Hiçbir şey yazar Julie Ugleholdt’un öngördüğü gibi gitmiyordu. 24 saate kadar süren doğum sancıları çekmesine rağmen kızı doğmayacak gibi görünüyordu. Julie doğum yapmaya çalıştığı sırada her kasıldığında doğmamış bebeğinin kalp atışları dakikada elliye kadar düşüyordu. Hastanede geçirilen bir gün ve bir gecenin sonunda Julie’nin bebeği Charlie sezeryan ameliyatı ile doğdu. Doğduktan sonra anlaşıldı ki Charlie’nin göbek kordonu, Julie her ıkındığında nefesini kesiyor ve onu boğuyordu. Julie bu travmatik olay ve onu takip eden zorlu annelik sürecinden sonra ağır bir doğum sonrası depresyonuna (Postpartum depresyonu) girdi. İntihar düşünceleri ve girdiği depresyon sonrasında profesyonel yardımı bir kenara bırakıp psikolojisini düzeltmek için küçük dozlarda uyuşturucu mantar kullanmaya başladı.
”Charlie’nin çoktan ölmüş olduğunu, onu daha bu dünyaya gelmeden kaybettiğimi düşündüm”
Julie Ugleholdt hastaneden çıktıktan sonra doğum yapmanın ve onu etkisi altına alan psikolojik gerilimin onu nasıl etkilediğini anlattı. ”Doktorlar sezeryan ameliyatı için karnımı deşip Charlie’yi çıkartmaya çalıştıklarında üzerime serdikleri yeşil örtünün arkasındaki kızım ya ölü olarak doğarsa diye sürekli düşündüm. Zannediyorsam doğum sonrası depresyonu beni Charlie doğduktan hemen sonra buldu fakat teşhisin koyulması yaklaşık yirmi hafta sonra gerçekleşti.
Julie Ugleholdt deneyimlerini paylaştığı kitabı ”Project Baby-My First Year As a Less Than Perfect Mother” adlı kitabını yayımladı
Danimarka’da ”Projekt Baby” adıyla yayımlanan kitabında Julie Ugleholdt, doğum yapmak, doğum sonrası depresyonu ve uyuşturucu mantar kullanarak nasıl kendini tedavi ettiğinden bahsediyor. Ugleholdt kitapta girdiği ağır depresif durumdan canlı çıkamayacağından korkup nasıl yasal olmayan halüsinatif uyuşturucularla kendini tedavi ettiğini anlatıyor.
Ugleholdt yeni doğum yapmış bir anne olarak uyuşturucu kullanacağını asla aklına getirmediğini söylüyor
Daha önce uyuşturucu mantar veya başka halüsinatif bir uyuşturucu tipini kullanmadığını ve kullanmak gibi bir isteğinin de olmadığını belirtiyor. Bununla birlikte doğum sonrası depresyonu geçirmeyi de beklememiş ve doğumdan sonra intihara meyilinin arttığını hissetmiş. Depresyonun etkisiyle bazen haftalarca kendini evde otururken bulmuş. Hamileliğinden önce hayatı yazarlık kariyerinin, eşinin ve arkadaşlarının etrafında dönen Julie Ugleholdt, depresyonu sadece başkalarının yakalanabileceği bir psikolojik rahatsızlık olarak görüyormuş. Fakat Charlie’nin doğumundan sonra annelik rolüne bürünmenin yıpratıcı etkisini ve zorluklarını hissetmeye başlamış.
”Çok tuhaf hissediyordum. Hissedeceğimi düşündüğüm birçok şeyi hissedemiyor, kendimi duygusal anlamda kızıma veremiyordum. Tamamıyla ona aşık olacağımı ve herkese gösterip övünç duyacağımı düşünüyordum fakat gerçek bunun tam tersiydi.”
Anne olan kişilerin yaklaşık yüzde on biri ve baba olan kişilerin ise yüzde dördü doğum sonrası zihinsel zorluklar çekiyor
Doğum sonrası depresyonu yalnızlık hissi, günlük aktivitelere olan ilginin azalması, asabiyet, mutsuzluk, uykusuzluk, tükenmişlik, kendine zarar verme isteği, geçici hafıza kaybı, konsantrasyon bozukluğu gibi semptomlarla baş gösterebiliyor. Hepsinin üstüne tamamıyla ebeveynlerine muhtaç olan bir çocuğa bakmak çok daha zorlaşıyor.
Ugleholdt tedavi için psikoterapiye gittiğinde durumunun hastane için gerekli evrakları okuyamayacak kadar kötüleştiğini söylüyor
”O noktada o kadar hasta hissediyordum ki, önüme gelen bir kağıtta yazanları okumakta bile zorlanıyordum. Kocam bana ne yapmam gerektiğini açıklayıp imzalamam gereken yerleri gösterdi.”
Psikiyatristi Julie’ye antidepresan kullanmasını önerdiğinde o reddetmiş. Depresyonunun daha da kötüye gideceğini ve kullanacağı ilaçların onu iyileştirmek yerine zihnindeki intihar çağrışımları üzerine harekete geçireceğini düşünmüş. Ailesi, arkadaşları ve çevresinden antidepresanla ilgili gördüğü izlenim birçok insanın bu ilaçları uzun süreler boyunca kullandığı olmuş. Önündeki birkaç yıl boyunca ilaç kullanma fikrinin yanı sıra psikiyatristi Julie’ye hissizlikle karşılaşabileceğini söyleyince antidepresan fikrinden hepten vazgeçmiş.
Bunun üstüne kocası, Julie’ye uyuşturucu mantar kullanmasını önermiş
”O kadar halsizdim ki kendi işimi halledemediğim için kocam mantarı kahvemle karıştırarak bana verdi. Kahveyi içtikten sonra farklı hissettirdiğini hemen anladım. Uyuşturucu mantar içtiğim ilk gün kızıma yatmadan önce şarkılar söyledim. Birlikte oyunlar oynadık ve bana içten gülümsediğini ilk defa fark ettim. O andan tarif edemeyeceğim kadar zevk aldım.”
Mikrodoz metodu ufak bir doz uyuşturucuyu bir içecek veya yiyecekle karıştırarak uygulanıyor
Mikrodoz metodu ufak miktarlarda psilocybin (uyuşturucu etkisi olan bir mantar türü) veya LSD’yi (halüsinatif ve uyuşturucu etkisi olan başka bir madde) bir içecek veya yiyeceğe katarak yapılıyor. Normalde alınan dozun yaklaşık onda biri olan mikrodoz kullanan kişiyi tamamıyla uyuşturucunun etkisine sokmuyor. Fakat mikrodoz uygulayan birçok insan bu yöntemin onları duygularıyla daha yakın bağ kurmaya ittiğini düşünüyor. Konsantre olma ve yaratıcı düşünme konusunda da yardımcı olduğu düşünülüyor.
Halüsinatif uyuşturucular ile uygulanan mikrodoz yöntemi giderek daha da popülar bir hale geliyor
Uyuşturucu mikrodozu özellikle kariyer peşinde koşan profesyoneller arasında iş akışlarını düzenlemeye, stres seviyelerini azaltmaya ve odaklanmaya yardımcı olduğu gerekçesiyle oldukça yaygın hale gelmiş durumda. Ayrıca bu konuyla ilgili birçok blog yazısı ve makale okumak da mümkün. Mikrodoz uygulayan insanlar depresyon ve kaygı bozukluklarıyla psilocybin veya LSD gibi halüsinatif uyuşturucular sayesinde mücadele ettiklerini ve son derece başarılı olduklarını iddia ediyorlar. Şu ana kadar mikrodozun pozitif etkilerini metodu bizzat kendi uygulayan insanlardan işitiyorduk. Fakat konuyla ilgili profesyonel çalışmalar yapıldıkça ve uyuşturucu maddelerin psikolojik tedavi için barındırdığı potansiyel gözden geçirildikçe daha somut veriler almaya başladık. Çalışmalar halüsinatif uyuşturucu maddelerin kontrollü ve düzenli kullanımının insan psikolojisine birçok yarar sağladığını gösteriyor.
Halüsinatif uyuşturucuların tıbbi kullanım alanlarını gözden geçirdiğimiz ve başka bir uyuşturucu madde olan kenevir ile ilgili yanlış önermelere değindiğimiz yazılarımıza aşağıdaki bağlantılar aracılığıyla ulaşabilirsiniz:
Psikolojik Tedavinin Geleceği Halüsinatif Uyuşturucular Olabilir mi?
Ölüm Döşeğindeki Hastaların Anksiyetesini Uyuşturucu Mantar Terapisiyle Tedavi Edecek Hastane
Kenevirle İlgili Doğru Olduğu Zannedilen 5 Yanlış Önerme
Kaynak: 1