Mitoloji kavramını, mitleri konu alan, evrenin yaratılışını ve bir kültürdeki inançların sebebini açıklayan söylencelerin tümü olarak tanımlayabiliriz. Mitoloji dendiğinde her ne kadar akla ilk Yunan ya da Antik Mısır’a ait mitolojik hikayeler gelse de Türk mitolojisinin de oldukça ilginç ve gizemli bir geçmişi bulunuyor. Türk mitolojisinin derinlerine inildiğinde, bu söylencelerin kaynağını Türk destanlarından ve kahramanlarından aldığını görmek mümkün. Kısa bir giriş yapmak gerekirse; henüz evrende salt bir hiçlik hakimken, bu hiçliğe iki varlık son verir; Erlik ve Ülgen. Baş tanrı ise Kayra Han’dır. Gök Tanrı inancı ile harmanlanan Türk mitolojisine dair merak edilenleri sizin için bir araya getirdik. Türk mitolojisinde yer alan tanrı ve tanrıçalar neyi temsil ediyordu? Hikayelerine birlikte kulak verelim.
Umay
Türk mitolojisine dair bilmeniz gereken tanrıçalardan en dikkat çekeni Umay’dır. Kadınların tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda yaşam ağacının sahibi olan Umay, yeryüzüne bereket saçar. Gümüş renkli saçlarıyla göz alıcı bir güzelliğe sahip olan tanrıça, doğayı korumakla yükümlüdür. Bazı kaynaklarda doğa ana ya da Umay Ana olarak da adı geçmektedir. Tanrıçanın en önemli görevlerinden biri de yeni doğum yapan kadınları ve yeni doğmuş bebekleri kötü ruhlardan korumaktır. Yanında taşıdığı ok ve yayla tehlike anlarında, koruma görevi için hazırdır. Çocuğu olmayan kişilerin ise Umay’a kurban adadıkları biliniyor.
Arkeologların Altaylar’da buldukları seramik ürünler üzerinde yer alan resimlerde Umay üç boynuzlu olarak betimlenir. Orta Asya civarında keşfedilen bazı arkeolojik buluntularda ise betimleme farklıdır. Betimlemelerde Umay ana motifi, beyaz saçlı ve beyaz giyimli biri olarak anlatılmaktadır. Öte yandan kuş kılığında kanatlı bir kadın görümünde olduğu da ifade edilir. Altay Türkleri ise Umay’ı, göklerden inen gümüş saçlı, ay yüzlü bir kadın olarak tasvir eder.
Ülgen
Türk mitolojisinde yer alan tanrılardan biri olan Ülgen, iyilik tanrısıdır. Ülgen’in göğün 16. katında altın bir tahtta oturduğu rivayet edilir. Gök tanrı Kayra Han’dan sonra en önemli tanrı kabul edilir. Üstelik karşıt tanrı Erlik’ten daha güçlü olduğu belirtilir. Upuzun saçları olan Ülgen, yanında her zaman bir kalkan taşır. Yaratılış Destanı’na göre suların üstünden uçan bir kaz olarak, şamanlara göründüğü bilinir. Gökyüzüne ait bir kahraman olduğu için mavi giydiği, geleneksel kalpak veya külah taktığı şeklinde anlatılır. İnsanlar ateş yakmayı ilk kez ondan öğrenmiştir.
Yıldırımlar ve şimşekler Ülgen’in silahıdır. Elindeki yayda yıldırım taşır. Ülgen’in yıldırım gönderdiği her yer kutsal kabul edilir. Dokuz kızı ve yedi oğlu vardır. Tanrı Ülgen, üç balık yaratır ve bu balıkları dünyayı taşımaları için görevlendirir. Doğurganlığın, bereketin ve havanın kontrolü ondadır. Ülgen’e ulaşmak ise hiç kolay değildir. Şamanların en güçlüsünün bile ancak kutup yıldızına kadar ulaşabileceği rivayet edilir.
Kayra Han
Türk mitolojisinin en bilinen tanrısı olan Kayra Han, baş tanrı ve yaratıcıdır. Tüm tanrıları onun yarattığı inancı hakimdir. Kayra Han, bazı kaynaklarda gök tanrı olarak geçerken bazı kaynaklarda ise gök tanrı tarafından yaratılan bir yaratıcı olduğu belirtilir. Göğün 17. katında yaşar. Evren yaratılmadan önce de vardır. Yaşlı ve bilge bir tanrı olan Kayra Han, evrenin işleyişini yönetir. Evrendeki tüm başlangıçlar ve sonlar hakkında söz ve hüküm sahibidir. Mitolojinin en güçlü tanrısı olan Kayra Han, kışları yeryüzünde, yazları ise gökyüzünde geçirir. Evrenin kaderini belirlerken iyiliği gözetir. Erlik’i cezalandıran tanrı olduğu için iyi olana yakınlığı ile bilinir. Yer ile göğü birbirine bağlayan dokuz dallı ‘Uluğ Kayın’ı onun yarattığına inanılır. Bu yaşam ağacın her bir dalından bir insan atasının doğduğu ve bu ataların dokuz boyu oluşturduğu rivayet edilir. Kayra Han’ın baş yaratıcı olması nedeniyle belirli bir tasvirine sık rastlanmaz.
Erlik
Karanlıklar alemlerin hükümdarı olan Erlik, Türk mitolojisinin acımasız tanrısı kabul edilir. Erlik; karamsarlığı, hırsı, yalanı, açgözlülüğü ve her türlü kötülüğü sembolize eder. Yaratılışı dolayısıyla, kötü olanı seçer ve kötü işler yapmayı görev edinir. Kötü ruhları o yönetir. Tüm haklara sahip olmak istemesi ve yaratıcıya isyanı nedeniyle şeytanla benzerliğinden sıkça söz edilir. Yedi katlı yer altının efendisi olan Erlik, boynuzlu, kıllı, sivri dişli ve çirkin bir görünümde tasvir edilir. Efsaneye göre Erlik Han; dünyanın yaratılışında Kayra Han’a büyük bir kötülük yapmış ve ağır şekilde cezalandırılmıştır. Bu nedenle yer altı aleminin en alt katında oturur.
Ak Ana
Yaşam döngüsü başlatan tanrıça olarak bilinir. Birçok efsanede deniz tanrıçası olarak da adı geçmektedir. Henüz evrende hiçbir şey yokken sonsuz sularda yaşadığı rivayet edilir. Yaratılıştan önce geyik kılığına girerek Ülgen’e yaratma gücünü veren ve onu yüreklendiren dişil ruh olarak bilinir. Ülgen’e ilham verdikten sonra sulara geri döndüğü ve sonsuza kadar suyun derinliklerinde yaşadığı ifade edilir. Ak Ana’nın bütün bedeni ışıktan yaratılmıştır. Vücudunun diğer kısımları ise saç şeklinde boynuzlar ve mavi bir balık kuyruğu ile tasvir edilmektedir.
Mergen
Akıl tanrısı olan Mergen, yaratıcının oğullarından biridir ve akıl ve zekayı temsil eder. Gökyüzünün en bilinen tanrılarındandır. Gökte kutsal kabul edilen yedinci katta yaşar. Bilgeliği ile ön planda olan Mergen, aynı zamanda bilimi ve felsefeyi simgeler. İnsanlara önemli bilgiler aktardığına ve akıl verdiğine inanılır. İki ucunda kurt kafası bulunan bir yay taşıyan Mergen, yine aynı motifte kolluklar takmaktadır. Alaca bir ata binerek tanrılar arasındaki iletişimi bu şekilde sağladığı ifade edilir.
Karlık
Türk mitolojisinde dumanla ortaya çıkan bir ruh olduğu için, duman tanrısı olarak da bilinir Karlık. Suyla ile aynı göreve sahiptir ve birbirlerine yakınlıkları ile bilinirler. Karlık, insanların yaşamlarını denetler ve olağan dışı durumlar yaşandığında Ülgen’e haber verir. Ülgen’e kurbanların ruhlarını iletmekle sorumludur. Kurbanlar yakıldığında çıkan duman ise Karlık’ın gelişini simgeler.
Suyla
Koruyucu bir ruh olan Suyla, yazgı ya da kader tanrısı olarak bilinir. Hizmetlerini Ülgen için yerine getirir. Su, ay ve güneşin parçalarından yaratıldığına inanılır. İnsanları korumakla görevli olan Suyla, aynı zamanda onların arasında yaşamaktadır. Görme yetisi kusursuz işleyen Suyla, bu yönüyle tıpkı bir kartala benzetilir. İnsanların geleceği hakkında bilgi sahibidir. Suyla’nın insanlara yardım ettiği ve kötü ruhlardan koruduğu düşünülmektedir.
Kızagan
Türk mitolojisinin güçlü tanrılarından olan Kızagan, savaş tanrısıdır. Yaratıcı Ülgen’in oğullarından biri olduğuna inanılan Kızagan, oldukça heybetli ve kuvvetli bir tanrıdır. Orduları, savaşları yönetir ve savaşçıları korur. Güç ve kuvveti sembolize eder. Rengi kızıldır ve kızıl bir yuları bulunan kızıl bir deveye biner. Gök kuşağının Kızagan’ın asası olduğu ve savaşçıları onunla koruduğu rivayet edilir. Çok az askerle kazanılan zaferlerin Kızagan sayesinde olduğuna inanılır. Göğün 9. katında yaşar.
Yayık Han
Irmakların tanrısı olan Yayık Han, on yedi ırmağın birleştiği yerde yaşar. Rüzgarlara ve sulara hükmeder. Göğün üçüncü katında oturan Yayık Han’ın şamanlara yardımcı olduğu bilinir ve insanları koruduğuna inanılır. Bu nedenle, bahar zamanı geldiğinde hayvanların ilk sütlerinden lapa yapılır ve ırmaklara dökülür. Yapılan bu lapa, ırmak tanrısı Yayık Han’a adanır.
Ayızıt ve kızları
Türk ve Altay mitolojisinin Afrodit‘i olarak bilinen Ayızıt, Türk mitolojisinin en dikkat çeken tanrıçası olarak ün salar. Ayızıt bir güzellik tanrıçasıdır. Aşkın ve güzelliğin simgesi olarak gösterilir. Tanrıçanın yansıması ise bir kuğudur. Kuğuların kutsal sayılmasının ve onlara dokunulmamasının sebebi de tam olarak budur. Ayızıt, gümüş tüylü bir kısrak kılığına girebilir ve gökten bu şekilde yeryüzüne iner. Kısrağın kuyruğu ve yeleleri ise kanat görünümündedir. Ormanlarda dolaşan Ayızıt’ın beyaz bir kalpağı vardır.
Ayızıt; çocukları ve yavru hayvanları korur ve insanlara sevgi aşılar. Sarayının kapısında elinde gümüş kamçılar olan bekçiler yaşar. Bu bekçiler, kötü insanları içeriye almamakla yükümlüdür. Ayızıt’ın kızları da tıpkı Ayızıt gibi kuğu kılığına girebilirler. Bu kızların büyülü, beyaz tülleri bulunur. Bu tüyleri giydikleri zaman büyüleyici birer kuğuya dönüşürler. Öte yandan Ayızıt’ın kızları, beyaz turna kuşunu simgelerler. Yakutlara göre ise Altın Kitap, Ayızıt’ın elinde bulunur ve bu kitaba, tüm insanlığın kaderi kaydedilir.
Kübey Hatun
Türk mitolojisinde tanrı ve tanrıçalar listemize Kübey Hatun ile devam ediyoruz! Altay Türklerine göre, ağaç ulu ananın yaşadığı yerdir. Aynı zamanda kahramanları beslediği ve süt verdiği yer olarak tasvirlenir. Kübey Hatun, doğum tanrıçasıdır ve ağacın içindedir. Bu ağacın köklerinden hayat suyu akar. Destanlara göre mitolojik bir ağaç tasviri şöyledir. “Yarı beline kadar çıplak, alt tarafı ağaç kökleri gibi, orta yaşlı keskin bakışlı bir kadın kabaran göğüslerinden süt dağıtır” Mitlerde çoğunlukla ağaç, ışık temasıyla anlatılır. Şaman dualarında ağaç, altın yapraklı mübarek kayın olarak anılır. Kübey hatun yani doğum tanrıçası da bu kayın ağacının derinliklerinde yaşar.
Kartal Ana
Türk mitolojisi birbirinden ilginç efsanelerle dolu. Yakut Türklerinin inanışlarına göre Şaman halkı yeryüzüne kartal ana tarafından getirilir. Er-Töştük destanında ise kartal dişi olarak tasvir edilir. Kartal, Yakutlara göre Güneşin sembolü olarak ifade edilir. Yakutlar analarının bir kartaldan geldiği inanışını benimserler. Bu inanıştan dolayı Kartal “güneş kuşu” olarak da isimlendirilir. Kartal Ana, yeniden doğuşu, ebedi hayatı, ölümsüzlüğü ve güneşin doğuşunu simgeler. Kartal figürü, Çin mitolojisinde de ateşi, sıcaklığı, hasat mevsimini ve güneşi sembolize eder.
Ötüken
Türk mitolojisinde yer tanrıçası olarak bilinen Ötügen, devleti ve hakimiyeti korumakla yükümlüdür. Araştırmalara göre ise, Ötügen kelimesinin bir şaman ismi olan “utagan” kelimesinden türediği ifade edilir. Ötügen, hayvanları ve toprak ile ilgili her şeyi korumakla görevli bir tanrıçadır. Öte yandan yer tanrıçası, ile doğum ve üretim arasındaki bağ evrensel kabul edilir.
Od Ana
Türk mitolojisinde yer alan tanrı ve tanrıçalar listemizi Od Ana ile tamamlıyoruz. Od Ana, Yakut Türkleri tarafından ateş tanrıçası olarak betimlenir. Ak saçlı bir kadın olarak tasvir edilen tanrıça yeşil veya kırmızı ipekten bir kaftan giyer. Bir şaman duasına göre ise Od Ana şöyle tasvir edilir: “Sen karanlık gecelerde, genç kızlar gibi saçlarını dalgalandırarak oynarsın! Kırmızı ipekli kumaşlar sallayarak, genç al kısrak üzerinde gezinirsin”. Yakutlara göre ocak ruhu dişil enerjiye sahiptir. Evin tam ortası “evin kalbi”dir ve ocak burda olmalıdır. Orta Asya da Hunlara ait, üç ayaklı ve kutlu kabul edilen kazanlar keşfedilmiştir. Yakutlara göre ilk ocağı Ülgen’in üç kızı yakar. Rivayete göre ise ateş tanrıları toplam yedi kardeştir.
Türk mitolojisinde tanrı ve tanrıçalar içeriğimizi beğendiyseniz; Türk Mitolojisi’nde Akıllara Zarar 33 Acayip Yaratık içeriğimiz de hoşunuza gidebilir.