Bu yazıda, rock’n’roll’un tarihsel altyapısını, hangi koşullarda oluştuğunu, teknik anlamda jazz ve blues müzikten nasıl evrildiğini, sinema ile sıkı bağlantısı sayesinde bir kuşağa nasıl yön verdiğini bulacaksınız. Rock’n’roll kültürünün nasıl yükseldiğini birkaç olay ile açıklayabiliriz.
Bunlardan ilki, Johnnie Ray’in 1951 yılında siyahileri taklit ederek şarkı söylemeye başlaması olarak kabul edilir.
1954 yılında Elvis Presley’in annesinin doğum günü için albüm kaydetme amacıyla Sam Philips’in Sun Records’una girmesi ise yeni bir yıldızın doguşundaki ilk adımdır.
1955 yılında vizyona giren “Blackboard Jungle” adlı filmde Bill Haley and the Comets’in “Rock Around The Clock” şarkısının tema müziği olarak kullanılması da Rock’n’roll kültürünün insanlar tarafınca benimsenmesinde büyük bir etkendir.
Rock’n’roll kelimesinin ortaya çıkışında hemen hemen herkesin hemfikir olduğu olay ise Alan Freed isimli bir disk jockey’in 1955 yılında canlı yayında bu tarz müzikleri ilk defa Rock’n’Roll olarak adlandırması, insanların zihinlerine bu kültürün kazınmasındaki en önemli olaylardan biri olarak kabul edilir.
Olayın tarihsel arka planına bakarsak; bu tarz müzikler Amerika’da daha önceleri de dinleniyordu. Fakat 1940’larda ve 1950’lerde bu müziğe olan talep en üst noktaya ulaştı.
Talep giderek artıyordu çünkü dünya değişiyordu. Hiroşima’ya atom bombası atılmış, savaş sona ermişti ve askerler eve dönüyordu.
Bu yeni dönemde muhafazakar kültür can çekişiyordu. Savaş sonrası insanlar, siyahilerin canlılığını, mizah duygularını ve ritimlerini, ailelerinin dinledikleri nakaratlı tek düze şarkılara tercih ediyorlardı. Siyahilerin radyo kanallarını dinleyen beyaz insan sayısı gün geçtikçe artıyordu.
Bu gençler radyoda istediği idolü bulamasalar da sinemada aradıklarını bulmuşlardı. İlk başta Marlon Brando çıktı ortaya The Wild One filmi ile.
Ardından James Dean, Rebel Wihout A Case ile geldi ve bu gençlere istediklerini verdiler.
Müzikteki beyaz star boşluğu apaçık ortadaydı ve Sun Records’un sahibi Sam Philips “Bana siyahiler gibi şarkı söyleyen bir beyaz verin, 1 milyon dolar kazanayım” sözlerini bu açığı çok iyi gördüğü ve değerlendirmek için can attığıdan söylemişti.
Ses, yakışıklılık, sahne performansı anlamında üst düzey olan Elvis’te beyazlar bekledikleri şeyleri fazlasıyla bulmuştu ve artık rock’n’roll ateşi her yerdeydi.
Blues ve Jazz müzikten rock’n’roll’a teknik anlamda geçisin mimarları sayılan Jerry Lee Lewis, Little Richard, Chuck Berry ve Muddy Waters gibi müzisyenler sayesinde Amerika’da yakılan ateş başta Ingiltere olmak üzere tüm dünyaya yayılmıştı.
BONUS
Hazır blues’dan rock’n’roll’a teknik anlamda geçişi sağlayan müzisyenlerden bahsetmişken, The Rolling Stones’a adını veren Muddy Waters’ın Rollin’ Stone şarkısını da eklemeden olmaz diye düşündük. Keyifli dinlemeler.
Yararlanılan kaynak: Rock Çağı (Alain Dister)