Anne olmak, oldukça büyüleyici olduğu kadar başlarda zor geçen bir dönemi de beraberinde getiriyor. Bebeğe alışmak, ona sağlıklı bir yaşam verebilmek, vücudun toparlanmasına, eski haline dönmesine izin vermek, diğer yandan büyük bir duygusallıkla mücadele etmek… Anneler ilk zamanlar zaten yeterince problemle karşılaşıyor ve var güçleriyle bebekleri için savaşıyorken bir de emzirme konusunda sorun yaşıyorlarsa işler daha da zor hale gelebiliyor. Zor hale gelmesinin sebebi ise genellikle toplum baskısı ve insanların söyledikleri sözler oluyor. Gelin birlikte özellikle emzirme konusunda problem yaşayan veya sütü yetersiz annelerin büründüğü psikolojik durumlara göz atalım…
1. Yetersiz hissetme
Sütü yetmeyen ya da bebeğini çeşitli sebeplerle emziremeyen bir annenin hissettiği ilk şey yetersizlik. Bu psikolojiye giren anneler her ne kadar ellerinden geleni yapsalar da bebeklerine yetemedikleri, onları anne sütüyle besleyemedikleri için kendilerini suçluyorlar.
2. Suçluluk duyma
Bebeğini emziremeyen ya da sütü az olan anneler aslında herhangi bir seçim yapmıyorlar. Buna mecbur kalıyorlar. Ellerinde olmayan sebeplerle bebeklerini emziremiyorlar. Ancak ne yazık ki toplum baskısı yüzünden suçlanıyorlar. Çeşitli imalarla suçlu olduklarına inandırıyorlar. “Yarım anne”, “eksik anne” ithamlarıyla karşı karşıya bırakılıyorlar.
3. Yerle bir olan özgüven
Bebeğiyle kavuşmanın heyecanını henüz tam çıkaramamış anneler bir anda kendilerini hiçbir şeye yetemeyecek, hiçbir şeyi doğru yapamayacakmış gibi hissederken buluyor. Yalnızca sütleri yetmediği ya da olmadığı için bir anne olarak hiçbir şeyi tam anlamıyla yapamayacakları, çocuklarına yetemeyecekleri fikrine kapılıyorlar.
4. Dört bir yanı saran korku
Emzirme problemlerinin ardından birçok anneyi bir korku sarıyor. Çocuklarını en doğru şekilde besleyebilmenin yollarını arıyorlar, bir anda kendilerini her ağızdan çıkan sesi dinlerken buluyorlar. Herkesin anne ve bebeği için bir çözümü ve önerisi oluyor. Ancak hepsini aynı anda yapmaya çalışan anneler bir gelişme kaydedemeyince korkuya kapılıyor. Bebeklerini doğru şekilde besleyememekten korkuyorlar. Bu noktada tek yapmaları gereken bir uzmana danışmak ve onun söylediklerine güvenmek.
5. Ne yapacağını bilememe hali: Çaresizlik
Büyük bir savaşın ve mücadelenin ardından sütün gelmeyeceğini ya da yetmediğini gören anneler büyük bir çaresizlik hissediyor. Anne sütünden başka bir yol olmadığına, en doğrunun bu olduğuna inandırılıyorlar.
6. “Niye ben?” psikolojisi
Annelik tecrübesi olanların ya da sağdan soldan duyduklarını söyleyenlerin verdiği örnekler anneler için oldukça zordur. Havada “Benim sütün fışkırırdı”, “Ben üç yıl emzirdim”, “Şunu yersen sütün azalır” gibi sözler uçuşurken anne kendine “Niye ben?” sorusunu sorar ve kendini sorgular.
7. Bitmek bilmeyen baskı
Annelerin yaşadığı en büyük problem elbette toplum baskısı. Sürekli gelen “Emziriyor musun?”, “Sütün yetiyor mu?”, “Bebek doyuyor mu?”, “Sütün yarıyor mu?” gibi sorular anneler üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Ayrıca büyük bir depresyona sürüklenmelerine neden olabiliyor.