Sanat tarihi içinde yer alan sanat akımları ve dinamiklerinin oluşumunda birçok etken rol oynamıştır. Bu etkenler sosyal gelişmeler, yönetim şekilleri ve bilimsel atılımlar olarak adlandırılabilir. Aslında anlatacağımız her akımın kendinden önce gelen akıma tepki niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Rönesans’ta denge, ölçü ve sadelik ön plandayken Realizm’de ise gösteriş ve şekil önemliydi. Hemen her sanat akımı ortaya çıktığı dönem itibariyle bir süre edebiyat çatısı altında kendine yer edinmiştir. Bu akımın temsilcileriyse ortaya koydukları fikirlerle toplumda yankı uyandırmışlardır. Sanat akımlarının gayesi taze bir düşünce ortaya atarak toplumların gündelik yaşamında, bilhassa kültürel yaşamında yapıcı ve çarpıcı değişimler meydana getirmektir.
Sanat akımları listemizin ilk sırasında yer alan Sürrealizm akımının en önemli temsilcisi olan Salvador Dali’nin sansasyonel yaşamını öğrenmek isterseniz Resmin Deli Dahisi Salvador Dali: Ünlü Ressamın Hayatına Dair Bilmediğiniz 15 Gerçek içeriğimize göz atabilirsiniz. ??
İlginizi Çekebilir: En İyi Sanat Tarihi Kitapları
1. Sürrealizm
Sanat akımları listemize ilginizi çekecek bir akımla başlıyoruz. Sürrealizm diğer adıyla gerçeküstücülük diyebiliriz. Bu akım 20. yüzyılın başlarında ilk kez Avrupa’da ortaya çıkmıştır. Sürrealistler, Sigmund Freud’un psikanaliz yöntemini referans alarak ilerlemişler ve bilinçaltının daha çok düşsel kısmıyla ilgilenmişlerdir. Sürrealizm, temelini, akılcılığı kabul etmeyen Dadaizm’den alır. Sürrealist yaratımlar, gerçek ve gerçek dışı harmanlanmış haldedir. Bilinç dışı gerçekler, tutarlı bir bütünlük beklenmeksizin aktarılır. Akımın benimsediği temel fikir; aklın, geleneklerin, alışkanlıkların ve inanca bağlı değerlerin süzgecinden geçirilmeden aktarılır. Akımın ilk örneklerini, 1500’lü tarihlerde, ressam Hieronymus Bosch’un eserlerinde de görmek mümkün.
1924 yılında, şair Andre Breton Sürrealizm Manifestosu yazmıştır ve Breton’a göre, gerçeküstücülük, bilinç ile bilinç dışını bir araya getiren bir serüvendir. Net bir felsefeye dayandığı ve yayınlanmış bir bildirisi olması sebebiyle sürrealizm, akım olmasının yanında aynı zamanda bir ekol olarak kabul edilir. Sürrealizmin etkisi, sanat dallarının yanı sıra moda alanında da hissedilir. Elsa Schiaparelli, Karl Lagerfeld ve Issey Miyake gibi öncü modacıların hazırladıkları işlerde gerçeküstücü akımın yansımalarını görmek mümkün. Akımın önemli temsilcilerinden bahsetmek gerekirse; Salvador Dali, Paul Eluard, Louis Aragon, Andre Breton, Federico Garcia Lorca ve Philippe Soupault’ı örnek gösterebiliriz.
2. Ekspresyonizm
Ekspresyonizm akımı politik ve ekonomik sorunların sıklıkla gündemde olduğu 20. yüzyılın başlarında ilk kez Almanya’da ortaya atılmıştır. Empresyonizm’in natüralizm ve pozitivizm akımlarına tepki olarak doğduğunu söyleyelim. 20. yüzyılın en etkili sanat akımlarından biri olarak kabul edilen ekspresyonizmde, doğa olduğu gibi yansıtılmaz, duygular ve iç dünya daima ön plandadır. Sanatçılar, eserlerinde doğayı bireysel estetik anlayışlarına göre dizayn ederler ve nesnelerin görünüşlerini deforme etmekten geri durmazlar. Akım, nesnelerin göründüğü gibi olmadığını savunur ve nesnenin sanatçıda bıraktığı etkinin esere aktarılması gerektiğini vurgularlar. Sanatçının kişisel duygularının en iyi biçimde yansıtılması için geleneksel kuralların dışına çıkılmalı ve gerçeğin biçimi tamamiyle bozulmalıdır.
El Greco ve Matthias Grünewald gibi ressamların eserlerinde de dışavurumcu bir etki görmek mümkündür. Fakat, 20. yüzyıldan sonra ortaya konan eserler ekspresyonist olarak adlandırılır. Resim sanatından edebiyata, heykelden mimariye ve tiyatroya dek pek çok dalda ekspresyonizm etkisinde eserler üretildiğini söyleyebiliriz. Akımın en ünlü temsilcilerine Edward Munch, Oscar Kokoschka, Ernst Ludwig Kirchner, Ernst Barlach, Georg Kaiser, Ernst Toller, Franz Kafka, August Stramm ve Ernst Stadler örnek verilebilir.
3. Dadaizm
Dadaizm akımı, I. Dünya Savaşının yıkıcı etkilerinin yanı sıra dönemin sanat üzerindeki katılığına tepki olarak ortaya çıkmıştır. Mevcut sanatsal düzeni reddeden Dadaistler, ortaya koydukları eserlerde alışılmış estetiğe yer vermez ve burjuva değerlerini yerle bir ederler. 1916’da aralarında Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Jacques Magnifico ve Marcel Janco’nun da bulunduğu sanatçılar akımın ana bildirisi olan Dada Bildirisi’ni açıklamıştır. Alışılmış anlam ve mevcut düzen anlayışına karşı çıkan, biçimde ve dilde yeni düzenlemler yapan Dadaistlerin bir kısmı, 1922 sonrasında Sürrealizm akımına geçmişlerdir. Akımın önemli temsilcileri arasında Hugo Ball, Max Ernst, Marcel Duchamp, George Grosz, Jean Arp, Tristan Tzara ve Kurt Schwitters gösterilebilir.
4. Fütürizm
Fütürizm akımı, 20. yüzyılın başlarında ilk kez İtalya’da ortaya çıkmıştır. Geçmişin estetik yargılarını ve geleneklerini kabul etmeyen fütüristler; modernleşme, makineleşme ve hız kavramının toplumsal hayatın temeli olması gerektiğini savunmuşlardır. Her şeyin sürekli değişim halinde olduğunu ve hareketin, yaşamın en önemli gerçeği olduğunu ifade ederler. Fütüristler eserlerinde, çoğunlukla boşlukta yer değiştiren ve değişkenlik gösteren temalar kullanırlar. Motorlar, bisikletler, fabrikalar, otomobiller, mekanik araçlar ve uçaklar en fazla kullandıkları nesnelere örnek olarak gösterilebilir. Fütürizm akımında taklidin hiçbir şekli kabul edilmez. Özgün ve biricik olmak son derece önemlidir. Akımın savunucularına göre geçmişin sanat konularından uzaklaşılmalı, sanatta neşe ve güzel duygular hegemonyası ortadan kaldırılmalıdır. Hemen hemen bütün sanat dallarında meraklısı olan fütürist sanat örnekleriyle, ürün tasarım alanında, modada ve gastronomide de karşılaşabilirsiniz.Akımın önde gelen temsilcileri Filippo Tommaso Marinetti, Umberto Boccioni, Carlo Carra, Luigi Russolo, Gino Severini, Giacome Balla, Antonio Sant’Elia, Bruno Munarı ve Benedetta Cappa olarak gösterilebilir.
5. Konstrüktivizm
Rusya’da ortaya çıkan konstrüktivizm akımının etkileri 1917 Devriminin ardından hissedilebilir şekilde görülmektedir. Tıpkı Fütürizm akımı gibi, yeni bir dünya düzeninin kurulması gerektiğini destekleyen konstrüktivistler, sanatçıların teknisyen, mühendis veyahut bilim insanı olarak çalışmalarının oldukça önem arz ettiğini dile getirmişlerdir. Sanat için sanat düşüncesine ve gerçeğin tasvirine karşı çıkan konstrüktivistler, topluma faydalı olan kullanılabilir nesnelerin, yeni biçimlerin özü olduğunu savunmuşlardır. Endüstriyel malzeme ve teknikleri önemserler.
Akımın öncüleri geometrik kompozisyon anlayışını benimsemişlerdir vesanatla toplumu bütünleştirme çabası gösterirler. Sanatın hemen hemen tüm dallarında etkisini gösteren akım modacılık alanında da kısa süre yer edinmeyi başarmıştır. Akımın ortadan kalkması ise Rusya’da Sosyalist Gerçekçilik fikrinin resmi bir tutum olarak benimsenmesiyle gerçekleşmiştir. Akımın önde gelen temsilcileri Vladimir Tatlin, Alexander Rodchenko, El Lissitzky ve Naum Gabo gibi isimlerdir.
6. Kübizm
Akım, Empresyonizm akımına karşı çıkan ve Paul Cezanne’nin doğayı geometrik cisimlere bölme düşüncesiyle yola çıkan Pablo Picasso ve Georges Braque tarafından Fransa’da ortaya çıkmıştır. Kübizm akımı savunucularına göre nesneler, yalnızca göründükleri gibi değil, görünenin ötesinde de işlenmelidir. Nesneleri geometrik şekiller olarak resmeden kübist savunucular görme duyusuna ve duyguya değil zihne ve mantığa dayanan işler üretmişlerdir. Sanatın doğayı taklit etmesi inanışına ve standart formlara karşı çıkmışlardır. Kübistler, parçalara bölünmüş nesnelerin farklı kısım ve yönlerini harmanlayarak yeni bir gerçeklik algısı oluşturmuşlardır.
7. Minimalizm
Listemize sanat akımları arasından Minimalizm akımı ile devam ediyoruz. Minimalizm, 1960’lı yıllarda, sadeliği ve nesnelliği ön plana çıkaran sanat akımıdır. Soyut dışavurumculuğun şekle ve duyguya atfettiği öneme tepki olarak doğmuştur. Akımı savunan sanatçılara göre, nesne salt olarak sadece nesnedir. Sanatçılar, nesnelerin tarihi ve sembolik karşılıklarını en aza indirgemeyi gaye edinmişlerdir. Genel olarak heykel ve müzik dallarında eserlerin üretildiği akımın temsilcileri arasında Carl Andre, Sol LeWitt, Robert Morris, Richard Serra, Philip Glass, Steve Reich, John Adams ve Yan Tiersen gösterilir.
8. Pürizm
Kübizm akımının bir parçası niteliğinde olan Pürizm akımı, Kübizm’e tepki olarak ressam Amedee Ozenfant ile mimar Le Courbusier tarafından yaratılmıştır. Akımda sıklıkla kullanılan süs öznelerini reddeden Ozenfant ve Le Courbusier, eserlerinde sade ve net görünümlere ağırlık vermek gerektiğini savunmuşlardır. Pürist sanatçılar, neşe ve haz arasına kesin bir çizgi çekerek değişmez nesneleri ifade etmişlerdir. Ölçüler ve sayısal düzen Pürizm akımında önem taşır. Akımın savunucuları fonksiyonel bir stil geliştirmişler ve görsel sanatın asıl gayesinin mutlak uyum olduğunu sonuna kadar savunmuşlardır. Teknik bir sanat üslubuna sahip olan sanatçılar, sanatın insanlığın asıl ihtiyacı olduğunu kabul etmişlerdir. Fakat biçim, çizgi ve renk unsurunun kültürden kültüre değişmediğinin de altını çizmişlerdir. Pürizm akımında biçim, tüm sanat unsurlarından üstte kabul edilir. Biçim, bir anlatım aracı değildir, bu sebeple sade ve düz bir şekilde ifade edilmesi gerekir. Borular ve benzeri dairesel nesneler akımda en fazla tercih edilen figürler olurken yaratılan işlerde siyah, beyaz, yeşil ve gri tonları hakimdir. Akım, her dönem görebileceğiniz bir sanat anlayışını da vurgular.
9. Puantaizm
Sanat akımları listemizin 10. sırasında Empresyonizm akımına tepki olarak doğan akımlardan biri olan Puantaizm var. Bu akımın öncüleri, empresyonizmde biçim, içerik ve anlatılan konunun değerini kaybettiğini ve ışığın ön plana çıktığını savunurlar. Renk unsuruna önem veren savunucular, rengin önemini yitirmemesi için boyaları karıştırmazlar ve renkleri yan yana kullanırlar.
10. Abstre Ekspresyonizm
Abstre, Ekspresyonizmin uzantısı niteliğinde olan bir akımdır. 1940’lı yıllarda ortaya atılmış ve genellikle 60’lı ve 70’li yıllarda etkisini göstermiştir. Bilinç ve bilinç dışı arasındaki zıtlığa önem veren sanatçılar, karşıtlığın bütünlüğünü baz alarak derin anlamlara inmeyi hedeflemişlerdir. Jung Felsefesinin temel alındığı soyut dışavurumculukta, arketipler ve arketiplerin üretilmesi oldukça önemlidir. Akımda sanatçının bireysel duygularını yansıtması önemlidir. Sanatçı tabiatı inceler, ardından tabiatı soyut bir formda, kendi iç dünyasını yansıtacak şekilde özümser ve ifade eder. Akımın önde gelen temsilcileri olarak Jean Dubuffet, Francis Bacon, Arshile Gorky, Franz Kline ve Philip Guston gösterilir.
11. Op Art
Sanat akımları listemizde sırada Op Art akımı geliyor. Temelleri Kinetik Sanat hareketine dayanan Op Art, gören gözün yanılma payı üzerine yapılan araştırmaları referans alarak, eserin izleyicisini aldanmaya iten görünümler yaratmayı hedefliyor Op Art akımında anlam ve anlamlandırma asıl değerini kaybederken optik oyunlar ön plandadır. Akımın en ses getiren temsilcileri Josef Albers, Victor Vaserley ve Yaacov Agam olarak bilinir.
12. Fovizm
Sanat akımları listemizin 13. sırasında yer alan Fovizm akımı, empresyonizme tepki olarak doğan akımlardan bir diğeri. Akımda salt renkler, duyguları ifade etmek için araç olarak kullanılmıştır. Ortaya çıkan eserlerin birkaç renkle sınırlı olduğunu söylemek mümkün. Tüpten çıkan boyalar direkt olarak eserlerde kullanılmış ve bunun yanı sıra üç boyutlu mekan anlayışı da ortadan kalkmıştır.
13. De Stijl
Bir diğer sanat akımı olan De Stijl, aritmetik bir başlangıçla sanata yeni bir yön vermeyi amaçlamıştır. Yaratılan işlerde yatay ve dikey çizgi unsurları ile sarı, mavi ve kırmızı renkler tercih edilmiştir. Akımın en önemli temsilcisi ve uygulayıcısı olarak Piet Mondrian bilinir. 1910’lu yıllarda ortaya çıkan De Stijl, 60’lı yıllarda, sanat dallarının yanı sıra moda alanında da etkisini kanıtlamıştır.
14. Sosyalist Gerçeklik
Sosyalist Gerçeklik ilk kez, Sosyalizmin sanat dallarına yansıması olarak ortaya çıktı. Edebiyat alanında halka örnek olması açısından karakterler yaratılmış ve buna örnek olarak Maksim Gorki’nin Ana isimli romanı ilk sosyalist gerçekçi eserlerden kabul edilir. Resim ve heykel gibi görsel sanat mecralarında ise, sosyalist ruhu ön plana çıkartacak figürler tercih edilmiştir.
15. Pop Art
Pop Art akımının 1950’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de birbirinden bağımsız bir biçimde, soyut dışavurumculuğa tepki olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu sanat akımında, bireysellikten arındırılmış popüler kültür imgeleri ortaya koyulur. Pop art akımında günümüz dünyasında yaşayan, sıradan bireyi ve duygularını aktarma fikri hedeflenir. Burjuvazi sanat anlayışına karşı çıkan sanatçılar, görsel etkinin soğuk su etkisi yaratır olmasına odaklanmış, yarattıkları eserleri entelektüel altyapıya dayandırmamışlardır. Pop artın önde gelen popüler temsilcileri Richard Hamilton, Eduardo Paolozzi, Andy Warhol, Roy Lichtenstein ve Claes Oldenburg’tur.