Rusya için bir şans diyenler de var sadece propaganda yapan bir popülist olduğunu düşünenler de. Karizmasını göstermek için dönem dönem ince şekiller yapıyor. Üstü çıplak ata binmeler, kaplanla poz vermeler gibi daha çok Amerika kafasından alışkın olduğumuz algı yönetimleriyle gündem yaratıyor. Bu çalışmalarının sonradan kurgu olduğu ortaya çıksa da ihtiyaç duyulduğu zamanlarda ona gerekli puanları kazandırıyor.
Öyle ya da böyle bölgenin en önemli güçlerinden biri durumunda. Özellikle dış politikada yaptığı hamleler “kimse sabrımızı zorlamasın” geyiğinden çok öte noktalarda. Peki Forbes tarafından 2014’ün en güçlü lideri seçilen Vladimir Putin kimdir, nerelerden nerelere gelmiştir.
Vladimir Vladimirovich Putin yani Vlademiroğullarından Vlademir Putin
Putin 4 yaşında
Savaş gazisi ve fabrika işçisi bir babanın oğlu olarak Leningrad şehrinin fakir kenar mahallerinden birinde doğar. Putin ailesi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dönem koşullarında normal kabul edilen “kommunalka” denilen komün apartman dairelerinde yaşarlar. Kommunalka’larda daireler paylaşılır. Putin ailesi de aynı dairede iki farklı aileyle birlikte yaşar.
Dj Putin’le pop- rock
Gençken okulun radyo kanalında dj’lik yapan Putin, Beatles ve dönemin rock parçalarını çalarmış. Söylenenlere göre favori Beatle tipi Paul en sevdiği şarkı da Yesterday’miş. Ancak Putin’in sonradan kendi söylediklerine göre asla batı değil hep Sovyet standartlarında parçaları sevmiş ve dinlemiş. Sosyo – kültürel konularda hayli tutucu olan Putin mi doğru söylüyor yoksa yakın çevresi mi orası size kalmış.
Putin ile Judo öğreniyorum
1974 yılında okulunda judo şampiyonu olan Putin bu özelliğini sık sık gündeme taşıyor. Sert lider imajının cilası olan Judo anları dönem dönem basına dağılıyor. Yukarıdaki ünlü kare St. Petersburg’taki bir spor okulunu ziyaretinden ve Reuters imzalı.
Eski maliye bakanı ve merkez bankası başkanı Sergey Alaksashenko’ya göre Putin’in Judo aşkı onun dış politika stratejilerinde de etkili oluyor. Putin dış politikayla sıkça özdeşleştirilen satrançtaki gibi karşı tarafın hamlesini beklemek yerine, Judo’da olduğu gibi fırsatını bulduğu anda tek hamlede rakibi indirmeyi seviyor.
Casusluk kanında var
Casusuluk romanları ve filmlerine bayılan Putin’in en sevdiği dizi de 1970’lerde yayınlanan bir casusuluk serisi olan “17 Moments of Spring”. Dizide II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Nazi saflarına sızan Stierlitz isimli Rus ajanının hikayesi anlatılıyor. Putin’i bu casusluk hadiselerinde en çok etkileyen şey ise koca bir ordunun yapamadıklarını tek bir adamın yapabilmesi olmuş. Tek adam kavramına takık olduğu okuduğu kitaptan, izlediği diziden bile belli. Casus Stierlitz karakteri Sovyetler için batıda James Bond neyse o anlama geliyor.
KGB’nin parlayan yıldızı olarak Almanya’da
Almanya Potsdam’da hâlâ ayakta olan dönemin KGB hapishanesi.
1985 yılında KGB tarafından Doğu Almanya’da görevlendirilir. Diğer KGB ajanlarının aksine Almanlarla takılmayı sevmektedir. Alman disiplininden etkilendiği söylenir. Ayrıca taklit konusunda o kadar yetenekliymiş ki görevi boyunca Alman yerel lehçelerine kadar konuşabiliyormuş. Putin’in Doğu Almanya görevleri hakkında tabii ki yeteri aydınlıkta kaynak yok; ancak hizmetleri karşılığında KGB tarafından bronz madalya ile ödüllendirildiği biliniyor.
1989 yılında duvar yıkılınca Sovyetlere geri döner
1991 yılında KGB ile ilişiği kesilir. O dönem Leningrad’da belediye başkanı Putin’in eski hukuk profesörü Anatoly Sobchak’tır. Sobchak öğrencisini yanına alır ve böylece Putin’in ilk kamu hizmeti başlamış olur.
Sovyet derin devleti
Sovyet derin civcivi
Anatoly Sobchak ilk demokrat başkandır. Bir çok kaynak Putin’in Sobchak’ın yanına KGB tarafından yerleştirildiğini söyler. Zaten herkes herkesin gözlendiğini, dinlendiğini bilmektedir, kimse bu durumu sorun etmez. Putin de KGB ile olan bağlarını hiçbir zaman inkar etmemiş aksine bunu ön plana çıkarmakta sakınca görmemiştir.
Perdenin ardındaki adam
Putin kısa süre içerisinde Sobchak’ın sağ kolu olur. Daima düşük bir profil sergiler fazla ortalarda gözükmez. Gri Kardinal lakabını almıştır. “Halledilmesi” gereken durumlar olduğunda Putin devreye girer ve işleri kurum adına yoluna koyar.
Onu da yargıladılar…
Ayarlayın o işleri, daway?
Ama tabii ki bir şey olmadı, Rusya’da hukukun üstünlüğü denilen şeye safsata gözüyle bakılıyor. Ayrıcalıkların üstünlüğü üzerine kurulu bir düzenleri var. Uzun süre eşitlikten yana bir sistemin neferleriyiz diye takılanların sistem değişince kendi hukuklarını kurmaları da çok güzel kafa. Putin’de bir dönem ihracat ve ithalat adına verilen ticaret belgelerinde adam kayırma iddiasıyla soruşturmaya uğrar. Olay kısa süre içinde delil yetersizliğinden kapatılır.
İlk mağlubiyet aslında yeni hayatın ilk galibiyeti
Belediyenin ikinci seçimlerinde kampanyanın başında Putin vardır ancak Moskova destekli Vladimir Yakovlev’e karşı kaybeder. Yeni başkan ona belediyede bir görev teklif etse de bu durum ihanet olarak anlaşılacağı için görevi kabul etmez. Hemen jenerik bir laf eder: İhanetle ödüllendirileceğime sadakate muhtaç kalırım.
Bu son dönem piyasaya sunulan tiran liderlerin hepsinde aynı hikaye gözlemleniyor. Belediye, derin devlet, muhafazakarlık, yolsuzluk, özlü sözler, sadece kendi kontrolünde denetimsiz sermaye, çevresinde sonradan güçlendirilmiş iş adamı sürüsü, insan hakları ihlallerinin normalleşmesi, yolsuzluk, sıkı imaj çalışması, yolsuzluk, yolsuzluk…
KGB bitti yaşasın yeni KGB
1991 yılında sonlanan gizli servis kariyeri 1998 yılında FSB’nin başına gelmesiyle yeniden başlar. FSB, Sovyetler döneminde ismi KGB olan kurumdur. Atama Boris Yeltsin tarafından yapılır. Böylece Putin’in Moskova’dan uzaklaşmaması da sağlanır.
Semtin çocuğuyum tavırları…
Putin’in Moskova yılları yeniden başlar ama onun aklı St. Petersburg’tadır. Bir demecinde Moskova’yı sevmiyor değilim ama St. Petersburg’u daha çok seviyorum. Moskova daha çok Avrupa şehirleri gibi der.
Geçen yine Gizli Servis başkanıyla kantinde sıra bekliyoruz
Ağır iş yüküne rağmen eğitime devam eder ve ekonomi alanında doktora tezini devlet maden enstitüsünde verir. Sonradan tezin gerçekliğiyle ilgili iddialar ortaya atılsa da hadisenin üstü kapatılır. Kremlin’in kasası olarak bilinen Sergei Pugachev sonraları, “Putin ekonomiden anlamaz, sevmez de. Tüm o raporları okumayı ya da dinlemeyi sıkıcı bulur” diyecektir.
Başkanlığa geldiğinde halk arasındaki popüleritesi %2
Boris Yeltsin’in başkanlık için Putin’i işaret etmesi sürpriz olur. Herkes o dönem daha popüler olan Yevgeny Primakov’un başkanlığa getirileceğini düşünmektedir. Primakov’un daha etkili bir kariyeri vardır ve 1999 koşullarında Madeleine Albright’tan Saddam Huseyin’e kadar herkesle arkadaştır.
Devlet Başkanı Yeltsin Başbakan Putin
2001 yılında Yeltsin’e Putin tarafından takılan vatanseverlik nişanı
SSCB’den Rusya Federasyonu’na giden yolda Yeltsin dönemi oldukça çalkantılı geçti. Yeltsin devlet başkanlığını sürdürürken başbakan olarak atadığı Putin’i 1999 yılında kendinden sonra ülkeyi yönetecek adam olarak da işaret etti. Yeltsin’in halk arasındaki desteği düşmekteydi. Çeçenistan’daki savaş kontrol edilemiyor, ekonomide çalkantılar dinmek bilmiyordu. Ancak Yeltsin’in neden kendinden sonrası için ısrarla Putin’i işaret ettiği daha sonradan ortaya çıktı. Putin döneminde Yeltsin üzerindeki tüm soruşturmalar ve idari tedbirler kaldırıldı, arama ve el koyma kararları geri çekildi.
Ulusa seslenişte söylediğim ne varsa tersi
31 Aralık 1999’da yürütmenin başı olarak yaptığı ilk konuşmada demokrasi, basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, özel hayatın korunması gibi sözler verdi… neyse, burada bir gülme geldi.
İlk odaklandığı meseleler Çeçenistan ve Yeltsin dönemi oligarkları
Çeçenya’daki savaşta başarılarından dolayı bir albaya kahramanlık nişanı verirken
Putin henüz FSB’nin başındayken Çeçenistan için verdiği sert demeçlerle tanınıyordu. İktidarı boyunca da bu sert tutumunu sürdürdü. Özellikle siyasal islamcı kesimlerin enteresan şekilde çoğunda gözlemlenen Putin hayranlığının iş Çeçenistan meselesine gelince yerini suskunluğa bırakmasının sebebi budur.
Yeltsin zamanında ülkenin siyasi hayatında istedikleri gibi at oynatan para babalarını (oligarklar) Putin döneminde bir masa başında azarlandıkları ve görüntülerin tüm dünyaya servis edildiği o toplantıyla hatırlanıyorlar. Putin kendi döneminde ülkenin petrol ve gaz yataklarını kontrol eden oligark çevreyle yeni ilişkiler kurdu. Bu dönemde dünya yeni dolar milyarderleriyle tanıştı.
Taraf olmayan bertaraf olur
Fatih Terim, Hikmet Karaman arası tipiyle eski oligark Boris Berezovski
Yeltsin döneminde milyarder olan Boris Berezovski başlarda Putin karşıtı olarak hayli faaliyete girişti. Bunlar arasında Çeçen güçlere para desteği yaptığı da sayılıyor. Ülkesinden kaçıp Londra’da sığınmacı olarak yaşamak zorunda kalan Berezovski şirketlerinin hisselerini de Roman Abromovich’e kaptırdı. Bir dönemin ihale zengini Boris abi geçtiğimiz yıl İngitere’de intihar ederek yaşamına son verdi. Bu dönem Putin’in “Benim işime karışmayan oligarka dokunmam, karışanı yaşatmam” dönemi olarak biliniyor.
Çeçenlerin kanlı Moskova Tiyatrosu baskını
2002 yılında 40 çeçen militan Moskova Tiyatrosu’nu 912 rehineyle birlikte ele geçirdi. Üç gün süren pazarlıklara Putin’in tavizsiz politikası damga vurdu. Baskın ordunun operasyonuyla son bulurken 129 masum insan hayatını yitirdi. Bu son yıllarda yapılan en başarısız rehine kurtarma operasyonlarından biri olmasına rağmen Putin’in popüleritesi azalmadı.
2004 yılında Kuzey Osetya Özerk Cumhuriyetinde bulunan Beslan kasabasındaki bir okulda ikinci büyük rehine krizi yaşandı. Çatışmaların sonunda, aralarında 186 çocuğun bulunduğu, en az 334 rehinenin öldürüldü, yüzlerce rehine yaralandı. Putin’in Çeçenistan politikası asla değişmedi. Sonunda sorunu Çeçenistan içinde bir kardeş kavgası başlatarak çözdü.
Doğumgünü hediyesi olarak öldürülen gazeteciler
2004 yılında ikinci defa seçilen Putin artık ülkeyi istediği gibi yönetir oldu. Ülke, Rusya Federasyonu olarak değil, Putin’in Rusya’sı olarak tanımlanıyor. Bu tanımla simgeleşen olaylardan biri de bir gazeteci cinayeti. Özellikle Çeçenistan’da ordunun işlediği insan hakları suçları ve yolsuzluk haberleriyle tanınan muhalif gazeteci Anna Politkovskaya 2004 yılında evinin girişinde dört kurşunla öldürüldü. Anna Politkovskaya daha önce de zehirlenmiş ama kurtulmayı başarmıştı. Politkovskaya’nın öldürüldüğü 7 ekim günü, Vladimir Putin 56’ncı yaş gününü kutluyordu. Bu cinayet mafyanın devlet başkanına doğumgünü hediyesi olarak yorumlandı.
Krizi fırsata dönüştürenlerden
SSCB dağıldıktan sonra Rus ekonomisinde gayri safi yurtiçi hasıla artışı
Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra ülkenin içine düştüğü ekonomik kriz, Putin’in üst üste kazandığı seçimlerin en büyük sırrı. Bu dönemlerde Rus ekonomisi oldukça gelişti ve büyüdü. Putin, kendi döneminde yaşanan ekonomik gelişmenin faydasını her seçimde görüyor. Aslına şanslı bir lider olduğu da söylenebilir; çünkü ekonomisi büyük ölçüde petrole bağlı olan Rusya’da fiyatlar son yıllarda hep istediği yönde gitti. Geçen hafta yaşanan krizin tek sebebinin de petrol fiyatlarındaki dalgalanma olduğu düşünüldüğünde Rus ekonomisinin ne derece kırılgan olabildiği anlaşılıyor.
Gül – Erdoğan hikayesine kaynaklık eden ilişki
Kankalar maç keyfinde
Dmitry Medvedev ve Putin yaklaşık 20 senedir yakın çalışma arkadaşları gibiler. Medvedev, Rusya’nın en büyük şirketi ve dünyanın en fazla doğalgaz çıkaran yapısı olan Gazprom’un başkanlığını yaptığı dönemde Putin ile hayli yakın çalıştı. O zamandan beri ülkeyi ikisi yönetiyor. Putin onu işaret ettiğinde Medvedev başbakan seçiliyor, o seçildikten sonra Putin devlet başkanı oluyor. Asıl yetki tabii ki hep Putin’de. 2008 yılında Medvedev başbakan – Putin devlet başkanı değişiminden sonra yine sıkı bir ekonomik kriz yaşanmıştı. Batılı yatırımın hayli etkin olduğu Rus pazarında, siyaset – ekonomi etkisi bir kere daha gün yüzüne çıkmıştı.
Abhazya ve Güney Osetya Savaşı
Rusya ve Gürcistan arasındaki savaşta Güney Osetya ve Abhazya Gürcistan’dan alınmış ve Rusya tarafından bağımsızlıkları tanınmıştır. Bu iki bölgenin bağımsızlığını Rusya’dan başka dünyada sadece Nikaragua ve Venezuela tanıdı. Uluslararası alanda Güney Osetya hâlâ Gürcü toprağı olarak tanınıyor. Abhazya içinse vatandaşlarının hepsine Rus vatandaşlığı da verilen kimsenin tanımadığı ama bir cumhurbaşkanı, başkanı olan, devlet – özerk yapı arasında bir bölge denilebilir. Yani aslında devletler ama Rusya haricinde kimseyle ilişkileri yok diyelim.
Seçimde göz önünde hile
2012 yılındaki seçimlerde %64’e yaklaşan bir oy alan Putin’in seçime hile karıştırdığı yönünde iddialar var. İktidara geldiğinden bu yana muhalefeti baskı altında tutan Rus devlet başkanı hakkında özellikle Rusya’da artık günlük bir terim haline gelmiş olan “Carousel voting – Atlıkarınca seçmeni” denilen suçlama yapılıyor. Bu tabir otobüslere doldurulan sahte seçmenlerin birden fazla oy bölgesinde dolaştırılarak çoklu oy kullandırılmasına deniyor; yani Atlıkarınca misali dönüp dönüp oy kullanıyorlar.
Ukrayna Avrupa’nın mı Rusya’nın mı
21 Mart 2014, Kırım’ın Rusya’ya katılma seramonisi
Hatırlarsak Rusya yanlısı devlet başkanı Viktor Yanukoviç’in halk ayaklanmasıyla devrilmesinin ardından başlayan olaylar savaş boyutuna gelmişti. Meşhur meydan ayaklanmalarında halka ateş açılmış, ölenler olmuştu. Ukrayna’da Avrupa Birliği destekçileri ve Rusya tarafından desteklenen karşı isyancıların mücadelesinde on binler yaşadıkları yerlerden göç etmek durumunda kaldı. Rusya o arada Kırım’ı ilhak etti.
Bugün Kırım’da yapılan referandum sonrası Rusya yanlısı bağımsız bir cumhuriyet bulunuyor. Kırım halkının %98’i Rusya’ya bağlanmak için evet oyu verdikleri halde oylama uluslararası alanda tanınmıyor. Milli irade aşığı ülkemiz de referandumu tanımayan ülkeler arasında. Sonuçta %98 oy almış neden tanınmıyor acaba sorusunun cevabı Putin konusundan farklı meselelere uzadığı için o kısıma burada girmiyoruz.
Aaa, hemen yanımda Çin varmış…
Rusya’nın özellikle son dönemde batıyla karşı karşıya gelmesi ve ülkedeki ana yatırımın batılı ülkelerde olmasının tekinsizliği, Putin’i Çin ile işbirliği yapmak durumunda bıraktı. Bunun sonucunda iki ülke tam 70 milyar$ değerinde bir gaz hattı anlaşması imzaladı. Ayrıca Moskova ve Pekin arasında yapılacak binlerce kilometrelik bir hızlı tren projesi için de imzalar atıldı. Rusya, Ukrayna çıkışı sonrasında başına gelebilecek bir izolasyon politikası karşısında yaşanacak durgunluğu önlemek için bu hamleleri yapıyor.
Onun hedefi de çok benzer: 2024
Belediyede çalışırken yakın çevresi tarafından “Patron” diye çağrılıyordu, bugün o çevre haliyle daha da büyüdü ve artık ona “Çar” diyorlar. Lideri sürekli pohpohlanan lakaplarla lanse etmek ve bitip gitmiş dönemlerden mitler yaratmak bizim de yabancısı olmadığımız durumlar. Putinleşme denilen tabir bugünlerin politik diline boşuna girmedi. Forbes dergisi tarafından 2014’ün en güçlü kişisi seçilen Putin’e yakıştırılacak bir sonraki lâkap merakla bekleniyor. Rusya hakkında daha da enteresan bilgiler için sizi buraya alalım.