İki gönül bir olunca samanlık seyran olur elbette ama, sanılanın aksine o kadar da romantik olmayan yerler de var. Sevenlere sesleniyorum; aşkınızı aşağıdaki ortamlarda yaşamaya çalışırken bir kez daha düşünün. Yazıktır.
Yağmurlu havada yürüyüşe çıkılan sokak
“Aşkıım, yağmurda yürüyelim miii” cümlesiyle (dikkat ettiyseniz soru işareti koymadım çünkü soru değil) sokağa çıkarsınız ama o sokak o kadar da romantik değildir. Araba su sıçratır, şemsiyeli teyzeler gözünüzü çıkarır, saçaklardan ensenize oluk oluk su akar… Hani nerede romantizm?
Asansör
Hep aşk filmlerinden edinilen bir alışkanlık bu asansörde öpüşmek, koklaşmak hatta sevişmek. Ama efendim, nerede bizde öyle ferah, cillop gibi asansör? Asansöre binmeden önce memleketteki anamı babamı arayıp helallik istiyorum, öyle eski öyle güvensiz. Kokusu ayrı fena… Bir de malum iki dayıdan gördüğümüz üzere, asansörlerde kamera varmış. Aman diyeyim.
Yürüyen merdiven
Bu düşünce nereden çıktı, kim akıllara soktu bilemiyorum ama yürüyen merdivene adımını atar atmaz dünyanın en aşık çifti oluveren insanlar var. Hepiniz görmüşsünüzdür. Gerçekten merak ediyorum; yürüyen merdivenin gönüllere, hormonlara nasıl bir etkisi olabilir? Yürüyen merdiven düşündüğünüz kadar romantik bir yer değil. Yürüyen merdiven bir ulaşım aracıdır, bunu unutmayalım lütfen. Lütfen.
Yapay şömineli salon
Laylaylom galiba sana göre sevmeler, hopaşinanay galiba sana göre sevilmeler… Şömine iyi hoş, ona lafım yok da yapay şömine niçin romantik olsun? Ekmeği olmayanlar pasta yesin; yapay şöminesi olmayanlar bilgisayardan şömine gif’i seyretsin. Gerçi hala romantik değil.
Kalpli malpli yatak odası
Tabii zevkler ve renkler tartışılamaz fakat bu nedir arkadaş? Cinsel dürtüleriniz ne kadar derinlere itilmiş ve adeta bastırılmış ve hatta ertelenmiş olabilir ki böyle bir afrodizyak çarşafına bürünmüş romantizm çabası içine girmiş olabilirsiniz? Bu cümleyi de bir daha kurmam, öylesine saçma bir yatak, ne biçim cümle kurdurtuyor.
Simit kafeleri
Dökülen yapraklarla bezenmiş bir parkta, üşümüş ellerle sıcak bir simiti bölüşmek güzeldir. Ama bu simit kafelerinde (köşklerinde, şatolarında filan) yaşanan aşklara bir türlü ısınamadım ben. En az yapay şömine kadar yapay gelir oralar… Düşünsene sen sevgilinin gözünün içine bakarken öteden bir ses duyuyorsun “bir kaşarlı, bir zeytinli çeeek, iki de çaaaay, büyük olsuuunn”. Oldu mu? Olmadı tabii.
Facebook duvarı
Bunu açıklamaya gerek yok sanırım.
Mutfak tezgahı
Bu maddeyi eklememi, ev sahibem Müberra Teyze istedi. “Yavrum biz orada börek çörek yaptık hep, senden sonraki kiracı da hamur açacaktır muhtemelen. Öyle filmlerde gördüğün şeyleri yapmaya kalkışma e mi çocuğum” dedi. Düşününce mantıklı aslında, afedersiniz terli totoyla temas eden o tezgaha ekmek konacak.
İndirim sitelerinden edinilmiş lüks restoran
Grup alışveriş sitelerinden alınan kuponla gidilen lüks restoran adamı boğar, daraltır. Yediğinden içtiğinden bişey anlamazsın. Ne istesen “efendim o indirimli menüye dahil değil” cevabı alırsın zaten. “E geldik buraya kadar, parası neyse veririz” artisliği yapsan donuna kadar orada bırakma tehlikesi vardır filan. Zehir olur yemek.
Alışveriş merkezi, mağaza
Ablacığım kim söylüyor size “sevgiliyle alışveriş yapmak çok romantik” diye? Kim çıkarıyor bunları? Mümkün mü bu? Yazarken darlandım.
Baş başa tatil amacıyla gidilen otel
“Ya ne biçim baktın karıya yaa, içine düşecektin nerdeyse!”, “Gül gibi sevgilin/eşin varken elin Ruslarına niye bakıyosun yaa?”, “Yavrum yatma öyle yüzüstü, bak millet seni dikizliyor” gibi cümlelerle zaten zehir olacaktır o tatil. Neyin romantizmindesin sen?