Sosyal sınıf farklılığı ve toplumsal eşitsizlik temasını işleyen edebi eserler oldukça çeşitli ve zengin bir geçmişe sahiptir. Geçtiğimiz yüzyıllarda toplumsal hiyerarşiye karşı neredeyse hiç sorgulanmayan ve çoğunluk tarafından tartışmasız bir şekilde kabul edilen bir inancın hâkim olduğu kültürler ve toplumlar yaygın olsa da günümüzün modern dünyasında sosyal sınıf farklılığının etkileri açık ve net bir şekilde görülmektedir ve yadsınamayacak derecede ortadadır. Bu doğrultu dikkate alındığında, yaşamın kendisinden beslenen edebi eserlerde sosyal sınıf farklılığı teması yazarlar tarafından sıkça kullanılır ve anlatıya ve karakterlere daha derin ve katmanlı bir bakış sunmaya katkı sağlar. Geçmişte, günlük hayatlarımızda ve büyük bir ihtimalle gelecekteki toplumlarda da etkisini sürdürecek olan bu sınıfsal farklılık anlayışının edebiyattaki yansımalarını araştırdık ve sosyal sınıf farklılığı teması etrafında şekillenen hikayeleriyle okuyucuyu kendine hayran bırakan 8 romanı sizler için seçtik.
Gurur ve Önyargı – Jane Austen
Jane Austen’ın 1813 yılında yayımlanan Gurur ve Önyargı, 19. yüzyıl başları İngiltere’sinde toplumsal yaşamda baskın olan sosyal sınıf farklılığı ve evlilik temalarını hicveden bir dille anlatan klasik bir aşk romanıdır. Roman, aceleci yargıların yansımalarını öğrenen ve yüzeysel iyilik ile gerçek iyilik arasındaki farkı takdir eden kitabın dinamik kahramanı Elizabeth Bennet’in karakter gelişimini ve Elizabeth ile Darcy arasındaki ilişkinin seyrini işlerken aynı zamanda 19. Yüzyıl İngiliz toplumundaki orta ve üst sınıf arasındaki farklılıkları gözler önüne serer. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Günden Kalanlar – Kazuo Ishiguro
Hayatını Lord Darlington’ın sadık hizmetine adayan İngiliz uşak Stevens’ın kendi ağzından anlattığı hikayesi Günden Kalanlar, eski bir iş arkadaşını ziyaret etmek için çıktığı altı günlük yolculuğun 1920’ler ve 1930’lar İngiltere’sinde Darlington Malikanesi’nde yaşananları geçmişe dönüşlerle harmanlayan romandır. Tıpkı babası gibi bir uşak olan Stevens, işvereninin neden kendisinden daha varlıklı olduğunu hiçbir zaman sorgulamaz ve hatta bu durumun hayatın olağan bir akışı olduğunu düşünür. O dönemdeki sosyal sınıf farklılığına ilişkin bu keskin farkındalık, Stevens ve diğer çalışanların davranışları aracılığıyla ortaya konur. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Sefiller – Victor Hugo
Victor Hugo’nun ilk kez 1862’de yayınlanan ve 19. yüzyılın en büyük romanlarından biri olarak kabul edilen Sefiller, Fransa tarihini, Paris’in mimarisini ve kentsel tasarımını, siyaseti, ahlak felsefesini, antimonarşizmi, adaleti, dini ve romantik ve ailevi aşkın türlerini ve doğasını inceler. Devrimci Fransa’da toplumsal sınıf farklılıklarını detaylı bir şekilde anlatan Sefiller, sosyal adaletsizliğin özellikleri, nedenleri ve sonuçları üzerine yazılmış en önemli eserlerdendir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kefaret – Ian McEwan
İngiliz yazar Ian McEwan’ın 1935 İngiltere’si, İkinci Dünya Savaşı İngiltere ve Fransa’sı ve günümüz İngiltere’si olmak üzere üç farklı zaman diliminde geçen hikayesi Kefaret, üst sınıfa mensup Briony Tallis adlı bir kızın hayatları mahveden yarı masum hatasını ve bu hatanın gölgesinde geçen Briony’nin yetişkinlik yıllarını anlatan romandır. Sosyal sınıf farklılığı temasının karakterlerin günlük hayatlarının bir parçası haline geldiği romanda Briony’nin, ablası Cecilia ile çalışanlarının oğlu Robbie arasındaki ilişkiyi yanlış anlaması üzerine gelişen olaylar anlatılmaktadır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Lady Chatterley’in Sevgilisi – D. H. Lawrence
İngiliz yazar D. H. Lawrance tarafından kaleme alınan ve yazarın kendi hayatından esinlendiği düşünülen Lady Chatterley’in Sevgilisi, evli bir genç kadın olan Lady Chatterley’in (Constance Reid) koru bekçisi Oliver Mellors ile yaşadığı yasak aşkı konu alır. Yakışıklı ve yapılı bir adam olmasıyla tanımlanan ancak Birinci Dünya Savaşı’nda geçirdiği bir yaralanma sonucunda belden aşağısı felçli olan Lady Chatterley’in kocası Baronet Sir Clifford Chatterley, yaşadığı sağlık durumu sonucu karısını fiziksel anlamda ihmal etmesinin yanı sıra Lady Chatterley’i duygusal olarak da ihmal eder ve yaşadığı bu duygusal hayal kırıklığı sonucu Lady Chatterley kendisini Oliver Mellors ile bir ilişki yaşarken bulur. Aristokrat bir kadının işçi sınıfından bir adamla yaşadığı bu tutkulu ilişki, 20. yüzyıl başlarındaki İngiliz toplumundaki sınıf farklılıkları hakkında bazı detayları gözler önüne serer. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Ses ve Öfke – William Faulkner
20. yüzyılın ilk üçte birinde Mississippi’de geçen William Faulkner tarafından kaleme alınan Ses ve Öfke, ailelerinin dağılması ve sahip oldukları itibarı kaybetmemeyle başa çıkmaya çalışan Güneyli bir eski aristokrat aile olan Compson ailesinin hikayesini anlatır. Dört farklı anlatı tarzına sahip olan Ses ve Öfke, 30 yıl boyunca ailenin yaşadığı maddi ve manevi sıkıntıları işler. Köleliğin hala hafızalarda çok taze bir yere sahip olduğu yıllarda geçen hikâye, Compsonlar ile onların evinde çalışan siyahi bir aile aracılığıyla ırkçılık ve sosyal sınıf farklılığı temalarını işler. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Normal İnsanlar – Sally Rooney
İrlandalı yazar Sally Rooney’nin 2018 yılında yayımlanan ikinci romanı Normal İnsanlar, İrlanda’nın Connaught eyaletinde küçük bir ilçe olan Sligo’da aynı okula giden ve daha sonra Dublin’de aynı üniversiteye devam eden Connell ve Marianne arasındaki karmaşık arkadaşlık ve romantik ilişkiyi konu alan bir romandır. 2011 ile 2015 arasındaki zaman dilimde daha çok bu iki genç arasında yaşanan olayları takip eden hikâye, aynı zamanda kimlik arayışı ve ilişkiler bağlamında sınıf farklılığı ve sosyal statü kavramlarını da inceler. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kirpinin Zarafeti – Muriel Barbery
Fransız yazar ve felsefe öğretmeni Muriel Barbery’nin ilk kez 2006 yılında yayımlanan romanı Kirpinin Zarafeti, Paris’in en zarif caddelerinden birinde üst-orta sınıf burjuva ailelerin yaşadığı bir apartmanda 27 yıldır kapıcı olan Renée ile apartmanın beşinci katında yaşayan 12 yaşındaki Paloma’nın hikayesini anlatır. Felsefe, edebiyat, sinema ve daha birçok konuda kendisini eğitmiş bir kadın olan Renée, bu yönünü apartman sakinlerinin yöneltebileceği kınama ve küçümsemeye karşı herkesten saklar. Diğer tarafta ise, ailesini yaşam tarzlarını dikkate alarak züppe olarak tanımlayan ve hayatının bir anlamı olmadığını düşündüğünden on üçüncü doğum gününde intihar etmeyi planlayan Paloma da sahip olduğu dehayı ve duyarlılığı gizler. Sahip oldukları tüm bu ortak özelliklere rağmen toplumsal sınıf farklılıkları sebebiyle bir araya gelemeyen bu iki karakter, apartmana yeni taşınan Kakuro Ozu adındaki Japon bir beyefendi aracılığıyla birbirlerini yakından tanıma fırsatı bulurlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Jane Austen’ın 1813 yılında yayımlanan Gurur ve Önyargı, 19. yüzyıl başları İngiltere’sinde toplumsal yaşamda baskın olan sosyal sınıf farklılığı ve evlilik temalarını hicveden bir dille anlatan klasik bir aşk romanıdır. Roman, aceleci yargıların yansımalarını öğrenen ve yüzeysel iyilik ile gerçek iyilik arasındaki farkı takdir eden kitabın dinamik kahramanı Elizabeth Bennet’in karakter gelişimini ve Elizabeth ile Darcy arasındaki ilişkinin seyrini işlerken aynı zamanda 19. Yüzyıl İngiliz toplumundaki orta ve üst sınıf arasındaki farklılıkları gözler önüne serer. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Hayatını Lord Darlington’ın sadık hizmetine adayan İngiliz uşak Stevens’ın kendi ağzından anlattığı hikayesi Günden Kalanlar, eski bir iş arkadaşını ziyaret etmek için çıktığı altı günlük yolculuğun 1920’ler ve 1930’lar İngiltere’sinde Darlington Malikanesi’nde yaşananları geçmişe dönüşlerle harmanlayan romandır. Tıpkı babası gibi bir uşak olan Stevens, işvereninin neden kendisinden daha varlıklı olduğunu hiçbir zaman sorgulamaz ve hatta bu durumun hayatın olağan bir akışı olduğunu düşünür. O dönemdeki sosyal sınıf farklılığına ilişkin bu keskin farkındalık, Stevens ve diğer çalışanların davranışları aracılığıyla ortaya konur. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Victor Hugo’nun ilk kez 1862’de yayınlanan ve 19. yüzyılın en büyük romanlarından biri olarak kabul edilen Sefiller, Fransa tarihini, Paris’in mimarisini ve kentsel tasarımını, siyaseti, ahlak felsefesini, antimonarşizmi, adaleti, dini ve romantik ve ailevi aşkın türlerini ve doğasını inceler. Devrimci Fransa’da toplumsal sınıf farklılıklarını detaylı bir şekilde anlatan Sefiller, sosyal adaletsizliğin özellikleri, nedenleri ve sonuçları üzerine yazılmış en önemli eserlerdendir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
İngiliz yazar Ian McEwan’ın 1935 İngiltere’si, İkinci Dünya Savaşı İngiltere ve Fransa’sı ve günümüz İngiltere’si olmak üzere üç farklı zaman diliminde geçen hikayesi Kefaret, üst sınıfa mensup Briony Tallis adlı bir kızın hayatları mahveden yarı masum hatasını ve bu hatanın gölgesinde geçen Briony’nin yetişkinlik yıllarını anlatan romandır. Sosyal sınıf farklılığı temasının karakterlerin günlük hayatlarının bir parçası haline geldiği romanda Briony’nin, ablası Cecilia ile çalışanlarının oğlu Robbie arasındaki ilişkiyi yanlış anlaması üzerine gelişen olaylar anlatılmaktadır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
İngiliz yazar D. H. Lawrance tarafından kaleme alınan ve yazarın kendi hayatından esinlendiği düşünülen Lady Chatterley’in Sevgilisi, evli bir genç kadın olan Lady Chatterley’in (Constance Reid) koru bekçisi Oliver Mellors ile yaşadığı yasak aşkı konu alır. Yakışıklı ve yapılı bir adam olmasıyla tanımlanan ancak Birinci Dünya Savaşı’nda geçirdiği bir yaralanma sonucunda belden aşağısı felçli olan Lady Chatterley’in kocası Baronet Sir Clifford Chatterley, yaşadığı sağlık durumu sonucu karısını fiziksel anlamda ihmal etmesinin yanı sıra Lady Chatterley’i duygusal olarak da ihmal eder ve yaşadığı bu duygusal hayal kırıklığı sonucu Lady Chatterley kendisini Oliver Mellors ile bir ilişki yaşarken bulur. Aristokrat bir kadının işçi sınıfından bir adamla yaşadığı bu tutkulu ilişki, 20. yüzyıl başlarındaki İngiliz toplumundaki sınıf farklılıkları hakkında bazı detayları gözler önüne serer. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
20. yüzyılın ilk üçte birinde Mississippi’de geçen William Faulkner tarafından kaleme alınan Ses ve Öfke, ailelerinin dağılması ve sahip oldukları itibarı kaybetmemeyle başa çıkmaya çalışan Güneyli bir eski aristokrat aile olan Compson ailesinin hikayesini anlatır. Dört farklı anlatı tarzına sahip olan Ses ve Öfke, 30 yıl boyunca ailenin yaşadığı maddi ve manevi sıkıntıları işler. Köleliğin hala hafızalarda çok taze bir yere sahip olduğu yıllarda geçen hikâye, Compsonlar ile onların evinde çalışan siyahi bir aile aracılığıyla ırkçılık ve sosyal sınıf farklılığı temalarını işler. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
İrlandalı yazar Sally Rooney’nin 2018 yılında yayımlanan ikinci romanı Normal İnsanlar, İrlanda’nın Connaught eyaletinde küçük bir ilçe olan Sligo’da aynı okula giden ve daha sonra Dublin’de aynı üniversiteye devam eden Connell ve Marianne arasındaki karmaşık arkadaşlık ve romantik ilişkiyi konu alan bir romandır. 2011 ile 2015 arasındaki zaman dilimde daha çok bu iki genç arasında yaşanan olayları takip eden hikâye, aynı zamanda kimlik arayışı ve ilişkiler bağlamında sınıf farklılığı ve sosyal statü kavramlarını da inceler. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Fransız yazar ve felsefe öğretmeni Muriel Barbery’nin ilk kez 2006 yılında yayımlanan romanı Kirpinin Zarafeti, Paris’in en zarif caddelerinden birinde üst-orta sınıf burjuva ailelerin yaşadığı bir apartmanda 27 yıldır kapıcı olan Renée ile apartmanın beşinci katında yaşayan 12 yaşındaki Paloma’nın hikayesini anlatır. Felsefe, edebiyat, sinema ve daha birçok konuda kendisini eğitmiş bir kadın olan Renée, bu yönünü apartman sakinlerinin yöneltebileceği kınama ve küçümsemeye karşı herkesten saklar. Diğer tarafta ise, ailesini yaşam tarzlarını dikkate alarak züppe olarak tanımlayan ve hayatının bir anlamı olmadığını düşündüğünden on üçüncü doğum gününde intihar etmeyi planlayan Paloma da sahip olduğu dehayı ve duyarlılığı gizler. Sahip oldukları tüm bu ortak özelliklere rağmen toplumsal sınıf farklılıkları sebebiyle bir araya gelemeyen bu iki karakter, apartmana yeni taşınan Kakuro Ozu adındaki Japon bir beyefendi aracılığıyla birbirlerini yakından tanıma fırsatı bulurlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.