Tarih boyunca milyonlarca insan, haklarını savunmak, adaletsizliklere karşı sesini yükseltmek ve dünyayı değiştirmek için meydanlara çıktı. Kimi zaman barışçıl yürüyüşlerle, kimi zaman büyük çatışmaların gölgesinde gerçekleşen bu protestolar, toplumların kaderini şekillendirdi. Sivil haklardan demokrasi mücadelesine, savaş karşıtı eylemlerden işçi grevlerine kadar geniş bir yelpazede yankı bulan bu kitlesel hareketler, yalnızca bulundukları dönemi değil, geleceği de derinden etkiledi. Milyonları sokağa döken bu eylemler, halkın gücünün en çarpıcı örnekleri arasında yer alıyor. İşte tarihin en büyük protestoları…
1. Hindistan’daki çiftçi protestoları (2020-2021)
2020 yılında Hindistan’da, tarım yasalarında yapılması planlanan değişikliklere karşı on binlerce çiftçi sokaklara döküldü. Hindistan’ın tarım sektöründeki köklü değişiklikler, çiftçilerin endişelerine yol açtı. Bu yasalar, çiftlik ürünlerinin satışı, fiyatlandırılması ve depolanmasıyla ilgili kuralları gevşetmeyi amaçlıyordu. Çiftçiler, bu değişikliklerin büyük işletmelere olan bağımlılığı artıracağını ve onların çıkarları doğrultusunda tarım politikalarının şekilleneceğini savundu. Hindistan’da, tarımla geçinen yaklaşık 250 milyon insan, bu yasa değişikliklerine karşı gösterilere katıldı.
Protestolar, özellikle Pencap ve Haryana eyaletlerinde yoğunlaşmıştı. Çiftçiler, tarlalarını yakmaya başladılar, yolları ve demiryollarını kapatarak büyük şehirlerle iletişimlerini kesmeye çalıştılar. Göstericiler, Delhi’ye doğru yürüdü ve burada hükümetin karşı koymaya çalıştığı bir gerilim yaşandı. Eylemler, Kasım 2020’ye gelindiğinde geniş bir halk desteği kazandı ve 250 milyon kişi, çiftçilerin mücadelesine destek verdi.
Sonunda, Hindistan hükümeti, protestoların ardından yasal değişiklikleri geri çekmek zorunda kaldı. Ancak protestolar, Hindistan’daki tarım reformlarına dair geniş çaplı bir tartışma başlattı ve ülkenin tarım politikasına dair önemli soruları gündeme getirdi.
2. George Floyd ve Black Live Matter hareketi (2020)
2020 yılının Mayıs ayında, Minneapolis’te bir polis memuru tarafından tutuklanan George Floyd’un ölümüne yol açan olay, dünya çapında büyük bir toplumsal harekete sebep oldu. Floyd’un, polis memuru Derek Chauvin’in müdahalesi sonucu yaşamını yitirmesi, küresel bir öfke dalgasına yol açtı. “Nefes alamıyorum” sözleriyle viral olan video, sadece Amerika’da değil, tüm dünyada büyük protestoların fitilini ateşledi.
Protestolar, Amerika Birleşik Devletleri’ne yayıldığı gibi, Avrupa, Asya ve diğer kıtalarda da destek buldu. Black Lives Matter hareketi, ırkçılığa ve polis şiddetine karşı mücadeleyi uluslararası bir boyuta taşıdı. 2020 yılı boyunca devam eden gösteriler, dünyanın dört bir yanında on binlerce kişiyi sokaklara dökerek, bu ciddi toplumsal sorunun küresel bir mesele haline gelmesine neden oldu. George Floyd’un ölümü, sadece Amerika’daki polis şiddetini sorgulatmakla kalmayıp, küresel ölçekte ırkçılık ve eşitsizlik karşıtı eylemlerin artmasına yol açtı.
3. ABD kadın hakları yürüyüşü (2017)
2017 yılının Ocak ayında, Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı’na başlamasının hemen ardından, kadın hakları savunucuları büyük bir protesto gerçekleştirdi. Teresa Shook’un çağrısı üzerine başlayan bu hareket, kısa süre içinde dünya çapında milyonlarca insanı bir araya getirdi. Yürüyüş, Trump’ın kadınlara yönelik tutumuna karşı bir tepki olarak başladı. Katılımcılar, Trump’ın kadınları küçümseyen yorumlarına ve politikalarına karşı seslerini yükseltmek için sokaklara döküldüler.
Washington D.C.’de yüzbinlerce insan toplandı ve buna ek olarak, dünya genelinde birçok şehirde “kardeş yürüyüşler” düzenlendi. Yürüyüşlerde katılımcılar, kadın haklarının savunulması, eşitlik, iklim değişikliği ve göçmen hakları gibi geniş bir yelpazede taleplerini dile getirdiler. Bu protesto, sadece Trump’a karşı bir tepki olarak başlamış olsa da, zamanla daha geniş bir toplumsal hareketin parçası haline geldi. Kadın hakları ve toplumsal eşitlik konularında farkındalık yaratan bu yürüyüş, aynı zamanda bir dayanışma gösterisi oldu.
4. Irak savaşı karşıtı protestolar (2003)
Tarihin en büyük protestoları yazımıza devam ediyoruz. Irak savaşının başlangıcından önce, dünya çapında büyük protestolar yaşandı. 15 Şubat 2003’te, dünya genelinde 600’ün üzerinde şehirde milyonlarca insan, ABD’nin Irak’ı işgal etme planlarına karşı sokağa döküldü. En büyük eylemler Roma, Londra, Madrid ve New York gibi büyük şehirlerde düzenlendi. Bu protestolar, yalnızca ABD’nin Irak’a müdahalesini kınamakla kalmadı, aynı zamanda küresel barış hareketinin de güçlü bir göstergesi oldu.
Savaşın öncesinde Irak’taki kitle imha silahları iddialarıyla ilgili BM kararlarını ihlal eden ABD, bu savaşı başlatmaya kararlıydı. Buna karşılık, dünya çapında barış yanlısı bir hareket doğdu ve 15 Şubat 2003, bu mücadelenin en büyük günlerinden biri oldu.
Ancak, tüm bu protestolara rağmen, Irak’a müdahale başlatıldı ve dünya çapında büyük bir savaş karşıtlığı oluştu. Savaş, birçok ülkenin iç politikasında ve dünya siyasetinde derin etkiler bıraktı.
5. Tiananmen meydanı protestoları (1989)
Çin’in başkenti Pekin’deki Tiananmen Meydanı, 1989 yılında büyük bir öğrenci hareketinin merkezi haline geldi. Bu hareket, Çin’deki reform taleplerini dile getiren bir popülist protesto dalgasının parçasıydı. Öğrenciler, demokratik reformlar ve ifade özgürlüğü talepleriyle meydanlara döküldü. Çin hükümetinin sert tutumu, bu hareketin şiddetli bir şekilde bastırılmasına yol açtı.
Tiananmen Meydanı’ndaki büyük gösterilere yaklaşık bir milyon kişi katıldı. Ancak, hükümetin askeri müdahalesi sonucunda, binlerce insan hayatını kaybetti. O dönemde meydana gelen bu trajik olay, dünya genelinde özgürlük mücadelesinin sembolü haline geldi. Bugün, Çin’de Tiananmen Meydanı’ndaki protestolar hakkında konuşmak bile yasaklanmış durumda.
6. Baltık yolu (1989)
1989 yılının 23 Ağustos akşamı, Letonya, Litvanya ve Estonya’da bir araya gelen milyonlarca insan, 643 kilometre uzunluğunda bir insan zinciri oluşturdu. Baltık Yolu olarak adlandırılan bu eylem, Sovyetler Birliği’nin komünist yönetimine karşı güçlü bir barışçıl tepkiydi. Birkaç saat süren bu eylem, yalnızca bu üç ülkenin halklarının özgürlük mücadelesinin sembolü olmakla kalmadı, aynı zamanda Sovyetler Birliği’nde reform çağrılarının güç kazanmasını sağladı.
Eylemin kökenleri tam olarak bilinmese de, 1980’lerin ortalarından itibaren Sovyetler Birliği’nde başlayan reformlar, halk arasında özgürlük taleplerini artırmıştı. Baltık Yolu’nun organizatörleri, 1939’da Rusya ve Almanya arasında imzalanan Molotov-Ribbentrop Paktı’nın 50. yıl dönümünde bu eylemi gerçekleştirmek istediler. Birleşmiş halkın bu görkemli hareketi, Sovyetler Birliği’nde büyük bir etki yarattı ve birkaç yıl içinde Baltık Devletleri’nin bağımsızlıklarına giden yolu açtı.
7. Filipinler’deki halkın gücü (1986)
1986’da, Filipinler’de Ferdinand Marcos’un 20 yıl süren baskıcı yönetimine karşı büyük bir halk hareketi başladı. 7 Şubat’ta yapılan başkanlık seçimlerinde Marcos’un rakibi Benigno Aquino’nun öldürülmesinin ardından, halk başkent Manila’da sokaklara döküldü. Katolik Kilisesi’nin ve ordu yetkililerinin de desteğiyle milyonlarca insan, Marcos’un diktatörlüğüne karşı sivil itaatsizlik başlattı.
EDSA olarak bilinen Metro Manila’nın ana caddelerinde başlayan eylemler, barışçıl bir direnişin simgesi haline geldi. Protestolar, tankların başkenti kuşatmasına rağmen, halkın tutumu karşısında zafer kazandı. Marcos, destekçi bulamayarak ülkeyi terk etti ve Corazon Aquino, Filipinler’in yeni başkanı oldu. Bu eylem, halkın gücünün ve dayanışmasının kazandığı tarihi bir zafer olarak hafızalarda kaldı.
8. Dünya Günü (1970)
Tarihin en büyük protestoları yazımıza devam ediyoruz. Dünya Günü, ilk kez 22 Nisan 1970’te, çevresel sorunlara dikkat çekmek amacıyla ABD’de organize edilen büyük bir gösteriydi. Demokrat Senatör Gaylord Nelson’ın öncülüğünde yapılan bu protesto, çevre kirliliği ve doğal kaynakların tükenmesi gibi küresel sorunlara karşı geniş bir farkındalık yaratmayı hedefliyordu. Bu eyleme katılan 20 milyon kişi, dünya çapında çevre dostu yasaların çıkarılmasına zemin hazırladı.
Dünya Günü, yalnızca Amerika’da değil, tüm dünyada etkili olan bir hareket haline geldi. Bu ilk büyük gösteri, daha temiz bir çevre için daha katı yasaların uygulanmasını sağlayan adımların atılmasına neden oldu. O günden sonra her yıl düzenlenen Dünya Günü, küresel çevre hareketinin bir parçası olarak önemini koruyor.
9. Fransa’da öğrenci protestoları (1968)
Mayıs 1968, Fransa tarihinde önemli bir dönüm noktasıydı. Başlangıçta öğrenciler arasında başlayan protestolar, hızla ülke çapına yayıldı ve milyonlarca işçiyi de harekete geçirdi. Paris Üniversitesi’ndeki öğrenci protestoları, çevik kuvvet polisinin müdahalesiyle şiddetlendi. Ancak bu hareket, yalnızca öğrencilerle sınırlı kalmadı; sendikalar ve işçiler de greve giderek toplumsal değişim talebini destekledi.
Fransa’da toplumsal yapıyı derinden etkileyen bu protestolar, siyasi iklimin değişmesine neden oldu. Başkan Charles de Gaulle, hareketin gücü karşısında bir süreliğine ülkeyi terk etti ve sonra gelen seçimlerde iktidarını pekiştirdi. Ancak Mayıs 1968’in etkisi, Fransa’nın toplumsal yapısını köklü şekilde değiştirdi.
10. Gandhi’nin Tuz Yürüyüşü (1930)
Tarihin en büyük protestoları listemizin sonuna geldik. Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinin en önemli anlarından biri, Mohandas Gandhi’nin 1930’da başlattığı Tuz Yürüyüşü’dür. İngilizler, Hindistan’da tuz üretimini tekeline almış ve bu, yoksul halk üzerinde büyük bir ekonomik yük yaratmıştı. Gandhi, bu adaletsizliğe karşı barışçıl bir direniş başlatmak için 12 Mart 1930’da Sabarmati Ashram’dan yola çıktı. Yürüyüş, Hindistan halkının İngiliz yönetimine karşı olan direnişinin simgesi haline geldi.
Tuz Yürüyüşü, Gandhi’nin liderliğinde sadece birkaç yüz kişinin katıldığı bir protesto ile başladı, ancak zamanla sayılar binlere ve hatta milyonlara ulaştı. Gandhi’nin barışçıl direnişi, Hindistan’ın bağımsızlık yolunda önemli bir adım atmasına vesile oldu. İngiliz yönetimi, protestolar karşısında şiddet kullanmaya başlasa da, bu direniş dünya çapında büyük bir etki yarattı.