İklim krizi, bütün dünyanın en önemli sorunlarından bir tanesi. Üstelik uzun yıllardır devam ediyor. İklim krizini derinleştiren bir diğer sorunu ise, çevre kirliliği. Çevre kirliliğine sebep olan veya doğaya herhangi bir şekilde zarar veren bütün unsurlar, iklim krizinin daha da büyük bir sorun haline gelmesine neden oluyor. Ancak yine yıllardır, hem iklim krizine hem de çevrenin korunmasına yönelik önemli mücadeleler de yürütülüyor. Dünya Çevre Günü, bu mücadelenin en somut adımlarından. Dünya Çevre Günü, 1972 yılındaki Birleşmiş Milletler Çevre Konferansından bu yana çevrenin korunmasına adına farkındalık oluşturmak için her yıl 5 Haziran’da kutlanıyor. 1972 yılından beri kutlanan Dünya Çevre Günü, her sene farklı bir temaya sahip. Bu sayede, tüm dünyadaki çevre krizi ve çevre sorunlarının görünür hale gelmesi amaçlanıyor. Bilim insanları, Dünya Çevre Günü’nde tüm dünyaya iklim ve çevre krizine dair önemli uyarılarda bulunuyorlar.
Dünya Çevre Günü’nün bu yılki teması sürdürülebilir, doğa ile uyumlu, daha temiz ve daha yeşil yaşam… Türkiye’de ise Dünya Çevre Günü ve 5 Haziran’ı içerisine alan hafta “Türkiye Çevre Haftası” olarak kutlanıyor. Türkiye, çevre sorunlarının yoğun olarak gözlemlendiği Akdeniz havzasında yer alıyor. Bununla beraber, iklim değişikliği, orman yangınları, su kaynaklarında azalma ve insan faktörü, Türkiye’nin önemli bir çevre felaketi ile karşı karşıya kalabileceğine işaret ediyor. Ancak bilim insanlarına göre bazı faktörler, Türkiye’deki çevre sorunlarının daha büyük boyutlara taşınmasına neden oluyor. Yine bilim insanlarına göre, gerekli tedbirler alınmazsa Türkiye geri dönüşü olmayan bir çevre felaketi yaşayabilir. İşte, Türkiye’deki çevre sorunlarını derinleştiren bazı faktörler.
Türkiye, çevre sorunlarına karşı gerekli adımları atmakta geç kalıyor!
İklim değişikliği veya çevre felaketi yıllar boyunca devam edebilen süreçler. Bu sebeple bu sorunların her zaman kolaylıkla fark edilmesi mümkün olmayabiliyor. Bilim insanlarının Türkiye’deki çevre sorunlarına dair yaptığı en önemli tespitlerden bir tanesi, Türkiye’nin çevre sorunlarına karşı harekete geçmekte gecikmesi! Bir sorunun açıkça görünür haline gelmesini beklemek, sorunun çözümünü zorlaştırıyor. Bu “geç kalma” sorununa dair en önemli örnek İstanbul’da meydana gelen “müsilaj” sorunuydu. Uzmanlar, İstanbul’daki deniz kirliğinin yıllardır devam ettiğine vurgu yapıyorlar. Buna rağmen, alınmayan veya çok geç alınan tedbirlerin İstanbul’da müsijaj sorununa sebep olduğunu belirtiyorlar.
Türkiye’de çevre ile ilgili yasalar, gerektiği gibi uygulanmıyor
Türkiye’deki çevre krizinin önemli bir sorun hale gelmesindeki bir diğer sebep, gerektiği gibi uygulanmayan yasalar! Örneğin Türkiye’de maden faaliyetlerini düzenleyen yasalar, 2001 yılından bu yana 21 defa değişikliğe uğramış. Uzmanlara göre, yasaların kısa sürelerde değişmesi oldukça önemli bir sorun. Bunun sonucunda ortaya çıkan faaliyetler, önemli ölçüde çevre tahribatına sebep oluyor. Çevre tahribatıyla büyümeye devem eden çevre krizi ise, içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Öte yandan, Türkiye’deki çevre sorunun çözümsüz hale getiren bir diğer şey, yasaların gerektiği şekilde uygulanmaması. Uzmanlar, özellikle madencilik faaliyetlerine karşı çevreyi koruyan önemli yasaların bulunduğunu belirtiyorlar. Ancak, gerektiği gibi uygulanmayan yasalar, ormanlarda ve yeşil alanlardaki tahribatın boyutlarının artmasına neden oluyor. Sonuçta, yasaların gerektiği şekilde uygulanmaması, Türkiye’deki çevre krizini büyüten önemli sebeplerden birisi olamaya devam ediyor.
Türkiye’de çevre sorunlarının çözümsüz hale gelmesinde tüketicilerin de payı var
Bilim insanlarına göre, Türkiye’deki çevre sorunlarının çözümsüz hale gelmesinde tüketicilerin de payı var! Türkiye, uzun yıllardır kamuoyu tarafından su sıkıntısı olmayan bir ülke olarak algılanıyor. Ancak gerçek hiç de öyle değil! Devlet Su İşleri tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’de kişi başına düşen yıllık su miktarı 1519 metreküp. Bu rakam, uluslararası değerlendirmeler göre, Türkiye’nin su kıtlığı çeken ülkeler arasında olduğunu ortaya koyuyor. Hal böyle olunca Türkiye’deki tüketicilerin su kullanımındaki aşırılıkları ve bilinçsiz su kullanımı, Türkiye’deki çevre sorunlarının büyüyerek devam etmesine neden oluyor.
Ülkemizde çevre bilinci istenen düzeyde gelişmedi
Türkiye’de çevre eğitimi ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki derslerde veriliyor. Buna rağmen Türkiye’nin çevre eğitiminde önemli eksiklikler bulunuyor. Bilim insanlarına göre bunun en önemli sebebi, derslerde insan – doğa ilişkisinin yeterince kavranamaması. Bunun sonucunda, öğrencilerin çevreye ve doğaya dair önemli değerleri benimsemesi zorlaşıyor. Böylece, öğrencilerin çevre ile ilgili sorunları bütüncül bir şekilde ele alıp değerlendirmesi mümkün olmuyor. Çevre ve doğaya karşı duyarsız bireyler ise, çevre krizi ve sonuçlarının en önemli faktörlerinden! Uzmanlar çevre sorunlarına daha duyarlı insanların yetiştirilebilmesi için, üniversitelerde çevre derslerinin zorunlu hale getirilebileceğini söylüyor.