Küresel ısınma, sera gazının salınımı, kutup ayılarının çaresiz videoları, Kyoto Sözleşmesi, kıyamet saati, nükleer enerji… Dünyanın yaklaşık 30 yıla aşkın bir süredir üzerinde durduğu ve son yıllarda ülkemizde de medya ile sivil toplum kuruluşları aracılığıyla sıkça duyduğumuz bu sözcükler köprüden önceki son çıkışları tarif ediyor. Biz insanlar, Sanayi Devrimi ile güç kazanan hırs ve açgözlü anlayışımızla telafi edilmesi güç hatta bazı yönlerden telafi edemeyeceğimiz hatalara yol açtık. Sahnemizi karanlığa boğacak kara perdeyi bile isteye çekmeye devam ederken özellikle son yıllarda şahit olduğumuz doğa ve kültür katliamları, tarihte bereketli topraklar olarak adlandırılan bu coğrafyayı da ateşe atmaya devam ediyor. Türkiye’de doğa katliamları ise dur durak bilmiyor…
Konunun küresel yanı bir tarafa ülkemiz özelinde tartışmalara yol açan bazı doğa ve kültür katliamlarını sıraladık; Tabiat Ana’dan özür dilercesine…
1. Bergama katliamı ve Bergamalı Asteriks
Bergamalı Asteriks’i hatırladınız mı? Yarı çıplak bir halde altındaki pijamasıyla sinema kahramanı Asteriks’e benzetilen Oktay Konyar, bu sürecin akılda kalan simge isimlerinden biri olarak yıllarca hafızlarda yer almayı başardı. Konyar’ın simge olmasında etken olan Bergama bölgesinde altın arama meselesi ise bugün hatırlamakta güçlük çektiğimiz bir hadise olarak unutulanlar listesinde kalmaya devam ediyor.
Süreç 90’lı yıllarda başladı
Bergama’da altın arama iznini verenler neyi düşünüyorlardı bilinmez ancak Türkiye topraklarının böyle düşüncesizce Afrika topraklarına çevrilmesi çabası büyük oranda başarıya ulaştı.
Eurogold isimli çok uluslu bir şirket 1989’da maden arama ruhsatı elde ederek doğayı deşen ilk büyük kazmayı vurdu. Sonrasında el değiştiren şirketler, ruhsat alan yeni yapılanmalar derken milenyumda hem yargı süreci devam ediyordu hem de katliam…
İlçenin belediye başkanı katliamın karşısında durdu
Dönemin İlçe Belediye Başkanı Sefa Taşkın, bu katliamın yaratacağı doğal tahribata ilişkin ilk mücadeleyi veren isimlerden biri oldu ve birçok panel, konferans, bilgilendirme toplantılarıyla konunun bölge halkı için öneminin anlatılmasında etken rol oynadı. Ekolojik düzene yönelen bu tehdit için kurumun belediyenin kullanılabilecek tüm imkanlarını ortaya döken Sefa Taşkın, amacına ulaştı ve bölge halkını, kendi hakkını savunması için mücadeleye ortak etti.
Bölge halkı yıllar içinde onlarca eylem yaptı
Beklenmeyen direniş karşısında çareler arayan ve bu çareleri bulurken de zaman kazanmak isteyen şirket yöneticileri ne yapabileceklerini düşünsün, Bergama köylüsü yer yer trafik kapatarak ses çıkardı, yer yer ellerinde tabutlar taşıyarak Chopin’in eseriyle hakları için yürüdü. Hatta Boğaz Köprüsü’nde trafiğin durmasına sebep oluşturan eylemi gerçekleştiren köylüler Bergama’daki hak mücadelesini tüm ülkeye duyurdu.
Danıştay’ın durdurma kararına uyulmadığını fark eden köylüler, yüzlerini boyayıp ünlü Apaçi eylemiyle maden sahasını işgal etti.
Bu eylemleri izleyen yıllarda Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımına ilişkin protesto gösterilerinde de boy gösteren köylüler ülke genelinin göremediği bir şekilde görmüşlerdi: “Doğaya kefen biçiliyordu…”
2. ÇED Raporlarıyla meşruluk kazandırılmak istenen Mersin Akkuyu Nükleer Santrali
Türkiye’nin en azından bir dönem için yakından takip ettiği ve ülkeyi siyasal kutuplara iten Mersin Akkuyu Nükleer Santrali Projesi, 2015-2018 arasında yoğun şekilde protesto edildi. Yer yer hala protesto edilen bu projenin uygulanma çalışmaları devam ederken interneti açıp Chernobiyl’i izleyebilirsiniz. En azından santralin akıbetine ilişkin güzel bir fragmanı izlemiş olursunuz. RTÜK müdahalesi gerçeklik kazanmadan…
Santralin uygun olduğunu ifade ederek meşrulaştırma aracı olarak kullanılan ÇED raporları ise hala mahkemelik..
Akkuyu için akıllarda kalan protestolar
Sivil toplum örgütlerinin de dikkatinden kaçmayan bu projeye yönelik eylemlerden biri de Mersin’in en yüksek binasına asılan dev “Nükleer Pahalıya Patlar” pankartı. Binadaki altı katı kaplayan pankartın toplam büyüklüğü yaklaşık 220 metrekare.
Pankart işe yaradı mı? Maalesef… Süreç devam ediyor ve artık felakete daha yakın bir noktadayız.
3. Salda Gölü’ne yapılmak istenen ve ihalesi gerçekleştirilen Millet Bahçesi
Türkiye’nin Maldivleri de denildi, cennet benzetmesi de yapıldı. Geçtiğimiz günlere kadar çok bilinmeyen doğal zenginliklerimizden Burdur’un en turistik bölgesi olan Salda Gölü’nde planlanan Millet Bahçesi projesi bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanlığının projesi olarak uygulanmak istendi.
Yetkili mahkeme ara kararını açıkladı
Salda Gölü, sosyal medyanın da rol üstlenmesiyle ülke gündemine bir anda oturdu. Millet Bahçesi yapılmak için katledilmek istenilen bölge, geniş destek bulması sayesinde şimdilik umut vadediyor. Isparta İdare Mahkemesi, verdiği son kararla olayın hukuki boyutunun incelendiği mesajını verdi.
Hoş, durdurma kararlarının uygulanmadığı birçok örnek sayılabilir ki, bu örneklerden yeni bir yazı çıkacağı için konuyu #SaldayaDokunma diyerek kapatıp Kaz Dağları’ndaki katliama geçebiliriz.
4. Kaz Dağları’nda altın arayanların yarattığı doğa katliamı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu açıklamayı yaptığında Ocak ayındaydık. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözlerinde hiç şüphesiz ki haklı. Aksini iddia edebilir miyiz? Ne güzel söylemiş; “Kıyıları, ormanlarımızı betona çevirme gayreti içinde olanlar var…”
Doğa katliamları tüm hızıyla sürüyor: Kanadalı bir şirket bizim oksijen kaynaklarımızı yok etme hakkı elde etti
Kaz Dağları’nda Kanada kökenli bir şirketin altın arama izni almasıyla başlayan katliam, on binlerce ağacın kesilmesiyle devam ediyor. Katliama dur demek isteyen sanatçılar ortak ve bireysel açıklamalar getirseler de şirketin durduğunu göremedik. Siz bu yazıyı okuduğunuz sırada bölge biraz daha çoraklaştı.
5. Türkiye’nin kanayan yarası: HES’ler
“HES projeleri doğa katliamı aracı ve çevreyi kirletiyor.” Dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Tokat Milletvekili Reşat Doğru‘ya ait olan bu sözler 2011 yılında sarf edilmişti. HES ihalesini alanların cebini doldurmak dışında ekolojik yaşam için tehdit oluşturan bu santrallerin sayısı her geçen yıl artıyor.
6. Rusya’dan gelen doğalgazı Yunanistan’a ulaştıran Türk Akımı projesi
Türk Akımı projesi, Rusya’dan gelecek olan doğalgazın Yunanistan’a ulaştırılmasını amaçlıyor. Ancak bu proje daha şimdiden 1.5 milyon civarında ağacın kesilmesini gerekli görüyor. Proje, durdurulamazsa bölgenin her karış toprağı nasibini alacak ve ne verimli tarım arazilerinden ne de ormanlardan bahsedilemeyecek.
7. European Nickel’in Çaldağı madeni
Türkiye, European Nickel adını ilk kez 2007 yılında duydu. Şirketin genel müdürü Simon Purkiss dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenmiş ve kendilerinden “destek” istemişti. “300 milyonluk yatırım yapacağız. Dünyada ilk kez kullanacağımız yöntemler mevcut…” Bu sözlerle gündemde kısa da olsa yer alan Purkiss’in yönettiği European Nickel şirketi Manisa’nın Çaldağı’nı parasıyla aldı, “dünyada ilk kez kullanılacak yöntemlerle de yörenin tadını kaçırdı.
8. Eskişehir’i yok edecek olan projeler
Tüm hemşehrilerim adına olumlu ÇED kararının bir an önce geri alınmasını talep ediyorum. Alpu Ovasında sürdürdüğümüz kararlı mücadelemizi, Beylikova, Mihalıççık ve Sivrihisar’da da sürdüreceğiz! #EskişehirKıymetlidir!
— Yılmaz Büyükerşen (@Y_Buyukersen) August 4, 2019
Alpu Termik Santrali, Murat Dağı Altın Madeni arama çalışmaları tgibi tehditlerle boğuşan Eskişehir’in tepesinde yeniden kara bulutlar dolaşıyor.
Eskişehir’de 31 bin hektarlık bir alanda manyezit, nikel, demir madeni arama ve kırma alanı için ÇED olumlu kararı verildi. Proje hayata geçerse 31 bin hektarlık alanda ardıç, sedir, karaçam ve meşe ağaçlarının içinde yer aldığı ormanlık alanda yüz binlerce ağaç katledilecek.
9. Kuzey Marmara Otoyolu için milyonluk doğa katliamı
Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında yaklaşık 700 bin ağaç katledildi. Yetti mi? Yetmedi. Konuyla ilgili yapılan son açıklamalara göre 17 bin civarında ağacın kesileceği bilgisi verildi.
10. Doğa katliamlarına bir başka örnek: Sinop’ta kesilen 650 bin ağaç
Türkiye’nin en kuzey noktasını oluşturan ve doğa harikası olarak nitelenen İnceburun’a yapılması planlanan nükleer santral için yaklaşık 650 bin ağaç kesildi.
11. Doğa katliamları karşısında direnenlerden doğal güzelliklerden biri de Munzur oldu
Yıllardır terörün kıskacındaki şehirlerden biri olan Tunceli, bu kez de maden terörü tehlikesiyle karşı karşıya. Doğa ve kültür abidesi olarak dimdik duran Munzur Dağları’nın tamamı maden sahası ilan edildi.
12. İçimizi acıtan görüntü: Uzungöl
Trabzon ilinin Çaykara ilçesine bağlı turistik mahalle olan Uzungöl, son zamanlarda yaşadığı değişimle herkesin içini acıtıyor. Yapılaşmaya izin verilen bölgede yeşil alan gittikçe azalırken betonlaşma ve gri görüntü her geçen gün artıyor.
Kaynak: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13