1960’lı yıllar yakın dönem Amerika tarihinin en kaotik olaylarına şahitlik etti. Bu olaylardan en kötü şöhretlisi 1968 yılında Demokrat Parti’nin Şikago’daki kongresi sırasında yaşandı. Demokrat Parti’nin kongresi devam ederken karşı kültür hareketinin önemli simaları Vietnam Savaşı’na yönelik protestolar düzenlemeye başladı. Göstericiler, Amerikan gençlerinin dünyanın öbür ucunda ölüme sürüklenmelerini istemiyordu. Protestolar oldukça barışçıl başlamıştı ancak polisin müdahalesi sert oldu. Sonrasında ise hukuk ilkelerinden yoksun siyasi yargılanmalar yapıldı. “Şikago Yedilisi” olarak bilinen bu olay, Amerikan yargı sisteminin zaaflarını gözler önüne serdi.
Geçtiğimiz aylarda Netflix, “Şikago Yedilisi’nin Yargılanması” ismiyle iddialı bir yapımı izleyiciyle buluşturdu. Aaron Sorkin’in yazıp yönettiği film, Şikago-68 olaylarını uzun bir aradan sonra tekrar gündeme getirdi. Gelin, ayrıntılara birlikte bakalım.
1963 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD), komünizmin Uzak Doğu’da yayılmasını önlemek amacıyla Güney Vietnam’ın yanında savaşa katıldı
Kuzey ve Güney Vietnam arasında başlayan anlaşmazlık; ABD, Sovyet Rusya ve Çin’in dahil olmasıyla tarihin en kanlı savaşlarından birine dönüştü. ABD Güney Vietnam’ı desteklerken, Sovyet Rusya ve Çin ise Kuzey Vietnam’ın yanında duruyordu. Aslında savaş 1954 yılında başlamıştı. Ancak ABD’nin tüm kaynaklarıyla savaşa müdahale etmesi 1963 yılını buldu. 1965 yılına gelindiğinde ABD, Vietnam’a 100 bin asker göndereceğini açıkladı. Bu sırada hava saldırılarıyla Kuzey Vietnam güçlerini durdurmaya çalışıyordu. Ancak Kuzey Vietnam, müttefikleri Çin ve Sovyet Rusya’dan temin ettiği uçaksavarlarla ABD’ye karşılık vermeye başladı. ABD’nin kayıpları artıyordu. Bu durum halkın huzursuzluğuna ve uluslararası şaşkınlığa yol açtı. 1967 yılının sonuna gelindiğinde Vietnam’da tam 485 bin Amerikan askeri bulunuyordu. Kayıplar artmaya devam ettikçe ABD’de sivil protestolar gerçekleşmeye başladı.
ABD hükümetinin kamuoyu desteğine ihtiyacı vardı. Bu nedenle Vietnam Savaşı’nın görüntüleri uzun bir süre gündeme getirilmedi
1968 yılı ABD için dönüm noktası oldu. İşkenceler, tecavüzler, biyolojik saldırılar, köy baskınları, diri diri insan yakmalar artık çok sıradan olaylar olmaya başlamıştı. Savaş alanından görüntüler gelmeye başladıkça Amerika’da savaş karşıtı gösteriler artmaya başladı. Hükümet, çok ağır bir maddi yükün altına girmişti, halkın desteğini kaybedemezdi. Bu nedenle en ufak muhalif ses büyük bir şiddetle bastırılıyordu.
1968 yılının Ağustos ayında Şikago’da Demokrat Parti Kongresi’nin gerçekleştiği sırada protestocular örgütlü bir şekilde toplanmaya başladı
Vietnam’daki Savaşı Bitirmek İçin Ulusal Seferberlik Komitesi (MOBE), Demokratik Toplum için Öğrenciler (SDS) ve Uluslararası Gençlik Partisi (Yippies) üyeleri, savaş karşıtı olan insanları bir araya getirmek için yoğun çaba gösterdi. Ağustos ayı sonunda ülkenin dört bir tarafından on binlerce insan Şikago’ya gelmişti. Amerikan hükümeti, protestocuların dağılması için üç günlük sokağa çıkma yasağı ilan etti. İnsanlar sokağa çıkma yasağına uymayarak Grant Park’ta toplanmaya ve şehrin dört bir yanında yürüyüş yapmaya devam etti. Bunun üzerine polis ile göstericiler arasında şiddetli bir çatışma patlak verdi. Hükümet, 12 bin polis memuru, 7.500 asker ve 6 bin ulusal muhafızı Şikago’ya gönderdi. Göstericiler, “Bütün dünya bizi izliyor” diye slogan atarken polis hiçbir şey duymuyordu. Öyle ki yüzlerce gösterici olaylar sırasında ağır yaralandı. Polis şiddeti devam ederken aralarında Şikago Yedilisi’nin de olduğu 600’e yakın kişi tutuklandı.
Eylül ayının ilk günlerinde Şikago olaylarının soruşturması için William J. Campbell başkanlığında büyük bir jüri toplandı
Altı ayda 30 kez toplanan jüri, yaklaşık 200 tanık dinledi. 20 Mart 1969’da sekiz gösterici olaylardan sorumlu tutuldu. Şikago Yedilisi olarak bilinen grup aslında başlangıçta sekiz kişiydi: Rennie Davis, David Dellinger, John Froines, Tom Hayden, Abbie Hoffman, Jerry Rubin, Bobby Seale ve Lee Weiner.
Bobby Seale mahkemede taşkınlık yaptığı gerekçesiyle 48 ay hapis cezasına çarptırıldı. Böylece Şikago sekizlisi, yedi kişi kalmıştı. Sorumlu tutulan kişilerin tamamı MOBE, SDS ve Yuppies üyesiydi.
Şikago Yedilisi, Medeni Haklar Yasası’nın bir hükmü olan İsyan Karşıtı Yasa gereğince yargılanmaya başladı
İsyan yasasına göre Şikago yedilisi şunlarla suçlanıyordu:
- İsyanı kışkırtmak,
- İsyanı organize etmek, tanıtmak, teşvik etmek, katılmak veya sürdürmek,
- Ayaklanmanın devamı için herhangi bir şiddet eyleminde bulunmak,
- İsyancılara yardım veya yataklık etmek.
Dava 24 Eylül 1969’da Chicago’daki bölge mahkemesinde Yargıç Julius Hoffman başkanlığında açıldı
Yargıç Julius Hoffman, sanıklara her zaman ön yargılı yaklaşmakla eleştirilerin odağına oturdu. Nitekim Şikago Yedilisi’nin avukatlarına dahi mahkemeye hakaret suçundan hapis cezası verdi. Hoffman’ın mahkemeye hakaret olarak kabul ettiği eylemler şunlardı; sanıkların kendisi için ayağa kalkmaması, jüri üyelerine öpücük göndermesi, tuhaf giysiler giymeleri.
Hoffman sanıklara karşı o kadar ön yargılıydı ki sanıkların lehine olabilecek kanıtları, mahkeme jürisinin görmesine dahi izin vermedi. Jüriye bazı tanıkların ifadeleri dinletilmedi. Duruşma boyunca sanıklar ve avukatları sürekli aşağılandı. Yargıç Hoffman o kadar ileri gitmişti ki Bobby Seale’in ağzının tıkaçla kapanmasını istedi. Gerçekten de Seale’in davası Şikago Yedilisi’nden ayrılana kadar ağzı tıkaç ve bantla kapatıldı.
Mahkeme sonucunda Şikago Yedilisi ve avukatlarını 159 ayrı suçtan 4 aydan 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırıldı.
Ana akım medyanın tamamı mahkemeyi yakından takip ediyordu. Savaş istemedikleri için mahkum edilen bu yedi genç bir anda tüm ülkenin sempatisini kazandı
1970 yılında, Chicago Seven (Şikago Yedilisi) aleyhindeki mahkûmiyet ve hakaret suçlamaları temyiz üzerine bozuldu
Yargıç Julius Hoffman’ın kararları; jüri üyelerini uygunsuz bir şekilde etkilediği, sanıklara karşı önyargılı olduğu ve sanıkların avukatlarının telefonlarını dinlediği gerekçesiyle geçersiz sayıldı. Temyiz davalarının başarısından sonra, Şikago Yedilisi ayrı ayrı hayatlarına devam etti. Hayden, Kaliforniya’da aktif olarak siyaset sahnesine çıktı. Abbie Hoffman, 1970’lerde kokain ticareti yapmakla suçlandı. Hapse girmemek için uzun yıllar boyunca saklandı. 1989 yılında ise intihar ederek hayata veda etti. Rubin, 1980’li yıllarda Wall Street’te çalışmaya başladı. Şikago Yedilisi’nin en yaşlı üyesi en Dellinger, barış aktivisti olarak çalışmalarını sürdürdü. Davis, motivasyon ve kişisel farkındalık üzerine konuşmacı oldu. Froines ve Weiner, özellikle Yahudi davalarında aktivist çalışmalara devam etti. Sekizinci sanık Seale ise öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı.