Sümerler’i nasıl bilirsiniz? Peki ya Mezopotamya hakkında “Fırat ile Dicle nehirleri arasında kalan bölge” tanımı dışında neler bilirsiniz? Yine bu bölgedeki Asurlular, Akadlar, Babiller? Bolluk ve bereket ile batının bugünkü hale gelmesinin harcını ortaya koyan temeller… Ayrıca bunlara ek olarak nice niteliklerinin anlatılması gereken tüm bu köklü medeniyetin aktörleri olan siyasal ve toplumsal yapılar… Unutmadan, bir de cinsellik konusu var.
Bugün birçok toplumda ve özellikle içinde bulunduğumuz coğrafyada teolojik etkenlerin toplumlar aracılığıyla katı kurallarla sarmaladığı ve bu iptidai anlayışla tabu haline gelen cinsellik konusu, binlerce yıl önce yaşayan uygarlıklarda çok daha farklı bir anlam içeriyordu.
Sümerleri biraz daha yakından tanıyacağımız bu yazıda cinselliğin bilinçaltına itilmediği, aksine olağanlaştırıldığı hatta kutsallaştırıldığı derin tarihe göz atacağız.
Biinenler bir tarafa bilinmeyenler diğer tarafa
Yazıyı icat etmesiyle hatırladığımız Sümerler, yaşayan efsanelerimizden Muazzez İlmiye Çığ sayesinde çok daha fazla dikkate aldığımız bir dönemin mimarları.
Yaklaşık 6 bin yıl önce Irak’ın güney kısımlarındaki bataklık alanlara yerleştikleri düşünülen Sümerler, Asya topraklarından geldi ve yarattıkları yazı sistemi sayesinde tarihin bu dönemlerinin aydınlanmasını sağladıkları gibi uygarlığın gelişim göstereceği sonraki evrelere de ışık tutmuş oldu.
Bu bilgiler kaba taslak bile olsa bildiklerimizi oluşturuyor. Çok fazla dillendirilmeyen, az bilinen belki de bilinmeyen kısımda ise cinselliğin bu uygarlık için nasıl önemli olduğu yer alıyor.
Tanıdık değerler ve Sümerler
Sümerler, vatana duyulan aşkın “gerekliliğini” başta şiirlerinde ve destanlarında olmak üzere edebi ürünlerinde vurgularlar. Bununla birlikte aile kurumuna yönelik saygı, evlada, arkadaşa, ebeveyne duyulan “sevgi” yine edebi türlerde işlenen önemli konuların temalarıdır. Dolayısıyla “sevgi” Sümerler için oldukça önemli bir mertebedeydi. Bu sevgi dolu temalardaki ağırlığı “Tanrılar arasında gerçekleşen cinsellik” aktiviteleri oluşturuyordu. Bunun temel nedeni hem Sümer coğrafyasındaki hem de dünya genelindeki bolluk ve bereketin kaynağının bu cinsel aktivetelere dayalı olduğu inancıydı. Onlara göre dünyanın yaratılmasındaki temel odak noktası cinsellikti ve var olan tüm oluşumların kaynağı da yine sevgiyi oluşturan cinsellik olgusuydu.
Cinsellik ve dünyanın yaradılışı
Çığ’ın 1995 yılında aktardığına göre Sümerler, evrenin ucu bucağı olmayan bir sudan ibaret olduğuna inanıyordu. Tanrıça Nammu, bir zaman sonra suyun içinden dağ yarattı. Derken, hava tanrısı Enlil sahneye çıktı ve bu dağı ikiye ayırdı. Gökyüzü ve yeryüzü meydana geldi. Dolayısıyla iki tanrı daha varlığını ortaya koymuş oldu. Yer tanrısının derdi kendini gök tanrısına beğendirmekti. Bunun için yerdeki değerli madenlerle süsleniyor, arzıendam ediyordu. Gök tanrısı, bu duruma kayıtsız kalamadı ve yer tanrısının bekaretini bozmak için dizini toprağa dayayarak tohumunu yerin döl yatağına saçtı. Bu birleşme “sayesinde” bekaretini bozabilen yer tanrıçası gebe kaldı ve sonuç itibariyle bitkileri, ağaçları doğurdu.
Bitkilerin serpilip gelişmesi için hava tanrısı bir kez daha devreye girdi ve erkeklik organıyla dağın üstüne boşaldı. Böylece yaz ve kış mevsimleri ortaya çıktı. Ayrıca bu sayede yağmur, güneş ve bulutlar belli bir nizama girdi. Hava tanrısı durmadı. Penisini kaldırıp erkeklik suyunu Fırat ve Dicle nehirlerine döktü.
İşte Sümerler, bolluk ve bereketin kaynağının bu cinsel aktiviteler olduğu inancını taşıyordu.
Cinsellik, Sümer edebiyatını besleyen bir olgu
Sümerlerde aşk şiirlerindeki odak noktası genellikle cinsellik oluyor. Göze çarpan bir örneği paylaşan Çığ şunları kaydediyor: “Bu şiirlerin birinde tanrıça, kadınlık organını, sulanmış toprağa, boruya, gök teknesine, yeni doğan aya benzetiyor ve ‘kim benim yüce tarlamı, sulak yerimi, vulvamı (kadında dış genital bölge) sürecek?’ diye soruyor. Dumuzi ‘Yüce hanımım, kral sürecek vulvanı, ben Dumuzi sürecek onu’ şeklinde yanıtlıyor, İnanna da ‘sür vulvamı sür, kalbimin adamı’ diyor.”
Cinsellik Sümerlerde kutsal
Görüleceği üzere binlerce yıl önceye tarihlenen Sümer şiirlerinde cinsellik oldukça ciddi bir öneme sahip.
Öte yandan mabetlerde meşru görülen kutsal seks olayı ve rahibelerden meydana gelen fahişelik kurumu söz konusu. Ancak buradaki fahişelik, günümüzdeki anlamıyla karşılık bulan bir anlamdan farklı. Sümerlerde kutsal fahişelik, tanrısal görev olarak benimsenen bir anlam içeriyor. Dolayısıyla kutsal fahişelik, ahlak dışı olmanın değil, ahlaki yükümlülüğü yerine getirmenin bir biçimi o dönem.
Sümerlerin Yunan ve ardından Roma mitolojilerini etkilediği (İnanna-Sümer, Afrodit-Yunan ve Venüs-Roma) biliniyor.
Sümerlerin bir başka etkilediği toplum Yahudiler. Kaynaklara göre kutsal fahişelik, ilk zamanlar Yahudiler içinde de varlığını sürdürüyor. Sonra bu kurum tarihe karışıyor.
Sümerler ve bekaret kavramı
Bekaret, Sümerli kadınlar için oldukça hassas bir konu. Sümer kadınlarının bu hassasiyetini dikkate alan yöneticiler konuya dair oluşan kamu vicdanını gözetmek için yasal düzenlemelere de gitmiş. Örneğin, dul olan bir kadının boşanma kararı alması sonucu hak ettiği tazminat ile bekaretini koruduğu sırada evlenen bir kadının boşandığında hak ettiği tazminat bedelleri farklı. İkinci durumdaki kadın, daha avantajlı bir konumdadır çünkü bekaret burada kadına iki kat daha fazla tazminat getirmektedir. Yine yasal güvence gereği bir kadınla rızası dışında birlikte olmak ve bekaretini kaybetmesine sebep olmak ağır bir suç olarak değerlendirilmekte. Yasalar, bu konudaki ciddiyetlerini tanrılar arasında bile zorla ilişki olmasını yasaklayarak bekaretin tüm toplum nazarındaki derin olan anlamının kanıtı olarak tarihe mal olmuş durumdalar.
Zamanının çok ötesinde olan Sümerlerde küçük yaştaki kızların evlendirilmesi uygun görülmeyen ve karşı çıkılan bir uygulama.