Susanne Bier; Akademi Ödülü, Altın Küre ve Emmy kazanan ilk kadın yönetmendir. Oscar ve Altın Küre ödüllerini, 2010 yapımı bir göçmen draması olan In a Better World’den almıştır. Emmy ödülünü ise; Tom Hiddleston ve Elizabeth Debicki’nin oynadığı John le Carré’ın aynı adlı romanının uyarlaması olan 2016 yapımı The Night Manager dizisi ile kazanmıştır. Yönetmen olmadan önce Bier, Londra’daki prestijli bir mimarlık okulu olan Architectural Association’da set tasarımcısı olarak eğitim görmüştür ve bunu filmlerinde yansıtmaktadır.
Susanne Bier; halen yaşadığı Kopenhag’da, Kuzey ve Baltık denizlerinin birleştiği boğaz olan Kattegat’a bakan şehrin kuzeyinde büyüdü. Ailesi, 1930’larda Danimarka’ya sığınan Yahudi göçmenlerdi. Bier, ilerleyen gençlik yıllarında okumakta olduğu mimarlığı bıraktı çünkü kendi ifadesiyle “binalardan çok insanlarla ilgileniyordu.”
The Undoing gibi ünlü bir dizi ile 30 yıllık yönetmenlik kariyerinde kendisini hedeflerine ulaştırmış olan Bier; ayrıca, bir kadın yönetmen olarak projelerini seçme ve kontrol etme özgürlüğüne sahip olmasının ne kadar sıra dışı karşılandığını tuhaf bir şekilde hatırlatıyor:
“Kendimi ara sıra hala süper cinsiyetçi domuzlarla, kadın düşmanı bazı erkeklerle karşı karşıya kaldığım toplantılarda buluyorum. Nereye giderseniz gidin, biri çıkıp neyi konuşacağın ve nasıl konuşacağın üzerinde hak sahibi olduğunu düşünüyor. Ama tabii ki, şu an gençlik yıllarımdan çok, çok, çok daha kolay.”
Susanne Bier’den genellikle acemi kadın film yapımcılarına tavsiye vermesi isteniyor. Esas olarak, vizyonlarına güvenmeleri gerektiğini ve erkek meslektaşları kadar yetenekli olduklarını ve muhtemelen onlardan daha iyi olabileceklerini bilmeleri gerektiğini düşünüyor. “Film okulunda çok sayıda panelde deri ceketli ve güneş gözlüklü, filmler hakkında küçük başyapıtlarmış gibi konuşmayı bilen bir sürü kendine güvenen adamla oturdum. Sonra panelden sinemaya gittim, yaptıkları şeylere baktım ve gerçekten saçmalıktı. Bunlara artık çok daha az sabrım var.” diyor.
Yazının ilerleyen kısımlarında; komediden dramaya, gerilimden bilim kurguya pek çok yapım üreten Susanne Bier’ın filmlerinin ciddi bir kısmını kısaca tanıtıyor olacağız. Keyifli okumalar…
Bu yazımızı da incelemek isteyebilirsiniz: Başarılı Kadın Yönetmenlerin Elinden Çıkmış 18 Sinema Klasiği
1. Serena (2014) – IMDB: 5.4
Susanne Bier filmleri listemize Serena ile başlıyoruz. Bradley Cooper ve Jennifer Lawrence’ın başrolleri paylaştığı 2014 yapımı drama filmi, Jennifer Lawrence’ın oyunculuk performansı nedeniyle eleştirilere konu oldu. Gişede de başarısızlık yaşayan film, Susanne Bier’ın yönetmenlik kariyerindeki tek hezimetidir.
1920’lı yıllarda Kuzey Carolina dağlarında yeni evli bir çift olan George ve Serena Pemberton bir ahşap ve kereste işi kurmaya başlar. Serena kısa sürede bu işte herhangi bir adamla eşit derecede yetenekli olduğunu kanıtlar. Ağaç kesicilere nezaret eder, çıngıraklı yılanları avlar, hatta vahşi doğada bir adamın hayatını da kurtarır. Artık güç ve nüfuz ellerinde olan Pemberton’lar, aşklarının ve hırslarının önüne kimsenin çıkmasına izin vermezler. Ta ki iş ortakları ve yerel şerifler önlerine çıkana dek…
2. Love Is All You Need – Sadece Aşk (2012) – IMDB: 6.5
Pierce Brosnan, Trine Dyrholm ve Kim Bodnia’nın başrolleri paylaştığı 2012 yapımı romantik komedi filmi, 7 milyon dolarlık bütçesine karşın 10 milyon dolar hasılat elde etmiştir. Film, 2013 yılında 26. Avrupa Film Ödülleri’nde En İyi Komedi Filmi seçilmiştir.
Saçlarını kanserden ötürü kaybetmiş ve kanser tedavisini yeni bitirmiş Danimarkalı bir kadın kuaför olan Ida; uzun süredir acı çekmekteyken, kocasını genç iş arkadaşıyla aynı yatakta görür. Kızlarının İtalya’da yapılacak olan düğününe tek başına seyahat eder, ancak damadın babası Philip ile kötü bir ilk izlenim bırakarak tanışır. Philip’in bir zamanlar karısıyla birlikte yaşadığı deniz kıyısındaki villada aile içi ve dışı çatışmalar yaşanmaktadır. Ancak ilk izlenimlerin geçiciliği Ida için başka bir yaşam kurma umudu doğurur.
3. Bird Box (2018) – IMDB: 6.6
Susanne Bier filmleri arasında belki de en bilinen yapımla devam ediyoruz. 2018 yapımı post apokaliptik korku ve gerilim filmi olan Bird Box’ın başrolünde Sandra Bullock bulunmaktadır. Netflix’e gelişinin ardından geçen ilk 28 günde en çok izlenen film olan Bird Box, ayrıca 20 milyon dolara yakın bütçeye sahiptir.
Canlı kalabilmiş kimseye görünmeyen kötü niyetli bir gücün insan nüfusunu ortadan kaldırdığı kabus gibi bir yeni gerçekliğin ortasında, bekar anne Malorie; iki çocuğuyla birlikte, Dünya’daki son korunan sığınağı bulmak için yaşamlarını tehdit edecek bir maceraya atılır. Bu tehlikeli arayışta, görme duyuları gerçek düşmandır ve gözlerini bağlamak, koruyucu olan anneyi iyice savunmasız kılmaktadır. Nehrin aşağısındaki bir sığınağın derinliklerinde gizlenmiş bir umut ışıltısını takip etme cesaretini toplarken belki de onları kurtarabilecek tek şey karanlıktır. Artık hayatta kalmanın kuralları değişmiştir. Malorie ve çocukları, başka bir güne uyanacak ve güneşe bakabilecek kadar yaşayabilecekler mi?
4. A Second Change – İkinci Bir Şans (2014) – IMDB: 6.8
2014 yapımı gerilim filmi A Second Chance, Toronto Uluslararası Film Festivali’nde Özel Sunum bölümünde gösterilmiştir. Film etik sınırları sorgulatan bir içeriğe sahip…
Dedektiflik ortakları ve birbirlerinin en iyi arkadaşları olan Andreas ve Simon, birbirlerinden çok farklı hayatlar yaşıyorlar; Andreas, güzel karısı ve oğlunun yanına yerleşmiş bir aile babasıdır; kısa süre önce boşanmış olan Simon ise uyanık olduğu saatlerin çoğunu yerel striptiz kulübünde sarhoş olarak geçirmekte ve daha düzensiz bir hayat yaşamaktadır. Ancak ikisi, şiddet ve uyuşturucu sarmalına yakalanmış keş bir çift arasındaki aile içi bir anlaşmazlığın ortasına düştüklerinde her şey değişir. En başta her şey oldukça normal görünüyordur, ta ki Andreas çiftin bebeklerini bir dolapta aç ve kirli bir şekilde ağlarken bulana kadar. Genelde aklı başında olan polisin, bu olay karşısında sarsılsa da elinden bir şey gelmediğini gören Andreas; yavaş yavaş adalet üzerindeki kontrolünü kaybeder ve doğru ile yanlış arasındaki çizgileri bulanıklaşır. Andreas’ın dengesini sağlamak ise Simon’a düşer. “A Second Chance”, inanılmaz koşullara zorlanan insanlar hakkında şok edici, hareketli ve heyecan verici bir dramadır.
5. Things We Lost in the Fire – Yitirdiğimiz Şeyler (2007) – IMDB: 7.1
Halle Berry ve Benicio del Toro’nun başrolleri paylaştığı 2007 yapımı drama filmi, gişede sınıfta kalsa da izleyiciler ve eleştirmenlerce oldukça beğenilmiştir.
Keder ve iyileşme kavramları temelinde “insan”ı ele alan filmin hikâyesinde Brian harika bir insandır. Tatlı bir baba, iyi bir eş ve keş olan çocukluk arkadaşı Jerry’nin sadık bir arkadaşıdır.
Brian’ın ölümü sonucu, Brian’ın ailesinin başlarına gelen bir trajediyle başa çıkmalarına yardım eden Jerry; Brian’ın dul eşi Audrey tarafından, kendi kötü alışkanlıklarından kurtulması konusunda yardım alır. İnatçı bir bağımlılığa sahip olan Jerry yaşamdan kopmaktadır.
Hikaye, cenaze gününden itibaren pek çok flashback ile şekilleniyor. Süregelen olaylar zinciri; Audrey’nin bir komşusunun boşanması, Jerry’nin katıldığı narkotik grubundan genç bir kadının katıldığı bir akşam yemeği partisi ve evlerinin garajındaki çıkan yangın ile devam edecektir.
6. Open Hearts – Açık Kalpler (2002) – IMDB: 7.5
Susanne Bier tarafından Dogme 95 manifestosunun minimalist film yapım teknikleri kullanılarak yönetilen 2002 yapımı drama filmi Open Hearts, Toronto Uluslararası Film Festivali’nde FIPRESCI ödülü kazanmıştır ve kendi yılında Bodil – Robert Ödülleri’nce En İyi Danimarka Filmi seçilmiştir.
Filmde; nişanlısı Joachim bir araba kazasında ciddi şekilde yaralanıp boyundan aşağısı felç olunca Cecilie harap olur. Kazaya neden olan sürücü Marie, Joachim’in tedavi gördüğü hastanede doktor olan kocası Niels’ten Cecilie’ye yardım etmesini ister. Ancak ilişkileri, Niels’in ailesini tehdit eden bir ilişkiye dönüşür.
7. Brothers – Kardeşler (2004) – IMDB: 7.5
2004 yapımı bir psikolojik gerilim ve savaş filmi olan Brothers, Cannes Film Festivali’nde film müziği ödülü kazanmıştır. 2009 yılında Jim Sheridan’ın yönettiği aynı adlı bir yeniden yapım (remake) versiyonu üretilen film oldukça etkileyici bir senaryoya sahiptir.
Michael’ın hayatında her şeyi yolundadır. Başarılı bir askeri kariyere, kendisini seven bir eşe ve iki kız çocuğuna sahiptir. Ancak Michael’in küçük kardeşi Jannik, kanunların sınırında yaşayan bir serseridir. Michael, bir BM görevi için Afganistan’a gönderildiğinde, iki kardeş arasındaki denge sonsuza kadar değişir. Michael bir operasyon sırasında ortadan kaybolur ve resmi kayıtlar da dahil neredeyse herkesçe öldüğü varsayılır. Ve Sarah, her şeye rağmen hem kendisi hem de ailesi için sorumluluk alabilecek durumda olduğunu gösteren Jannik tarafından teselli edilir.
Kısa süre sonra Sarah ve Jannik’in birbirlerine karşı olan duygularının karşılıklı sempatinin ötesine geçtiği anlaşılır. Michael, Afganistan dağlarında tutsak olmanın verdiği travmayla eve geldiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Esaret altında hayatta kalmak için yapmak zorunda olduğu şeyler yüzünden, tam gelişmiş bir travma sonrası stres bozukluğu olan Michael, eşinin ve kardeşinin arasında neler olduğunu adım adım anlamaya başlar.
8. In a Better World (2010) – IMDB: 7.6
Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar ve Altın Küre ödülü kazanan In a Better World, 2010 yapımı bir drama ve gerilim filmidir. 5,5 milyon dolarlık bütçesine karşın gişede 13 milyon doları aşkın hasılat yapan film, 6 farklı dilde çekilmiştir.
Anton, Danimarka’nın pastoral bir kasabasındaki evi ile bir Afrika mülteci kampındaki işi arasında gidip gelen bir doktordur. Bu çok farklı iki dünyada, o ve ailesi; onları intikam ve af arasında zor seçimlere götüren çatışmalarla karşı karşıyadır. Anton ve iki küçük oğlu olan eşi Marianne, birbirlerinden ayrı yaşıyor ve boşanma ihtimaliyle boğuşuyorlar. 10 yaşındaki büyük çocukları Elias, babası Claus ile Londra’dan yeni taşınan yeni bir çocuk olan Christian tarafından savunuluncaya kadar okulda sürekli olarak zorbalığa maruz kalıyor.
Elias’ın yeni en iyi arkadaşı ve koruyucusu olan Christian’ın annesi kısa süre önce kanserle olan savaşını kaybetti ve Christian onun ölümüyle büyük bir sıkıntı yaşıyor. Kısa sürede güçlü bir bağ kuran Elias ve Christian’ın arkadaşlıkları; Christian’ın Elias’ı potansiyel olarak trajik sonuçları olan tehlikeli bir intikam eylemine dahil ettiğinde sınanacak ve hayatlarını tehlike altında bulacaklar.
9. After the Wedding – Düğünden Sonra (2006) – IMDB: 7.7
Susanne Bier filmleri listemizin sonuna geldik. Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ına aday gösterilen After the Wedding, galasını Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapan 2006 yapımı bir drama filmidir. 11 milyon doları aşkın hasılat yapan film eleştirmenlerden ve seyircilerden bir hayli beğeni toplamıştır.
Hindistan’ın oldukça yoksul bir bölgesinde, Danimarkalı idealist bir iyiliksever olan Jacob Pederson, bir yetimhanede çocuklara eğitim veriyor, çocuklarla ilgileniyor ve 8 yaşındaki Pramod’u bebekliğinden beri büyütüyordur. Jacob, yetimhaneye büyük miktarda bağış yapmayı planlayan zengin iş adamı Jörgen Lennart Hannson ile tanışmak için Kopenhag’a davet edildiğinde; yönetmen Bayan Shaw tarafından çocukların iyiliği için seyahat etmesi gerektiğine isteksizce ikna olur ve Pramod’a onun doğum gününde döneceğine söz verir. Bunun için bir haftası vardır.
Jacob, yıllık 1 milyon dolar bağış sözü veren ve ertesi gün kendisini kızı Anna Hannson’ın düğününe davet eden iş adamıyla bir toplantı yapar. Düğünde Jacob, Jörgen’in birlikte bir geçmişe sahip olduğu karısı Helene Hannson’ı gördüğünde; hem kendisinin hem de Hannson’ların hayatını etkileyecek bir aile sırrını keşfedecektir.