Son zamanlarda dışarı adım atar atmaz suratınıza çarpan sıcak hava dalgası sizi de sersemletiyor mu? Gömleğiniz sırtınıza yapışıyor, nefes almak bile zorlaşıyor ve en yakındaki gölgeye kaçmak için içgüdüsel bir refleks geliştiriyorsanız, yalnız değilsiniz. Ama bu his, sıradan bir yaz gününün bunaltıcılığı değil; karşımızda doğanın “ısı kubbesi” adlı, giderek daha sık karşımıza çıkan ve adeta üzerimize çöken tehlikeli bir fenomeni var. Öyle ki, bu sistem sadece hava sıcaklığını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda gezegenin iklim yapısını da temelden sarsıyor. Afrika’dan gelen sıcak hava dalgasıyla Basra Körfezi’nden esen sıcak rüzgârlar bir araya geldiğinde, Türkiye’nin neredeyse tamamı adeta bir fırının içine hapsoluyor. Artan nem, düşmeyen sıcaklıklar ve neredeyse yok olan rüzgârla birlikte şehirlerimiz birer ısı tuzağına dönüşüyor. Peki bu “ısı kubbesi” tam olarak nedir? Neden bu kadar tehlikeli? Ve en önemlisi, bu korkutucu sıcaklardan nasıl korunabiliriz? İşte Türkiye’yi etkisi altına alan ısı kubbesi hakkında bilmeniz gerekenler.
1. Bu sıcaklar neden bu kadar bunaltıcı?
Son zamanlarda dışarı adım attığınız anda kendinizi fırına düşmüş gibi hissediyorsanız yalnız değilsiniz! Çünkü bu sıcaklar, sıradan bir yaz mevsimi kavurması değil. Bu işin arkasında “ikiz ısı kubbesi” adı verilen, kulağa bilim kurgu filmi gibi gelen ama tamamen gerçek bir doğa olayı var.
Peki nedir bu ısı kubbesi? Temel olarak, atmosferin üst katmanlarında sıkışıp kalan yüksek basınç, ısıyı adeta üstümüze örtü gibi örtüyor ve çıkmasına izin vermiyor. Yani Güneş ısıtıyor, ama hava bu ısıyı dışarı atamıyor. Meteoroloji Yüksek Mühendisi Kutay Mıhlıardıç, bu durumu “kalıcı bir ısı stresi” olarak tanımlıyor. Yani bir gün, iki gün değil; günlerce, haftalarca sürebilen, kaçacak yer bırakmayan bir sıcaklık kuşatması.
Üstelik bu yıl işler daha da karmaşık. Basra Körfezi’nden gelen sıcak hava dalgasına Afrika kökenli sıcaklıklar da eklenince, ülkemizin büyük bir kısmında sıcaklıklar 3 ila 5 derece birden artacak! Doğu Karadeniz dışında tüm Türkiye’de kuraklık baş gösterecek ve rüzgârın bile esmeye mecali kalmayacak. Hava, adeta duracak.
Isı kubbesi deyip geçmeyin. Bu olay, sadece güneşte terletmekle kalmıyor, aynı zamanda iklim sistemimizi de adım adım değiştiriyor. İngiltere’deki Reading Üniversitesi’nden iklim bilimci Richard Allan’a göre, insan eliyle artan sera gazları atmosferin ısıyı uzaya göndermesini zorlaştırıyor. Haliyle yeryüzü daha da ısınıyor, hava daha kuru hale geliyor ve topraklar susuz kalıyor. Sonuç? Her dalga bir öncekinden daha şiddetli bir sıcak hava saldırısına dönüşüyor.
Pennsylvania Üniversitesi’nden ünlü iklim bilimci Prof. Michael Mann de bu konuda uyarıyor: “Biz dünyayı ısıtmaya devam ettikçe Avrupa ve Kuzey Amerika’da bu çift taraflı ısı kubbeleri daha sık ve yaygın hale gelecek.”
Nasıl mı oluyor bu? Jet akımı adını verdiğimiz, atmosferde batıdan doğuya doğru süzülen hava kuşağında meydana gelen dalgalanmalar yüzünden. Bu dalgalar büyüdükçe hava sistemleri karmakarışık bir hal alıyor. İşte bu yüzden bir gün orman yangınları, ertesi gün sel felaketleriyle karşılaşıyoruz. Tüm bu kaosun merkezinde ise ısı kubbesi var.
3. “Sıcak hava dalgası” ve “ısı kubbesi” aynı şey mi?
Bu iki kavram kulağa benzer gelse de aslında farklı olaylardan bahsediyoruz. Önce “sıcak hava dalgası”na bakalım: Bu terim, birkaç gün süren ve mevsim normallerinin oldukça üzerinde seyreden sıcaklıkları ifade ediyor. Yani kısa vadeli, genellikle bölgesel çapta yaşanan bir durum.
Isı kubbesi ise çok daha büyük bir belâ. Geniş alanlara yayılan ve uzun süre etkisini sürdüren yüksek basınçlı hava sistemleri bu ismi alıyor. Gelişiyle birlikte günlerce, hatta haftalarca aşırı sıcaklar yaşanıyor. 2021’de Kuzeybatı Pasifik’te tam 27 gün boyunca etkili olan ve yüzlerce kişinin ölümüne neden olan sıcak hava olayı, bunun çarpıcı bir örneği.
UC Merced Üniversitesi’nden iklim bilimci John Abatzoglou’ya göre, ısı kubbesi sadece büyük ve güçlü bir sistem olmakla kalmıyor, aynı zamanda kara üzerindeki sıcak mevsimlerde ortaya çıkıyor. Ama unutmayın, her sıcak hava dalgası mutlaka bir ısı kubbesiyle gelmiyor. Yani bazen “sıcak hava dalgası” tek başına da kapımızı çalabiliyor.
Son olarak şunu da belirtelim: Jet akımındaki değişimler, bu durgun ve aşırı sıcak hava sistemlerinin oluşmasında başrolü oynuyor. Michael Mann’in de söylediği gibi, bu ısı kubbeleri yüzey sıcaklıklarıyla sınırlı değil; yukarı seviyelere kadar yayılan sıcak hava tabakaları ve alçalan kuru hava ile karakterize oluyor. Çöl havasını anımsatan bu sistemler, maalesef artık gezegenimizin yeni normaline dönüşüyor.
Evet, hem de kesin olarak! Artık dünyanın eskisinden yaklaşık 1.5°C daha sıcak olduğunu biliyoruz. Bu da demek oluyor ki, bugün yaşadığımız ısı kubbeleri, geçmişteki benzer olaylara kıyasla çok daha yakıcı ve tehlikeli hale geldi.
Kanada’da 2021 yılında yaşanan ve tam anlamıyla kavrulmuş bir yaz geçirmelerine sebep olan ısı kubbesini hatırlıyor musunuz? Bilim insanları bu olayın, iklim değişikliği olmasaydı neredeyse imkânsız olacağını söylüyor! Yani doğrudan insan etkisiyle oluşmuş bir felaket gibiydi…
Üstelik son araştırmalar gösteriyor ki, bu ısı kubbeleri sadece daha sık değil, aynı zamanda küresel ısınma hızından bile daha hızlı artıyor! European Geoscience Union 2023’te bu konuda çok net konuştu: Atmosferdeki bu “ısı tavanı” olayları, gelecekte çok daha güçlü gelecek gibi görünüyor.
Şöyle söyleyelim: Dışarısı cehennem gibi sıcak ve üstüne üstlük nem varsa, vücudunuz resmen isyan bayrağını çeker. Tulane Üniversitesi’nden Mostafijur Rahman diyor ki: “Sıcakla nem birleştiğinde işler ciddileşir.” Çünkü terlememiz – yani vücudun serinleme mekanizması – işe yaramaz hale geliyor. Teriniz buharlaşamazsa, vücut soğuyamaz, bu da ısıyı içeride tutar ve…
Hop! Güneş çarpması, ısı bitkinliği ve su kaybı gibi ciddi sağlık sorunları kapıda!
Bu durum özellikle yaşlılar, çocuklar, kronik hastalığı olanlar ve açık havada çalışmak zorunda kalanlar için çok daha tehlikeli. Vücut susuz kalır, tansiyon düşer, nabız yükselir, baş dönmeye başlar ve bir bakmışsınız ambulans yolu gözleniyor.
6. Sıcaklardan korunmanın yolları
Sıcak hava dalgası kapınızı çaldıysa, kapıyı açmayın! Şaka bir yana, kendinizi korumak için bazı önemli adımlar var:
Güneşin dik açıyla geldiği 11.00-16.00 arası dışarı çıkmayın.
Su için, hatta susamadan için! (Vücut susuz kaldığını söylemeden önce destek olun.)
Açık renkli, pamuklu, bol giysiler giyin. Siyah tişörtle gezmeyin, pişersiniz.
Şapka, güneş gözlüğü ve mümkünse gölgeler dostunuz olsun.
Kronik rahatsızlığı olanlar ilacını ihmal etmesin, serin yerlerde takılsın.