Evde pratik bir şekilde yapılan hamilelik testleri, ilk olarak 1970’lerin ortalarında kullanılmaya başlandı. Daha önceleri, bir kadının hamile olup olmadığını belirlemek için genellikle kan veya idrar testleri yapılıyordu. Ancak, eczanelerde satılan pratik kitler, kadınların kendi başlarına kolaylıkla kullanabilecekleri ve sonuçları hızlı bir şekilde elde edebilecekleri bir seçenek sunmuş oldu. İlk evde hamilelik testi, 1976 yılında piyasaya sürülen “e.p.t” adlı üründü. Bu test, bir kadının idrarında hamilelik hormonu olan insan koryonik gonadotropin (hCG) hormonunu tespit ederek hamilelik durumunu belirliyordu. Daha sonra, farklı markalar ve modellerde evde hamilelik testleri geliştirildi ve şu anda, günümüzde birçok farklı seçenek bulunuyor. Ancak, tabii ki, durum her zaman böyle değildi. Antik ve Orta Çağ döneminde bir kadının hamile olup olmadığını anlamak için oldukça ilginç testler yapılıyordu. İşte tarihte kullanılan hamilelik testleri…
1. Buğday ve arpa testi
Bilinen en eski evde gebelik testlerinden biri eski Mısır’da uygulanıyordu. MÖ 1350’de, hamile olduğu düşünülen insanlar, idrarlarını birkaç gün boyunca buğday ve arpa tohumları üzerine yapardı. Kadınların; buğday filizlendiyse kız, arpa filizlendiyse erkek çocuğa hamile olduğu düşünülüyordu. İkisi de filizlenmediyse, hamile olmadıklarına kanaat getirilirdi. Kulağa garip geliyor, değil mi? Daha bitmedi! Bu testin asıl ilginç yanı, gerçekten işe yaramış olmasıydı. 1963’te bu test, bir laboratuvarda yeniden uygulandı. Gerçekten de hamile kadınların %70’inin idrarı, tohumları filizlendirdi.
2. Soğan testi
Tarihte kullanılan bazı hamilelik testleri gerçekten de korkunç olabiliyor. Eski Mısırlılar buğday ve arpa testiyle başarıya ulaşırken diğer testlerde biraz çuvalladılar, çünkü o zamanlar insan anatomisi hakkında fazla bir bilgi yoktu. Mısır tıbbi papirüslerinde ilginç bir hamilelik testi önerilmişti. Buna göre, hamile olduğu düşünülen kişinin vajinasına soğan sokulur ve ertesi gün nefesi koklanırdı. Eğer kişinin nefesi soğan kokuyorsa hamile değildi. Ne alaka diye düşünebilirsiniz. O dönemde yaşayan insanların düşüncelerine göre eğer rahim açıksa soğan kokusu bir tünelden geçerek ağza ulaşabilirdi. Kişi hamile olsaydı, yani karnında cenin bulunsaydı rahim kapalı olurdu, dolayısıyla rüzgar tüneli olmazdı ve ağız kokmazdı?
3. Mandal / anahtar testi
15. yüzyılın sonlarında yazılmış bir kadın tıp bilgisi koleksiyonu olan The Distaff Gospels’de çok ilginç bir test yönteminden bahsediliyor. Kitabın yazarı şunları söylemiş: “Dostlarım, bir kadının hamile olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, ondan bir leğene işemesini istemeli ve ardından leğene bir mandal veya anahtar koymalısınız. Ancak bir mandal kullanmak daha iyidir. Bu mandalı idrarla birlikte leğende üç veya dört saat bırakın. Ardından idrarı leğene dökün ve mandalı çıkarın. Leğende mandal izi görürseniz, kadının hamile olduğundan emin olabilirsiniz. Yoksa hamile değildir.”
4. Bilirkişiler
“Mandal testi” kulağa ne kadar tuhaf gelse de, hamile bir kişinin idrarının hamile olmayanlardan farklı olduğunun anlaşılmasını sağladı. Bunun üzerine, 16. yüzyılda Avrupalı ”sidik uzmanları” ortaya çıktı. Bu sözde bilirkişiler, kişinin hamile olup olmadığını idrarının rengi ve özelliğinden anlayabileceklerini iddia ediyordu. Hatta bazıları, idrarı şarapla karıştırıp sonuçları gözlemlerdi. Bu, aslında çok da yanlış bir test değildi çünkü şu anda hamile bir kişinin idrarında bulunan proteinlerin alkol ile reaksiyona girebildiğini biliyoruz. Tabii ki, bu kişilerin kehanetleri hamile insanlarla sınırlı kalmadı; ayrıca idrarı inceleyerek, idrar sahibinin herhangi bir hastalıktan muzdarip olup olmadığını da “tahmin edebiliyorlardı.”
5. Gözlerdeki değişiklikler
16. yüzyıl doktorlarından Jacques Guillemeau, bir kişinin hamile olup olmadığını gözlerinden anlayabileceğinizi iddia ediyordu. Oftalmoloji (Oftalmoloji, göz hastalıkları ve cerrahisi) üzerine incelemeler yazan Guillemeau, ikinci ayın başlarında, “hamile kadınların göz bebeklerinin küçüldüğünü, göz kapaklarının sarktığını ve göz kenarlarındaki damarların şiştiğini” söylüyordu. Bu argümanlar pek doğru olmasa da doktorun haklı olduğu bir konu vardı: Gözler hamilelik sırasında değişerek görüşünüzü etkileyebilir.
6. Chadwick işareti
Hamileliğin erken dönemlerinde, kabaca altı ila sekiz haftalıkken, serviks, labia ve vajina, bölgeye artan kan akışı nedeniyle koyu mavimsi veya mor-kırmızı bir renk alabilir. Hamileliğin bu olağanüstü belirtisi ilk olarak 1836’da bir Fransız doktor tarafından fark edildi. Bu konuyu daha sonra, 1886’da Amerikan Jinekoloji Derneği toplantısı sırasında doğum doktoru James Read Chadwick gündeme getirdi. O günden beri de bu durum Chadwick işareti olarak biliniyor.
7. Kurbağa testi
Tarihteki en ilginç hamilelik testleri listemizi tuhaf bir yöntem ile sonlandırıyoruz. 1940’ların sonlarında bilim insanları, hamile bir kişinin idrarını canlı bir kurbağaya enjekte ediyordu. Eğer kadın hamileyse talihsiz kurbağanın 24 saat içinde yumurta üreteceğini düşünüyorlardı.
İlginizi çekebilir:
Hamilelik Döneminde Kilo Kontrolü Nasıl Sağlanır? Gebelikte Formda Kalmanın 5 Yolu
Geçmişten Günümüze: İngiliz Kraliyet Ailesinin Hamilelik Ve Doğum Gelenekleri
Anne Adayları Buraya! Hamileliğin Ardından Yaşanabilecek En Yaygın 5 Cilt Hastalığı
Meyve Yemek Yasak! Rönesans Avrupa’sında Sağlıklı Bir Hamilelik İçin Uyulması Gereken 8 Kural
Kaynak: 1