Felsefeyle ilgilenseniz de ilgilenmeseniz de günümüzden yüzlerce yıl önceki düşünceleri ve fikirleri ile modern zamanları dahi etkilemeyi başaran Antik Yunan filozofu Platon’un adını bir şekilde duymuşsunuzdur. Milattan önce 427 ila 348 yılları arasında yaşadığı düşünülen Platon’un adını duyup da ünlü mağara alegorisinden habersiz olmak ise neredeyse imkânsız. Çünkü Platon’un mağara alegorisi bugün dahi bilgi, toplum ve gerçek gibi kavramlar üzerindeki tartışmaların odak noktasında yer alıyor, sanattan siyasete, sosyolojiden felsefeye kadar farklı disiplinlerde ilham verici bir hikâye olmaya devam ediyor. Peki, Platon’un mağara alegorisi nedir, bizlere ne anlatmak istiyor? Detaylara birlikte bakalım.
Antik Yunan filozofu Platon’un ünlü mağara alegorisini duymayan yoktur
Okul kitaplarında, sinema filmlerinde veya romanlarda, bir şekilde bu ünlü anlatıya en azından bu anlatıdan ilham alınarak oluşturulmuş metinlere rastlamak pek de şaşırtıcı değil. Çünkü mağara alegorisinin temelini oluşturan unsurların modern zamanlar için de hayli önemli tartışma konuları olduğunu kabul etmek gerekir. Peki, bir şekilde adını duyduğumuz, hakkında iyi kötü bir fikir sahibi olduğumuz ancak detaylarını kurcalamaktan bir şekilde kaçındığımız bu ünlü anlatı tam olarak ne hakkında?
Yazımızın asıl konusu olan mağara alegorisine geçmeden önce genel hatlarıyla alegori nedir sorusuna yanıt vermekte fayda var
Alegori kabaca, bir düşüncenin, davranışın ya da eylemin, daha kolay kavranmasını sağlamak için asıl anlatılmak istenen şeyin simgeler, benzetmeler ve çağrışımlarla aktarılması, ima edilmesi şeklinde tanımlanabilir. Bu bakımdan Platon’un mağara alegorisi yerine Platon’un mağara benzetmesi şeklinde tanımlamalara rastlamak da şaşırtıcı değil.
Platon’un mağara alegorisi nedir?
Her şeyden önce mağara alegorisinin, filozofun Devlet isimli eserinin yedinci kitabında yer aldığını ve bu bölümün Sokrates ile Glaukon (Platon’un kardeşi) arasında geçen bir diyalog şeklinde okuyucuya aktarıldığını belirtelim.
Pek çok uzmana göre mağara alegorisi, filozofun farklı konu ve kavramlar hakkındaki felsefe düşüncesinin temellerini yansıtıyor
Örneğin bugün Platon’un mağara alegorisini filozofun gerçeklik, gerçek dünya, eğitim, bilgi, hakikat, deneyim, insan doğası ve daha pek çok farklı kavram ve konu hakkındaki felsefi düşüncesini açıklamak için kaleme aldığı konusunda geniş bir uzlaşı mevcut.
Platon’un mağara alegorisi ne anlatıyor?
“Ve şimdi diye sözüme devam ettim, yaradılışımızdaki eğitilmişlik ve eğitilmemişlik hali arasındaki farkı şu olaylara bakarak kavramaya çalışalım; gözünde, yerin altındaki bir mağarada yaşamaya mahkum edilen insanlar canlandır…” Devlet’teki yedinci kitap, bu cümlelerle başlıyor. Platon bu anlatıda, insanın gerçek ve hakikat karşısındaki tavrını, bilgi ve bilgisizliği karşısındaki tutumunu ve daha pek çok önemli kavramı çarpıcı bir şekilde ele alıyor.
Platon’un alegorisindeki en temel unsurlardan biri, bir mağarada yaşamaya mahkûm olan insanlar
Anlatının temelinde yer alan bu insanların hiçbiri, daha önce bu mağarayı terk etmemiş. Üstelik mağara içerisinde görebildikleri tek yer, karşılarındaki duvar. Çünkü boyunlarından ve bacaklarından zincirlenmiş haldeler. Dolayısıyla karşılarındaki duvardan başka bir yöne bakamıyorlar.
Platon’un bu kadim anlatısındaki önemli bir diğer husus ise mağaranın girişinde yanan bir ateş
Anlatıya göre mağarada yaşayan ve gerçek dünyadan bütünüyle habersiz olan insanlar ömürleri boyunca yalnızca ateşin önünden geçen insanların ve nesnelerin duvardaki yansımalarını görüyorlar. Dış dünyadan gelen her türlü ileti de mağara halkına göre duvardaki yansımalardan kaynaklı. Kısacası Platon’a göre tüm yaşamlarını duvardaki figürlere bakarak geçiren insanların gerçek dünyası, bu yansımalardan ibaret.
Platon’un alegorisi, mağaradaki insanlardan birinin “zincirlerinden kurtulmasıyla” farklı bir boyut kazanıyor
Ömründe ilk kez mağaradan dışarıya çıkan bu insan, “gerçek” ışık kaynağını yani Güneş’i görünce, bir süre kör oluyor. Bu, pek çoklarına göre hakikati aramanın ve onunla karşılaşmanın küçük bir bedeli. Hikayenin devamında, artık özgürlüğüne kavuşan ve hakikatin mağaradaki yansımalardan çok farklı olduğunu gören bu insan, öğrendiklerini mağaradaki tutsaklara anlatmak içi geri dönüyor.
Ne var ki Platon’un anlatısındaki tutsaklar, mağaranın dışında bir gerçeklik olduğuna inanmazlar
Hakikati bulan kişi yeniden mağaraya girince görme yetisi bir kez daha bozulur. Bu, tutsaklara göre mağaradan ayrılanın başına gelen doğal bir cezadır. Zincirlerinden kurtulan kişinin hakikate dair sözleri, gerçek dünyaya dair anlattıkları ise mağaradakiler için aklını kaybetmiş bir adamın sözlerinden fazlası değildir. Kısacası Platon’un mağara alegorisinde tüm yaşamını esaret altında geçirmiş, dünyaları sanrılar ve yansımalardan ibaret olan insanları zincirlerinden kurtarmak, onlara hakikati anlatmak mümkün değildir.
Bugün Platon’un mağara alegorisine dair farklı çıkış noktalarını temel alan çeşitli yorumlar var
Farklı çalışma sahalarına dair düşüncelerden kök alan bu yorumlarda bazı benzerliklere de rastlamak mümkün. Örneğin pek çok kişiye göre alegorideki mağara ve içerisindeki insanlar toplumun kendisini veya felsefe bilgisinden yoksun olan insanları temsil ediyor. Zincirler, toplumdaki insanları baskılayan kural ve kaideler. Zincirlerinden kurtulan kişi ise filozofları veya yaşamı sorgulayan insanların bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Kaynak: 1