Ölüm hepimiz için bir gizem ve aynı şekilde reenkarnasyon da öyle. Bilim bir şeyi açıklayamadığında buna genellikle inanç denir. Ancak artık bu inançlar geniş çaplı araştırmalara konu oluyor. Dünyada insanların reenkarne olduklarını iddia ettikleri ve geçmiş yaşamlarını hatırladıkları pek çok gizemli hikaye var. Böyle ilgi çekici hikayelerin başrollerinden biri de Shanti Devi. Sizler için Shanti Devi’nin şaşırtıcı hikayesini anlattık. İşte Shanti Devi ve hayat hikayesi.
Shanti Devi, 11 Aralık 1926’da Delhi’de doğdu. Dört yaşındayken, yaşadığı evin gerçek evi olmadığını ve ebeveynlerinin gerçek ebeveynleri olmadığını söylemeye ve geçmiş yaşamının ayrıntılarını hatırladığını iddia etmeye başladı.
Shanti, 1930’ların ortalarından itibaren Hindistan’ın her yerinden ve yurt dışından yüzlerce araştırmacı, eleştirmen, bilim insanı, aziz ve tanınmış halk figürü tarafından incelenen en kapsamlı araştırılan vakalardan biriydi. Shanti’nin ailesi ona inanmayınca cesareti kırıldı, ancak bu onu durdurmadı. Küçük kız altı yaşındayken Mathura’ya gitmek için evden kaçtı. Eve döndüğünde, okulda evli olduğunu ve kocasından bir oğlu olduğunu iddia etti. Ayrıca Kedar Nath isimli bir adamın, kendisinin kocası olduğunu söyledi.
Öğretmeni ve müdürü, Mathura’da dokuz yıl önce, bir erkek çocuk dünyaya getirdikten on gün sonra karısı Lugdi Devi’yi kaybeden bu isimde bir tüccar buldu. Shanti de sadece evli olduğunu değil, doğumdan 10 gün sonra öldüğünü de iddia etmişti. Kocası Kedar Nath’in okuma gözlüğü taktığını, sol yanağında siğil olduğunu ve açık tenli bir adam olduğunu söyledi.
Shanti Devi’nin iddiaları gerçek miydi?
Pandit Kanjimal, Shanti Devi ve Kedar Nath’in buluşmasını ayarladı. Kedar Nath, Ludgi’nin (geçmiş hayatındaki Shanti Devi’nin adı) oğlu ve şimdiki karısıyla birlikte geldi. Kedar Nath, Shanti’ye kardeşiymiş gibi davrandı. Ancak Shanti onu ve oğlu Navneet Lal’i hemen tanıdı.
Shanti, doğumundan ölümüne kadar olan şeyleri ve geçirdiği karmaşık cerrahi prosedürleri içeren her şeyi anlattı. Araştırmacılar, onun gibi küçük bir kızın böyle karmaşık cerrahi prosedürleri nasıl bilebileceği konusunda ve yaptığı ayrıntılı anlatım karşısında hayrete düştüler.
Shanti gece yatmadan önce Kedar Nath ile yalnız konuşmak istedi ve daha sonra Kedar, Shanti Devi’nin karısı Lugdi Bai olduğuna tamamen ikna oldu. Çünkü Shanti Devi, Kedar’ın ölen karısı Lugdi hakkında kimsenin bilmesinin mümkün olmadığı şeyleri biliyordu.
Mahatma Gandhi, Shanti Devi olayının araştırılması için bir araştırma komisyonu kurdu
Dava, söz konusu olayı araştırmak için bir komisyon oluşturan Mahatma Gandhi’nin dikkatine sunuldu. 1936’da bir rapor yayınlandı. Gandhi, davayı araştırmak için parlamenterler, medya mensupları ve ulusal liderler de dahil olmak üzere 15 önde gelen kişiyi atadı.
15 Kasım 1935’te bu 15 kişi, Shanti Devi’yi Mathura’ya götürdü. İstasyonda ona Mathura’dan bir yabancı gösterdiler ve onu tanıyıp tanıyamadığını sordular. Shanti hemen yabancının ayaklarına dokundu ve onun kocasının ağabeyi olduğunu anladı. Shanti Devi eve vardığında kalabalığın ortasında kayınpederini hemen tanıdı. Shanti, onlara geçmiş yaşamında Mathura’daki evinin belirli bir yerine biraz para gömdüğünü söyledi.
Shanti, beraberinde gelen araştırmacıları ikinci kata çıkardı ve içinde para olduğunu söylediği saksıyı gösterdi. Ancak saksının içinde para yoktu. Buna rağmen Shanti paranın orada olduğu konusunda ısrarcıydı. Kedar Nath daha sonra parayı oradan aldığını itiraf etti. Araştırma komisyonunun raporu, Shanti Devi’nin gerçekten de Lugdi Devi’nin reenkarnasyonu olduğu sonucuna vardı.
Bazıları Shanti’nin hikayesini inanırken, diğerleri inanmadı
Reenkarnasyon konusunda uzman olan Dr. Ian Stevenson şunları söyledi: “Shanti, babası ve önceki hayatında kocası olduğunu iddia ettiği Kedar Nath da dahil olmak üzere tüm ilgili tanıklarla görüştüm. Araştırmam, doğrulanmış gerçeklerle eşleşen anılarıyla ilgili en az 24 ifade verdiğini gösteriyor.”
Bu olay bazıları için kök salmış dini bir inançtı, bazıları içinse inanılmazdı. Kimileri Shanti’nin hikayesine inanırken, diğerleri bunun reenkarnasyona inanmak için yeterli olmadığını savundu.
Adım Caner Cem Martı, 1996 yılında Bartın'da doğdum. 2010 yılında geçirdiğim kaza sonucunda vücudumun %99'u felç kaldı. 2015'ten bu yana bazı cihazlar yardımıyla internet ortamında çalışabiliyorum. İçerik editörlüğü ve sosyal medya uzmanlığı gibi alanlarda tecrübe sahibiyim, ancak asıl uzmanlık alanım SEO uyumlu makale yazmak. Ayrıca front-end tasarımlar yapıyorum. Sinema, spor ve tarih gibi konular çok dikkatimi çekiyor. Özellikle sinema tutkunuyum.
