Türkçe, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya’da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dil. Oldukça zengin olan Türkçemize sonradan geçmiş olan bazı yabancı kökenli kelimeler de bulunuyor. Ancak Türkçeden de diğer dillere geçen kelimeler oldukça fazla. Özellikle Balkan dillerinde Türkçe kökenli bir çok kelime var.
Dilimizde karşılığı olmayan kelimeleri görmek için buraya tıklayın!
Dil, kültürün en önemli parçası. Kültürün aktarılmasında dil önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle de milletler kültürlerinin parçası olarak kendi dillerine sahip
Türkiye’nin ve Türk milletinin önemli bir parçası olan Türkçe de tarihî dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun coğrafyasında 14. yüzyıldan itibaren merkezî bir yere sahip
Öte yandan Türkçe, bölgedeki birçok dili de etkiledi. Özellikle Balkan dillerinde Türkçeden pek çok verinti bulunuyor
Ünlü Türkolog Günay Karaağaç’ın “Türkçe Verintiler Sözlüğü” adlı eserinde örneklendirilen verintiler bazıları ise şöyle;
Arnavutça diline Türkçeden çarşaftan bakıra, pamuktan bahçıvana kadar pek çok sözcük geçmiş;
Çarşaf (çarshaf, çarçaf), bakır (bakër), pamuk (pambuk), bahçıvan (bahçevan), yorgan (jorgan), kalay (kallaj), yelek (jelek), çekiç, boza (bozë), fincan (filxhan), direk, kaymak (kajmak), teneke (teneqe), mahalle (mahallë), dolap (dollap), usta, deve, çadır (çadër), çelik, kafes (kafaz, kafez) vb.
Sırpça da Türkçeden etkilenen dillerden biri. Türkçenin Sırpçaya verintileri ise şu şekilde;
Böbrek (bubreg), bakır (bakar), börek (burek), çekiç (čekić), pamuk, kule (kula), nar, sabun (sapun), alet (alat), sac (sač), tepsi (tepsija), çelik (čelik), boya (boja), başıbozuk (bašibozuk), çadır (šator), akşam (akšam), boğaz (bogaz), damar, bolluk (buljuk), sucuk (sudžuk), gümrük (đumruk), çardak (čardak), saat kulesi (sahat kula), lokum (ratluk, rahatlokum), binbaşı (bimbaša), kese (kesa), delibaş (delibaša), kuyumcu (kujundžija), oluk vb.
Bunun yanı sıra, Bulgarca, Bosnakça, Makedonca ve Rumence’de de Türkçeden pek çok verinti bulunuyor;
Boşnakça: kaşık (kašika), çakal (šakal), döşek (dušek), barut (barut), bakır (bakar), çeşme (češma), şeker (šećer), kilim (ćilim), köfte (ćufte), kebap (ćebap, ćevap) çelik (čelik), sandık (sanduk), kireç (kreč), bayraktar (bajraktar), peşkir (peškir), kantar (kantar), nene (nena), aralık (araluk), kapı (kapija), mezarlık (mezarluk), kalıp (kalup), saksı (saksija), beşik (bešika), avlu (avlija), oklava (oklagija), yular (ular), turşu (turšija), ambar (hambar), meydan (megdan) vb.
Bulgarca: böbrek (bıbrek), boya, kayısı (kaysiya), cıva (jivak), badem, kerpiç (kirpiç), pamuk, pazar, kova (kofa), kestane (kesten), kahve (kafe), katır, kalay, kule (kula), aba, kasap (kasapin), aptal, çorap, tütün (tyutyun) vb.
Hırvatça: bakır (bakar), baklava, cıva (živa), alet (alat), helva (halva), boya (boja), nar, kaymak (kajmak), böbrek (bubreg), yoğurt (jogurt), cep (džep), çorap (čarapa), bakraç (bakrač), katran, karanfil (karanfil), çırak (cirak), balta, makas (makaze), ada, burgu (burgija) vb.
Makedonca: para (пари / pari), lale, saat, böbrek (бубрег bubreg), cezve (џезве đezve), boya (боја boja), bakır (бакар bakar), biber (бибер biber), tütün (тутун tutun), çay (чај čaj), kule (кула kula), maymun (мајмун majmun), kerevet (кревет krevеt), kalay (калај kalaj), bayrak (бајрак bajrak), kapak, budala, törpü (турпија turpija), çoban (чобан čoban) vb.
Rumence: kayısı (caisă), çizme (cizma), yoğurt (iaurt), çarşaf (cearşaful), tütün (tutun), ibrik (ibricul), pamuk (bumbac), raf (raft), sabun (săpunul), tarife (tariful), kapak (capac), dolap (dulapul), yeniçeri (ienicer), bre, çorap (ciorapul), maymun (maimuţa), kaldırım (caldarăm), karagöz (caraghios), fildişi (fildeş), soba vb.
İngiliz diline geçen kelimeler de var. Osmanlı’da emir ve buyruk olarak kullanılan “Ferman” sözcüğü İngilizceye “Firman” olarak geçti
Turkuaz sözcüğü ise ingilizcede “Turquoise” olarak biliniyor. Ayrıca Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan sembolleşmiş işaret olan tuğra İngilizceye “tughra” olarak geçti.
Kırsal kesimde tarıma elverişli geniş toprakları olan kişilere söylenen Ağa kelimesi ise İngilizce ve Fransızcada agha, aga olarak geçti. Diğer dillere geçen kelimelerden bazıları da şu şekilde;
– Döner kelimesi İngilizcede “doner”
– Dolmuş kelimesi, Almanca ve İngilizcede “dolmusch”
– Yoğurt kelimesi, Almancada “joghurt” İngilizcede ise “yoghourt”
– Tabanca kelimesi, Hintçe ve Urduca’da “tamancba”
– Bayrak anlamında kullanılan sancak kelimesi İngilizcede “sanjak”
Kaynak: 1