Anadolu coğrafyası, binlerce yıldır pek çok topluluğa ev sahipliği yaptı. Haliyle günümüzde her bir topluluğun kültüründen izler bulmak mümkün. Konu Anadolu’nun zenginliği olduğunda akla gelen ilk şeylerden biri de yüzlerce, hatta binlerce yıldır var olan ritüeller. Kimi zaman yağmuru durdurmak kimi zamansa kötülüklerden korunmak için gerçekleştirilen bu ritüeller, günümüzde mümkün olduğunca yaşatılmaya çalışılıyor. Türkiye’nin dört bir yanından unutulmaya yüz tutmuş ritüelleri sizler için araştırdık. İşte Koleda Bayramı’ndan Bocuk Gecesine, Türkiye’nin ritüelleri…
Doğu Karadeniz’in sis kovma ve güneş duaları
Konu hala yaşayan ritüeller olduğunda akla gelen ilk ritüellerden biri sis kovma duası. Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, 1945 tarihli bir kitabında Trabzon’un Yomra ilçesinden ve Rize’den derlediği güneş duasından bahseder. Bu duaya göre ateşe kına dökülürse yağmur durmaktadır. Yağmuru durdurmak için bir diğer seçenek ise 41 kel adamın adlarını birer birer sayarak bir ipe 41 düğüm atmak, ardından bu ipi kıbleye bakan bir duvara asmaktır.
Sürmene bölgesinde ise kırmızı bir kukla hazırlanır ve değneğin ucuna takılır. Ardından çocuklar, kukla önde olmak üzere evleri gezmeye başlar. Evlerden mısır unu, yağ ve kaymak toplayarak kuymak yaparlar, bir kısmını da kayalara serperler. Bunun nedeni kargaların kuymağı yediğinde sisin de dağılacağına inanılmasıdır. Eş zamanlı olarak bir de tekerleme söylenir:
Gucgucura ne istersun
Allah’tan güneş isterum
Hatunlardan baş yağ isterum
Verursan ver gidelum
Vermezsan kov gidelum
Tabii Doğu Karadeniz’in ritüelleri bunlarla sınırlı değil
Hemşin halkı, yağmurun durmadığı anlarda bir çalı süpürgesini beze sararak bebek görüntüsü verirler. Ardından yörenin çocukları bu bebekle birlikte ev ev dolaşmaya başlar. Bir evin kapısına geldiklerinde “Ablik bublik ne istersin?” diye sorarlar. Cevapları ise şu şekilde olur:
Bir kaşık yağ isterim,
Tekneden kaymak isterim,
Verene bir koç oğlan,
Vermeyene kör, topal kız,
O da yansın ateşe.
Bu tekerlemeler eşliğinde evlerden topladıkları yağ ve unla höşmerim hazırlanır, eğlenceyle yenir.
Karadeniz dediğimizde akıllara sis ve yağmur gelir
Zira bu iki doğa olayı, Karadeniz’in ayrılmaz bir parçasıdır. Kimi zaman güneşe hasret kalınır. Böyle anlarda güneş duasına çıkılır ve yakılan bir ateşte tereyağı eritilir. Ardından gökyüzüne atılır ve dua edilir. Rize’nin Pazar Horti köyüne ait Babra Bubrik adı verilen güneş duasının sözleri şu şekildedir:
Babra bubrik ne’sder
Kaşuk kaşuk yağ isder
Folden yumurta isder
Tekneden kaymağ isder
Verenun oğli olsun
Vermiyenun kör topal kizi olsun
Allah’dan güneş isder.
Edirne ve Tekirdağ’ın Bocuk Gecesi
Eski çağlardan kalma bir Balkan geleneği olan Bocuk Gecesi, günümüzde Edirne ve Tekirdağ’ın bazı köylerinde kutlanıyor. Bu gecenin kökeni konusunda belirsizlikler olsa da araştırmacılar, bu ritüellerin Orta Çağ’a dek uzandığını düşünüyor. Bocuk Gecesi’nde insanlar bir araya gelerek bal kabağından yapılmış yiyecekler tüketiyorlar. Bal kabağına ek olarak kar suyunda haşlanmış mısır da ikram ediliyor.
Unutulmaya yüz tutan bu ritüel, yerel yönetimlerin de katkısıyla tekrar gün yüzüne çıktı. Bocuk Gecesi’nin kutlandığı tarihler değişiklik gösterse de genellikle yılın en soğuk zamanında kutlanması gerekiyor. Adını Bocuk ismindeki kötücül bir varlıktan alan bu gece, Bocuk’un zararlarından korunmamız gerektiğini hatırlatıyor. ? Bu gecede yapılan etkinlikler genellikle Cadılar Bayramı olarak da bilinen Halloween’e benzetiliyor. Yüzlerini boyayan gençler evlerin kapılarını çalarak kabak tatlısı istiyorlar. Bocuk’un hayvanlarına ve evlerine zarar vermesini istemeyen kişiler buralara da kabak tatlısı yerleştiriyorlar.
Koleda Bayramı
Bir başka Balkan geleneği olan Koleda, kışın en soğuk gecelerinde kutlanıyor. Bu gecede aile bireyleri ve komşular toplanıp kötü ve karamsar düşünceler ifade eden kıyafetler giyerek hikayeler anlatıyorlar. Koleda, antik Slav mitolojisinde yeni doğan güneş anlamına geliyor. Kışın ilk günlerinde bebek formunda olan güneş, yılbaşıyla birlikte ilahlaşıyor. Güneşin döngüleri, Slav paganizminde farklı pagan tanrılarla ilişkilendiriyor. Tıpkı Bocuk Gecesi gibi Koleda Bayramı’nda da bal kabağı tüketiliyor.
Koleda hazırlıkları genellikle 20 Aralık’ta başlıyor. Kişiler o güne has kıyafetler giyip motifli şapkalar takıyorlar. Ek olarak Koleda’ya özgü ritüel şarkılarını söylüyorlar. Bu ritüel genellikle Kırklareli bölgesinde gerçekleştiriliyor.
Kazdağları’nda Kutup Yıldızı karşılama
Yaklaşık 800 yıldır Kazdağları’nda gerçekleşen bu ritüel, aslında köylerde yaşayan Alevi Türkmenlere ait. Her yıl ağustos ayında, Kutup Yıldızı’nın dünyaya en yakın olduğu günlerde yöre halkı, Sarıkız’ın zirvesinde çadır kurup kurban kesiyor. Geleneğin Şamanizm’den kaldığına inanılıyor.
Türklerdeki dağ kültü inancıyla bağlantılı olduğu düşünülen bu ritüelde Sarıkız tepesi ziyaret ediliyor, kurbanlar kesiliyor ve dilekler dileniyor. Ek olarak zirve yakınındaki ağaçlar kesilmiyor, hayvanlar avlanmıyor. Sarıkız’ın mezarının olduğu düşünülen bu yer, aynı zamanda Tanrı’nın evi olarak kabul ediliyor. Zira tüm gök tanrıların yükseklerde özel bir tapınma yeri bulunmaktadır. Dağ da genelde gökle yerin birleştiği yer olarak kabul edilir, yani kutsaldır.
Diyarbakır’da Kamçı Festivali
Geçmişi 600 yıl öncesine dayanan bu gelenek, her yıl 15 Mayıs’ta başlayıp 25 Mayıs’ta sona eriyor. Festivale katılanlar birbirlerini kamçılarla dövüyorlar. Tabii bu kamçılar festivalden bir gece önce halat ve bezden hazırlanıyor. Etkinliğe yalnızca erkekler katılabiliyorlar.
Genç erkeklerin günlük kıyafetleriyle katıldıkları bu festivali bölgenin ileri gelenleri de izliyor. Hakemler, kamçılarla birbirine vuran oyuncuları aşırıya kaçmaları halinde durduruyor. Oyunda bir yenen ya da yenilen bulunmuyor, dolayısıyla yorulan sırasını diğerine bırakıyor. Bu festivalin aslında bir hasat müjdesi olduğu düşünülüyor.
Antakya’da Kıddes-Yıkanma Bayramı
Bu ritüel, Yahya Peygamber’in Hz. İsa’yı Şeria Nehri’nde yıkadığı ve vaftiz ettiği gün kutlanıyor. Her yıl 14 Ocak’ta Antakya’daki Hıristiyan Araplar, Arap Aleviler ve Ermeniler tarafından kutlanan bu bayramda herkes, yıkanmak için ırmaklara ve pınarlara gidiyor.
Kıddes, Nusayriler için yaratılış günü anlamına geliyor. Zira o gün Firavun’un zulmünün bittiğine inanılıyor. Bu inanca göre 14 Ocak’tan 5 gün sonra insan yaratılıyor. Allah insanı 19 Ocak’ta kutsuyor. Dualara reyhan, zeytin ağaçları, kuşlar, toprak ve bütün tabiat eşlik ediyor. Bu nedenle Nusayriler zeytin ve reyhan ağaçlarını kutsal sayıyorlar.
Kıddes-Yıkanma Bayramı bunlarla sınırlı değil
Çocuklar doğduktan sonra önce tuzlanıyor, ardından zeytin ve reyhan yapraklarıyla dolu bir suda zeytinyağı eşliğinde yıkanıyorlar. Bu sayede çocukların kokmayacağına inanılıyor. Hatta bu işleme reyhanlama adı veriliyor.
Bu özel zaman diliminde evler temizlenir, yemekler yapılır, özel sularla saçlar taranır, çocuklara harçlık verilir, hatta bayramlaşılır ve mezarlık ziyaretleri gerçekleştirilir. Nişanlı kızların ve erkeklerin aileleri, karşı tarafa bir sürü hediye takdim eder.
İlginizi çekebilir: