Seminerlerine büyük kalabalıkları toplayabilen, hem hayvan bilimi hem de otizm konusundaki araştırmaları ve konuşmalarıyla yankı uyandıran, Amerika’daki hayvancılık sistemini değiştiren, hayatını anlatan filmin 7 Emmy Ödülü aldığı bir profesör; Temple Grandin.
Otizm teşhisi konulmasına karşın ailesinin de desteğiyle hastalığının kendisine engel olmasına izin vermeyerek büyük başarılara imza atmış ve otizmli insanların nasıl yollar izlemeleri gerektiği konusunda her daim fikirlerine ve icat ettiği “sarılma makinesi”ne ihtiyaç duyulan güzel insan… Yani o, büyük kitlelerin umudu olmuş biri.
1. Ufacık yaşta otizm teşhisi koyulan bir çocuk
Annesi Eustacia Cutler, babası Richard Grandin olan Temple Grandin; 29 Ağustos 1947’de Boston, Massachusetts’te sağlıklı bir bebek olarak dünyaya geldi. Sürekli ağlama krizleri geçirmesi ve 2,5 yaşına gelmiş olmasına rağmen hâlâ konuşamaması üzerine ailesi onu doktora götürdü. 2 yaşında beyin hasarı aldığını söyleyen doktor, Grandin’e otizm teşhisi koydu.
2. Doktorlar bakımevine kapatılması gerektiğini söylüyorlardı
Eustacia Cutler; doktorların, Temple’ın durumunun ümitsiz olduğu ve bir bakımevine kapatılması gerektiğine dair sözlerini dinlememişti. Kızına ve kız kardeşine “sıra taban”lı oyunlar gösteren bir dadı kiralamış, onu iyi öğretmenleri olan bir anaokuluna göndermiş ve konuşma terapistleriyle görüşmeye başlamıştı. Temple, konuşmaya ve ilerleme göstermeye başladığında 4 yaşındaydı.
3. Hayatı resim kartlarından öğreniyordu
Temple’ı bakımevine yatırmayı reddeden annesi, onun eğitimini birebir olarak evde veriyordu. Saatler süren uğraşlar sonucunda Temple, kendi kendine giyinmeyi ve sinir krizlerine hakim olmayı öğrenmeye başlamıştı. Akşam yemeği masasında nasıl davranması gerektiğini biliyordu. Annesinin resimli kartlarla ona hayatı öğretmeye çalışması, Temple’ın resimler arasında bağlantı kurabildiğini fark etmesini sağladı. Aslında hayatının temelleri, biraz da bu resim kartlarında saklıydı.
4. Arkadaşları ona “kayıt cihazı” diyerek dalga geçiyorlardı
“Buna şimdilerde gülebilirim, ama o zamanlar sorsanız canım yanıyordu.” dediği bir olay. Temple Grandin, bir şeyleri öğrenebilmek için sürekli tekrarlıyordu. Bu da arkadaşlarının ona “kayıt cihazı” demesine sebebiyet vermişti. O zamanlar gayet asosyal olan Temple, ortaokul ve lise zamanlarının çok kötü geçtiğini söyler. Çünkü o, toplumdan izole şekilde kalmamış, normal çocuklarla aynı okullara gönderilmişti.
5. Fen öğretmeni ondaki ışığı fark etti ve onu üniversite konusunda teşvik etti
1966’da, yatılı olarak “üstün yetenekliler okulu”na gitti. Fen öğretmeni, onun aslında kimseden eksik değil, yalnızca farklı olduğunu fark etmişti. Onun kendine has bir özelliği vardı; resimlerle düşünüyordu. Temple bunun hakkında “Tüm düşünceler hayal dünyamda bir video kaset gibidir. Resimler benim anadilim, kelimeler ise yabancı dilimdir.” der. Öğretmeninin de teşvikiyle Franklin Pierce Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü kazandı.
6. Üniversiteye gitmeden önceki yaz…
Temple, üniversiteye gitmeden önceki yazı teyzesinin çiftliğinde geçirdi. Bu çiftlik gezisi onun hayatını değiştirecek nitelikteydi. Hatta tüm hayatına yön verecek, içindeki hayvan sevgisini fark ederek bu konuda yapacağı çalışmalara temel oluşturacak bir keşfedişti. Hayvanları sevmesinin yanında; onları hissedebiliyordu. Onları nelerin memnun, nelerin ise rahatsız ettiğini anlayabiliyordu.
Temple, o yazı şöyle özetliyor: “Teyzemin çiftliğinde bir yaz geçirmek başıma gelen en iyi şeydi. Eğer gitmeseydim, hayvanlarla ilgilendiğimi asla öğrenemeyecektim. Otistik insanlar, size basit gelen şeyleri çok farklı görebilir. Çiftlikte saatlerce oturup hayvanlar için nasıl daha iyi tesisler yapılabileceğini düşünürdüm. Sonunda bu işten bir kariyer yaptım.”
7. Hayatı, sürekli eğitim alarak kendini geliştirmesiyle geçti
Hayvanlara olan sevgisini yaptığı işe uygulamaya karar veren Temple, Arizona State Üniversitesi’nde hayvan bilimi üzerine yüksek lisans ve University of Illinois at Urbana-Champaign’de ise yine hayvan bilimi üzerine doktora yaptı. Eğitim konusunda hepimize taş çıkaran Temple Grandin son olarak, 2010 yılında Duke Üniversitesi’nden “İnsani Edebiyat” fahri doktorasını aldı.
8. Temple Grandin tanınmaya başlıyor
Oliver Sacks‘ın “An Anthropologist on Mars” kitabında Temple Grandin’den bahsetmesi, onun dünya çapında tanınmaya başlamasını sağladı. Amerika Otizm Derneği kurucularından Ruth C. Sullivan’ın ricasıyla, kamuya açık olarak ilk kez otizmle ilgili bir konuşma yaptı.
9. Hayvan refahı ve otizmli hastaları savunma konusunda bir lider
Temple Grandin’ın, aldığı eğitim ve (onun söylemine göre) görsel bellek yeteneğini harmanlayarak geliştirdiği hayvan tesisleri büyük başarı sağlamıştı. Ayrıca otizm konusunda insanları bilinçlendirmek için sık sık seminerler verdi.
“Time Magazine”, “People Magazine”, “It’s Your Health”, “Forbes”, “Discover Magazine”, “The New York Times” gibi yerlerde yazmaya başladı; “Larry King Live”, “Primetime Live” gibi programlara konuk oldu. Hayatı, “İnek Gibi Düşünen Kadın” adındaki bir belgesele konu oldu. 2009 yılında, American Society of Agricultural and Biological Engineers (Amerikan Tarım Toplumu ve Biyoloji Mühendisliği) üyeliğine seçildi.
10. Temple Grandin “Sarılma Kutusu”nu (Hug Box) anlatıyor
“Yaşadığım problemlerden biri; duyusal hassasiyet. Yüksek ses kulaklarımı rahatsız ediyor. Beni gürültülü bir markete ya da sokağa çıkardığınızda çıkan sesi tolere edemiyorum. Kendimi sakinleştirmek için vücuduma baskı uygulama ihtiyacı duyuyorum. ‘Sarılma Kutusu (Makinesi)’ fikrini, teyzemin çiftliğinde büyükbaş hayvanları sabit tutmak için kullanılan cihazdan aldım.”
“Hayvanları aşılamak için bu cihaza sokuyorlardı. Üstlerine binen baskıdan yatışıyorlardı. Onlarınki ahşaptandı ama cihazı yastıklarla ya da minderle de yapabilirsiniz. İçinde 20 dakika geçirince sakinleşiyorsunuz. Otistik çocukların yarısında işe yaradığını söyleyebilirim. Başka rahatsızlıkları olan insanlar da kullanabilir.”
11. O bir kahraman!
Temple Grandin, Time Dergisi’nin “En Etkili 100 İsim” listesinde, “Kahramanlar” kategorisinde yer alıyor. Hayvan bilimine gönül vermesiyle beraber, 2004 yılında, People for the Ethical Treatment of Animals’da, vizyoner kategorisinde, “Proggy Ödülü”nü kazandı.
12. Hayatını anlatan film 7 Emmy Ödülü aldı
Kendisiyle aynı ismi taşıyan, yarı-biyografik filmde; Claire Danes, Julia Ormond, David Strathairn gibi oyuncular yer aldı. 15 dalda aday gösterilen film, bunların 7’sinde ödül kazandı. Ne güzel bir tesadüftür ki; 2010 Emmy Ödülleri, Temple’ın doğum gününe denk gelmişti ve o gece kısa bir konuşma yaptı.
Film kendisine sorulduğunda beğendiğini söylüyor ve şunları ekliyor: “Harika bir iş çıkarmışlar. Claire Danes tıpkı benim 20’li ve 30’lu yaşlarımdaki hâlim… Sanki bir zaman makinesiyle 60 ve 70’li yıllara gittim. Film, size yardım etmek için karşınıza çıkan iyi bir insanın, hayatınızda ne kadar fark yaratabileceğini de gösteriyor.”
13. Kendi Sarılma Kutusu’nu birkaç yıl önce kırdı
Temple Grandin ve annesi Eustacia Cutler
Hayvan bilimi ve otizm dışında binicilik, biyokimya, bilim kurgu ve filmlerle ilgilenmekten hoşlanan ve düzenli olarak antidepresan kullanan Grandin, duygusal entegrasyon bozukluğunun önüne geçebilmek adına rahat giysiler tercih ediyor.
Şu an 68 yaşında olan Temple, ne evlenmiş ne de çocuk sahibi olmuş. Bunu, insanlarda varolan duygusal ilişkilerin kendi dünyasında olmamasına bağlıyor. Ona göre otizm, onun tüm yaşantısını etkilemiş durumda. 18 yaşında icat ettiği kendi Sarılma Kutusu’nu kırmasının sebebi olarak da; “Artık insanlara sarılmaya ihtiyacım var.” diyor.
14. Bonus I: Temple Grandin filmi final sahnesi
15. Bonus II : Temple Grandin’den otizmli çocuğa sahip olan ailelere, kulağa küpe niteliğinde öneriler
– Birçok otistik çocuk çizim yapmada ve bilgisayar programlamada oldukça yeteneklidir. Bu yetenekleri desteklenmelidir.
– Otizmli birçok insan görsel zekâlıdır. Örneğin elinize bir oyuncak uçak alın ve yukarı dediğiniz zaman uçağı masadan havaya kaldırın. Bazı çocuklar, uçak maketine “yukarı” veya “aşağı” yazılı kartlar yapıştırıldığında daha kolay öğrenebilir. Uçak havalanacağı zaman “yukarı” kartını ve uçağı indirdiğiniz zaman da “aşağı” kartını yapıştırın.
– Uzun soluklu talimatlar vermekten kaçının. Otizmli insanların sıralamayı akılda tutmak konusunda zorlandıkları gözlemlenmiştir. Eğer çocuk okuyabiliyorsa, talimatları bir kâğıda yazın.
– Birçok otistik çocuk bir konuya saplanıp kalır. Örneğin tren veya harita gibi konulara saplanıp kalabilirler. Bunu çözmenin en iyi yolu; saplandıkları konuyu, çocuğun eğitimini desteklemek amacıyla kullanmaktır.