Sağlıklı yaşam denilen kalıp tüm dünyada dev bir endüstri olmuş durumda. Afili rakamlar vermeye gerek yok, süpermarketlerin bu tip ürünlere ayırdıkları stantların büyüklüğüne bakmak yeterli. Ha bir de, televizyonlarda gündüz kuşağında beti benzi atmış sağlıkçılarının programları var. Bu amca ve teyzelerin sizin sağlığınıza verdikleri değer, o saatte aldıkları izlenme oranına göre belirlenir. Reyting 5 puan düşerse, programın önce saati değiştirilir, sonra yayından kaldırılır. Yani sağlığınız artık o kadar da önemli değildir.
İşte sağlıklı yaşam endüstrisinin gerçekte sizin hayatınıza ne kadar önem verdiğini en kolay buradan anlayabilirsiniz. Zaten endüstriyelleşmiş bir sektörden sağlık beklemek başlı başına bir paradoks değil mi? Düşünsenize gerçekten sağlıklı olduğunuzda onlara ihtiyacınız kalmayacak. Hangi ticari kuruluş müşterisini kaybetmek ister ki? Unutmayın sağlıksız besinler aslında en çok sağlıklı besin taklidi yapanlardır.
O kadar sağlıklı ki içtikçe buklelerim kıvrılıyor
Raftan alınmış bir şeyin yüzde yüz doğal olması tabii ki büyük bir aldatmaca. Meyve suyunun ismine entegre edilmiş sağlıklı iması çoğu zaman kutularının üzerindeki yalan ifadelerle güçlendiriliyor. Bu tip aldatıcı ambalajlamaların önünü kanunlarla almak da mümkün değil.
Başta da dediğimiz gibi ortada bir endüstri varsa kanunun arkasından dolaşmak, yanına geçip omuz atmak, önüne geçerken nanik yapmak çok mümkün. Doğalı yasaklarsınız, “doğala özdeş aroma” yazarlar, aromayı yasaklarsınız nektar derler, nektar olmaz dersiniz meyve özü derler. Kutulu ürünlerin sizi kandırmasına izin vermeyin.
Bir sağlıklı ekmek işi vardı nooldu o iş?
Ekmekte dahi oy edebiyatı yapmak
Başta buğday olmak üzere tüm tahıllarda bulunan bir protein olan glutenin maalesef GDO’yla yakın ilişkileri var. Yani biyologlar ve kimyagerler yediğimiz ekmeğin içeriğine karışıyorlar. Sindirim sistemimiz de tam olarak anlayamadığı bu laboratuvar işi proteini sindirmeyi reddediyor. Aslında çok delikanlıca bir davranış.
Bağırsaklarımız net olarak şunu diyor: Bunları içimize sindiremiyoruz arkadaş! Sonuç gluten intoleransı. Yani şişkinlik, yorgunluk, eklem ağrıları ve çölyak hastalığına kadar giden uzun ve tatsız bir yol. Ekmek en çok tükettiğimiz besinlerden. GDO’suz buğdaydan yapılanı tüketerek çok basit bir sağlıklı hareket yapış oluruz ve delikanlı sindirim sistemimizle mutlu mesut geçinebiliriz.
Gluten yok dedik diye hemen çalışmalara başladılar
Sloganlara gel, bi de bize gomunist derler
Sektör tam olarak şu şekilde işliyor. “A” adında bir madde bul, bunu ticari olarak kârlı hale getir, sağlıklıdır de, 10 sene boyunca sat, zararları ortaya çıksın, sonra ta ta ta taaam yeni ürün “A’sız” piyasada. Gluten’de olan da aynen bu. Glutensiz ürünlerin çoğunda rafine edilmiş şeker ve kimyevi içerikler bulunuyor.
Doğal beslenmenin sırrı önce kimyevi işlem görmüş sonra onları kimyevi işlemden kurtarmak için tekrar kimyevi işleme sokulmuş gıdalar peşinde koşmak değil. İşin en kolayı GDO’suz içeriklerle kendi ekmeğinizi ya da yemeğinizi kendinizin yapması. Ne kadar mümkün orası ayrı konu, ucundan kıyısından başlarsanız gerisi gelecektir.
Şekersiz tatlı yaptık, o kadar tatlı ki inanamazsınız
Şekeri çıkardık bunu koyduk; agav var yir misin?
İşte bir kandırmaca daha. İçinde şeker ilavesi olmayan ama cillop gibi şeker tadında olan ambalajlı ürünler. Nasıl oluyor orasını fazla karıştırmayın, sonuçta şekersiz işte. Algı: sağlıksız değil.
Kaktüse benzeyen agav bitkisinden üretilen bir tür karışımla “şekersiz” ama bal gibi tatlı olan bu ürünler karaciğerimiz için pek de sağlıklı değiller.
Agav nektarı denilen bu madde çoğu zaman işlenmiş şeker ve mısırdan üretilen fruktoz kadar tehlikeli; hatta zamanında Amerikalıların taptığı Türk Dr. Oz bile bu agav için sağlıklı demişti de sonradan ne olduysa çark etti.
Az yağlı hale getirilmiş gıdalar
Gıda üzerindeki “yapılmış, edilmiş, indirgenmiş, dengelenmiş” gibi kavramlardan anında kıllanmanız gerekli. Bir şey üzerinde bu kadar fazla işlenme ibaresi varsa biliniz ki o şey aslında sağlıklı değil, sağlıklıymış gibi yapan bir şeydir. Az yağlı gıdalar da bunların en önde bayrak taşıyanları.
Yağ aslında insan vücudu için sağlıksız bir madde değil. Yağı önce işleyerek sağlıksız hale getirenler, her zaman olduğu gibi sonradan karşımıza bakın daha az sağlıksızını yaptık diyenlerle aynı kişiler.
O ambalajın üzerine yağsız ya da az yağlı yazabilmek için ürünün içine konanları size gösterseler, ömrünüzün sonuna kadar aç kalmaya razı olabilirsiniz. Kıvamı ve tadı tutturmak için genelde işlenmiş şeker ve benzeri kavramlar yediklerimizin içine boca ediliyor. Sonuç: Az yağlı = Sağlıklı algısı.
On yüz bin enerji veren sporcu içecekleri
Fitness ya da benzeri faaliyetlerle uğraşanların daha çok elektrolit ve glikoz tükettiği bir gerçek; ancak bunları yerine koymanın çözümü o sürekli tüketilen rengarenk içecekler olmamalı. İşlenmiş tuz ve şekerin bolca kullanıldığı bu tip destekler insülin direnci ve büyüme hormonu dengesizliklerine sebep oluyorlar. İçlerindeki renklendirici ve yüksek fruktoz şurubu (HFCS) oranları sağlıklı olacağım derken vücudunuzu çöplüğe çeviriyor.
Omega 6 yalanı
Çoğu bitkisel yağ içerdiğini iddia etiği Omega 6 asidiyle kalp dostu olduğunu söylüyor, şaşıracaksınız ama yalan söylüyorlar. İnsan evrimi 4-5 milyon yıllık besin zincirinde hiçbir zaman yüksek dosajlı Omega 6 tüketimine ihtiyacı olmamış. Omega 6’ın orantısızlığı kanser, diabet ve kalp krizine sebep oluyor. Bahsi geçen doğal yollarla alınan Omega 6 değil, bitkisel yağlara pompalanan yüksek değerler.
Sineklerin bile itibar etmediği şekilli margarinler
Önce mis gibi tereyağını sağlıksız ilan ettiler daha sonra dünyanın en çöp içeriği olan ucuz bitkisel yağları yüksek ısıda şekilden şekile sokup bu dandik şeyi elde ettiler. Moleküler yapısı değişen bu tip yağlarda açığa çıkan serbest radikaller ve nikel oksit gibi maddeler tabii ki o arkasında güneş doğan, çayırlarda çimenlerde sağlıklı otlayan kuzuların resmedildiği ambalajların üzerinde yazmıyor. “Kalbinizle dost: Nikel Oksit” diye bir reklam sloganı duymadığınıza eminiz.
Lucifer dieti
Düşük yağ, düşük şeker oranından sonra düşürecek madde kalmayınca ortaya çıkan nur topu gibi bir akım: Düşük karbonhidrat oranı. Yukarıda düşük karbonhidrat oranı dietlerinin en meşhurunun önerdiği bir gıda takviyesi var. Sağlıklı diye bize bunları yedirmek istiyorlar. Başka sözüm yok imam efendi. Hakkımı helal etmiyorum.