Dünyanın her neresinde yaşıyorsanız yaşayın, hayatta mutlaka birkaç defa tası tarağı toplayıp gitmek istemişsinizdir. Gidilen yerin ya da terk edilen yerin hiçbir önemi yoktur.
En yakın camiide staj yapıyormuşçasına sabah 6’da kalktığınızda
Sabah 6’da kalktıktan sonra dünyanın en iyi okulunda okumak, dünyanın en fazla maaş alan çalışanı olmak bir şey değiştirmez, değiştirmemeli. Zaten zenginlik dediğin de erken kalkmamak üzerine kurulu bir müessese olmalı.
Asla susmayacakmış gibi çalan alarm sesini duyduğunuzda
İsrafil, bitiş düdüğü anlamına gelen suru çalsa ancak bu kadar olur. Açık ara dünyanın en sevimsiz sesidir. O an, alarm sesi duymak zorunda kalmadığınız diyarlara gitmek istersiniz. Dinlemelere doyamadığınız en sevdiğiniz şarkınızı alarm sesi yapsanız bile nafile. Yalnızca çalar saati kırmak suretiyle rahatlayabilirsiniz.
Uyandığınız Pazartesi sabahının bir de yağmurlu olduğunu anladığınızda
Yağmur dediğin; ılık bir sonbahar akşamında, hafif hafif rüzgar eserken ve yanınızda avuç içini terletebileceğiniz bir sevgiliniz varken romantiktir. Sabahın köründe işe ya da okula giderken değil. E haliyle çorabınıza kadar ıslanıp bindiğiniz dolmuşta “Şuradan bir Miami uzatır mısınız?” demeniz işten bile değil.
Dolayısıyla ıslanan paçalar, su sıçratan arabalarla boğuştuğunuzda
Şu an bilgisayarı bırakıp çekip gitmenizi istemediğimiz için bu konuya fazla girmiyoruz.
10 dakika gecikmeyle sınava alınmadığınızda
Şu anda üniversite okuyanlar bizi derinden anlayacak, mezunlar ise hüzünlü hatırlayacak. Her üniversitede mutlaka bulunan öğretmen tipleri diye bir liste yapsak (bak bu iyi fikirmiş) başına, 10 dakika geç kalan öğrenciye vatan haini muamelesi yapan öğretmeni koyarız. “Hocam alt tarafı 10 dakika geç kaldık, o sürede bana kim nasıl soru yollasın? Ben o soruyu hangi ara çözeyim? Ben en iyisi eve değil de Floransa’ya gideyim”
Yeterli özgeçmişe sahip olmak için bir yerden başlamak zorunda olduğunuz bir türlü anlaşılamadığında
Modern çağın en büyük ikilemidir. Hatta düzeltelim tüm çağların en büyük ikilemidir. Üniversite yeni bitmiştir, bir işin ucundan tutmak gerekir. Tüm şirketler, yeni mezun ararken bile en az 2 yıl deneyim isteme gafletinde yüzer. Akıllara milyar dolarlık soru düşer: “Abi eğer kimse deneyimsiz birini almıyorsa, nasıl deneyim kazanılacak?” O soru da muhtemelen “Avustralya’ya gidip barista olsam daha iyi galiba” şeklinde yanıtlanır.
Otobüse bindiğiniz durağın ayaklansa tek başına ülke kurabileceğini fark ettiğinizde
Koysalar ‘The Walking Dead’de başrol oynayacak ruh halinizle otobüs (yer yer metrobüs) durağına gelirsiniz. Gördüğünüz manzara San Marino Aileden Sorumlu Devlet Bakanı’nı kıskandırıyor, Liechtenstein Nüfus Müdürlüğü’nü çileden çıkartıyordur. Çünkü ayaklansa ülke kurabilecek bir kalabalık sizin önünüzde otobüse binmeyi bekliyordur. İç sesinize “Tamam dostum en azından bir valiz yapalım, öyle gidelim” demek zorunda kalabilirsiniz.
İnsanoğlunun aşk ile imtihanı Sevgililer Günü’nün yaklaştığını fark ettiğinizde
Sevgililer Günü’nün mantığı, gerçekliği ya da anlam ve önemi perspekitifinden bakmıyoruz. Birçok bedene indirgediği o evlerden ırak hislerden bahsediyoruz. Eğer sevgiliniz yoksa sorun bir Sevgililer Günü’ne daha yalnız gireceğinizdir, eğer bir sevgiliniz varsa da ona ne alacağınızdır. İlkine pek çare yoktur da ikincisi bir ihtimal kurtarılabilir.
Okul arkadaşınızın yaptığı Erasmus’u, iş arkadaşınızın izinde çıktığı yurtdışı tatilini duymak sıkıntı verdiğinde
Ofis sohbetlerinde cool görünmenin başlıca yolu; yapılan yurt dışı tatilini, okul kantininde cool görünmenin yolu ise, yapılan Erasmus’un hikayelerini anlatmaktır. Bu 21. yüzyılın en geçerli kuralıdır. Eğer bu sohbetlerden boğazınıza kadar sıkıldıysanız, en azından şöyle bir güneye inmekte fayda vardır.
Kış günü akşam 4’te uyanıp gün ışığına hasret kaldığınızda
Evet. Uyku ademoğlunun bir milyon yıl daha en büyük derdi olmaya devam edecek. Hem azı karar değil hem çoğu zarar. Bilgisayar başına akşamüstü sularında uyandıktan sonra geçen ve bu satırları okuyanlar muhtemelen ne demek istediğimizi anlayıp, ekrana imzalarını atmıştır.
Yazdan kalma hatıralar sinsice akla geldiğinde
Oturduğunuz kafede bir müzik çalar, yürüdüğünüz sokağın beyninizde güneşli bir karşılığı vardır ya da umarsız bir anınızda dayanamayıp fotoğraf albümünü açmışsınızdır. Mesele yalnızca sıcak kumlardan soğuk sulara atlamak kadar basit değildir. O an Kanarya Adaları’na tek gidişlik bir bilet almak istersiniz.
Evden 4 otobüs uzakta sarhoş olduğunuzda
Cuma akşamıdır. Bütün haftanın yorgunluğunu biraz dağıtarak geçirmek istersiniz. Ama hayat bazen çok ‘o işler öyle olmuyor işte’dir. Alkolün de verdiği yetkiyle o bütün yorgunluk patlama yapar. Eve dönmeye niyetlenseniz taksi için maaşı, otobüsler için ruhu vermek gerekir. Adım atacak gücünüz olmasa da, iç sesiniz “Sibirya’ya kadar yürüyelim dostum” der.
Okulu bitirip askerlik ya da iş arama arafına düştüğünüzde
Türk erkeğinin iyi ve kötü tarafları sabaha kadar tartışılabilir ancak askerlik konusunda hepimizin bu canlı türüne büyük saygı duyması gerekir. Özellikle askere gitmeden önceki o karar sürecinde gösterdiği metanetten dolayı. Çünkü okulu bitiren Türk erkeği ya hemen işe başlayacak askerliği sonsuz bir bekleyişe iteleyecek ya da hemen başvuracak ve 5 ay sonra gidecektir. O 5 ay içinde ne işe girebilir ne de boş durabilir. Aklındaki “Monaco vatandaşı olsam askere gider miyim acaba?” sorularını ötelemeye uğraşır.
En olmadık zamanda “Kalk gidelim” diyen bir şarkı duyduğunuzda
Evet. Göğüs kafesi girişine sol anahtarı çakıp, küt küt atmasını sağlayan şarkıların varlığını hepimiz biliriz. Boğazınıza kadar sıkıntı dolduğunuz bir günde kulağa geldiği anda koşma hissi uyandırır. Hele bir de klibi harbiden bitmek bilmeyen bir tatil kıvamındaysa gerçekten ilk uçağa ya da otobüse bilet aldırabilir. (bkz: yerli önerisi, yabancı önerisi)
Pencere kenarı oturduğunuz bir yolculukta
Elinizde bir kitap, kulağınızda kulaklık, otobüse binmeden 3 TL’ye aldığınız koltuk yastığı, hafif buğulu camlar ve istemsizce gelen bir daha geri dönmeme isteği. Muhtemelen yolculuğun 12. saatinde gidecektir ama (tabii o kadar uzun bir yere gidiyorsunuz) tarifsiz bir lezzeti vardır.
Araba kullanırken radyoda çalan şarkı tam bir ‘road trip’ havası olduğunda
Eğer İstanbul’da yaşıyorsanız bu maddeyi atlayabilirsiniz. Çünkü siz köprüden geçene kadar o ‘road trip’ havası, Ankara havasına dönecektir. Biz yine de genel konuşalım: Akşam güneşi hafiften batmaktadır, güneş gözlüğünü takmış; tek elle direksiyonu yönetiyorsunuzdur ve filmlerden kalma bir müzik çalar. O nicedir kurduğunuz “Bir gün basıcam gidicem buralardan” cümlesi harlanıverir. Belki ilk kırmızı ışıkta vazgeçersiniz ama hayali bile güzeldir. (bkz: road trip havası)
Yıllardır hayalini kurduğunuz karavanın gerçeğini gördüğünüzde
Aşırı realist kimselerce “Geçin bu romantik hayalleri” atıflarına kurban gitse de, yerkürenin üstünde yaşayanların yarısından fazlasının karavanla dünyayı dolaşma hayaline sahip olduğunu söyleyebiliriz. Tüm maddeler arasında çekip gitme eylemini gerçekleştirmeye en uzak madde olsa da, hayali cihana değer.
“Seni seviyorum” cümlesine “Ben de seni” dışında bir yanıt aldığınızda
Cehennemin dibine kadar koşmak istersiniz. Daha da geri dönmek istemezsiniz. Haklısınız. “Ben de beni seviyorum” diye bir yanıt olamaz çünkü.
Alt komşu, hayata karşı son direniş olan Pazar sabahını sabote ettiğinde
Adam akıllı uyuyacağınız bir Pazar gününüz vardır ve sanki komşunuzun hayattaki yegane emeli sizi o gün uyutmamaktır. Saat 8’de başladığı tadilat bitmek bilmez. İnsanı sakin bir balıkçı kasabasında ağ temizleme üzerine kurulu bir hayata iter. Önerimiz gece 4 sularında matkapla tadilat işine girişerek agresif bir strateji belirlemenizdir.
30 kilo yorgana tek başına nevresim geçirmeye kalktığınızda
Yalnızlık nedir? Yalnızlık, 30 kiloluk bir yorganı tek başına nevresime geçirmeye çabalamaktır. Yalnızlık, 45 dakika boyunca bunu asla başaramamaktır. Yalnızlık, kadın ya da erkek nüfusu diğer cinse oranla fazla olan ülkeye gitme isteğinin artmasıdır.
Herkesin başına geliyor bonusu: Patronu cc’ye koyup ekteki görseli koymayı unuttuğunuzda
Şimdi tüm dünyanın köküne kibrit suyu döküp yakasınız geldiği, koşarak ofisi terk etmeye niyetlendiğiniz o anı hatırlayın.