Bir yetişkin günde ortalama 35,000’e yakın karar veriyor. Eğer günde 7 saat uyuduğumuzu varsayarsak, bu saatte 2,000 karara denk geliyor. Her iki saniyede 1 karar… Bu kararlarımızın çoğunluğu uzun uzun kafa patlatmamızı gerektirmeyen, bir linke tıklamak veya kahvenizden bir yudum almak gibi daha mikro çapta kararlardan oluşuyor. Ama bazen bizi gerçekten ikileme sürükleyen ve iç seslerimizi savaştıran daha büyük kararlar almamız gerekebiliyor. Mutluluğumuzu, özgürlüğümüzü, gururumuzu veya kişisel tatmin duygumuzu etkileyeceğini sezdiğimiz her türlü kararı almak bir nebze daha zorlayıcı olabiliyor. JotForm.com kurucularından Aytekin Tank’ın da yararlandığı, daha radikal kararları vermenizde yardımcı olacak bilimsel dayanaklı 6 yöntem hangileriymiş gelin bir göz atalım.
1. “Değer bazlı” artılar ve eksiler listesi hazırlamak.
Karar almak zorlaştığında çoğumuzun başvurduğu bu klasik yöntem, bilimin de işin içine girmesiyle oldukça işinizi görebilecek bir teknik halini alıyor. Diyelim ki, taşınmayı düşünüyorsunuz. Taşınacağınız yer hakkında bir artılar ve eksiler listesi hazırlayın.
Bilim bunun neresinde, dediğinizi duyar gibiyiz. Şöyle anlatalım. Artı ve eksi sütunlarına yazdığınız her maddeye, o maddenin sizin için ne çapta bir önem taşıdığını göz önünde bulundurarak 0 ile 1 arasında bir puan verin. Mesela, taşınırken ailenize yakın bir yerde olmak sizin için fazla önem taşıyorsa, bu maddeye 0,9 veya 0,95 gibi bir puan verebilirsiniz. Eğer, yeni yaşayacağınız evin “doğa ile iç içe” olması da sizin için artılar sütununda yer alıyor ama buna artı listenizdeki diğer maddeler kadar önem yüklemiyorsanız, bu maddeye 0,2 veya 0,3 gibi bir puan verebilirsiniz.
Bu sistemin aynısını eksiler listenizdeki maddeler için de uygulayın. Mesela, kariyer odaklı biriyseniz ve taşınmanız çok sevdiğiniz bir işten ayrılmanızı gerektiriyorsa bu maddeye 0,8 gibi bir puan verebilirsiniz.
Her bir maddeye puan verdikten sonra iki sütundaki puanları da toplayın ve 100 ile çarpın. Hangi sütunun sizin için daha ağır bastığını matematiksel veriler doğrultusunda işlemiş olacaksınız. Eğer sonuçtan tatmin olmaz ve öbür tarafa daha meyilli olduğunuzu hissederseniz, biraz daha düşünmeniz gerekebilir.
2. Olası senaryoları değerlendirin.
Kararınız sonucunda açığa çıkabilecek en iyi ve en kötü senaryoları değerlendirmek iyi bir beyin egzersizi olabilir. Aldığınız bu karar sonucunda başınıza en iyi ve en kötü ne gelebilir? Bu iki senaryo hakkında nasıl hissediyorsunuz?
Psikolog Gary Klein, “premortem” ismini verdiği bir teoriden bahsediyor. Bu, postmortem kuramının varsayımsal bir karşıtı.
“Tıbbi alanda postmortem, sağlık görevlilerinin bir hastanın ölümüne neyin sebep olduğunu öğrenmelerine yardımcı olur. Bu durumdan hastanın kendisi hariç herkes yararlanır. İş hayatında premortem ise bir proje bittikten sonra değil de başlamasından önce yapılır. Böylece proje, otopsiye alınmadan önce geliştirilebilir yerleri tespit edilebilir.”
Mesela, çok kötü bir karar verdiğinizi hayal edin. Aldığınız proje uzun süreli devam edemedi ve bir faciayla sonuçlandı. Şimdi, bu durumun bu şekilde sonuçlanmasına sebebiyet vermiş olabilecek her olasılığı gözden geçirin. Olabilecek en kötü senaryoyu kafanızda canlandırdığınız zaman bunun olmasını engellemek için atılabilecek adımları belirlemek ve daha iyi kararlar alabilmek daha kolay bir hal alır.
Araştırmalara göre premortemler, olası sonuçları belirlemeyi 30% oranında arttırıyor.
Diğer yandan, kararınızın doğurabileceği en iyi sonuçlardan oluşan senaryoyu gözünüzde canlandırın. Bu durum sizi mutlu hissettirmiyor veya heyecanlandırmıyorsa zaten kararınızı tekrar gözden geçirmenizde fayda vardır.
3. İkili seçeneklerden uzak durun.
Genelde bu veya şu arasında bir seçim yapmak zorunda kalırız. Okula geri mi dönsem yoksa yeni bir iş mi açsam? İstanbul’da mı kalsam, Ankara’ya mı taşınsam? Hayatı siyah ya da beyaz olarak görmek çok kolay olsa da hayat genellikle gri alanlarda yer alan farklı farklı kararlar şekillendirir. Mesela, yazlarınızı Ankara’da geçirip, kışın İstanbul’da kalabilirsiniz. Veya, bir süreliğine Ankara’ya taşınıp sonra bambaşka bir yere geçebilirsiniz.
Bazen doğru karar, birbirine zıt iki seçenekten birisi değildir. Doğru karar; daha yaratıcı, incelikli ve esnek bir çözümde yatar.
4. Başkalarına danışın.
Kaldığınız ikilemi başkalarına anlatıp fikir almak, üzerinde durduğunuz bir kararı daha da önemli veya da tam tersi olarak geçersiz kılabilir. Bundan da önemlisi, değerli bilgiler edinmek için de iyi bir opsiyon.
Yine taşınmayı düşündüğünüzü ele alalım. Bu kararınızı yalnızca arkadaşlarınız ve aileniz ile irdelemeyin. Aynı yollardan geçmiş, aynı şekilde taşınmış birinden fikir alın. Ona bu kararı hakkında nasıl hissettiğini sorun.
Daha profesyonel ve iş hayatınızı ilgilendiren kararlar konusunda yardım almak için de danışmanlar tutabilirsiniz. Alanlarında uzmanlaşmış insanlardan yardım alın ve onlardan öğrenebildiğiniz kadar öğrenmeye bakın. Bilgi dağarcığınızı genişlettikçe karar vermeniz biraz bile olsa kolaylaşacaktır.
5. Kendinize zaman tanıyın.
Bazı kararları hemen almak yerine üzerine biraz düşünmek daha doğru olabilir. Kendinize zaman tanıyın. Kendinize biraz zaman tanıyıp üzerine düşündüğünüz konularda daha yere basan kararlar alabilirsiniz.
6. “Gizli” kararlardan kaçının.
Sürüye ayak uydurmak, herkesin yaptığını yapmak bazen en kolay seçenek gibi görünebilir gözümüze. Ama “su yolunu bulur” her zaman doğru bir çözüm yolu değildir. Zorlu bir karar almayı sürekli erteleyerek hiçbir karara varmamak da bir karardır ve çoğu zaman doğru karar değildir. Bu şekilde hem elinizdeki sorunu bir türlü sonuçlandıramazsınız hem de motivasyonunuz baltalanır.
Bazı kararları almak için seçeneklerinizi iyice gözden geçirerek olaya tüm cesaretinizi toplayarak yaklaşmanız gerekir. Karar vermeyi ertelediğiniz “gizli” kararlar, sizin olduğunuz yerde saymanıza hatta bazen de gerilemenize sebep olur.
Kaynaklar: 1