İngiliz yazar ve filolog J. R. R. Tolkien tarafından kaleme alınan Yüzüklerin Efendisi, Hobbit, Silmarillion ve daha pek çok kitap uzun yıllardır tüm dünyadaki en popüler edebi eserler arasında. Özellikle Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit kitaplarının etkileyici şekilde beyaz perdeye aktarılması, Tolkien eserlerinin popülerliğini daha da artırmış durumda. Kısacası İngiliz yazarın kaleme aldığı eserler, tarihin en başarılı fantastik edebiyat ürünlerinden bazıları olarak kabul ediliyor. Hemen hepsi birbiriyle bağlantılı olan bu hikâyelerin geçtiği evren ise Tolkien tarafından, Orta Dünya olarak isimlendiriliyor. Yani Orta Dünya, Tolkien’in neredeyse bütün ömrü boyunca üzerinde çalıştığı bu büyülü dünyanın genel adı. Bununla birlikte Tolkien’in yaşamında ve dolayısıyla Orta Dünya’nın yaratımında I. Dünya Savaşı’nın son derece büyük bir rolü, önemli bir etkisi olduğu biliniyor. İşte Tolkien’in büyülü dünyasında I. Dünya Savaşı izleri…
J. R. R. Tolkien, 3 Ocak 1892’de Güney Afrika’daki bir İngiliz sömürgesinde dünyaya geldi
Ancak banka müdürü olan babasının ölümü üzerine Afrika’daki bu İngiliz sömürgesinden annesi ile birlikte İngiltere’ye geri döndü. Tolkien, Güney Afrika’da çok kısa bir süre yaşamış olsa da ilerleyen yıllarda Orta Dünya’nın belirgin özelliklerinden birisi olacak bir husus, Tolkien’in Afrika’da yaşadığı dönemlerde ortaya çıkmıştı! Henüz küçük bir bebekken bir örümcek tarafından ısırılan Tolkien, tüm ömrü boyunca örümceklerden korkan bir insan haline gelmişti. Belki de bu yüzden Orta Dünya’da örümcekler her zaman kötücül ve kötülüğe hizmet eden canlılar olarak tasvir edildi…
Tolkien İngiltere’ye döndükten sonra, annesinin de yönlendirmesi ile edebiyatla ilgilenmeye başladı
Henüz 12 yaşında annesini de kaybeden Tolkien, öğrenim görmeye başladığı yatılı okulda edebiyat ve dil alanındaki bilgisini de artırmaya başladı. Öyle ki okuldaki arkadaşlarıyla birlikte şiirler yazıyor, edebiyat üzerindeki düşüncelerini daha o zamandan şekillendirmeye başlıyordu…
Tıpkı Güney Afrika’da geçirdiği dönem gibi, 1911 yılındaki İsviçre seyahati de Orta Dünya’yı biçimlendiren önemli olaylardan biriydi
Tolkien, Oxford Üniversitesindeki eğitimine başlamadan hemen önce arkadaşlarıyla birlikte bir İsviçre seyahati gerçekleştirdi. İsviçre’deki bu seyahat Tolkien’in Orta Dünya’sına özellikle de coğrafi anlamda büyük katkılar sağladı.
Örneğin İsviçre seyahatinde katıldığı bir dağ tırmanışı sırasında gördüğü manzaraları, neredeyse birebir şeklide Hobbit kitabında kullandı. Kitapta yer alan sık ormanlar, yüksek tepeler ve hatta “Sisli Dağlar” bile Tolkien’in İsviçre’de gördüğü manzaraların sonucunda Orta Dünya’da var olan mekânlar arasındaydı…
1915 yılında I. Dünya Savaşı’na katılması hem Tolkien hem de dünya edebiyatı için önemli bir kırılma noktası oldu
Savaş sırasında Fransa’ya gönderilen Tolkien katıldığı pek çok muharebeden, şansının da yardımıyla, sağ kurtulmayı başardı. Ancak savaş boyunca ölüm korkusu, hastalık, sefalet, kötülük, iyilik, yıkım, kayıp, arkadaşlık ve daha pek çok tema Tolkien’in zihnine oldukça sarsıcı bir şekilde işlenmişti. Bütün bu temalar, yıllar sonra Orta Dünya’yı meydana getirecekti…
Savaş sona erdikten sonra Tolkien, eski İngiliz edebiyat metinleri alanında uzmanlaşmış, saygın bir akademisyen haline geldi
Bu dönemde büyük aşkı Edith ile evlendi ve mutlu bir yaşam sürmeye başladı. En keyif aldığı aktivitelerden birisi ise çocukları için hikâyeler yazmaktı. Tolkien’in bu boş zaman aktivitesi 1930’ların başında Hobbit’in ilk taslaklarına dönüştü… Tolkien 1932 yılında, daha sonraki eserlerine kıyasla oldukça masalsı bir anlatıyla kaleme aldığı Hobbit hikâyesini tamamladı. Ancak aklında Hobbit’i bir kitap olarak yayınlamak gibi bir düşünce yoktu. Bu nedenle Hobbit’in varlığından yalnızca edebiyatla ilgili arkadaşları ve birkaç öğrencisi haberdardı. Fakat Hobbit bir yayıncının da ısrarıyla 1937 yılında kitap olarak yayımlandı…
Hobbit’in ilk baskısı çok kısa süre içerisinde tükendi! Kitap inanılmaz bir satış başarısı yakaladı
Hobbit’in satış başarısı uzun yıllar devam etti. II. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan kâğıt kıtlığına kadar, pek çok kez yeniden basıldı… Bu başarısı öyküsü hem Tolkien’i hem de yayınevlerini yeni bir hikâye kaleme alması konusunda cesaretlendirdi. Böylece İngiliz yazar, Hobbit’ten çok daha karanlık temalarla donatmak istediği yeni projesine başladı: Yüzüklerin Efendisi.
Tolkien Yüzüklerin Efendisi’ni yazarken Hobbit ile uyumlu olması için oldukça özenli davrandı
Çünkü yazar, iki eseri arasında tematik olarak kusursuz bir uyum yakalamak istiyordu. Tolkien’in bu düşüncesi daha sonra yazacağı kitaplar için de geçerliydi. Bu nedenle Orta Dünya, Tolkien’in ölümüne kadar sürekli uğraştığı, düzeltmeler ve değişikler yaptığı adeta yaşayan bir hikâye haline geldi…
Birçok araştırmacısı, Tolkien’in I. Dünya Savaşı’ndan önemli ölçüde etkilendiği konusunda hemfikir
Gençlik yıllarında içerisinde bulunduğu savaş ortamı iyi kötü bütün biçimleriyle Tolkien’i etkilemiş ve edebi karakterine de sirayet etmişti. Savaş sırasında ilk örnekleri ortaya çıkan yıkıcı endüstriye karşı zayıf görünenin direnci, arkadaşlık ve cesaret gibi temalar, Orta Dünya’daki pek çok kahramanlık anlatısının da temelini oluşturuyordu…
Tolkien’in Orta Dünya’yı yaratırken etkilendiği tek şey I. Dünya Savaşı değildi
Tolkien şahit olduğu savaş kadar eski İngiliz edebi metinlerinden ve İskandinav mitolojisinde de etkilenmişti. Örneğin Orta Dünya’daki en tanınan karakterlerden Gandalf ve başka pek çok karakterin adı, İskandinav mitolojisinden seçilmişti. Hatta kimilerine göre Orta Dünya’nın kendisi bile mitolojideki Midgard’ın bir yansımasıydı…
Kaynak: 1