasının bir parçasını yedi.
Menzies, kurban Thomas McKendrick’i 4 yaşından beri tanıyordu. Kendisi Anne Rice’ın bir kitabına dayanan vampir filmine takıntılı hale gelmişti. Öyle ki bu filmi 100’den fazla kez izledi. BBC News’e göre Menzies, filmdeki Akasha karakterinin kendisini ziyaret ettiğini de iddia etti: “Akasha ile insanları öldürdüğüm takdirde sonraki hayatta ödüllendirileceğim konusunda anlaştım.” dedi.
Olay günü Menzies, arkadaşı McKendrick’in Queen of the Damned filmi aleyhinde bir şeyler söylediğini ve bu yüzden öfkeden deliye döndüğünü söyledi. Arkadaşına en az 10 kez çekiçle vurdu. Daha sonra McKendrick’i bir mutfak bıçağıyla 42 kez bıçakladı.
Arkadaşı öldükten sonra Menzies onun kanını içti ve kafatasının bir kısmını yedi. Daha sonra sığ bir mezar kazdı ve McKendrick’i gömdü. Birkaç hafta sonra ise tutuklandı. İki psikiyatrist, Menzies’in McKendrick’i hedef aldığında akıl hastalığından muzdarip olmadığını söyledi ve ömür boyu hapis cezası aldı. 2004 yılında Menzies, İskoçya’daki Shotts Hapishanesi’nde intihar etti.
9. Fritz Haarmann, iki düzineden fazla insanı boyunlarından ısırarak öldürdü
Fritz Haarmann, tüm zamanların en ünlü vampir suçlularından biridir. 1918 ve 1924 yılları arasında Almanya’nın Hannover kentinde en az 24 erkeğin hayatını aldı. Takma adları arasında “Hanover Vampiri”, “Hanover Kasabı” ve “Kurt Adam” yer alır. Haarmann16 yaşında, küçük çocuklara uygunsuz bir şekilde dokunmaktan tutuklandı. Bir akıl hastanesine yerleştirildi, ancak daha sonra kaçtı.
Haarmann, genç erkeklere ve çocuklara iş vaat ederek onları evine götürüp saldırıyordu. Daha sonra adem elmalarını ısırıp onlar ölünceye kadar kanlarını içiyordu. Kurbanları öldükten sonra Haarmann cesedi parçalara ayırıp, kafatasını ve iç organları çıkardıktan sonra kemikleri Leine Nehri’ne atıyordu.
Leine Nehri’nde 500’den fazla kemiğin bulunmasının ardından şüpheler 45 yaşındaki Haarmann’a döndü. Çünkü birkaç kaybolmayla ilgili olarak sorgulanmıştı ve o zamanlar yasal bir suç olarak kabul edilen bir eşcinsel olduğu biliniyordu. Haarmann’ın evinde kurbanlara ait birçok eşya bulunduğu zaman suçunu itiraf etti. Katil yalnızca 24 kişiyle ilgili olarak suçlanmasına rağmen, 50 ila 70 kadar erkeği öldürdüğünü iddia etti. 1924’te ölüm cezasına çarptırıldı. Mahkumiyeti hakkında şunları söyledi:
“Beni ölüme mahkum et. Ben sadece adalet istiyorum. Ben deli değilim. Beni azap olan bu hayattan kurtar. Merhamet için yalvarmayacağım, temyiz etmeyeceğim. Hücremde kahve, peynir ve puro eşliğinde mutlu bir gece daha geçirmek istiyorum, ardından babama lanet okuyacağım ve sanki bir düğün gibi idamıma gideceğim.”
10. Marcelo Costa De Andrade, güzel olmak için genç erkeklerin kanını içti
Vampir olduğunu düşünen insanlar arasında bulunan Marcelo Costa De Andrade, Brezilya’nın en kötü şöhretli isimlerinden biridir. “Niteroi Vampiri” olarak adlandırılan Andrade, yaşları 6 ile 13 arasında değişen genç erkekleri hedef alıyordu. Onun en az 14 kişiyi öldürdüğü tahmin ediliyor. Andrade fakir bir şekilde büyüdü ve söylenene göre, genç bir çocukken cinsel ve fiziksel açıdan istismara uğradı.
Andrade 24 yaşındayken yoksul genç erkekleri ıssız bölgelere götürmeye başladı. Orada, kurbanlarını boğup öldürdükten sonra bazılarının kanını içerdi. Neden yaptığı sorulduğunda “onlar kadar güzel olmak” istediğini söyledi.
Andrade, kurbanlarından birini elinden kaçırdıktan sonra yakalandı. Akıl hastalığı nedeniyle suçsuz bulundu ve hastaneye yatırıldı. 1997’de kaçtı, ancak birkaç gün sonra yakalanıp hastaneye geri götürüldü.
11. Joshua Rudiger, 2.600 yaşında bir vampir olduğunu söyledi
Joshua Rudiger, 1998’de evsiz bir kadının canını aldı ve üç evsiz adamı bıçakla yaraladı. Bunu neden yaptığı sorulduğunda, 2.600 yaşında bir vampir olduğunu ve kurbanların kanını içmek istediğini söyledi.
Rudiger o sırada sadece 22 yaşındaydı. Yirmi yıldan fazla deneyime sahip olan Rudiger’in avukatı, Rudiger’in şimdiye kadar gördüğü en kötü akıl hastalığı vakası olduğunu söyledi. Aynı zamanda bir samuray olduğunu iddia eden Rudiger’e şizofreni ve bipolar bozukluk teşhisi kondu.
Rudiger’in öldürdüğü kadın 48 yaşındaki Shirley Dillahunty idi. Kadını uyurken bıçakladı. Daha sonra onun hayatını almaya niyeti olmadığını ve sadece kanını içmek için küçük bir kesik açmak istediğini söyledi. Rudiger, 23 yıl hapis cezası aldı.
Kaynak: 1