Ümit Yaşar Oğuzcan denince aklınıza ne geliyor? Siz de onu bir Ayten’dir tutturmasıyla mı hatırlıyorsunuz? Ya da aşk okuyup aşk dokuduğunuzda çareyi Ümit Yaşar şiirlerinde mi arıyorsunuz? Haklısınız, sonuçta karşınızda romantik şiirlerin, melankolik dizelerin duygusal şairi Ümit Yaşar duruyor. Fakat şairimizin “sözüm meclisten dışarı” diyerek kalemi eline aldığı ve başta politikacılar olmak üzere birçok kişi ve durumu eleştirdiği, pek de bilinmeyen çokça yergi şiiri var. Öyle ki bu şiirleri topladığı kitabının önsözünde “ve ben; hiciv şairi Ümit Yaşar,” diye başlıyor söze ve şöyle devam ediyor: “bugün yaşıyorsam, bu önsözü yazıyorsam, bu kitabı yayımlıyorsam, öldürülmemişsem, diyardan diyara sürülmemişsem; bu da yaşadığım çağın onuru ve yıllardır hicvettiğim devlet adamlarının yüz akıdır. Bundan şiir adına, memleketim adına övünç duyuyorum.” Melankoliye kısa bir ara verip eleştiri oklarının peşinden edebi, tarihi bir serüven yaşamak isteyenler için bu 8 yergi şiirini derledik, keyifli okumalar!
1. Sıkı Rejim
Elbette sıkı rejim yapmalı insan
Genç kalmak için
Ete, pilava, makarnaya paydos demeli, bir
Sabah kahvaltısından vazgeçmeli, iki
Akşamları hafif yemeli, üç
Sonra çok konuşmamalı
Her düşündüğünü söylememeli
Hatta çok düşünmemeli bile
İnsan bunları yaptı mı
Tığ gibi olur
Yaşlanınca da İsmet Paşa gibi olur
Çivileme atlar denize
Bir gece sabaha kadar uyumaz da
Bana mısın demez maşallah
Neden
Hep sıkı rejimin nimetleri bunlar
Rejim ne kadar sıkı olursa o kadar iyi olur
Bir kere insan kolay kolay hastalanmaz
Hele daha da sıkı olursa
Hastalık nedir bilmez
Bilse de söylemez
Sıkı rejimde yaşayan insan
Çok yemez
Çok konuşmaz
Çok düşünmez
Hülasa efendim
Sıkı rejimin faydaları saymakla bitmez.
Her pazartesi başlanmaya söz verilen ve hafta ortasında bozulan rejimler mi daha sancılıdır yoksa sıkı rejim mi, bunu ancak yaşayan bilir. “Hatalı bir devlet adamını ya da ünlü ve güçlü bir politikacıyı en açık, en vurucu bir biçimde hicvedebilmek şairliğin, hazırcevaplığın ve zekânın yanı sıra yürek ister her şeyden önce.” diyen Ümit Yaşar’a göre ise daha zor olan bir şey daha var: Sancısını hissettiğin bir şeyi anlatmak, yani hiciv şairliği. Ancak ne kadar zor olsa da, yüreğini ortaya koyarak İnönü’yü eleştirdiği bu şiiriyle, bunda oldukça başarılı gözüküyor.
2. Johnson’un Mektubu
Okunsaydı bir defa
Anlardık neymiş vefa
Her türlü derde deva
Johnson’un mektubu
Onun duyduğu sevinç
Bizi sevindirmez mi hiç
Ez ez de suyunu iç
Şu Johnson’un mektubu
Edebiyatta tekmiş
Tarihe geçecekmiş
Sanki milyarlık çekmiş
Şu Johnson’un mektubu
Tersinden oku çevir
Eşi bulunmaz nesir
Neyin nesidir nedir
Şu Johnson’un mektubu
Üslubu pek ince mi
Manası derince mi
Bir sır mı bilmece mi
Şu Johnson’un mektubu
Yarası yok, gocunur
Belki bir gün okunur
Zülfiyâr’e dokunur
Şu Johnson’un mektubu
Bir mektup ki ne sevgiliden geliyor ne gurbetten, ne eski bir dosttan ne de kardeşten… Ümit Yaşar’ın diline düşen bu mektup ABD Başkanı Lyndon B. Johnson’dan geliyor, taa nerelerden. Nedeniyse İnönü hükümetinin Kıbrıs meselesi yüzünden yaşadığı devletlerarası bir sorun. Makarios’un Zürih Antlaşması’nı tek taraflı feshetmesi adadaki gerilimi artırır. İnönü, Time dergisine verdiği demeçte Batı ittifakına göndermeli olarak “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye bu dünyada yerini alır” sözünü edince Amerika’nın cevabı gecikmez ve Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunamayacağını söyleyen ünlü “Johnson Mektubu” gelir. Mektup gelir gelmeye de, onun ucunu yakmak bizim Ümit Yaşar’a düşer.
3. Demirel’in Dedikleri
Adamlar aya gidiyor
Demirel bismillah diyor
Sabrımız bitti diyor
Demirel maşallah diyor
Milletçe fakiriz, açız
Yalnız ölmek kaldı ucuz
Sorarsak ne yapacağız
Demirel inşallah diyor
Boşuna neylesek, nitsek
Gören yok eriyip bitsek
Bir parça ileri gitsek
Demirel illallah diyor
Düşmüş kıratın peşine
Candan sarılmış işine
Oturmuş sofra başına
Demirel elhamdülillah diyor
Hamama girip nalınla
Çıkarız açık alınla
Sen tut bildiri yayınla
Demirel fesuphanallah diyor
Ayaklar baştan habersiz
Başlar tıraştan habersiz
Atılan taştan habersiz
Demirel estağfurullah diyor.
Süleyman Demirel’in en çok eleştirilen, karikatürlere, şiirlere, hiciv yazılarına ve şarkılara en çok konu olan politikacı olduğunu söyleyebiliriz. Ümit Yaşar için de aynısı geçerli. El Ay’a giderken bizim ülke gündemiyle sıkışmışlığımız içine oturmuş biraz sanki. Bu şiiriyle Demirel’in rahatlığına “millet aç, aç!” tepkisi vermiş yıllar önceden. Taşlamalarının yanında şu sözleri de eksik etmiyor ama: “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek isterim gönül açıklığıyla. 30 yıla yaklaşan yergicilik yaşamımda en çok hicvettiğim insan o oldu. Bunlara kızmayan, her yazılanı, çizileni hoşgörü ile karşılayan, darılmayan, alınmayan ve kin bağlamayan da o oldu yine.”
4. Kanlı Perşembe
Yalnız çarşambadan değil
Salıdan, pazartesiden
Ve nice Kanlı Pazar’lardan belliydi
Geleceği
Bu Kanlı Perşembe’nin
(…)
Boşu boşuna
İkiye bölündü gençlik
Solda devrimciler
Sağda milliyetçiler
Ne yazık
Sol da sağ da farkında değil
Devrimci olmak
Milliyetçi olmamak değil
Milliyetçi olmak
Devrimci olmamak değil
Bu sefer tarih 16 Mart 1978. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde yaşanan bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren 7 öğrenci, şairin dizelerinde can buluyor.
5. Borçlarımız ve Atasözlerimiz
Vatan borcu deyip
Devirdik M.C.’yi
Vicdan borcu deyip
İnandık Ecevit’e
Şimdi onlar yüzünden
Allah’a can borcumuzu ödüyoruz
Teker teker!
(…)
Bir yanda
Uçan kuşa borçlanıp da
Borç yiğidin kamçısıdır diyenler
Bir yanda
Fakir halkımız
Yani yıllardır kamçı yiyenler!
“Bu zor günler yakında biter, ak günler başlar.” Bülent Ecevit önderliğindeki CHP’nin 1973 seçimlerinde Ak Günler şarkısı eşliğinde vaadi buydu. Buna karşılık Ümit Yaşar, “anladık ki bir düş’müş meğer bizim için ak günler” deyip yıldan yıla artan dış borcumuzu bu sözlerle eleştiriyor.
6. Şair Başbakana Şiirler
Parlamentomuzda
Bir avuç şiir heveslisi var
Ve bir hayli
Şiirden nasibini almamış olanlar
İnanın
İşi güç şair Başbakanın.
Ha bire
Bir enkaz devraldık diyorsun
Daya kamyonları
Kaldır şu enkazı
Daha ne bekliyorsun?
Ecevit bilindiği üzere şairlik yönüne de sahip bir politikacıydı. Ülkenin başbakanı şair olunca, bir hiciv şairinin de en büyük silahı dizeler oluyor elbette. O yüzden Karaoğlan, Ümit Yaşar’ın en çok andığı isimlerden biri.
7. Bankerzede Destanı
Biri çıkıp güvenli yol gösterdi
Herkes iyi kötü toplayıp verdi
Hepsinin de başı göklere erdi
Hak kulunu şaşırtmasın bir kere
Gitti gider yatan para bankere
Almak umuduyla en büyük payı
Kimi evi sattı, kimi arsayı
Üç beş tilki topladılar parsayı
Hak kulunu şaşırtmasın bir kere
Gitti gider yatan para bankere
(…)
80 sonrası yazdığı şiirlerinde siyaset yasağı nedeniyle ekonomik konular daha ağır basıyor. Kendi sözleriyle “Kastelliler, Kaçtelliler, bankerler, mankerler, YÖK’ler, yoklar, Anayasa, Babayasa bu dönemin flaş konuları oluyor.”
8. Kendime Taşlar
Yirmiiki Ağustos dokuzyüzyirmialtı
Şerefsiz bir dünyaya yanılıp teşrif ettim
Ne kadar tezat varsa onlarla dolu ömrüm
Karalarla akları tam kırk yıl telif ettim
Gördüm her çeşidini üzüntüyle kederin
Şükür çirkinliğimi yüzüme vurmadılar
Hatası affedilmez valideyle pederin
Dünyaya getirirken fikrimi sormadılar
Talihim pek açıktır dosttan, dostluktan yana
Vardır her felakette dostlarımın markası
Öyle çoktur sayılmaz yediğim dost kazığı
Sağlam kalan sadece kulağımın arkası.
Edebiyat dünyamızda kendini bir türlü beğenmeyen edebiyatçılarımız hayli fazla. Bu şiirden anladığımız kadarıyla Ümit Yaşar da bu gruptan. Yazdığı yergi şiirleriyle hiçbir zaman ceza almasa da, sıra kendini yargılamaya geldiğinde acımasız olabiliyor şairimiz.